sumeyye
Sat 9 April 2011, 12:53 pm GMT +0200
TEYEMMÜMÜ BOZAN ŞEYLER
Abdesti bozan şeyler teyemmümü de bozar: Çünkü teyemmüm onun yerine geçmektedir. Aslı bozan şey, onun yerine geçen şeyi haydi haydi bozar. Çünkü asıl daha kuvvetlidir. Suyu bulmak ve kullanma imkânını elde etmek teyemmümü bozar. Zira Hz. Peygamber (sas)
“Su bulamadığın sürece” diye teyemmüme ruhsat vermiştir. Çöllerde ağzı geniş kuyu ve kap gibi yerlere konulmuş olan suyu gören kimsenin teyemmümü bozulmaz. Çünkü bu su oralara içmek için konulmuştur.
Yolcu yükleri arasında suyu unutup teyemmüm ile namaz kılarsa, namazı iade etmez (İmam Şâfii, İmam ebû Yûsuf): Ebû Yûsuf dedi ki; bu durumda iade etmesi gerekir, çünkü o, suyun varlığına delil mevcud olduğu halde, suyu aramadan önce teyemmüm etmiştir. Zira normalde yolcunun yükü susuz düşünülemez. Böyle bir kimse; elbisesini unutup namazı çıplak kılan; ya da malının varlığını unutup, keffaretini oruç tutarak yerine getiren kimse gibidir.
İmameyn'e göre böyle bir kimse suyu kullanmaktan âcizdir; çünkü unutma halinde suyu kullanmaya gücü yoktur. Bu güçsüzlüğü semavî bir sebepdendir ki, oda unutmaktır. Orucunu unutarak bozan bir kimseye Hz. Peygamber (sas);
“Sana ancak Rabbin yedirip içirdi.” buyurdu. Ama hapisdeki kimsenin hali buna benzemez; çünkü onun suyu kullanma gücünün olmayışı, kullardandır. Bu güçsüzük şer'î hakkı ortadan kaldırmaya tesir etmez. Dolayısıyla onun teyemmüm etmesi caiz olmaz. Ama elbisesinin varlığını unutarak çıplak vaziyette namaz kılan kimsenin durumu sahih kavle göre buna benzemez. Benzediğini kabul etseniz bile, arada şu fark vardır: Abdest alınamadığından, yerine geçen teyemmüm vardır. Ama elbisenin varlığı unutularak çıplak kılınan namazda elden kaçan setr-i avret şartının yerine geçecek başka bir şey yoktur.
Keffaret meselesine gelince; aradaki fark, orucun keffaret olarak câizliğinin şartı; kişinin mülkiyetinde mal bulunmamasıdır. Ve nitekim bulunmamaktadır. Teyemmümün câizliğinin şartı, suyu kullanma gücünün olmamasıdır. Ama bu misalde böyle bir güç vardır: Yolcunun yükünde normalde içme suyu vardır. Ama umumiyetle abdest suyu bulunmaz. Yolcu suyunun tükendiğini zanneder, ama bu hususda kesin ilgisi olmazsa teyemmüm etmesi caiz olmaz. Çünkü yakinî bilgi zan ile ortadan kalkmaz.
Adamın suyu olmayınca, arkadaşlarından su ister: Zira arkadaşlarının ona su verme ihtimali vardır. Verilmezse teyemmüm eder: Çünkü arkadaşı vermeyince, o sudan yoksun olmuş olur. Suyu istemeden önce teyemmüm ederse, Ebû Hanîfe'ye göre caizdir. Çünkü suyu elde etmekden âcizdir. Artık suyu aramaya lüzum yoktur. Ebû Yûsuf’a göre caiz olmaz. Çünkü su âdeten sunulmuş sayılır ve mevcut gibi kabul edilir. İmam Muhammed'in kavline kıyaslama yapıldığında; eğer arkadaşının kendisine su vereceğine dair zannı gâlib olursa, teyemmüm etmesi caiz olmaz. Zannı gâlib olmazsa, teyemmüm etmesi câizdir. [49]
[49] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 1/45-46.