hafiza aise
Fri 3 December 2010, 04:44 pm GMT +0200
ÜÇ KARANLIK BÖLGE
Çocugun döllenmeden itibaren gelisimi üç bölge içinde olmaktadir. Bu üç bölge:
1. Fallop borusundaki bölge; bu bölge spermle yumurtanin birlestigi ve yumurtaligin rahime bagli oldugu bölümdür.
2. Ceninin tutunarak gelismeye basladigi rahim duvarinin içindeki bölme.
3. Ceninin özel bir sivi dolu kese içerisinde gelismeyi sürdürdügü bölge.
Kuran-i Kerim konuyla ilgili olarak söyle demektedir:
"....Sizi annelerinizin karinlarinda, üç karanlik içinde, bir yaratilistan sonra (bir baska) yaratilisa (dönüstürüp) yaratmaktadir. Iste Rabbiniz olan
Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan baska ilah yoktur. Buna ragmen nasil çevriliyorsunuz?" (Zümer Suresi, 6)
Bu arada, zaman geçtikçe, baslangiçta jelatini andiran ceninde büyük bir degisim görülür. Ilk bastaki o yumusak yapinin içinde vücudun dik durmasini saglayacak sert
kemikler olusmaya baslar. Hem de her kemik yerli yerinde! Diger bir deyisle baslangiçta ayni yapiya sahip olan hücreler farklilasarak, kimi isiga karsi hassas göz
hücrelerini, kimi sicagi, sogugu ya da aciyi algilayan sinir hücrelerini veya ses titresimlerini hissedecek hücreleri olusturur.
Bu ayrisima hücreler mi karar vermektedir? Kendi kendilerine, insan gözünü ya da kalbini olusturmaya karar verip, bu akilalmaz isi onlar mi basarmaktadir? Yoksa
onlar bu ise uygun olarak mi yaratilmislardir? Akil ve vicdan ikinci seçenegi kabul edecektir.
Bütün bu anlatilan islemlerin sonunda, bebek annesinin karnindaki gelisimini tamamlamis ve dünyaya gelmistir. Bu haliyle anne karnindaki halinden 100 milyon kat
büyük, 6 milyar kat da agirdir...
Burada anlatilanlar, baska herhangi bir canlinin degil, bizim hayata baslangiç öykümüz. Insan için, böylesine karmasik, olaganüstü bir olayin kimin eseri oldugunu
bulmaktan daha önemli ne olabilir?
Bütün bu karmasik islemlerin "kendi kendine" olustugunu düsünmek akildisidir. Hücreler nasil "karar verip" insan organlarini olusturabilirler? Zaten ateist "bilim
adamlari" da olayi -ne demekse- "doga mucizesi" olarak tanimliyorlar...
Elbette anlatilan olaylarin hepsini Allah yaratmaktadir. Hem de her anini, her saniyesini ve her asamasini. Bu ise yaratisin önemli bir sirridir.
"Sizleri Biz yarattik, yine de tasdik etmeyecek misiniz? Simdi (rahimlere) dökmekte oldugunuz meniyi gördünüz mü? Onu sizler mi
yaratiyorsunuz, yoksa yaratici Biz miyiz?" (Vakia Suresi, 57-59)
Bu gerçegi, bir baska Kuran ayeti söyle bildirmektedir:
"O’nun bilgisi olmaksizin, hiç bir disi gebe kalmaz ve dogurmaz da. Ömür sürene, ömür verilmesi ve onun ömründen kisaltilmasi da mutlaka
bir kitapta (yazili)dir. Gerçekten bu, Allah’a göre kolaydir." (Fatir Suresi, 11)
"Akitilan bir meniden" insana dönüsen vücudumuz milyonlarca hassas denge içerir. Biz farkinda olmasak da, vücudumuzda yasamamizi saglayan son derece
karmasik ve hassas sistemler vardir. Tüm bu sistemler, insanin, kendisinin "yapildigini" anlamasi için, onun tek sahibi, Yaraticisi ve Rabbi olan Allah tarafindan
kurulmus ve isletilmektedir.
"Insan, 'kendi basina ve sorumsuz' birakilacagini mi saniyor? Kendisi, akitilan meniden bir damla su degil miydi? Sonra bir alak oldu, derken
(Allah, onu) yaratti ve bir 'düzen içinde biçim verdi.' Böylece ondan, erkek ve disi olmak üzere çift kildi. (Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç
yetiren degil midir?" (Kiyamet Suresi, 36-40)
Insan Allah’in yarattigi bir varliktir. Yaratildigina göre, üstteki ayetin vurguladigi gibi, "kendi basina ve sorumsuz" birakilacak degildir...