hafiza aise
Fri 29 April 2011, 11:30 am GMT +0200
Uhud'daki Hutbe
Bundan sonra da yüzü Medine'ye gelecek şekilde konuşlanacak ve sırtını da Uhud dağına verecekti. Neredeyse sabah vakti çıkmak üzereydi ve orada ashabıyla birlikte sabah namazını kıldılar.
Sonra da ashabına döndü ve uzun uzun konuştu onlarla. Savaş başlamadan önceki son hutbesiydi bu. Allah'ın kitabına uyarak helali helal, haramı da haram bilmeyi tavsiye ediyor, sabır ve temkine vurgu yapıyordu. Birlik ve beraberlik konusuna da ayrıca değinen Allah Resülü (sallalIalıu aIeyhi ve sellern), hayatta iken dikkat edilmesi gereken hususlardan ölüm sonrasında karşılaşılacak manzaralara kadar birçok konuyu ashabıyla paylaşıyor ve onları düşman konusunda daha dikkatli olmaya davet ediyordu. Ashabından savaş vaziyeti almalarını istiyor ve sağa-sola yürüyerek safları bizzat kendisi hizaya sokuyordu. Artık ordu, her yönüyle hazırdı ve Allah Resülü'nden son bir uyarı daha geldi:
- Ben savaşma izni vermedikçe hiç kimse savaşa başlamasın! Bu arada elli kadar okçu seçmiş ve başlarına Abdullah İbn CÜbeyr'i komutan tayin ederek sıkı sıkı şunları tembih etmişti:
- Şu atlıları bizden uzak tutun; arkamızdan gelip bizi kuşatamasınlar! Zafer bizim lehimize tecelli etmiş olsa bile sizler yerinizde kalın! Sakın sizin taraftan bir saldırıya maruz kalmayalım; yerinize gidin ve oradan asla ayrılmayın! Onları tamamen bozguna uğrattığımızı ve askerlerinin arasına kadar girdiğimizi bile görseniz yerinizden kıpırdamayın! Başımıza kuşların üşüştüğünü ve etlerimizi parçalamaya başladıklarını bile görseniz, Ben size haber gönderinceye kadar sakın yerinizden ayrılmayın! Öldürüldüğümüzü görseniz; gelip bize yardım etmeye, müdafaa edip destek olmaya kalkışmayın! Aksine onlara ok atın; çünkü atlar, kendilerine ok atılırken ilerleyemez! Ve unutmayın ki sizler yerinizde kaldığınız sürece galip olan taraf mutlaka biz olacağız.'?"
106 Vakıdi, Meğazi, 1/224; Said İbn Mansür, Sünen, 2/356 (2853)
Bu arada müşriklerin sancağını kimlerin taşıdığını sorarak öğrenmiş ve:
- Vefa konusunda bizler, onlardan daha öndeyiz, demiş ve ardından da:
- Mus'ab İbn Umeyr nerede, diye sormuştu.
- Buradayım, diyerek hemen huzurda beliriveren Mus'ab İbn
Umeyr'e iltifat edecek ve:
- Sancağı sen al, diyerek ana sancağı ona verecekti.
O gün Müslümanların şiarı, öldür manasında 'Emit.. Emit' şeklindeydi.