- Tıraşın Bedeli

Adsense kodları


Tıraşın Bedeli

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Rüveyha
Sun 12 October 2014, 07:05 am GMT +0200
Tıraşın Bedeli


Abdullah Demirtaş | Ekim 2011 | HÂL DİLİ   


Cüneyd-i Bağdadî k.s. hazretlerinin hocalarından Ebu Cafer Haddad k.s. hazretleri anlatıyor:

Bir defasında Mekke’de bulunuyordum. Saçlarım uzamıştı fakat yanımda onu kesecek bir şey yoktu. Sonra bir berbere gittim. Berber salih bir kişi gibi görünüyordu.

– Allah için saçlarımı keser misin, dedim.

– Tabi ki menuniyetle, dedi.

Önünde dünya ehli biri vardı, onu traş ediyordu. Hemen ona ricada bulunarak kaldırdı, beni oturtarak saçlarımı traş etti. Daha sonra içinde dinarlar (altın paralar) olan bir kese uzattı ve:

– Al bunu, ihtiyaçlarını giderirsin, dedi. Keseyi aldım ve içimden ‘ilk fırsatta bunu sadaka olarak vermeliyim’ dedim, öyle de yaptım.

Daha sonra mescide gittim, bazı arkadaşlarım beni karşıladı. İçlerinden birisi:

– Basra’da arkadaşlarından biri bu keseyi sana gönderdi. İçinde üç yüz dinar var, bunları Allah yolunda sana hibe etti, dedi. Onu da aldım ve doğru berbere götürdüm.

– Al bunu, içinde üç yüz dinar var, bazı işlerinde kullanırsın, dedim. Berber şöyle cevap verdi:

– Hem Allah rızası için kes diyorsun, hem de getirip para veriyorsun, Allah sana merhamet etsin. (Ben para için değil, Allah rızası için kesmiştim.)

Abdullah b. Esad Yâfiî, Ravzu’r-Riyâhîn

Nasıl Ulaştın?

Salihlerden biri anlatıyor:

Bir defasında tavaf esnasında salihlerden Semnûn Mecnun rh.a.’i gördüm. Sallanarak yürüyordu. Elinden tuttum ve kendisine:

– Ya Şeyh! Allah katındaki bu dereceye ulaşmayı nasıl başardın, seni o mertebeye ne ulaştırdı? Bana söyler misin, diye sordum.

Semnun bu sözlerimi duyunca bir an kendinden geçti. Kendine gelince bana şöyle dedi:

– Ey kardeş, şu dört özelliği kendime şiar edindim, bunları özenle yerine getirdim:

İçimde diri olan şeyi öldürdüm. O şey nefsin isteğidir. Ölü olan şeyi de canlandırdım. O ölü olan da kalptir.

Bana gaip olan, göremediğim şey için hazırlık yaptım. O ahiretteki kısmetimdir. Yanımda hazır olan şeyleri de yok ettim, Allah yolunda harcadım. O da dünyadaki nasibimdir.

Yanımda fani olanı baki, kalıcı kıldım. O, takvadır. Yanımda kalıcı olanı ise fanileştirdim, yok ettim. O da nefsin istek ve arzularıdır.

İnsanların uzak durduğu Mevlâ’nın emirlerine yakın durdum, onları yapmaya gayret ettim. İnsanların yakın durup beğendikleri şeyleri de terk ettim.

Ravzu’r-Riyâhîn

Ne Söylüyor Ne Yapıyoruz?

Şekîk Zahid rh.a şöyle der:

İnsanlar bazı işlerinde Sünnet’e şöyle muhalefet ederler:

• ‘Allah rızkımıza kefildir’ derler, fakat bir şeyler biriktirmedikçe kalpleri tatmin olmaz.

• ‘Ahiret, şüphesiz dünyadan hayırlıdır’ derler, ama mal biriktirdiklerini ve Allah yolunda infak etmediklerini görürsün. Sanki onlar bu dünyaya Rablerinin rızasını, ahiret yurdunu kazanmak için değil de, sadece günah yüklenmek için gelmişler.

• ‘Bir gün mutlaka öleceğiz, kurtuluş yok’ derler, sonra da akıllarına hiç ölüm gelmeyen kimselerin, dünya ehlinin yaptıklarını yaparlar.

Tenbîhü’l-Müğterrîn

Gizli Bir Şey Yok

Ebu Said Harrâz k.s. anlatıyor:

Bir gün Mescid-i Haram’a girdim. Orada üzerinde iki hırka bulunan fakir bir kimse gördüm. İnsanlardan bir şeyler istiyordu. Kendi kendime ‘bunun gibileri insanlara yük oluyor’ dedim. O zat bana baktı ve şu ayet-i kerimeyi okudu:

– “Şunu bilin ki, Allah içinizden geçeni hakkıyla bilir. Onun için Allah’a karşı gelmekten sakının!” (Bakara, 235)

Sonra gönlümden böyle geçirdiğim için pişman oldum ve içimden tövbe ettim. Bunun üzerine o zat:

– “O, kullarının tövbesini kabul eden, kötülükleri bağışlayan ve yaptıklarınızı bilendir.” (Şura, 25) ayet-i kerimesini okudu ve gözden kayboldu.”

Ravzu’r-Riyâh

Kâbe Aşkı

Hacc’a gitmenin aylar sürdüğü bir zamanda yaşayan salihlerden biri anlatıyor:

“Kâbe’yi tavaf ederken orta yaşlarda bir adam gördüm. İbadet etmekten bitap düşmüş görünüyordu. Elinde asası vardı ve ancak ona dayanarak tavaf edebiliyordu. Ona nereden geldiğini sordum:

“Horasan” dedi. Sonra bana “Siz ne kadar zamanda bu yolu katediyorsunuz?” diye sordu. “İki veya üç ay” dedim.

“Her sene hacca geliyor musunuz?” diye sordu. “Hayır” deyip sordum:

“Peki, sizin memleketinizle Beytullah arasındaki mesafe ne kadar?” “Beş aylık mesafede” dedi. Ben de o zata “Vallahi senin bu yaptığın apaçık bir fazilet ve gerçek muhabbet” dedim.

Ravzu’r-Riyâhîn

Hangimiz Günahsız ki?

Büyük alim ve arif zatlardan İmam Şa’ranî k.s., Tenbîhü’l-Müğterrîn isimli kitabında şu kıssayı nakleder:

“Bir defasında Amr b. Zer rh.a., kimsenin katılmak istemediği günahkâr bir kimsenin cenazesine katılır. Adamı kabre koydukları vakit Amr b. Zer onun için şöyle der:

– Allah Tealâ sana merhamet etsin. Sen tevhid üzere, imanla ruhunu teslim ettin. İnsanlar her ne kadar aleyhine konuşsa da sen yüzünü toprağa sürdün. Muhakkak sen çok günahkâr birisin, fakat hangimiz günah işlemiyor ve hata yapmıyoruz ki?..

Amr b. Zer’in bu konuşması üzerine orada bulunanlar gözyaşlarına boğuldular.”


yagmur_7-c
Sun 12 October 2014, 07:09 am GMT +0200
Esselamu aleykum;
İnsan nefisine sahip çıkıp,kalbini kullansa,dünyada bir zengin değil de fani olduğunu hatırlasa ,her şeyini Allah c.c. yolunda harcasa,ibadetlerini yapsa gerçekten ki insan yüksek mertebelere erişecek Allah c.c. katında..Mevlam razı olsun..Mevlam bizleri doğruluktan ayırmasın..