- Umretül Kaza

Adsense kodları


Umretül Kaza

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sumeyye
Sat 19 December 2009, 09:49 pm GMT +0200
Umretül Kaza





Peygamber (s.a.v.) efendimiz Hudeybiye sulhunu akdeder ken o sene Mekke-i Mükerreme´den uzaklaşmayı ve insanların "Muhammed, Mekke halkının istememesine rağmen zorla Mek ke´ye girdi" dememeleri için ertesi sene silahsız olarak Umre maksadıyla Mekke´ye gelmeyi kabul etti. Ancak ellerinde taşı yabilecekleri silahlarıyla gelecek ve Mekke´de üç gün kalıp sa´y ve tavaflarını yaptıktan sonra ihramdan çıkacak ve geri döne ceklerdi.

Ertesi sene zilkade ayı geldiğinde Peygamber efendimiz Um-retü´1-Kaza, ya da Umretü´l-Kısas denen Umre görevini eda et mek üzere Mekke-i Mükerreme´ye yöneldi. Müşriklerin mü´minleri Umre´den bir yıl önce men etmelerinin misillemesi olduğu için bu Umre´ye kısas umresi denilmiştir. Derler ki bu umreyle ilgili olarak şu ayet-i kerime nazil olmuştur: "Hürmet ler karşillklldir." (Bakara 194)

Ayet-i kerimede geçen hürmetler kelimesinin, haram aylar da savaşmak hakkında nazil olduğu görüşündeyiz. Yüce Allah buyurmuştur ki:

"Haram ayı, haram aya karşılıktır. Hürmetler karşılıklıdır." (Bakara 194)

Müşrikler Kabe´nin hürmetini hiçe sayıp mü´minleri onu ta vaf etmekten geri çevirdiklerine, haram ayların saygınlığını önemsemediklerine göre kendilerine de aynı şekilde davranıl-masını beklemeleri gerekirdi. Çünkü hürmetler karşılıklıdır.

Ertesi sene Peygamber (s.a.v.) efendimiz Umre´ye yöneldi. Hudeybiye´de barış akdi esnasında hazır bulunmuş olan mü´minleri de Umre´ye çağırdı. Diğer Umre yapmak isteyen kimselere de davette bulundu. Çünkü Hudeybiye´de hazır bu lunmamış olan kimselerin Umre´ye gelmelerine şer´i herhangi bir engel yoktu. Ancak Hudeybiye´de bir sene önce hazır bulun muş olup da umre yapamamış olan ve ihrama girmiş bulunan kimselerin Umre´ye gelmeleri vacibti. Nasıl ki bir oruca fiilen başlayan ve niyet ettikten sonra orucunu açan kimsenin o gün kü orucu kaza etmesi gerekiyorsa Hudeybiye´de ihrama giripde umre görevini tamamlayamamış olan kimselerin de o umreleri ni kaza edip tamamlamaları gerekiyordu. Kendi rızalarıyla ih rama girip umreyi tamamlayamamış olan kimselerin ertesi se ne umreyi kaza etmeleri vacib olmuştu.

Peygamber (s.a.v.) efendimiz sahabileriyle birlikte Umre ni yetiyle Medine-i Münevvere´den çıkıp Mekke-i Mükerreme´ye yöneldi. Kurbanlarım da önlerine katmışlardı. Denildiğine göre bu kaza umresindeki kurbanların bir kısmı sığırdı. Bu hususta onlara, ruhsat verilmişti. Resulullah (s.a.v.) efendimiz mikatta ihrama niyet etmiş, beraberindeki m üs i umanlarla telciye getir meye başlamıştı. Muhammed bin Mesleme at üzerinde silahım kuşanmış ve Merrüzzahran denen yere doğru süratle hareket etmişti. Kureyşten birkaç kişiyle karşılaşmış, ancak Kureyşli-ler onu görünce korkup paniğe kapılmışlardı. Muhammed bin Mesleme´ye neler olup bittiğini sorduklarında o kendilerine şöyle cevap vermişti: "İşte Resulullah (s.a.v.) efendimiz yarın sahabileriyle birlikte inşaallah buraya gelecektir!" Ayrıca Ku-reyşliler, Muhammed bin Mesleme ile Beşir bin Sad´m yanında birçok silahlar da görmüşlerdi. Bu manzarayı gördükten sonra Mekke-i Mükerreme´ye dönerek gördükleri silahları Kureyşli-ler´e haber verdiler. Onların bu haberi üzerine Kureyşliler de paniğe kapıldılar: "Biz herhangi bir kusur işlemedik, barış an laşmasına riayet ettik. Peki daha ne diye müslümanlar bize karşı savaş açıyorlar?!" dediler. Birkaç Kureyşli ile birlikte Mikrez bin Hafs´ı Peygamber efendimize gönderdiler. Bunlar, sahabileriyle gelmekte ve kurbanlıklarını önlerine katmış, silahlanm kuşanmış olan Peygamber efendimizle ve arkadaşları ile karşılaştılar. Dediler ki: "Ey Muhammed ne büyüğümüzden ne de küçüğümüzden herhangi bir hıyanet görmedin. Buna rağmen silah kuşanmış vaziyette Harem-i Şerife kavminin ya nına giriyorsun. Halbuki sen ancak bir yolcuya lazım olabile cek bir silahla buraya gelmeyi şart koşmuştun. Kinindeki kılı cınla gelmeyi kabul etmiştin!"

Peygamber efendimiz onlara: "Ben silahlı olarak Harem´e girmeyeceğim" dedi. Bunun üzerine Kureyşliler´in kalbi yatıştı. Resulullah (s.a.v.) efendimiz kurbanlarını otlanmaları için etra fa saldı. Bu arada önce de söylediğimiz gibi telbiye getiriyor, ar dı sıra müslümanlar da telbiyesini tekrarlıyorlardı. Kurbanla rım Zi-tuva denen yerde alıkoydu.

Öte yandan Kureyşliler de Mekke-i Mükerreme´yi boşalta rak dağ başlarına çıktılar "Muhammed´e ve ashabına bakmak istemiyoruz. Onları görmeye tahammülümüz yok" dediler. Müslümanların bu mübarek ziyaretlerinden rahatsız olmuşlar dı. Ayrıca Peygamber efendimiz ile ashabının, müşriklerin bir kısmının gönüllerini tevhide meylettirip hidayete tabi kılmaya vesile olacaklarından endişe ettikleri için Mekke´yi boşaltıp dağ başlarına kaçmışlardı. Çünkü bazı kimselerin, işlenen fiilleri seyretmeleri, duydukları sözlerden daha fazla etkilenmelerine vesile olur. Bazı faziletli kimseler de Peygamber efendimiz ile ashabının yaptıklarını temaşa etmek için yakınlarına kadar gelmişlerdi. Bir rivayete göre îbn Abbas hazretleri şöyle demiş tir: "Muhammed (s.a.v.) ile ashabının neler yaptıklarını görmek için, Kureyşliler Darü´n-Nedve´ye gelip toplandılar. Resulullah (s.a.v.) efendimiz de Harem-i Şerife gelerek tavafa başladı. Ta vafın ilk üç şavtında (turunda) Hervele yaptı. Safa ile Merve arasında Say yaptı. Kendisinin ve iman ehli mü´minlerin güçlü kuvvetli olduklarını göstermek için hareketli bir şekilde Safa Merve arasında Hervele yaptı. Çünkü Kureyşliler demişlerdi ki: "Muhammed ve arkadaşları Mekke´ye geliyorlar, ama Medine sıcağı onları bitkin düşürmüştür´.77 Peygamber efendimiz onla rın bu düşüncelerinin asılsız olduğunu ispatlamak için tavaf ve Sa´y esnasında koşarak tavaf ve Say yapmalarını sahabilere tavsiye etmişti. Peygamber efendimiz Mescid-i Haram´a girin ce, omuz ihramının bir ucunu sağ koltuğunun altından alıp sol omzunun üzerine attı. Sağ omuzunu açtı ve sonra da "Bugün kendisini şu müşriklere güçlü ve zinde gösterecek olan er kişi leri Allah rahmetiyle bağışlayıp esirgesin. Sakın Kureyş cema ati sizde bir gevşeklik ve eksiklik görmesinler. Müşriklerin, gü cümüzü görmeleri için Beytullah´ı tavafın üç turunda hervele yapınız" buyurdu. Veda haccmda da Peygamber efendimiz ta vafın üç turunda Hervele yapmış olduğundan dolayı bu, uyul ması gereken meşru bir sünnet haline geldi.

Buhari ile Müslim´in Ibn Abbas´m hadisinden rivayet ettik lerine göre Peygamber (s.a.v) efendimiz hicri 7. senenin zilkade ayının 4. gününde Mekke-i Mükerreme´ye geldi. Müşrikler: "Muhammed ve arkadaşları Mekke´ye geliyorlar ama Medine sıcağı onları bitkin düşürmüştür!" demişlerdi. Onların böyle de melerinden Ötürü Peygamber efendimiz sahabilerine, tavafın ilk üç turunda Remel yapmalarını Hacer-ül Esved ile Rüknü Yemeni arasında normal yürüyüşle yürümelerini emretti.

Görüyoruz ki İslam´ın mü´minlere teklif ettiği görevlerin hepsi insanın gücü dahilinde olan görevlerdir. İnsanı zayıf ve bitkin düşürmek için konulan görevler değildirler. Önce de işa ret ettiğimiz gibi bazı kimseler, müşrikler böyle söylediklerin den ötürü Hervele´nin meşru kılındığını zannetmişlerdir. An cak Veda haccmda da Peygamberimiz böyle yaptığından dolayı bu bir sünnet haline gelmiştir. Vakıdi´de şu ifadelere rastla­maktayız:

Resulullah (s.a.v) efendimiz diğer menasiki ifa ettikten son ra Kabe´ye girdi. Bilal´ın Kabe damında öğle ezanını okumasına kadar içeride bekledi. Kabe damında ezan okunduğunu gören ve Darü´n-Nedve´de beklemekte olan bazı Kureyşli müşrikler rahatsız olmuşlardı. Bunlardan biri İkrime bin Ebi Cehil´di. Babası Ebu Cehil´i hatırlayarak şöyle dedi: "Bu kölenin (Bilal´in) söylediklerini duymamış olduğu için Ebu Cehil´e Allah büyük bir ikramda bulunmuştur." Safvan bin Ümeyye de aynı mealde sözler sarfetmişti. Haîid bin Üseyd ise şöyle demişti: "Allah´a şükürler olsun ki babamı öldürdü de o, bu günleri, Bilal´in Kabe üzerinde dikilip anırdığı zamanı görmedi!"

Ezanı işiten diğer bazı Kureyşli erkekler de tahammülleri kalmadığından ötürü yüzlerini örtmüşlerdi.

Peygamber (s.a.v.) efendimiz ile müslümanlar zulme uğ radıktan sonra işte böyle muzaffer olmuşlardı. Müşrikler iman karşısında Öfkeden kudurmuşlardı. Peygamber efendimiz Mek-ke-i Mükerreme´de üç gün ikamet edip Umre görevini ifa etti. Kendisi ve ashabı Beyt-i Muazzama´nm yanında ibadet etme sevabına nail oldular. Öte yandan Kureyşliler ise öfke ve üzün tülerinden çılgına dönmüşlerdi. Zira tevhid davetiyle Allah´ı birleme şiarı onların gözleri önünde Mekke-i Mükerreme´ye gir miş, bu davete karşı saldırıya geçememişlerdi.

Üçüncü günde iki arzu ve rağbet zuhur etti. Bunlardan biri sevgi, dostluk ve rahmet arzusu idi ki bunu Peygamber efendi miz ile ashabı ortaya koydular. Bir düğün yemeği verdiler. Bu yemek, ileride de devam edecek olan barışın bir nevi öncülü idi. Diğer arzuya gelince bu, müslümanların arzularına zıt bir şey di. Müşrikler müslümanlara karşı kin ve düşmanlıklarını izhar etmişlerdi. Yani Peygamber efendimizle ashabının Mekke´de ikamet ettikleri günlerin üçüncüsünde Huveytıp bin Abdil Uz-za birkaç Kureyşliyle birlikte gelerek Peygamber efendimizle arkadaşlarını Mekke´den çıkarmak istediler. Kureyşliler bu gö revi ifa etmeleri için onlara vekalet vermişlerdi. Peygamber efendimize: "Süren doldu. Artık aramızdan çıkıp git!" demişler di. Onlara cevaben Resulullah (s.a.v.) efendimiz şöyle dedi: "Si ze ne oluyor?! Bıraksanız da düğünümü aranızda yapsam ve si zi de davet edeceğim düğün yemeğine çağırsam? "

Müşrikler: "Senin yemeğine ihtiyacımız yok. Aramızdan çı kıp git" dediler. Peygamber efendimiz muharip bir kimse değil, aksine insanları fırsat buldukça Allah´a davet eden bir kimsey di. Dostluk göstererek, davette bulunarak, hidayete çağırarak insanlara doğru yolu göstermek vazifesiyle yükümlü olduğunun bilincindeydi. Onlar kendisinden her ne kadar nefret etseler de o en uzak olan kimseleri dahi kendisine yaklaştırma gayreti içindeydi. Kendisinden kaçanları dost edinmek istiyordu. Şart lar ne olursa olsun o onlarla yakınlaşma fırsatlarını değerlendi riyor ve bu fırsatları bulunca da onları hakka davet ediyordu. Mescid-i Haram dahilinde olmasa bile müşriklerin bir kısmıyla karşılaştığında onları hakka davet etmişti.

Peygamber (s.a.v) efendimiz amcası Abdülmuttalib oğlu Abbas´ın tavsiyesine uyarak amcasının baldızı Haris kızı Meymune ile evlendi. Gayesi, gönülleri kendisine ısındırıp yaklaş tırmaktı. Bu sebeple amcası´Abbas bu evlenme işinde yeğenine yardımcı oldu. Meymune´yi istemeye onunla birlikte gitti. Ev lenme akdini ona vekaleten bizzat kendisi yaptı. Çünkü Mey-mune de evlenme işini kızkardeşi Ümmü´l, fadle (yani Abbas´ın zevcesine) havale etmişti. Ümmü´l-fadl, bu vekaletini şerefli ko cası Abbas´a devretmişti. Hz. Abbas bununla da yetinmedi, kar deşi oğlunun yerine Meymune´nin mehrini kendi cebinden dört-yüz dirhem olarak ödedi. Allah Resulüne olan sevgisinin sevap ve mükafatım rabbi ona versin. Putperestlik devletini yıktıktan sonra yeğenine olan yardım ve tasarruflarından dolayı da Rab bi onun şanını da yüceltip mükafatını artırsın.

Resulullah (s.a.v.) efendimiz ahde vefakarlığının bir gereği olarak Kureyşliler´in Mekke´yi terketme uyarılarına uyup Mek-ke-i Mükerreme´den çıktı. Ancak zevcesi ve mü´minlerin annesi Meymüne´nin yanında bulunması için, kölesi Ebu Rafi´yi Mek ke´de bıraktı. Bilahare Ebu Rafi, Meymune´yi alarak Tenim ya kınlarındaki Şeref mevkiine getirdi. Meymune´yi Peygamber efendimize teslim etti ve orada zifaf vuku buldu. Zifaftan sonra zilhicce ayında Peygamber efendimiz Medine-i Münevvere´ye döndü.

Her ne kadar müşrikler, kalpleri birbirinden nefret edip uzaklaştırmak ve asla yakınlaştırıp dost kılmamak için çaba sarfettilerse de bu umre vesilesiyle kalpler birbirine ısınıp yak laştı. Hatta bu kalplerin bir kısmı İslamiyet´e yönelip yumuşa dı, îmana girme yollarını araştırdılar. Peygamber efendimiz ta rafından İslam´ın kılıcı olarak adlandırılan Halid bin Velid´in bu umreden sonra müslüman olduğunu bilmemiz, bu gerçeği is-batlamaya kafidir. Peygamber efendimizin zamanında, ondan sonra Ebu Bekir´in hilafeti döneminde ve Ömer´in hilafetinin ekseri zamanlarında vuku bulan savaşların hepsinde Halid, is lam´ın meşhur bir kılıcı olmuştu.


yunus emre 7/B
Wed 21 January 2015, 05:45 pm GMT +0200
umre mumin ve musrikleri birbirine yakinlasiirir her ne kadar musrikler bunu isemese de ..

ceren
Sat 26 December 2020, 01:04 am GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun bizlere sunulan bilgilerden...

Sevgi.
Sat 9 January 2021, 03:50 am GMT +0200
Aleyküm Selâm. Bu faydalı bilgileri bizlerle paylaştığınız için Allah sizlerden razı olsun kardeşim
Rabb'im ilmimizi artırsın