sumeyye
Sun 17 January 2010, 05:22 pm GMT +0200
Tevbe Etmek Üzere Seçilen Yetmiş Kişinin Tur´daki Davranışları Ve Akıbetleri:
Mûsâ Aleyhisselâm; Tûr-i Seynâ´nın karşısında konaklamış bulunan [462] İsrail oğulları arasından seçtiği yetmiş kişiye [463]:
"Benimle birlikte, gidiniz de, yaptığınız şeyden dolayı, Allah´a tevbe ediniz!
Kavminizden, arkanızda bıraktığınız kimseler için de, tevbe dileğinde bulununuz!
Oruç tutunuz!
Temizleniniz ve elbiselerinizi de, temizleyiniz!" dedi.
Onları, Rabb´inin tâyin ettiği vakitte Tûr-i Seynâ´ya götürdü.
Mûsâ Aleyhisselâm; Yüce Allah´ın katına, ancak, Onun izni ve bildirmesiyle, varırdı.
Mûsâ Aleyhisselâmın yanında, Cenâb-ı Hakk´la buluşmak için giden bu yet miş kişi:
"Bizim için dile de, Rabb´imizin Kelâmını işitelim!" dediler. Mûsâ Aleyhisselâm: "Dileyeyim." dedi.
Tûr dağına yaklaştığı zaman, dağın üzerine, bir bulut sütunu dikildi, dağın tü münü kapladı!´
Mûsâ Aleyhisselâm, yanaşıp bulutun içine girdi. Yetmiş kişilik cemaatına da: "Yaklaşınız!" dedi.
Mûsâ Aleyhisselâm, Rabb´i ile konuşmağa başladığı zaman, alnında öyle bir nûr parladı ki, Âdem oğullarından hiç kimse, ona, bakamazdı!
Bu nûr´un üzerine, bir de, perde örtüldü ve o, yetmiş kişi de, yaklaşıp bulutun içine girince, secdeye kapandılar.
Yüce Allah´ın Kelâmını, işitmeye başladılar.
Yüce Allah, Mûsâ Aleyhisselâma, emir ve nehiylerde bulunuyor. [464]
"Şunu, yap! Bunu, yapma!" buyuruyordu. [465]
Mûsâ Aleyhisselâma verilecek emirler, sona erdiği zaman, bulut, Mûsâ Aley-hisselâmın üzerinden açıldı.
Mûsâ Aleyhisselâm, onların yanına geldi.
Onlar, Mûsâ Aleyhisselâma:
"Biz, Allah´ı, apaçık görünceye kadar, sana, katiyen inanmayız!" dediler.
Derken, kendilerini, bir yıldırım yakaladı da, ruhları, bedenlerinden uçup ölü-verdiler! [466]
Mûsâ Aleyhisselâm, kalkıp [467] ağlayarak Rabb´ine yalvarmağa başladı: "Ey Rab´im! Ben, İsrail oğullarının yanına gittiğim zaman, ne diyeyim? Sen, onların hayırlılarını! helak etmiş bulunuyorsun?
Ben, şimdi, yanımda onlardan, tek kimse bile bulunmaksızın İsrail oğullarının yanına dönüyor olduğuma göre, onlar, beni, doğrulamayacaklardır. [468]
Yâ Rab! Eğer, di/eşeydin, onları da, beni de, daha önce helak ederdin.
İçimizden, bir takım beyinsizlerin işlediği (günah) yüzünden, hepimizi helak mi edeceksin?
Zâten, o da, Senin imtihanından başka (bir şey) değildi.
Sen, onunla, kimi dilersen, dalâlete götürür, yine, kimi dilersen (onu da) doğru yola iletirsin.
Sen, bizim Velîmizsin!
O halde, bizi yarlığa!
Bizi, Esirge!
Sen, Yarlıgayıcıların en hayırlısısın!" diyordu. [469]
Yüce Allah, bu yetmiş kişinin, buzağıyı mâbud edinenlerden olduğunu, Mûsâ Aleyhisselâma Vahy ile bildirdi.[470]
Bununla beraber, Kendisine, şükretmeleri için [471] onları, birbiri arkasından di riltip ayağa kaldırdı.
Onlar, dirilirlerken de, birbirlerinin nasıl diriltildik/erini seyrediyorlardı. [472]
[462] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.1,s.28O.
[463] Meşhur Zengin Karun da, seçilen ve Yüce Allanın Kelâmını işiten yetmiş kişi arasında bulunuyordu. (Deylemî-Elfirdevs c.3,s.277).
[464] Taberî-Tarih c.1,s.220-221, Sâlebî-Arais s.212, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.191-192.
[465] Taberî-Tarih C.1.S.221.
[466] Taberî-Tarih c.1,s.221, Sâlebî-Arais s.212, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.192.
[467] Taberî-Tarih c.1,s.221, İbn.Esîr-Kâmil c.1 ,s.192.
[468] Taberî-Tarih c.1,s.221.
[469] Ârâf: 155.
[470] Taberî-Tarih c.1,s.221.
[471] Bakare: 56.
[472] Taberî-Tarih c.1,s.221, Sâlebî-Arais s.212-213, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.192.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/76-78.