- Tercümesi

Adsense kodları


Tercümesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sat 10 September 2011, 01:59 pm GMT +0200
Tercümesi :


 

27 - (26)Ubâde ibni Essamit (R.A) dan mervîdir, demiştir. — Resûlüllah  (S.A.V) buyurduki :

«Bir kimse, AHahtan başka ilah olmadığına, onun şeriki olmayıp bir olduğuna, ve Muhammedin onun (Allanın) kutu ve rasûlü olduğuna, İsa (A.S) onun kulu ve rasûlü, anasının oğlu olduğuna ve Meryeme onun (İsa aley-hisselâmın) kelimesini (olacağını) ilka ettiğine ve ondan (Allahdan) ruh ol­duğuna ve cennetle cehennemin hak olduğuna şehâdet ederse, o kimseyi Ailhü teâla amelden olan (yapılan) şey üzere cennete katar.»[125] 

 
İzahat
 

Râvî Hz. Ubâde ibni Essâmid (R.A.) hakkında gerekli bilgi, 18. hadisde zikredilmiştir.

Hadîsi şerifde îmanın şartlarından bâzıları beyan ediliyor. Bilhassa Al-lâha ve âhiret gününe âid inaç ve itikadın ehemmiyetini arzetmekle, bu hususa âid sakat ve kötü düşüncelere kapılmamaya dikkat edilmesi ge-rekdiğine işaret ediliyor.

Ana ve babası olmadığı halde yokdan vâr edilen Adem (A.S) hakkın­da düşünerek Hz. îsa (A.S) in Babası olmadan sâde anasından yaratılma­sını bir ilâhî kudret ve mucizenin tecellîsi olduğuna aklını erdirenler, en sâ-iim ve en mâkul kişiler olduklarını ortaya koyuyorlar. Çeşitli inkâr ve İftira yoluna saparak hareket edenlerde, basîretsiz ve hakkı görmeyen münkir­lerdir.

Kur'anı kerimde şöyle buyurulmuştur :

«Şüphesiz îsanın babasız dünyaya gelişi, Âdemin hâli gibidir.»Ali İmran, 59

Diğer âyet mealleri :

«Sonra onu (İsayı, annesi) yüklenerek kavmine getirdi, ona (meryeme) dediierki : Ey meryem! Doğrusu, sen acâib bir şey (babasız çocuk) getirdin.

—  Ey Harünun (soy itibari ile) kız kardeş,!! senin baban kötü bir adam değildi.ananda iffetsiz bir kadın değildi.

—  Bunun üzerine (Meryem onlara cevab kasdı ile) çocuğa işaret etti. Onlar : Biz beşikteki çocukla nasıl konuşuruz, dediler.

—  (Ailâhın bir mucizesi olarak beşikteki çocuk Isa) dediki : Ben ger­çekten Allanın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni bir peygamber yapdı. Beni Her nerede olsam mübarek kıldı ve hayatta bulunduğum müddet, bana na­mazı ve zekatı emretti» Meryem sûresi, 27-31

Hadîsi şerifde geçen «ruh» kelimesi hakkında bir kaç cümle arz ede­lim, şöyleki  :

a)  Isa aleyhisselâm, babanın sulbundan olmayıp   direk ilâhi irâdenin tecellîsi ile yaratılmasından dolayı «ruh» denilmiştir.

b)  veya Allâhü teâîanın izni keremi ile İsa aleyhisselâm, mucize olarak ölüleri dirüttip bir nevi ruh verme gibi olduğundan ona «ruh» denilmiştir.

c)  veya ruh ve cesedden  mürekkeb olan.  Hz.  İsa aleyhisselâm, ruh sahibi olan bir babanın veya bir canlının menisinden hasıl   olmadığından ona «ruh» denilmiştir.

d)   Veya Cebrail Aleyhisselâm-ı cenâbu hak gönderip anası Hz. Mer-yemin gömleğinin altından ayağına üfürmesi ile hâmile kalıp menînin kir­lerinden hiç bir şeyin olmaması ve bu şekilde dünyaya gelmesinden dolay; Hz. Isa aleyhisselâma,  «ruh» denilmiştir.

Bu maddelerin bâzı yönleri çeşitli âyeti kerîmelerde beyan edilmiştir, kıyamette de aynı halın olması ile ilgili hitab tecelli edecektir.

Nitekim bir âyeti kerîmede şöyle beyan edilmiştir :

«Allah o zaman (kıyamette) şöyle diyecek : Ey Meryem oğlu İsa! hem senin üzerindeki, hem anayın üzerindeki (bunca) nimetimi hatırla. Hani ben seni Cebrail i!e desteklemiştim. Beşikde ikende, yetişkin ikende sen insan­lara söz söylüyordun. Hani sana kitabı (yazı yazmayı), hikmeti, Tevrâtı ve ncili öğretmiştim. Hani benim iznimle çamurdan bir kuş suretinin benzerini tasarlıyordun, içine üfürüycrdun da benim iznimle bir kuş oluveriyordu. Hem anadan doğma kor ile abrası da benim iznimle iyi ediyordun. Hani ölü­leri, benim iznimle (hayata) kavuşturuyordun. Hani israil oğullarını senden defetmiştim (seni öldürememişlerdi}. Kendilerine açık mucizeler getirdiğin zamanda, içlerinden o köfredenler şöyle : Bu aşikâr bir büyüden başka bir şey değildir, demişti.»                                                              Mâido sûresi, 119

Cennetle cehennemin hak ve var olduğuna dairde pek çok ilâhi hüküm­ler, kur'anı kerimde mezkûrdur. Adem Aleyhisselâmın kendisi ile ailesi Hz

Havvanın cennetten çıkarılışları ve müttekîler için cennetin hazırlandığını beyan eden âyetleri, cennetin hak ve el'an ^Jor olduğu, keza cehenneminde Kâfirler için hazırlandığını mâzî sığası ile beyan etmiştir. Erbabı mütealaa, akâid kitablanna müracaat eder, [126] 

 

Tercümesi :
 


28 - (27) Amr ibnil As (R.A) dan mervîdir, demiştir :

—  Nebiyyi Ekrem sallallâhü aleyhi veselleme geldim ki : (Ey nebiyyi Muhterem!) sağ elini uzat da sana bîat edeyim, Resûlüllâh (S.A.V) hemen elini uzattı, bende elimi geri çektim.

—  Bunun üzerine Resûlülla h(S.A.V) : «Hatırına ne geldi ey Amr?» dedi.'

—  Bende : Nefsimi bir menfeat karşılığında şartlamak istemiştim, de< dim.

—  Resûlüllâh (S.A.V) : «Neyi şartlamak istiyorsun?» buyurdu.

—  Dedimki : Müslüman olduğumda afv olunmamı istiyorum.

—  Resûlüllâh  (S.A.V) buyurdu ki ;

«Ey Amr sen bitmezmisin ki İslâm, müslümanltkdan evvtl geçeni (küf­rü ve günâhı) yok eder, Hicretde, hicretten evvel işlenenleri yok eder ve hacc da, haccdan evvel işlenenleri yok eder!»

Ebt Hüreyre (R.A) den mervî şu iki hadisi kudsiyi : «Allâhü teâlâ buyur­du : Ben azîmüşşan şirk koşanların şirkinden beriyim» diğeri,

«Büyüklük, benim gömieğimdir.» İlerde Riya ve kibir böbındo inşa Allah zikredeceğiz. [127]

 

İzahat

Râvî Amr ibnil As (R.A), Mekke-i mükerremeli ve kureyş kabılesinden-dir. Hicretin yedinci senesi Hayberin fethi yılı müslüman olmuştur veya hic­retin sekizinci senesi mekke-İ mükerremenin fethinden altı ay evvel müs­lüman olmuştur.

Resûlüllâhın huzuruna, Amr bin As (R.A), Hölid bin Velid (R.A} ve Os­man bin Talha (-R.A) hazretleri birlikte geldiler. Evvelâ Hz. Hâlid girdi müs-lüman oldu, bîat etti, sonra Hz. Amr bin As girdi müslüman oldu, biat etti ve geçmiş günahlarının afvini diledi.

İşte o zaman Resulü Ekrem efendimiz şöyle buyurdu :

«İslama girmek ve hicret etmek, evveîce işlenenleri yutar bitirir.»

(Ahmed bin Hanbel)

Amr bin As, muhtelif zamanlarda mısır valiliğinde ve ordu kumandan­lıklarında bulunmuştur. Ebu Musa El'eş'arînin karşısında Hz. Muâviye ta­rafından hakem tâyin edilmişti. Hâdise târih ve siyer kitablarında meşhur­dur.

Amr bin el As (R.A) Mısır valisi iken 43. sene-i hicrîde vefat etmiştir. Allah ondan razı olsun.

Hadisi şerifde, «İslam, Müslümanlıkdan evvel geçen (küfür ve günahı) yok eder» cümlesindeki hüküm, islâm diyarında olmayıp kâfir diyarında olan harbîler hakkındadır. Yani kâfir memleketinde yaşayan bir kâfir, islâmı ka­bul eder müslüman olursa, Allah hakkı olsun, kul hakkı olsun, ne gibi gü­nahları var ise afv olunur. Anadan doğma tertemiz bir çocuk gibi müslüman-dır.

Fakat islâm diyarında yaşayan zimmî (vatandaş) kâfirler müslüman olurlarsa, onlardan Allâha ait olan küfür ve günahlar bağışlanır, tertemiz olurlar. Kulların hakkı ise, helallaşma veya afv ettirmeden bağışlanmaz. Zira islâm diyarında yaşayan ve oranın islam hükümlerinin infazını daha evvel kabul etme ve bilme hâli gerektiğinden kul hakları afv olunmaz. Tâki helâl ettirilip bağışlattırıiırsa, o zaman ilâhi afve mazhar olunur.

Hadisi şerifde, «Hicret iie haccın» geçmiş günahları bağışlatma meşe-leside yine zulüm ve kul haklarına tecâvüzde bulunmaların dışındaki günah­lar afv olunur, demektir. Zira zulmün ve kul haklarının isiâm diyarında ve müslüman halinde işlenmeleri, o günahların sahibleri ile helalllaşma veya afv ettirme yoluna baş vurmak suretiyle ilâhi afv olabilir.

Yani hukûkullahın her çeşidi, Ressûlüllâhın diyarına hieret eden harbî­nin, islâmı kabul edip hicret etmesi ile afv olunur, ve Hacca giden bir müs-lümandanda, hukûkullahın büyüğü gücüğü bağışlanır.

Hukuku ibâde gelince, bütün ulema ve müctehidlerin icma-ı ile afv olun­maz.

Hukûkullahın afvi içinde, hacca giden kişinin hac esnasında, dedi ko­du, fışkı fucûr ve kavga gürültü yapmadan hac etmesi gerektiği âyeti kerî­me ve hadîsi şeriflerde beyan edilmiştir.

Riya ve kibir hakkında vârid olan hadîsi kudsilerin açıklamaları, bahis­lerinde gelecektir. [128]




[125] Buhâri, Müslim(Bu hadîsi şerif, Nesâînin süneninde de mezkûrdur.)

Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/133.

[126] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/133-135.

[127] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/135.

[128] Mustafa Uysal, İzahlı Mişkat El Mesabih Tercümesi, Uysal Yayınları 1/136-137.