neslinur
Thu 19 August 2010, 08:55 am GMT +0200
Teravih Namazı
Teravih, "terviha"nın çoğuludur. Aslı masdar olup "rahata kavuşturma", "rahatlatma" gibi manalara gelir.
Her iki veya her dört rek'at sonunda kısa bir süre dinlenme; faslına geçildiği veya yemekten sonra sindirim sistemini rahata kavuşturduğu veya iftardan sonra mü'minlerle toplu halde yapılan ibadetle ruha huzur ve neşe bahşettiği için ona bu isim verilmiştir.
Teravih namazıyla ilgili hayli rivayetler vardır... İlim adamlarının, müctehid imamların bu konuda tesbit ve istidlalleri az farklıdır.
Konuyla İlgili Hadisler:
Ebu Hüreyre (r.a.) dan yapılan rivayette, şöyle demiştir:
"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz, ramazanda gece ibadetini tergib ve teşvik ederken onun mutlaka yerine getirilmesini (azimet düzeyinde) emretmedi. Rasulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kim inanarak, sevabını yalnız Allah'tan bekleyerek ramazan geceleri kalkıp ibadet ederse, geçmiş günahları bağışlanır." (Kul ve millet hakkı müstesna)[112]
Abdurrahman b. Avf (r.a.) den yapılan sahih rivayete göre, Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki Cenab-ı Hak ramazan orucunu farz kıldı; ben de ramazan geceleri namaz kılıp ibadet etmeyi sünnet kıldım. Artık kim ramazan orucunu tutar ve inanarak, karşılığını yalnız Allah'tan bekleyerek kalkıp ibadet ederse, anasından doğduğu gündeki gibi günahlarından çıkmış olur."[113]
Cübeyr b. Nüfeyr'den, o da Ebu Zer (r.a.) den rivayet ediyor. Ebu Zer (r.a.) diyor ki:
"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimizle birlikte oruç tuttuk ve ramazandan yedi gün geçtikten sonra bizimle beraber gece ibadetine (teraviha) başladı, gecenin üçte biri geçinceye kadar buna devam etti. Üçüncü gün bizimle birlikte bu ibadete kalkmadı, beşinci günü kalktı ve gecenin yarısı geçinceye kadar devam etti. Bunun üzerine biz O'na:
"Ya Rasulallah! Bu gecemizden kalan kısmı da nafile namazla geçirsek ya?" dedik. Buyurdu ki:
"Kim imamla birlikte kalkar da imam bitirip ayrılıncaya kadar namaza devam ederse, ona bütün bir geceyi ibadetle geçirmişcesine sevap yazılır."
Bundan sonra Rasulüllah (s.a.v.) ramazandan üç gün kalıncaya kadar bizimle birlikte gece namazı (teraviha) gelmedi. Üçüncü günü gelip bizimle o namazı kılarken ehlini ve eşlerini de çağırdı ve bizimle namaz kılmaya başladı ve o kadar devam etti ki, sahuru kaçıracağımızdan endişe ettik."[114]
Hz. Aişe (r.a.) dan yapılan rivayette, adı geçen diyor ki:
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Mescid'de namaz kıldı; müslümanlar da Onun kıldığı namazı kıldı ve insanlar iyice (rağbet edip) çoğaldı. Sonra üçüncü gece veya dördüncü gece insanlar namaz için gelip toplandılarsa da Rasulüllah (s.a.v.) onların yanına çıkmadı. Sabah olunca da şöyle buyurdu:
"Sizin ne yapıp işlediğinizi gördüm; beni sizin yanınıza çıkmaktan alıkoyan tek şey, bu namazın size farz kılınır endişesi idi."
Bu olay ramazanda cereyan etti."[115]
Abdurrahman b. Abdi'l-Kaari’den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:
"Ramazanda Ömer b. Hattab ile birlikte mescide doğru çıktık. İnsanlar dağınık bir şekilde ayrı ayrı namaz kılıyor; adam namaz kılarken bir grup onun kıldığı gibi kılıyordu. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) şöyle dedi:
"Bunları bir tek kari’ (güzel kur'an okuyan bir zat)ın arkasında toplamayı, (yani cemaat halinde bu namazı kılmalarını) uygun görüyorum" Sonra Ömer (r.a.) buna azmederek müslümanları Ubey b. Ka'b'ın imamlığı altında topladı. Bir gece sonra Ömer'le birlikte mescide çıktığımızda, insanların hepsinin bir tek kari’ (Kur'an okuyan imamın) arkasında ona uyup namaz kılmakta olduklarını gördük. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.):
"Bu ne güzel bid'attır! Bu namazı gecenin sonuna doğru geciktirmek üzere uyuyanlar, gecenin evvelinde kılanlardan daha üstündürler, yani faziletleri daha büyüktür."[116]
Hadislerin Işığında Mezhep İmamların İstidlal Ve Îctihadları
a) Hanefilere göre: Teravih namazı, erkek ve kadınlara müekked sünnettir. Bunda ashabın icma'ı vardır. Onlardan sonra gelen ilim adamlarından hiç biri bunu red ve inkar etmemiştir. O bakımdan teravih namazını inkar eden kimse günahkar ve yoldan sapmış sayılır, aynı zamanda şehadeti makbul tutulmaz.
Teravih namazı, ramazanın her gecesinde bütün bir ay yatsı namazından sonra kılınır; gecenin sonuna kadar vakti devam eder. Vitir namazından önce de, sonra da kılınmasında bir sakınca yoktur. Ancak ilim adamlarının ileri gelenleri, bunun vitirden önce kılınmasını daha uygun görmüşlerdir.
Yirmi rek'at olarak cemaatle kılınması sünnettir. Ancak bu sünnet kifayet üzere sayıldığından, cemaatten bir kısmının kalmasıyla diğerlerinden cemaatle kılma sünneti sakıt olur. Her iki rek'atte bir selam verilebileceği gibi, her dört veya her sekiz rek'atte de bir selam verilebilir. Ancak iki veya dört rek'atte bir selam vermek efdaldır. Her dört rek'atin sonunda bir süre oturmak müstehabdır.
Ayrıca teravih namazını hatimle kılmanın da sünnet olduğu söylenir. Ayakta kılmak mümkün olduğu takdirde oturarak kılmak mekruhtur.[117]
Teravih namazından sonra ramazana mahsus olmak üzere Vitir Namazı da cemaatle kılınır. Bunda icma' vardır.
b) Şafiilere göre: Teravih namazı, erkek ve kadınlara müekked sünnettir. Cemaatle kılınması da sünnettir. Ancak bu namazın cemaatle kılınması sünnet-i ayndır, yani her kişinin cemaate katılması sünnettir. Bir kısmının katılmasıyla bu sünnet katılmayanlardan sakıt olmaz. O bakımdan evinde teravih kılmak isteyen kimsenin, ev halkıyla cemaat halinde kılması sünnettir. Yalnız başına kıldığı takdirde namazı sahih kabul edilir, ama cemaat sevabını kaçırmış olur.
Teravih namazı yirmi rek'at olarak kılınır, her iki rek'atte bir selam verilir. Hepsini bir tek selam ile kılmak caiz ve sahih değildir..[118]
Ömer b. Abdilaziz zamanında Teravih namazı otuz altı rek'ate çıkarılmıştır. Bunun sebebi müslümanların Mescid-i Haram'da bu namazı kılarken her dört rek'atin sonunda Kabe'yi bir defa tavaf etmeleridir; yani tavaf dolayısıyla uzayan teravih vaktine beraberlik sağlamaktır.
Vakti ise, yatsı namazından sonra başlar, fecir doğuncaya kadar devam eder. Vitir namazından önce kılınması efdaldır.
Teravih namazının cemaate bıkkınlık vermediği takdirde hatimle kılınması sünnettir. Şu şartla ki, imam kıraati çok acele okumayacak, harflerin mahreçlerini birbirine karıştırmayacak, Allah kelamını anlaşılır bir tarz ve sadelikle okuyacak.[119]
c) Hanbelilere göre: Teravih namazı müekked sünnettir. Tamamı yirmi rek'attir. Cemaatle kılınması efdaldır. Cemaate ağır gelmeyecek, meşakkat doğurmayacak hususu dikkate alınarak kıraati uzatmamak efdaldır. Teravihten sonra vitir namazının da cemaatle kılınması müstehabdır.[120] Diğer bir tesbite göre, teravih namazını cemaatle kılmak sünnet-i ayndır, yani her kişinin bizzat cemaate katılmasıyla cemaat sevabına erişmesi mümkündür. Bir kısmının katılmasıyla diğerlerinden bu sünnet sakıt olmaz.[121]
d) Malikilere göre: Teravih namazı, namaz kılma durumunda olan her erkek ve kadına te'kiden menduptur. Aynı zamanda cemaatle kılınması da menduptur.
Ayrıca bu namazı yatsının farzından sonra, vitir, namazından önce kılmak sünnettir. Vitirden sonra kılmak ise, mekruhtur.
Tamamı 36 rek'at olmakla beraber yirmi rek'at olarak da kılmakta bir sakınca yoktur. Her iki rek'atin sonunda oturmak suretiyle yirmi rek'atin sonunda selam vermek kerahetle sahihtir. Ramazan süresince teravih namazını hatimle kılmak menduptur. Ancak imam hafız değilse, hatimle kılmamakta bir sakınca yoktur..[122]
Hadislerin Tahlili Ve Diğer Rivayetler
109 nolu Ebu Hüreyre hadisi sahihtir ve istidlale engel bir durum yoktur.
Teravih, "terviha"nın çoğuludur. Aslı masdar olup "rahata kavuşturma", "rahatlatma" gibi manalara gelir.
Her iki veya her dört rek'at sonunda kısa bir süre dinlenme; faslına geçildiği veya yemekten sonra sindirim sistemini rahata kavuşturduğu veya iftardan sonra mü'minlerle toplu halde yapılan ibadetle ruha huzur ve neşe bahşettiği için ona bu isim verilmiştir.
Teravih namazıyla ilgili hayli rivayetler vardır... İlim adamlarının, müctehid imamların bu konuda tesbit ve istidlalleri az farklıdır.
Konuyla İlgili Hadisler:
Ebu Hüreyre (r.a.) dan yapılan rivayette, şöyle demiştir:
"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz, ramazanda gece ibadetini tergib ve teşvik ederken onun mutlaka yerine getirilmesini (azimet düzeyinde) emretmedi. Rasulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kim inanarak, sevabını yalnız Allah'tan bekleyerek ramazan geceleri kalkıp ibadet ederse, geçmiş günahları bağışlanır." (Kul ve millet hakkı müstesna)[112]
Abdurrahman b. Avf (r.a.) den yapılan sahih rivayete göre, Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki Cenab-ı Hak ramazan orucunu farz kıldı; ben de ramazan geceleri namaz kılıp ibadet etmeyi sünnet kıldım. Artık kim ramazan orucunu tutar ve inanarak, karşılığını yalnız Allah'tan bekleyerek kalkıp ibadet ederse, anasından doğduğu gündeki gibi günahlarından çıkmış olur."[113]
Cübeyr b. Nüfeyr'den, o da Ebu Zer (r.a.) den rivayet ediyor. Ebu Zer (r.a.) diyor ki:
"Rasulüllah (s.a.v.) Efendimizle birlikte oruç tuttuk ve ramazandan yedi gün geçtikten sonra bizimle beraber gece ibadetine (teraviha) başladı, gecenin üçte biri geçinceye kadar buna devam etti. Üçüncü gün bizimle birlikte bu ibadete kalkmadı, beşinci günü kalktı ve gecenin yarısı geçinceye kadar devam etti. Bunun üzerine biz O'na:
"Ya Rasulallah! Bu gecemizden kalan kısmı da nafile namazla geçirsek ya?" dedik. Buyurdu ki:
"Kim imamla birlikte kalkar da imam bitirip ayrılıncaya kadar namaza devam ederse, ona bütün bir geceyi ibadetle geçirmişcesine sevap yazılır."
Bundan sonra Rasulüllah (s.a.v.) ramazandan üç gün kalıncaya kadar bizimle birlikte gece namazı (teraviha) gelmedi. Üçüncü günü gelip bizimle o namazı kılarken ehlini ve eşlerini de çağırdı ve bizimle namaz kılmaya başladı ve o kadar devam etti ki, sahuru kaçıracağımızdan endişe ettik."[114]
Hz. Aişe (r.a.) dan yapılan rivayette, adı geçen diyor ki:
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Mescid'de namaz kıldı; müslümanlar da Onun kıldığı namazı kıldı ve insanlar iyice (rağbet edip) çoğaldı. Sonra üçüncü gece veya dördüncü gece insanlar namaz için gelip toplandılarsa da Rasulüllah (s.a.v.) onların yanına çıkmadı. Sabah olunca da şöyle buyurdu:
"Sizin ne yapıp işlediğinizi gördüm; beni sizin yanınıza çıkmaktan alıkoyan tek şey, bu namazın size farz kılınır endişesi idi."
Bu olay ramazanda cereyan etti."[115]
Abdurrahman b. Abdi'l-Kaari’den yapılan rivayete göre, adı geçen şöyle demiştir:
"Ramazanda Ömer b. Hattab ile birlikte mescide doğru çıktık. İnsanlar dağınık bir şekilde ayrı ayrı namaz kılıyor; adam namaz kılarken bir grup onun kıldığı gibi kılıyordu. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.) şöyle dedi:
"Bunları bir tek kari’ (güzel kur'an okuyan bir zat)ın arkasında toplamayı, (yani cemaat halinde bu namazı kılmalarını) uygun görüyorum" Sonra Ömer (r.a.) buna azmederek müslümanları Ubey b. Ka'b'ın imamlığı altında topladı. Bir gece sonra Ömer'le birlikte mescide çıktığımızda, insanların hepsinin bir tek kari’ (Kur'an okuyan imamın) arkasında ona uyup namaz kılmakta olduklarını gördük. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.):
"Bu ne güzel bid'attır! Bu namazı gecenin sonuna doğru geciktirmek üzere uyuyanlar, gecenin evvelinde kılanlardan daha üstündürler, yani faziletleri daha büyüktür."[116]
Hadislerin Işığında Mezhep İmamların İstidlal Ve Îctihadları
a) Hanefilere göre: Teravih namazı, erkek ve kadınlara müekked sünnettir. Bunda ashabın icma'ı vardır. Onlardan sonra gelen ilim adamlarından hiç biri bunu red ve inkar etmemiştir. O bakımdan teravih namazını inkar eden kimse günahkar ve yoldan sapmış sayılır, aynı zamanda şehadeti makbul tutulmaz.
Teravih namazı, ramazanın her gecesinde bütün bir ay yatsı namazından sonra kılınır; gecenin sonuna kadar vakti devam eder. Vitir namazından önce de, sonra da kılınmasında bir sakınca yoktur. Ancak ilim adamlarının ileri gelenleri, bunun vitirden önce kılınmasını daha uygun görmüşlerdir.
Yirmi rek'at olarak cemaatle kılınması sünnettir. Ancak bu sünnet kifayet üzere sayıldığından, cemaatten bir kısmının kalmasıyla diğerlerinden cemaatle kılma sünneti sakıt olur. Her iki rek'atte bir selam verilebileceği gibi, her dört veya her sekiz rek'atte de bir selam verilebilir. Ancak iki veya dört rek'atte bir selam vermek efdaldır. Her dört rek'atin sonunda bir süre oturmak müstehabdır.
Ayrıca teravih namazını hatimle kılmanın da sünnet olduğu söylenir. Ayakta kılmak mümkün olduğu takdirde oturarak kılmak mekruhtur.[117]
Teravih namazından sonra ramazana mahsus olmak üzere Vitir Namazı da cemaatle kılınır. Bunda icma' vardır.
b) Şafiilere göre: Teravih namazı, erkek ve kadınlara müekked sünnettir. Cemaatle kılınması da sünnettir. Ancak bu namazın cemaatle kılınması sünnet-i ayndır, yani her kişinin cemaate katılması sünnettir. Bir kısmının katılmasıyla bu sünnet katılmayanlardan sakıt olmaz. O bakımdan evinde teravih kılmak isteyen kimsenin, ev halkıyla cemaat halinde kılması sünnettir. Yalnız başına kıldığı takdirde namazı sahih kabul edilir, ama cemaat sevabını kaçırmış olur.
Teravih namazı yirmi rek'at olarak kılınır, her iki rek'atte bir selam verilir. Hepsini bir tek selam ile kılmak caiz ve sahih değildir..[118]
Ömer b. Abdilaziz zamanında Teravih namazı otuz altı rek'ate çıkarılmıştır. Bunun sebebi müslümanların Mescid-i Haram'da bu namazı kılarken her dört rek'atin sonunda Kabe'yi bir defa tavaf etmeleridir; yani tavaf dolayısıyla uzayan teravih vaktine beraberlik sağlamaktır.
Vakti ise, yatsı namazından sonra başlar, fecir doğuncaya kadar devam eder. Vitir namazından önce kılınması efdaldır.
Teravih namazının cemaate bıkkınlık vermediği takdirde hatimle kılınması sünnettir. Şu şartla ki, imam kıraati çok acele okumayacak, harflerin mahreçlerini birbirine karıştırmayacak, Allah kelamını anlaşılır bir tarz ve sadelikle okuyacak.[119]
c) Hanbelilere göre: Teravih namazı müekked sünnettir. Tamamı yirmi rek'attir. Cemaatle kılınması efdaldır. Cemaate ağır gelmeyecek, meşakkat doğurmayacak hususu dikkate alınarak kıraati uzatmamak efdaldır. Teravihten sonra vitir namazının da cemaatle kılınması müstehabdır.[120] Diğer bir tesbite göre, teravih namazını cemaatle kılmak sünnet-i ayndır, yani her kişinin bizzat cemaate katılmasıyla cemaat sevabına erişmesi mümkündür. Bir kısmının katılmasıyla diğerlerinden bu sünnet sakıt olmaz.[121]
d) Malikilere göre: Teravih namazı, namaz kılma durumunda olan her erkek ve kadına te'kiden menduptur. Aynı zamanda cemaatle kılınması da menduptur.
Ayrıca bu namazı yatsının farzından sonra, vitir, namazından önce kılmak sünnettir. Vitirden sonra kılmak ise, mekruhtur.
Tamamı 36 rek'at olmakla beraber yirmi rek'at olarak da kılmakta bir sakınca yoktur. Her iki rek'atin sonunda oturmak suretiyle yirmi rek'atin sonunda selam vermek kerahetle sahihtir. Ramazan süresince teravih namazını hatimle kılmak menduptur. Ancak imam hafız değilse, hatimle kılmamakta bir sakınca yoktur..[122]
Hadislerin Tahlili Ve Diğer Rivayetler
109 nolu Ebu Hüreyre hadisi sahihtir ve istidlale engel bir durum yoktur.