sumeyye
Thu 10 March 2011, 01:53 pm GMT +0200
D- TOPLU VEYA TEK OLARAK
YÜRÜTME VEZİRİ TÂYİN ETMEK
Halîfenin, toplum işleri için bir veya birden fazla olarak yürütme vezirleri tâyin etmesi caizdir. Fakat toplum işlerini sevk ve idare için birden fazla Tam Yetkili Vezir tâyin edemez. Aynen Müslüman bir Devlet içinde bir anda iki halîfenin olamıya-cağı gibi. Böyle bir tâyin olursa devamlı çatışmalar, siyasî ve idarî uyuşmazlıklar çıkar. Allah Teâlâ da:
"Eğer göklerde ve yerde Allah'tan başka tanrılar olsaydı yer ve gök muhakkak ki harap olup gitmişti." (K.K. 21:22) buyurmuştur.
Şayet halîfe, iki tam yetkili vezir tâyin etmişse, her ikisinin tâyin durumu 3 husustan birine girer.
a) Her birini bütün işlere bakmaya tam yetkili olarak görevlendirmesi. Böyle bir tâyin yukarıdaki açıklama ve deliller karşısında uygun düşmez. Her ikisi de aynı anda beraberce tâyin edilmişse ikisinin tâyin işlemi de bâtıldır. Birini önce, diğerini sonra tâyin etmişse ilk tâyin olunanın tâyini muteber, ikincinin ki bâtıldır. Bu noktada tâyinin fesadı ile azl arasındaki farka temas gerekirse: Tâyinin fesadı, böyle bir tâyinle iş başına gelenin yaptığı işler daha işin başından itibaren hüküm ifade etmez, geçersizdir. Azilde ise; Azilden önce vezirin yaptığı işler muteberdir, hukuken hüküm ifâde eder.
b) İşleri sevk ve idarede ikisi müşterek hareket ederler. Vezirlik yalnız birinin değil, her ikisinindir. Müşterek yaptıkları, hareket ettikleri işler ikisi için de geçerlidir. İhtilâf etmişlerse ikisi için de hüküm taşımaz. Böyle hâllerde sonuç halîfenin fikrine göredir. Halîfe, ihtilâf ettikleri işlerde ikisinin de fikrini almadan yalnızca kendisi karar verir. Bu türlü ihtilâf yalnızca tam yetkili vezirliğe aittir.
İşleri yaparlarken iki durumları karşımıza çıkar, aa) İttifak ettikleri yerlerde işi beraberce yaparlar, bb) İhtilâfa düştükleri yerlerde birliğin sağlanamamasmda, ihtilâftan sonra birleşmiş-lerse duruma bakılır. İhtilâftan sonra doğru olanda birleşmiş-lerse halîfe de onların görüşüne katılır, o işi iki vezir beraberce yaparlar. Çünkü ihtilâfın ittifaktan önce olması birleşmeye mâni olmaz. Şayet ikisi de aralarında ihtilâf eder de ihtilâfları devam etmesine rağmen biri diğerine tâbi olursa, tâbi olan vezirin kendi görüşünden ayrılması demek olup doğru görmediği şeyi yerine getirmesi iyi olmaz.
c) İşlerin görülmesinde müşterek hareket etmezler, birinin yapacağı işler diğerininkinden ayrılır. Bu görev taksimi de iki şekilden birisi ile olur. aa) Ya her birerlerine bakmaları genel, yapmaları özel bir iş tahsil edilir. Meselâ, birinin doğu ülkelerine, diğerinin batı ülkelerinin vezirliğine tâyininin yapılması gibi, bb) Yahut her birerlerine yapması genel, bakması özel işler verilir. Meselâ, ikiden birini harp işlerine, diğerini vergi işlerine vezir tayın etmesi gibi. İşte bu şekilde vezirler tâyini mümkün ve muteberdir. Şu kadar var ki her ikisi de muhtelif işlere tam yetkili vezir olarak tâyin olamazlar, ama bu muhtelif işlere idareci olabilirler. Çünkü tefvizi, tam yetkili vezirlikte, her iş ve idarede ikisinin de emirleri geçerlidir. Ancak her ikisinin tâyin ve tesbit edilen özel işlere atanmaları doğru olur. Çünkü birinin diğerine fikir ve iş bakımından karşı çıkması söz konusu değildir.
Sultan bir anda tam yetkili vezirle yürütme vezirini tâyin edebilir. Tam yetkili vezir, mutlak tasarruf sahibidir. Yürütme vezirinin görevleri ise sultanın emir verdiği yerler ve işlerdir. Yürütme veziri görevden alınmış bir idareciyi tâyin edemez. Tâyin edileni azledemez. Fakat tam yetkili vezir önceden azledileni tekrar göreve getirebilir ve önceden tayin ettiğini de azledebilir. Fakat Sultan in tâyin ettiği idareciyi normal olarak azledemez. Yürütme veziri sultanın izni olmadan kendi başına bir iş yapamaz. Tam yetkili vezir ise kendiliğinden, re'sen kendi çalıştırdığı kimselere ve başkalarının görevlendirdikleri şahıslara emirler verir, onlarla hukuken bağlayıcı işler yapar, işlerini kabul eder. Ancak sultanın genel ve özel emri devlet işlerine etkili olur.
Sultan, yürütme vezirini azledince onun idarecileri de kendiliğinden azlolmuş sayılmaz. Tam yetkili veziri azlederse bu azil işlemi ile tabiatiyle o vezirin yürütme işiyle görevli memurları da azlolmuş sayılır. Fakat tam yetkili vezirin işçileri, idarecileri azlolmaz. Çünkü yürütme vezirinin işçileri, memurları tam yetkili vezirin naibidirler, tam yetkili memurlar ise müstakil birer idarecidirler. Tam yetkili vezir kendisine bir nâib tâyin edebilir. Yürütme veziri kendisine nâbi tâyin edemez. Çünkü nâib ve halef bırakma bir tâyin işidir.
Eğer sultan tam yetkili vezirini halef tâyin etmekten men etmişse o zaman halef tâyin edemez. Sultan, yürütme vezirine halef tâyin etme yetkisi vermişse o da halef tâyin edebilir. Çünkü her bir vezir sultanın emir ve yasaklarına göre hukukî tasarruflarda bulunmaktadır. Her ne kadar iki vezirin tâyin şekilleri ayrı olsa da.
Zamanımızın idarecilerinde olduğu gibi yeni feth olunan ülkelere işlerin görülmesine vekil tâyin edilen, o ülkelerin işlerine, idaresine başkanca bir kimse görevlendirilirse, her bir ülkenin bu şekilde görevlendirilen hükümdarı, idarecisi de vezir tâyin edebilir. O zaman eyâlet valisi, hükümdarının, vezirinin hükmü, sultanın vezirlerinin hükmü gibidir. Tam yetkili vezirlikle, yürütme vezirliği hakkındaki hükümler aynen burada da geçerlidir.[35]
[35] El-Ahkâmu’s-Sultaniyye, Ebu’l-Hasan Habib, Bedir Yayınevi, 1/ 74-77.