- Türk dış politikasının en zor sınavı

Adsense kodları


Türk dış politikasının en zor sınavı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sat 14 July 2012, 12:11 pm GMT +0200
Türk dış politikasının en zor sınavı
Mostar Yazı İşleri • 74. Sayı / TÜRKİYE


“Libya'da başlayan bombardıman Kaddafi'yi meşrulaştırmayacağı gibi Kaddafi'nin varlığı da ikiyüzlü güçlerin sahte özgürlük söylemleriyle cilalanmış bombalarını meşrulaştırmaya yetmez.” – Akif Emre

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Libya’ya yönelik “askeri müdahale” kararı dünyada olduğu gibi Türkiye kamuoyunda da tartışmaları beraberinde getirdi. Bu harekâtın, Kaddafi yönetiminin sindirmeyi düşündüğü Libyalı muhalifleri güvence altına alacağını düşünenler olduğu gibi, Libya’nın sahip olduğu geniş petrol rezervleri nedeniyle Batılı güçlerce işgal edileceğini düşünenlerin sayısı da az değil. Diğer yandan ise son dönemde adından hayli söz ettiren Türk diplomasisinin Libya’da iyi bir sınav verip veremediği de yapılan tartışmalar arasında. Örneğin, Yeni Şafak gazetesi yazarı Akif Emre’nin “Bu filmi seyretmiştik” başlıklı yazısında (Yeni Şafak, 22 Mart) yer verdiği şu yorumlar dikkate değerdi:

“Libya'da başlayan bombardıman Kaddafi'yi meşrulaştırmayacağı gibi Kaddafi'nin varlığı da ikiyüzlü güçlerin sahte özgürlük söylemleriyle cilalanmış bombalarını meşrulaştırmaya yetmez. […] Irak tecrübesi, Afganistan sancısı, Pakistan yarası hala önümüzde dururken Libya'ya yönelik batılı emeller hakkında iyimser olmamız, insani amaçların dışında hiçbir niyetin olmadığına inanmamız isteniyor. Yani koca bir dünyanın aptallaşması isteniyor!. […] Türkiye'nin olduğundan çok abartılan gücü, oyun kuruculuğu, prestiji Libya'da çok yönlü testten geçiyor. Bir yanda üyesi olduğu NATO, yakın ilişkileri olan AB ve stratejik ortağı Amerika diğer tarafta yeniden oyun kurmaya çalıştığı coğrafyada patlayan bombalar... En büyük sınavı ‘ahlaken yanlış, siyaseten doğru’ formülüne başvurup başvurmayacağı konusunda burada verecek. […] Libya'da bundan sonra ne olacak sorusunun cevabını vermek için çok erken olsa da büyük resmi görmeden olanları açıklamak da mümkün değil. Önümüzdeki dönem küresel rekabetin ana üssünün Afrika olacağı çok açık. Çin'in bölgedeki hesapları, enerji ihtiyacı ve yatırımları göz önüne alındığında bu kıtada yaşanan askeri ve siyasi hareketlilik çatışmanın öncü sarsıntılarıdır. Sudan'dan Mağrib'e uzanan gelişmeleri biraz da bu açıdan değerlendirmekte yarar var.”