- Tercümesi

Adsense kodları


Tercümesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Fri 9 September 2011, 02:17 pm GMT +0200
Tercümesi :


 

77 - (15) Osman bin Ebil'AS (R.A) dedi : Dedim ki; Yâ Resûlellah! Şüphesiz şeytan benimle namazım ve kıraatim arasına giriyor, bana vesve­se veriyor.

—  Bunun üzerine Resûlullah (S.A.V) buyurdu :

«İşte o, Hınzep denilen şeytandır. Binâen aleyh onu hissettinmi, ondan Allâha sığın ve sol tarafına üç sefer tükür.»[239]

—  Osman bin Ebil AS : ben bunu işledim, Allâhü teâla onu benden def etti, diyor.» [240]                                                                                                 

 

İzahat
 

Ravi Osman bin Ebil Ass (R.A) kimdir?

Hz. Osman bin ebil As (R.A.), sekafî kabilesine mensub genç yaşda müslüman olan bir sahabedir. Peygamberimize hicretin onuncu senesinde sekıf kabilesinin cemaatı ile gelib îman etmişti. Gelen cemaatın en genci idi. Kendisi o zaman ondokuz (19) yaşında idiler. Peygamberimiz efendimiz bu zatı Taife Vali tâyin etmişti. Resulü Ekrem efendimizin ahirete irtihaline kadar aynı vazifede devam ettiler. Hz. Ebû Bekrin hilafeti zamanında ve hatta Hz. Ömerin hilafeti zamanında da iki sene kadar aynı vazifede bu­lunmuştur.

Sonra Hz. Ömer bu zatı Tâifden azletti, Amman ve Bahreyne Vali tâ­yin etti* Basrada sakin oldu ve orada hicretin elli bir (51) inde vefat etmiş­tir.

Peygamberimizin ahirete irtihah ânında taifdeki Sekif kabilesi dinden çıkıp mürted olmaya azmettiklerinde, bu zat onları şu hitabesi ile uyardı :

«Ey Sekif cemaatı! İnsanların İslama girenlerinin en sonu oldunuz. Bi­naenaleyh insanların mürted olanlarının evveli olmayınız.»

Bu îkaz üzerine Sekif kabilesi irtidat edib dinden çıkmakdan çekindiler, dolayısiyle islamda devam ve sebat ettiler.

Pek çok sahabe ve tabiin bu zatdan hadîsi şerif rivayet etmişlerdir. Allah (c.c.) Hepsinden râzî olsun.

Yukardaki genç yaşda kemallı îmana sahib olan sahabenin haline dik­kat etmek lazımdır. Zira zatı muhtereme namaza ve kur'an okumaya teşeb­büs ettiğinde veya huzû ve huşu ile namaz kılmaya ve kur'an okumaya az­mettiğinde şeytan vesvese veriyor, namaz ve kıraati kur'an anında ona şek ve şüpheler ilka ediyor. Bu halden Peygamberimize yakınıyor.

Resulü ekrem (S.A.V) efendimizde onun Hınzep veya Hinzip ismincio bir Şeytan olduğunu, bu Şeytanın musallat olduğunu hissettiği zaman, he­men Allâha sığınıp sol tarafına üç sefer tükürmesini tavsiye buyuruyor. O sahabede «Ben Resûlüüahın dediğini yapdım, Allâhü teala o hâli benden giderdi.» diyor.

Şu halde hayatta yaşayan her müslüman, namazında, kur'an okuma anında ve her hangi bir ibâdet anında böyle vesveseye kapilırsa, eûzü bes­meleyi çekib âyetelkürsiyi ve emsali dua âyetlerini okumalı ve dua ederek sol tarafına üç sefer tükürmelidir. Bu şekli inanarak yaparsa, o sahabenin kurtulduğu gibi o halden kurtulur. [241]

 

Tercümesi :
 

78 - (16) Kasım bin Muhammed (R.A) den mervidir, bir adam ona (Kâ-sıma)sordu ve dedi : Şüphesiz ben namazımda vehimleniyorum ve bu hal bende çok oluyor.

Kasım bin Muhammed o adama dedi : Namazına devam et, zira bu hal sen namazdan ayrılıncaya kadar senden gitmez ve sen dersin : Nama­zım tamam olmadı.»  [242]                                                                       

 

İzahat
 

Râvî Kasım (R.A) kimdir?

Kasım bin Muhammed (R.A), Hz. Ebû Bekir essıddık (R.A) in oğlu vo abıınden Medîne-i münevvereli meşhur yedi fakıhden birisidir. Zamanının en fazılı ve kâmili idi.

Yahya ibni saîd hazretleri bunun hakkında şöyle demiştir : «Medinede kasım bin Muhammed-in üzerine tere ili edeceğimiz bir ki­şiye ben erişmedim.»

Pek çok sahabe ve tabiîn bu zattan hadis rivayet etmişlerdir. Hadis rivayet eden sahabelerden mesela, Hz. Aişe (R.A) ve Hz. Muâviye (R.A) da vardır.

Vefatı, hicretin yüz birinci senesinde yetmiş (70) yaşında vuku bul­muştur. Allah ondan razî olsun.

Bu zatın* yukarda kendisine namazında vuku bulan vesvese hakkında ki cümlelerine çok dikkat etmek lâzımdır. Zira namazdan çıkıncaya kader vesvesenin gitmeyeceğini ancak namaz kılan adamın o vesveseye itibar etmeyip namazının tamam olduğunu hükmetmesi gerektiğini beyan buyu­ruyor.

Şeytan, müminin îmanını çalamayınca namazını ifsad ettirmek için dı­şardan vehim ve vesveselere tevessül etmektedir. Ailâhü teâlayı unutup zikri ilâhiden, namazdan, abdesten uzak olan kişilere musallat oiur, hatta kalbe hortumunu sokar, kan damarlarında dolaşmaya çalışır. Ne zaman hak teâla anılırsa, o anda şeytan hortumunu çeker uzaklaşır. Fakat yinede ibâdet ve tâatı ifsad ettirmeye veya sekler içinde yapdırmaya çalışır. Bu hâ­lin oluşu bir bakıma îmanın kemâlma delâlet eder. Zira şeytanın gayesi ya îman veya amelin ifsadıdır. Bunları yapdıramaz ise, ibâdetin içinde iken dı­şardan vehim ve vesveseler vererek namazda sehiv veya sekler yapdırma­ya çalışır. En son ameli ve ibtilası budur.

Şeytanın Eşed zararlarından kurtulup hafifleri ile karşılaşan kişiye, dua ve hamdu sena ile şükretmesi lâzımdır. [243]





[239] Müslim

[240] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/202.

[241] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/202-203.

[242] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/203.

[243] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/203-204.