- Tevhid 1.Bölüm İmam Maturidi

Adsense kodları


Tevhid 1.Bölüm İmam Maturidi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ezelinur
Fri 26 March 2010, 05:17 pm GMT +0200
TEVHİD 1.BÖLÜM İMAM MATURİDİ


ÖNSÖZ..

GİRÎŞ.

ÖNSÖZ..

1 — İmam Mâturidi´nin Hayati Ve Yaptıkları:

Kültürü :

4 — İmam Eb´ul-Ley«-El-Buhârt

Eserleri:

2 — Mâturîdî-Eş´arf.

Eş´arî´nin Mâturîdî´den Fazla Tutulması :

Mâturîdî Ve Es´arî´nin Metod Ve Mezhep Usûlünde İttifakı.

4 — BİBLİYOGRAFYA..

A) Elyazı, Kaynaklar :

B) Arapça Matbu Kaynaklar:

C} Avrupa Kaynakları :

5 — Metin´în İncelenmesi

KÎTÂB´UT - TEVHİD.

Taklid´in İptali Ve Din´in Delil İle Bilinmesinin Vacip Olması:

İşitme Ve Akıl Dinî Bilmenin İki Temel Esasıdır :

Însanı İlme Ulaştıran Yollar, Görmek, Haberler Ve «El-Îyan» Yani Duyu Organları Vasıtasiyle Bilinen Mevcudattır :

Mevcudatın Hadis Olduğuna Delil :

Mes’ele (Alemin Muhdisi Birdir)

Âlemin Muhakkak Bir Mumis´i Bulunduğuna Delil :

Mes´ele (Şahidin, Yani Görüienin Gaibe, Yani Görülmiyene Delâlet Etmesi)

(Âlemin Kadim Olduğunu İddia Edenlerin Sözleri)

Mes´ele (Cisim Lâfzıni Allah´a Itlak Etmek Caiz Değildir)

Mes´ele (Allah´a «Şey´» Lâfzının Itlak Edilmesi Caizdir)

Mes´ele (Allah-U Teâlâ´nm Sıfatı Hakkında)

Mes´ele (Kâbi´nin1 Zatî Ve Fiili Sıfatlar Hakkındaki Görüşleri Ve Bu Görüşlerin Reddedilmesi.)

Mes´ele (Kâ´bî´nin Allah´ın Fiilleri İhtiyarîdir, Demesinin Tartışılması)

Mes´ele (Allah Azze Ve Celle´nin İsimleri Hakkında)

Mes´ele (Arşın Açıklanması)

Mes´eles (Ku´yetuBah : Alüah´ı Görmek)

Mes´ele (Mu´tezîleye Göre «Yok Olansın Bir «Şey» Olması Ve Ona Verilen Cevap)

Mes´ele (Allah´ı Vasfetmek Ve O´na İsim Vermek Benzemeyi İcap Ettirmez)

Rahman Ve Kahmı Olan Allah Adıyla.

(İnsanların, Allah´ın, Mahlûkatı, Niçin Yarattı? Sorusunu Sorana Verilen Cevap Hakkındaki İhtilâfı)

Tevhid Hakkında Mesele (Kim Ki, Nefsini Bilirse Rabb’ni Bilir

Mes´ele (Allah «Şey»Dir, Demenin Mânası)

Mes´ele (Allah´ın İsimleri Hakkında)

(Zararlı Varlıkların Yaratılmasındaki Hikmet)

Âlem Hakkında Fırkaların İhtilâfı



ÖNSÖZ

Bütün hamd ü sena bizi yoktan vareden, varlığından haberdar eden, sevdiklerini sevdiren, yerdiklerini yerdiren ve bizi doğru yolda olanlar­dan eyleyip, Hahib-i Kibriyisına ümmet kılan YÜCE ALLAH´a mah­sustur.

Salât-ı selâm âlemlere rahmet olarak gönderden iki cihan güneşi Peygamberimiz Efendimiz, MUHAMMED MUSTAFA (s.a.v.)´e, âline ve ashabına olsun.

Bugün olduğu gibi gedmiş zamanlarda da, İslâm´ın temel inançları­na, itikadı meselelerine dil uzatıp, tahrif ederek müslümanlan gerçek itikat sisteminden uzaklaştırmaya matuf çalışmaları durdurmak, müs-lünıanları ortaya atılan çarpık ve zehirli fikriyattan korumak için ça­lışmalarda bulunan bir cemaat ortaya çıkmıştır ki, ona ehl-i sünnet ismi verilmiştir. İtikatta mezhebimizin imamı EBU MANSUR MUHAMMED BÎN-Î MAHMUD EL-MÂTÜRÎDÎ de o cemaatin mümtaz şahsiyetlerin­den biridir.

Bu eşsiz îmam ALLAH´a ortak koşan müşriklere, CENAB-I HAK.-Iu inkâr eden mülhitlere, islâm itikadının dışına çıkan sapıklara cevap vermek ve ortaya attıkları bâtıl düşünce ve inançlarını çürütmek için, «Kitâbü´t - Tevhîd» ismindeki eserini yazmıştır.

Zaman zaman lalamın temel prensiplerine, itikadı meselelerine in­sanlar tarafından yani gayri îslâmî inanç ve fikriyata saplanmış olan kimseler tarafından dil uzatılan ve İslâm´ın kudsî prensiplerini tahrif etmeye yönelik azami çalışmalarda bulunulan bu devirde itikatta mez­hebimizin imamı olan Allâme Ebu Mansur Mâtürîdi´nin bu eserini Türk-çeye tercüme edip müslümanlann istifadesine arz etmeye çalıştık. Bu çalışmalarımızda bizi başarıya ulaştıran CENAB-I ALLAH´a hamd u senalar ederim.[1]

GİRÎŞ

Rahmân ve Rahim olan Allah adıyla

îmam Mâturîdî ve Mâturîdîyye mezhebi ile ilgilenip ihtimam göster­mem bende, 1961-1964 yılları arasında Kembric Universitesi´nde doktora tezimi hazırlarken başladı. Bu sebebledir ki, bana Profesör A.J. Arbiri, Maveraü´n-Nehir ülkelerinde Fahreddin Er-Râzî ile Mâturidiler arasında geçen münazarayı okuyup incelememi Önerdi.

îyi bahtımdan olacak ki, îmam Mâturîdî´nin dünyada bir tane olan, elyazı, «Kitab-üt-Tevhid» ismindeki eserini Kembriç Üniversitesi kütüp­hanesinde buldum. Doktora tezimi henüz bitirmemiştim ki, Kitabü´t-Tev-hîd nam eseri incelemek için düşünmeğe başladım, ve 1964 yılının ilk ya­rısında Kembriç üniversitesi kütüphanesinin endersun salonunda bilfiil incelemeye başladım.

Doktoramı yaptıktan sonra İngiltere´de ikametim fazla uzamadi, kı­sa bir zaman sonra elyazısı olan kitabın fotokopisini alıp Mısır´a dön­düm.

İngiltere´den döndükten kısa bir zaman sonra İskenderiye Üniver­sitesi, beni Beyrut´taki Arap Üniversitesine Öğretim üyesi olarak gön­derdi. Bu sebeple Beyrut Arap üniversitesindeki felsefe öğrencilerine konferanslarımı hazırlıyabihnem için Kitab´üt-Tevhidi inceleme işini bir müddet bıraktım. Bilâhare kitabı incelemeye başladım. Fakat Fahreddin Er-Râzî hakkındaki incelemem, henüz İngilizce olarak neşredilmeden Beyrut ve İskenderiye´deki öğrencilerim, benden Fahreddin Razi´yi Arap­ça olarak okumamı istediler.

Bu sefer de onların isteklerini yerine getirmek için Kitab-üt-Tevhid´i inceleme işini yine durdurdum. Kısaca kitabı incelemeye Kembriç´de baş­ladım, Beyrut´ta üzerine kapandım ve sonra da İskenderiye´de tamamla­dım.

Burada El-KıddıV, Yusuf Üniversitesinin —Beyrut— Şark Edebiya­tı Enstitüsu´nde neşredilen «Araştırma ve İnceleme» dergisini hazırlayan ilmî heyete, bana sundukları kıymetli £Örüş ve düşüncelerinden dolayı en derin kalbi teşekkürlerimi sunarım. Bu meyanda Kitab-üt-Tevhîd´in bu üstün vasfı ile çıkmasında büyük hizmetleri geçen ve bu hususta em­salsiz bir şekilde önem veren katelik matbaasının sahip ve elemanlarına teşekkür etmeyi bir vazife bilirim. [2]

ÖNSÖZ

1 — İmam Mâturidi´nin Hayati Ve Yaptıkları:


İsmi ve Soyu :

İsmi : İmam Ebu Mansur Muhammed bin Muhammed Mâturîdî´dir. Doğduğu köye nisbet edilerek kendisine «Mâturîdî» denilmiştir.[3]

Mâturîd, Maverâü´n-Nehir ülkelerinden biri olan Semerkand köyle­rinden bîridir. Nehirden maksad Ceyhan Nehri´dir.[4] Bazen Semerkand´a nisbet edilerek kendisine: «El-îmam Âlem´ül-Hedyi Ebu Mansur Muham­med bin Muhammed bin Kahmud El-Mâturîdî, Es-Semerkandî» denir. Ni­tekim incelemekte bulunduğumuz tttı kitabın sahifelerini okurken bu is­me sık sık rasthyacaksınız. «Âîem´ül-Hedy» ismine gelince bazan «îmam-ı Hedy» ve «îmam-ül-Mütekeîlimm» isimlerini verdikleri gibi, bu da talebe ve dostları tarafından kendisine verilen bir lâkaptır. Bunların hepsi, İlim­de, Şeriatı ihya, İslâm âkidesini müdafa ve Sünnet-i seniyyeye hizmet etmedeki çalışmalarından dolayı talebe ve dostian katında yüksek ma­kam ve dereceleri ihraz ettiğine delâlet etmektedir.[5]

Her ne kadar tarihçiler soyunun, Peygamber Aleyhisselâm´m Medi-ne-i Münevvere´ye hicret buyurdukları vakit kendilerine misafir indikleri Kba Eyyub Halid bin Zeyd bin Külcyb El-Ensari´ye ulaştığını yazıyorlarda, ana - baba ve ailesinden biri hakkında bir şey bilmiyoruz.[6] Bunun ndir ki, îmam EI-Beyâzî, İmara-ı Mâturîdi´yi yâdettiğinde: «El-îmam ıu Mansur Muhammed bin Muhammcd bin Mahmud El-Mâturîdî El-En-rî» diye zikretmektedir[7]

Her ne kadar Dr. Eyyub Ali, Mâturîdî´nin 23$ H. 852 M. yıllarında ğduğu fikrini tercih ediyorsa da, hiç bir tarihçi o´nun doğum tarihi kkında bir şey söylememiştir. Çünkü îmam-ı Mâturîdî´nin hocaların­dı biri de, 248 H./G62 M.[8] senesinde vefat eden Muhammed bin Mukatil -Râzî´dir. Eğer bu doğum tarihi doğru ise îmam-ı Mâturidî yüz seneye ün bir zaman yaşamış olur. Zira tarihçiler o´nun 233 H./944 M.[9] Yılında Ahiret´e irtihal ettiği hakkında ittifak halindedirler.

Bu fikir birliğine, O´nun 333 senesinde vefat ettiğini söyleyen ve Lra üâve ederek 336 yılında vefat edip Semerkand´da defnedildiği de ayet edilir diyen Taşköprü Zade´den başkası mualefette bulunmamıştır. [10]

Kültürü :

Elimizde bulunan kaynaklardan öğreniyoruz ki, Imam-i Mâturîdî, asrının ünlü alimlerinden ilim tahsil etmiştir. Hocaları da, son halkası îmam-ı A´zam´da düğümlenen bilginler zincirini teşkil eden değerli alim­lerden okumuşlardır. El-Kefevi, îmam-ı Mâturîdî´nin Ebu Nasr El-îyazî´-den icazet aldığını, Ebu Bekir Ahmed El-Cûzcânî´den fıkıh okuduğunu, O´nun da Ebu Süleyman El-Cûzcâm´den, bunun da Muhammed´den, Mu-hammed´inse Ebu Hanife´den okuduğunu ifade ederken[11], Zübeydi de îmam Ebu Nasr El-îyazî´den icazet aldığını söylüyor. Hocalarından biri de, El-Firak Vet-temyiz... isimli eserin sahibi imam Ebu Bekr Airmed bin îshak bin Salih El-CûzcânTdir. Hocalarından biri de Er-Rey kadısı Mu­hammed bin Mukâtil Er-Razi´dir.

Ebu Bekir El-Cûzcânî, Ebu Nasr Eî-îyazî ve Nuseyr bin Yahya ise îmam-ı Ebu Süleyman bin Musa bin Süleyman El-Cûzcânî´den fıkıh tah­sil etmişlerdir. Ebu Süleyman bin Musa iki ünlü imam olan Ebu Yusuf ve Muhamme bin El-Hasan´dan okumuştur. Muhammed bin Mukâtil ile Nuseyr bin Yahya ayrıca devirlerinin iki imamı olan Ebu Muti´ El-Hakem, bin Abdullah El-Belhi ve Ebu Mukâtil Hafs bin Müslim Es-Semerkandî´-den ders almışlardır. Yine Muhammed bin Mukâtil Muhammed bin El -Hasan´dan ilim tahsil etnıiştir. Bunların dördü de îmam-ı Hanife´den okumuşlardır."[12]

Ebu Nasr El-îyazî, Mâturîdî´nin hocalarının ilkidir. Soyu Yahya bin Kays bin Sa´d bin Ubâde El-Ensarî El-Hazreci´ye ulaşır.[13] Kendisi ilim ve cihad erbabındandı. Hepsi Mâturîdî´nin akranı olan kırk kişinin ardın­dan Türk ülkelerinde Kâfirlerle savaşırken şehit düşmüştür.[14]

Tarihçiler, O´na ilimde, amelî hassasiyet ve takvada topyekün ülke­lerin hiçbirinde, hiç kimsenin emsal olamayacağını zikrederler.[15]

Büyük imamlar diye isim alan oğullan Ebu Ahmed El-îyasd ve Ebu Bekir El-îyazî babalarının ilim ve takvasına varis oldular. Hatta oğlu Ahmed hakkında göyle deniyordu: «Ebu Hanife´nin mezhebinin dofruluğuna Ebu Bekir Ahmed El-îyazî´nin O´nun mezhebinden olması en bü­yük delildir. Eğer Ebu Hanife´nin mezhebi seçkin bir mezhep olmasaydı, Ebu Ahmed El-îyazî ona inanmazdı. Allah rahmet eylesin.»[16]

Ebu Nasr El-îyazî Mâturîdî´nin hocası olmasına rağmen O´nunla beraber Ebu Bekir Ahmed El-Cüzcâm´nin meclisinde otururdu. Onun halka-i tedrisinde bulunup beraberce İcazet almışlardır.[17]

El-Kefevi diyor ki: «Ebu Bekir Ahmed El-Cûzcânî usul ve furu´a ait tüm ilimleri elde etmiş, büyük bir alim ve yine her türlü ilmin en yüksek zirvesiydi.[18] Yine îmam Ebu Bekir Ahmed El-Cüzcânî, talebesi olan îmam Ebu Nasr Eî-lyazî ile beraber, Ebu Hanife´nin talebesi Muhammed bin El-Hasan´ın talebesi bulunan hocaları imam Ebu Süleyman El-CûzcânT-nin dersinde bulunurdu.´[19]

İbni Nedim şöyle diyor: «Ebu Süleyman El-Cûzcânî dini yönden bü­yük bir vara´ ve takvaya sahip olduğu gibi, kendisi hem fakın ve hem de muhaddis idi.»[20]

îşte Öyle bir vara´ ve takva sahibi olan doğru kişilerin meydana ge­tirdiği müessesedir ki, îmam-ı Mâturîdî orada yetişmiş, o müesseseden çıkmıştır. Bu müesseseyi meydana getiren şahıslar, îmam-ı A´zam´a ait olan akaidin usûlünü ve esaslarının incelenmesini ihtiva eden kitaplan, risaleleri ve onun vasiyetlerini nakl ve rivayet etmek için çok büyük ça­ba harcamışlardır.[21]

îmam-ı A´zam Ebu Hanife´nin, El-Fikhu´1-Ekber, Er-Risâle, El-Fik-hÜ´1-Ebsat, El-Âlim ve´1-Muteallim, El-vasıyye adlı kitablan, Hanefi mezhebi alimlerinin Akaid usulünde temel kaynakları olup, bu kitapları incelemek için azamî çaba harcamışlardır.[22] îmam-ı Mâturîdî bunların hepsini okuyup, hocalarından rivayet etmiştir.?[23] Fakat Aküd Mâtu­rîdî´nin elinde bambaşka bir §ekü almıştır. îmam-ı A´zam´m işbu eserleri, Ehl-i Sünnet akidesi ve delilsiz olarak kendisine inanılması sahih olan hususların «beyanı» mesabesinde idiler.[24] Fakat bu âkîde ve bu akidenin kapsamına aldığı esaslar akideden ilme dönüştü. Daha sonra da Îmam-ı Mâturîdî´nin elinde Kelâm ümi olarak ortaya çıktı. Çünkü Mâturîdî, o esasları kitaplarında kesin delillerle işledi. Bu esasların, feri´lerini yakını ve parlak delillere dayandırarak kuvvetlendirip tesbit etti.[25] O´ Maverâü´n - nehir ülkelerinde ehli sünnet Vel-Cemaat´ın reisi ve Ebu Hanife´nin mez­hebinin yegâne kelâmcısı idi.[26] Bunun içindir ki, bu mezhebe Mâturîdî´nin kendi ismi verildi. Böylece Maverâü´n-nehir ülkelerindeki Hanefî mezhe­binde bulunan kelâmcüara Mâturîdîyye denmeye başlandı. Ebu Hanîfe´-nin ismi ancak Hanefî mezhebindeki fıkıh alimlerine söylenmekle iktifa edildi.

îmam-ı Mâturîdî dört büyük alim yetiştirmiştir ki, hepsi de îmam ismini almağa hak kapanmışlardır. Onlar şu bilginlerdir:

1– 340 H./951 M. yılında vefat eden, Semerkand´h filozof, ismi ile ün salan Ebu Ishak bin Muhammed bin îsmail.

2- îmam Ebu´l-Hasan Ali bin Said Er-Resteğfenî.

3- 390 H./999 M. yılında vefat eden îmam Ebu Muhammed Ab-dülkerim bin Musa El´Pezdevî. [27]



4 — İmam Eb´ul-Ley«-El-Buhârt[28]

Eserleri:


Tarihçilerin beyan ettikleri kitapların isimleri, imamı Mâturîdî´nin hayatını, sünnet dışına çıkan kimselerin fikir ve görüşlerini iptal etmek ve islâm akidesini müdafaa etmekle geçirdiğine delâlet etmektedir. Aynı eserler o´nun ilim ve kültürde bilhassa din ilimlerinden Fıkıh, Usul, Ke­lâmda kugatıcı olduğuna da delâlet eder.

Şu bir gerçektir ki, tmam-ı Mâturîdî Mu´teale´nin bütün görüşlerini cevaplandırarak iptal ettiği gibi onların beş usûlünü de nakzetti. Mu´te-zileler katında yeryüzü imamı diye benimsenen ve Mâturîdî´nin muasırı bulunan Kâ´bi´yi bizzat adım adım takip etti, bütün eserlerini nakzetti; görüşlerini çürüttü: Mu´tezile Mezhebi´nin ileri sürdüğü fikir ve görüşle­rini cevaplandırmak ve çürütmek gayesi üe şu eserleri yazdı: «Beyan-ı Vehm´il-Mu´tezile, Reddi´l-Usul´il-Hamse U. Ebî Muhammed El-Bahîîî.» Kâ´bi´nin görüş ve eserini nakzetmek için de : «Reddu Evâiî´il-Edille Li´l-Kâ*bi», «Redd´u Tehzîb´il - Cedel Ldl´kâbi» ve «Reddu Vaîd-Ü Füssâk Li-1 Ka´bi», eserlerini telif etmiştir.

Yine Rafızi ve Karamiti´erin[29] görüşlerini çürüttü, fikirlerini red ve nakzetti. Hatta bu hususda, «Er-Reddu Âla-Usul´il-Karamite», ve «Red-du-kitab´U-îmame Li Ba´z-ır-Revafiz» ismindeki eserleri yazdı. Usul´ül Fıkıh hakkındaki eserleri ise; «Me´haz-Üş-ŞerâiV ve «Kitab´ül-Cedel» is­mindeki kitaplardır. İmam´ı Mâturîdî Fıkıhda eserler yazdığı gibi tefsir ve Kelâm sahasında da Ehli Sünnet metodu üzerinde eserler yazmıştır. Tefsir hakkındaki yazdığı kitaba: «Te´vîlât-u Ehli Sünnet» yahut «Et-Te´vîlât´ül Mâturîdîye Fi Beyanı UsuTi-Ehl´is-Sünnet´i ve Uşul´it-Tevhid» ismini vermiştir. Hacı Halife bu kitabı anlatırken şöyle diyor: «O, eşi benzer buluninıyan bir kitaptır. Hatta îlmi Kelâm´da kendisinden önce yazılan kitaplardan hiç biri onun emsali olamaz.»[30] Bununla beraber mü-fessîrler hakkında yazan tarihçiler bu büyük imamı ihmal ederek ondan bahsetmezler. Yine Hacı Halife şöyle anlatıyor: «Bu kitap, diğer kitap­larından daha kolay anlaşılıyor. Bunun içindir ki, Mâturîdî âlimleri bu kitapdan istifade etmişlerdir. Bu kitaba çok büyük itimat etmişlerdir.» Gerçek şudur ki, «Et-Te´vîlât» ismindeki kitap, «Et-Tevhid» kita­bından daha açık-seçik ve anlaşılması kolaydır. Bu kitapda âyetin tefsi­rini çok açık ve kolay anlaşılır şekilde yazmıştır. Bu âyetin tefsirinden meselâ Fahreddin-Er-Râsî tefsirinde yaptığı gibi bizi teferruatın derin­liğine daldırmaksızm her istifade edilen husus çıkartabilmektedir.[31] Bu tefsir, İmam´ı Mâturîdî´nin lügat, dil ilimlerinde ve diğer bilimlerde ge­niş bir kültüre sahip olduğuna şehadet eder. Ne güzel bir tesadüftür ki, bize kitab´ül-Mekâlât ve Kitâb´üt-Tevhîd korunup ulaştığı gibi bu tefsir de korunmuştur.[32] Diğer kitapları ise hepsi zayi7 olmuştur. Yanlışlıkla kendisine Fıkh´ül - Ekber ve El-lbâne, Akîdet´ül - Mâturîdiyye şerhleri is-nad edilir.[33]


2 — Mâturîdî-Eş´arf.

Eş´arî´nin Mâturîdî´den Fazla Tutulması :



Taşköprüzade şöyle diyor: «Şu husus iyi bilinsin ki Ehlîi-Sünnet vel-cemaatm kelâm ilminde reisi iki kişidir. Bunlardan biri Hanefi mezhe­binden, diğeri ise Şafiî´dir. Hanefî mezhebinden olan Îmamül-Hedy Ebu Mansur Muhammed bin Mahmud El-Mâturîdî´dir. Şafiî olan diğer ise müslüm ani arın akaidini öğrenmekte üstün çaba harcayan, îslâm dini po­tasında eriyen, Peygamberlerin efendisi olan Muhammed Aleyhısselam´m sünnetini yaymakta elinden geleni geri koymayan, kelâmcılarm imamı Ehli Sünnet vel Cemaat´ın Reisi ve Şeyh´i olan Ebül-Hasan El-Esari El-Basrî´dir.[34]

Musîihuddin Mustafa El-Kestelî´nin, Taftazani´nin «Akâid-i Nesefiy-yc» şerhine yaptığı haşiyede şunları okuyoruz: «Horasan, Irak, Şam ve bir çok ülkelerde bulunan ve Ehli-sünnetden olmaları ile şöhret bulanlar, Eb´ül-Hasan, Ali bin İsmail bin Salim bin Salim, ismail bin Ab­dullah bin Bilâl. Ebu burde bin Ebiimısa, El-E§´arî´nin mezhebinden da­lardır. Ebu Musa El-Eş´arî Resulüllah Aleyhisselam´ın sahabelerincai-dir... Mavera´ün-Nahir ülkelerinde ise Ebû Mansur El-Mâturîdî´nin nes-hebinden bulunan Maturîdîler görülmektedir. Ebû Mansur Mâturîdi Sû Nasr El-îyazî´nin talebesidir. Ebû Nasr ise imamı Ebû Hanife´nin -ce­besi Muhammed bin El-Hasan Eşşeybânî´nin talebesi Ebû Süleyman £-Cûzcânî´nin talebesi bulunan Ebû Bekr El-Cûzcani´nin talebesidir.[35]

Zübeydi ise şöyle diyor: «Ehli Sünnet ve Cemaat diye söylendiği jî-kitde bunlarla Eş´arîler ile Maturîdîler kastolunmaktadır.»[36]

Bu zikrettiğimiz metinlerin bize Eş´arî ile Mâturîdî´nin her ika is ehli sünnet vel-Cemaate isim olduklarını açıklamasına rağmen devamlı olarak Mâturîdî´nin namının düşürülmesi Eş´arî´nin ise Selefin gidşat ve sünnetten inhiraf eden mubtedilerin zıddına kıyam ederek İslâm aka­idini müdafaa ettiğinden kendisine islâmm bayrağı adı verilerek ön pi-na alındığı görülmektedir.[37]Oysaki Mâturîdî, Ehli Sünnet vel-Cemaac mezhebini koruma hususundaki çalışmaları ve yardımları ile Eş´srTâa daha önce kendini göstermiştir.[38] Nitekim îmamı Mâturîdî, Ehli Sömet vel-Cemaat mezhebi üzerine yetişmiş ve aynı halde irtihal etmiştir. Bl-buki, Eş´arî Mu´tezile mezhebinden olarak yetişmiş ve kırk yağma E&ar bu hali devam etmiştir.[39]

îmam-ı Mâturîdî´nin az tanınması, şöhretinin fazla yayılmama w dolayısıyle taraftarının az olması tarihçilerden bir çoğunun ve bkEt fisini yazanların kendisini ihmal etmelerinden ileri gelmektedir.

Meselâ; Mâturîdî´den enaz elli sene sonra vefat eden (379 H-´K» M.) îbni Nedim, ehli sünnetin Mısır´da îmamı ve Hanefîlerin reiâs^i-lan[40]aynı zamanda Mâturîdî´nin muasırı bulunan 321 H./933 M. yM& vefat eden îmam´ı Tahavi´yi[41] ve îmam´ı Es´arî´yi[42]eserlerinde zftrtfap halde îmam´ı Mâturîd´den bahsetmez. Îbni Hıllikân[43], îbn´ül-îmad, Essa-fedi ve «fevat´ül Vefiyyât» eseri´nin sahibi, Mâturîdî´nin biyografisi hak­kında bir şey yazmazlar. Hatta İbni Haldun, Mukaddime´sinin Kelâm il­minden bahseden bölümünde Mâturîdî´den hiç bahsetmez. îmam-ı Mâtu­rîdî tefsir yazanların bayraktarları içinde bulunmasına, rağmen Celâled-din Suyûti «Tabakatül Müfessirin» nâm kitabında Mâturîdî´yi hiç an­mamıştır. Bu hususa, onun «Te´vilat´ül-Kur´an» veyahut «Tevilat´ü ehlis -Sünne»[44] ismi verilen Tefsir-i Kebîr-i şahit olmaktadır.

Ne gariptir ki, bizzat îmam-ı Mâturîdî´nin talebeleri hiç bir maksada binaen olmasa da, bu meyilleri yaygın bir hale getirmeğe katılmışlar­dır. Çünkü, Hanefîler yazdıkları tarihî ve biyografi eserlerinde imamla­rını istenilen şekilde yazmamışlardır. Hatta araştırıcılar, bü kaynaklar­da imam-ı Mâturîdî´nin hayatından basit ve kısaca malûmat bulabilirler.[45] Biz eğer bu basit ve kısa malûmatlar ile Şafiî´lerin kitaplarındaki Eş´arî hakkında[46] yazdıklarını mukayese edersek Şafiîlerin kendi imamlarına vermiş oldukları önemle, Hanefîlerin imamları hakkındaki basit davra­nışlarını hemen anlarız.

Hatta bu iş, Tarih ve Tercüme-i hal yazanların hareketlerinde kal­mayıp îmam-ı Mâturîdî ve Akidesine yardım etme çabasında bulunanla­ra büe sirayet etmiştir. Meselâ îmânı Ömer En-Nesefî, El-Akaid´ün-Ne-esfiyye adındaki kitabında Mâturîdî´den hiç bahsetmemiştir.44 Şimdi bi­zim Mâturîdîye´nin taraftarlarının azaltılmasına, «Eş´arî´nin ondan ön plânda tutulmasının sebebleri nedir» diye sormamız kalmıştır. Bu husus­lar için eğer sebep aranılacak olursa Mâturîdî´nin, o vakitte İslâm âlemi´-nin merkezi olan Irak´tan çok uzakta bulunan Mavera ´ün-Nehir ülkele­rinde yaşaması, Es´arî´nin de Irak´da yaşaması ve mezhebinin duyulup yayılmasından başka bir sebeb yoktur; Bu durum, açıkça bilinen bir ger­çektir. [47]

ceren
Thu 6 November 2014, 10:11 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun hocam bizi bilgilendirdiğiniz için.......

saniye
Thu 6 November 2014, 10:16 pm GMT +0200
Kitabin basliklarini inceledim yalnızca. İçeriğini de okumak gerekli. Rabbim razi olsun.