hafiza aise
Fri 29 April 2011, 11:26 am GMT +0200
Ümmetin Havarisi
Miişrikler arasından biri çıkmış, kendisiyle mübareze yapacak bir yiğit istiyordu. İnsanlar onun heybetli duruşunu görünce, belli ki biraz çekinmişlerdi. Boz devesinin üzerinde bekleyen adam sözünü ikinci, arkasından da üçüncü kez tekrarladı. Nihayet bir anlık geçici tevakkuftan sonra Hz. Zübeyr ileri atıldı. O kadar hızlı hareket ediyordu ki, arkasından bakanlar onun hareketlerini takip edemez olmuşlardı.
Devesinin üzerinde meydan okuyan müşrikin yanına gelir gelmez, avına atlayan aslanlar gibi devenin üzerine sıçrayıverdi. Görülmedik bir manzaraydı; mübareze devenin üzerinde devam ediyordu. Adamı öylesine yakalamıştı ki, elindeki kılıcı sallamasına bile müsaade etmiyordu. Onların bu durumunu uzaktan seyreden Allah ResüIii (sallallahu aleyhi ve sellern):
- Sırtı yere yakın olan öldürülecek, buyurdu. Nazarlar yeniden devenin üzerine yöneldi. Sırtı yere yakın olan adam müşrikti. Rahat bir nefes almışlardı. Çok geçmeden Hz. Zübeyr, devesinden aşağıya indirdiği müşrike son darbeyi de indirdi ve adamı cansız yere seriverdi. işini bitirip de huzura gelirken Allah Resülii (sallallahu a!eyhi ve sellern), şefkat dolu gözlerle onu süzecek ve:
- Her nebinin bir havarisi vardır; Benim havarim de Zübeyr'dir, buyurdu. Ardından da ashab-ı kirarn hazretlerine döndü. Bakışlarında, dikkat etmeleri gereken bir noktayı hatırlatma hassasiyeti gizliydi ve onlara şunu söyledi:
- Şayet bu mübarezeye Zübeyr çıkmasaydı, adamın davetine icabet edip mübarezeye Ben çıkacaktım.