- Tevekkül

Adsense kodları


Tevekkül

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Fri 11 March 2011, 08:34 pm GMT +0200
8- Tevekkül




İnsanın kendine yüklenen bütün görevleri yaptıktan sonra işin sonucunu Allah'a bırakması, O'nun yaratacağı neticeyi güven ve rıza ile karşılayıp, insanlardan bir beklenti içerisinde olmama­sı. Kısaca Allah'a güvenip, akibetinden endişe etmemesi.

"Tevekkül", "vekalet" kökünden türemiş bir kelimedir. Aynı kökten olan "vekîl" kişinin kendi işini gördürmek üzere yetki verdiği insandır. Avukat da vekildir. "Müvekkil" vekil edi­nen, "tevkil" ise vekil kılma, vekil edinme demektir. Aynı kökten olan "ittikâl" biraz da tembellik içeren ve boşa gidebilecek bir güvenme ve dayanmayı anlatır. Tevekkülde kelimenin "kalıbı" gereği bir zorlama vardır. Bu da herhangi bir konuda aklî ve be­denî gücünü, yani metod ve eylem fonksiyonunu kullanmayı, dayanılıp itimat edilecek yere bunun sonucunda dayanmayı ifade eder. “Bir kere azmettin mi artık Allah'a tevekkül et" âyeti buna açıkça işaret eder. Allah'ın sözleri arasında çelişki olmayacağına göre tevekkülün, hiçbir iş yapmadan Allah'tan birşey beklemekle bir ilişkisi olamaz. Allah kuluna çeşitli ibadetler yüklemiş, çalış­masını, ilim öğrenmesini, rızkını aramasını, düşmanlarına karşı güç tedarik etmesini, bilmediğini bilene sormasını, işlerinde isti­şare etmesini (şura), kendisine yakarmasını, dua etmesini, adil olmasını, yani herşeyi en uygun yerine koymasını, bunun için metod ve yöntem bilmesini emretmektedir. Diğer yönden ken­disine "tevekkül" etmesini istemekte ve tevekkül edenleri sevdi­ğini söylemektedir. Demek ki tevekkül bütün bu emirleri yerine getirdikten sonra duyulan bir iç huzur, itminan ve güven olayıdır. Tamamen metaryalist ve pozitivist bakışla dahi tevekkülün bulunması birşey kaybettirmeyeceği gibi, bulunmamasının moral ve psikolojik açıdan kaybı sözkonusudur. Mütevekkil (tevekkül eden), "insan için ancak çalıştığının karşılığı vardır" kuralı karşı­sında aklî ve bedenî görevini yapacak, bundan öte Allah vekilimdir, deyip işini O'na havale ederek, sonuç ne olursa olsun ona rıza duygusuyla, bir de iç yorgunluğu yaşamayacaktır. Mütevekkil olmayanın da maddî plânda fazlalık olarak yapacağı birşey yok­tur. Hatta maddî vesileleri bir emir telakki etmediğinden belki de daha az esbaba sarılacaktır. Sonra da telaşlı, sıkıntılı bir bekle­yişe girecek ve umduğu sonucu alamadığından da dövünecek ve sinirleri gerginleşecektir.

Elmalılı bunu:

"Unutmamak gerekir ki, tevekkül, görevini Al­lah'a havale etmek değil, emri O'na havale etmektir. Bir çokları bunu kavrayamayıp tevekkülü, vazifeyi terketme sanırlar... Bu ise Allah'a tevekkül ve itimat değil, O'nun ilâh olarak emrine iti­matsızlıktır, küfürdür... İyi bilmeli ki, tevekkülün hülasası emre itimat ederek vazifesini sevmektir" diye açıklar.

Fahreddin Razi de:

"Tevekkül bazı cahillerin sandığı gibi, insa­nın kendini ihmal etmesi demek değildir. Böyle olsaydı müşave­re emri tevekküle zıt olurdu. Tevekkül insanın dış sebepleri gö­zetmesi, ama kalbini onlara bağlamayıp Allah'ın ismetine dayan­ması demektir"
der.

Rasûlullah'ın bir hadisleri bu anlamı daha da açar gibidir:

"Eğer siz Allah'a hakkıyla tevekkül etseydiniz, O kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı. Baksanıza, sabahleyin aç çıkı­yorlar da tok dönüyorlar. Ve de dağlar dualarınızla yok olurdu." Sebeplere sarılmadan Allah'a güvenmeye tevekkül değil "ittikâl" denebilir. Kelime, kalıbı itibariyle pasifliği anlatır ve bu, yerilen bir durumdur. Onun için Resûlullah (sav) "Lâilaheillallah diyen herkes cennete girecektir" deyince Hz. Ömer:

"Ey Allah'ın Res­ulü, bunu halka söylemeyelim, "ittikal" ederler, demişti ki, se­beplere sarılmadan ve Allah'ın diğer emirlerini yerine getirme­den Cennete girmeyi ümit ederler demektir. Bu konuyu belki de en güzel açıklayan Resûlullah Efendimizidir:

"Devemi bırakıp tevekkül edeyim" diyene:

"Bağla da öyle tevekkül et" buyurmuş­lardır. Tevekkülün, Allah'ı olduğu gibi tanımakla, tevhidle ve ka­derle sıkı irtibatı vardır. Yani Allah kuluna bir parça irade ver­miş, çalışma ve çabalama diye özetleyebileceğimiz bir takım gö­revler yüklemiş ve kendisine güvenip dayanmasını istemiştir. Di­ğer yönden de "kulum beni nasıl sanırsa ben öyleyim" demiş ve kulunun iradesini kullanacağı doğrultuda da, önceden bildiği için, onun kaderini yazmıştır. Kendisine güveneceğini bildiği kimsenin kaderini de güvendiğinin mükafaatı olarak yardım edeceği şekil­de yazmıştır. Tevekküle ve tevekkülün yardımı celbedeceğine en güzel misal Hz. İbrahim'in ateşe atılırken dahi "hasbiyellah = ba­na Allah yeter" demesi ve ateşin yakmaması ile yardımı hemen görmesidir. Kısaca insan tevekkül etmekle bütün ağırlıklarını mutlak güç sahibi Allah'ın kudret eline emanet eder, rahatla dünyadan geçer, berzahta istirahat eder, sonra ebedî mutluluğa girmek için cennete uçabilir. Yoksa tevekkül etmese dünyanın ağırlıkları uçmasına değil, esfel-i safiline yuvarlanmasına sebep olur. Demek ki, iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül iki dünya saadetini gerektirir.

Tasavvufî neşve içinde tevekkül daha büyük boyutlar kazanır ve Allah'a olan güven kulda kendini unutacak noktaya varır. Sehl b. Abdillah:

"Tevekkülün ilk makamı kulun Allah'ın önünde, gas­salin önündeki mevta gibi olması, hareket ve tedbiri bulunmama­sıdır" der. Ama herşeyden önce tevekkülün kalbin bir eylemi ol­duğu bilinmeli, dış organların yaptığı ya da yapmadığı şeylerin te­vekkül olmayacağı anlaşılmalıdır. Bişr el-Hafî:

"Allah'a tevekkül ettim diye yalan söylüyorlar. Tevekkül etselerdi Allah'ın yaptığı­na razt olurlardı" der. Tevekkül, gözünde azın da çoğun da eşit olmasıdır. Ebu Alt ed-Dekkâk:

"Mütevekkil için üç derece var­dır Tevekkül, sonra teslim, sonra da tefviz. Tevekkül derecesin­de Allah'ın (her canlının rızkını vereceği) va'dıyla sükun bulur. Teslim sahibi O'nun ilmi ile yetinir, tefviz sahibi de hükmüne ra­zı olur.

Tevekkül mü'minlerin vasfı, teslim evliyanın vasfı, tefvîz de muvahhidlerin vasfıdır. Yani, tevekkül avamın, teslim havassın, tefviz de havasu'l-havâssın sıfatıdır. Mütevekkil, bebek gibidir, annesinin memesinden başkası ile kanmaz. Mütevekkil Rabbinden başkasına yönelmez. [1356]



[1356] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 529-532.


sümeyra
Wed 30 January 2013, 11:02 pm GMT +0200


      Teslim ve tevekkülü elde eden kişi,dünyanın gamını kederini arkasında bırakan ve hadisatın arkasındaki KUDRET ELİ Nİ, görebilen kimsedir..Rabbim bu yolda muvaffak kılsın hepimizi inşaallah..

OlcaY8D
Wed 25 December 2013, 08:44 pm GMT +0200
tek güvencemizz ALLAh onun kullarıyız hepimiz...

gulbaharaktay
Wed 5 November 2014, 03:17 pm GMT +0200
Tek güvencemiz Allah.Tek resulümüz Hz. MUHAMMED (sav) olsun...paylaşan ve paylaşıma vesile olandan ALLAH razı olsun.ödevime yardımcı oldu.

SEVİLAY AKTAY 8/B
Wed 5 November 2014, 05:44 pm GMT +0200
ALLAHA DAYANMAK . ALLAHA SIGINMAK allahin vedigi azada cogada sukretmek.paylasandan allah razi olsun

yagmur_7-c
Wed 5 November 2014, 08:03 pm GMT +0200
Esselamu aleykum;
Her şeyden önce çalışıp çabalamak sonra Allah'a güvenmek olmalıdır...Bu davranışı da tevekkül denir..Tevekkül Allah'a karşı ona güvenimizi artırır,O'nla daha iyi ve sağlam ilişki kurmamıza yardımcı olur...Mevlam razı olsun...Rabbim tevekkülünden mahrum etmesin bizleri..

metin7/c
Wed 5 November 2014, 08:14 pm GMT +0200
paylaşan ve paylaşıma vesile olandan Allah razı olsun.ödevime yardımcı oldu.

Derya 7/B
Wed 5 November 2014, 09:03 pm GMT +0200
Her şeyden önce Allah'a güvenmeliyiz,paylaşım için teşekkürler.

yunus emre 7/B
Thu 6 November 2014, 02:10 am GMT +0200
bu konuyu böyle dah iyi anladm allah razi olsun bu site için çalışanlardan

HALACAHAN
Sat 12 December 2015, 02:33 am GMT +0200
Tevekkül edene Yuce Mevlamız kafidir..El Vekil (sonsuz tevekkül edilen)..

HALACAHAN
Sat 12 December 2015, 02:35 am GMT +0200
Evden çıkarken ' Bismillahi tevekkeltü alellahila havle ve la kuvvete illa billah ' diyen tehlikelerden korunur ve şeytan ondan uzaklaşır. (Tirmizi)

mevlüde06
Sat 12 December 2015, 09:05 am GMT +0200
"Eğer siz Allah'a hakkıyla tevekkül etseydiniz, O kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı. Baksanıza, sabahleyin aç çıkı­yorlar da tok dönüyorlar. Ve de dağlar dualarınızla yok olurdu." Sebeplere sarılmadan Allah'a güvenmeye tevekkül değil "ittikâl" denebilir. Kelime, kalıbı itibariyle pasifliği anlatır ve bu, yerilen bir durumdur. Onun için Resûlullah (sav) "Lâilaheillallah diyen herkes cennete girecektir"

Efendimiz tam manasiyla tevekkulu cok net bir sekilde aciklamis.
Artik gerisi bize kalmis.insallah tevekkulu dogru anlayip yasayanlardan oluruz.Allah razi olsun