sumeyye
Sun 19 June 2011, 04:14 pm GMT +0200
UMRE VE RUKE BAHSİ
717- Ebû Hüreyre'den rivayet edilmiştir: «Umrâ caizdir.»
Mütercim :
Bir kimse başka birine hitab ederek: Senin ömrün oldukça, yahut benim ömrüm oldukça sana bu evimi bağışladım, diyerek hibede bulunursa buna «Unıra» denilir. Bu şekilde yapılan bağış caizdir. Bir de buna benzer «Rukbâ» vardır. Bunun manası şu: Ben senden önce ölürsem, şu evim senindir; sen benden önce ölürsen sana bir şey yok, diyerek verilen sözdür.
Bu Rukbâ sözleşmesi, İmam Azam, İmam Malik ve İmam Mu-hammed Hazretlerine göre batıldır. Diğer müctehidlerle İmam Ebu Yusuf'a göre caizdir.
Birincisine «Umrâ» denilmesi, iş ömrün devamına bağlanmış olmasındandır. İkincisine «Rukbâ» denmesi de, her iki tarafın karşılıklı olarak .ölümlerini gözetlemeleri yönündendir.
Umrâ üç türlü olur:
1- Buev senindir ve senin ölümün halinde de varislerinindir. Bu kısım adeta bir hibedir. Bunda bir ihtilaf yoktur.
2- Ömrüm oldukça bu ev senindir, denir. Başka bir söz söylenmez. Bu da İmam Şafi'i Hazretlerinden tercih edilen söze göre sahihtir.
3- Ömrün oldukça bu ev senindir; ben ölürsem mülkiyet benim vereseme döner. Bu sözde de hibe sahihtir.
Hanbelî mezhebinde mutlak olarak «Umrâ» sahihtir; fakat bir vakte bağlanan umra sahih değildir.
Maliki mezhebinde ancak muvakkat şekilde, meselâ: Bir evin menfaatlerine sahib olmaktır. Yoksa o kimse mutlak surette eve malik olamaz. Bu umrâ hususunda Hanefî mezhebi Şafii mezhebi gibidir. Fakat Rukbâ hakkında yukarıda açıklandığı üzere İmam Azam, İmam Malik ve İmam Muhammed Hazretleri, diğer alimlere aykırı olarak Rukba'nm sahih olmadığı görüşündedirler. Şerkavî şerhinde böyle yazılıdır.
718- ibni Amr'dan (Radıyallahu Anh) rivayet edilmiştir:
«Kırk güzel iş vardır ki, bunların en iyisi sağılır bir davan muvakkat bir zaman için bir muhtaca bağışlamaktır. Allah'dan sevabım umarak ve Allah'ın vadini tasdik ederek bu güzel işlerden herhangi birini işleyen bir kimse yoktur ki, o işi sebebiyle Allah onu cennete
koymasın.»
Hassan der ki: Biz ashab. topluluğu aramızda, bu sağılır keçiden başka bu kırk güzel işlerden olarak selâm almayı, aksırana «yer hamukellah» demeyi, yoldan zararlı şeyi kaldırmayı ve buna benzer şeyleri saydık. Fakat bu güzel işlerden onbeş tanesini bile sayamadık.
Mütercim;
Mademki Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu kırk güzel hasletleri saymamıştır, ve bunları açıklamamıştır, bizim de bunları kapalı bırakmamız uygun düşer. Çünkü böylece bütün iyilik kapıları bu güzel İşlere açık bırakılmış olur. Eğer muayyen kırk iş olarak tesbit edilmiş olurlarsa, diğer güzel işler dışarıda kalmış olur ve onlara rağbet azalır. Bu itibarla herkes, iyi bildiği bir iş bu kırk güzel hasletten biri olabilir diye onu yapmaktan geri kalmaz ve böylece bütün iyilikler işlenmiş olur.[11]
[11] Ömer Ziyaeddin Dağistâni, Zübdetü’l-Buhari, Hisar Yayınevi:445-447