- Televizyonu yasaklamayın

Adsense kodları


Televizyonu yasaklamayın

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Fri 8 October 2010, 04:41 pm GMT +0200
Televizyonu Yasaklamayın, Alternatifler Sunun
Çocuklara televizyonu yasaklamayın. Onlara eğitici programlar izletin.
İLK SÖZ
Yanlış amaçlar için kullanılan televizyonu, çok etkili bir eğitim aracına çevirebilirsiniz.
BU MEKTUBU OKUYUN
Halit Ertuğrul Hocam,

Üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hâlâ içimizi yakan, içimizi kanatan ve ömür boyu da bize göz¬yaşları döktürmeye devam edecek olan, yavrumuz¬la ilgili olay şöyle olmuştu:
ilk çocuğumuzun büyüğü olan Burak, altı yaşındaydı. Çok ama çok televizyon izlerdi. Televizyonun karşısına oturur, akşama kadar kalkmazdı. Çok gayret etmemize rağmen bunu değiştiremedik. Özel¬likle de Burak şiddet ve romantik sahneleri ilgiyle izlerdi. Bir filmde bıçakla birisinin başını kestiğini görmüş. Bunun etkisinde kalmış olacak ki, gelmiş kendisinden küçük kardeşinin boğazına bıça¬ğı dayamış. Kan fışkırınca çok korkmuş. Annesi yetişmiş. Çok şükür kızımızı kurtardık, ama Burak o kanı birden görünce deh¬şete kapılmış ve hafıza kaybı geçirdi. Şimdi oğlum yedi yaşında, fakat okula gidemedi. Çünkü kendinde değil. Kızım da bu olayın etkisinden kurtulamadı.
Yani ölçüsüzce, düşünülmeden konulan filmler, bize bir aile faciası yaşattı. Allah kimsenin başına getirmesin... Allah'a emanet olun hocam.
Sezgin Şerbetçi
NASIL ÇÖZELİM?
Televizyon ve sinema, insanın bütün duygularına hitap ettiği için, insanı etkileyen en önemli araç durumundadır. Eğitici özelliği olduğu takdirde çocuğun gelişimine son derece olumlu katkılar ya¬pacaktır. Fakat seks, şiddet ve çeşitli suç unsurları içermesi halinde de, çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz yönde etkileyecektir.
Televizyon ve sinemanın haz kaynağ] olmasının ve sinema alış¬kanlığının oluşmasının en büyük sebebi, filmin çocuklara günlük yaşamlarından farklı bir heyecan vermesidir.
Kız olsun, erkek olsun, küçük çocuklar, eğlendirici filmlerle, kahramanı hayvan olan filmlerden hoşlanırlar. Sinemayla ilgili ter¬cihlerde, cinsiyet farkının etkisi altı yaşlarında başlar ve ergenlik evresine doğru giderek artar. Bu artış, okuma ilgisiyle koşut olarak süregelir. Erkek çocukları serüven, savaş; kız çocukları ise dans, şarkı ve hayvanlarla komedi ve çizgi filmlerden hoşlanırlar. Eğer çocukların gelişim özelliklerine uygun programlar yapılırsa, bunları daha da ilgiyle izlerler.
Çocuk için hazırlanan televizyon dizisi, ondaki yardım severlik, yurt severlik ve insan severlik duygularını pekiştirmeli; farklı konu¬larda düşünme fırsatı vererek, gerektiğinde sentez, yorum ve kıyas¬lama yapabilmesine olanak hazırlamalıdır. Televizyondaki çocuk programı, sadece öğüt verme biçiminde sürdürüldüğü takdirde, ço¬cuk açısından etkisini kısa bir süre içinde yitirebilir.
Çocuğa verilecek iyi değer, gerektiğinde kötü değerle birlikte verilmeli, böylelikle çocuğun iyiyi ve doğruyu kendi başına bulabil¬mesi sağlanmalıdır.
Bunun yanı sıra, çocuk yayınları, birtakım toplumsal değerleri çocuğa aktarabilmelidir.
Çocuk, yaşamın ilk yıllarında "ben merkezci" düşünceye sahip¬tir. Başka bir ifadeyle, herkesin kendisi gibi düşündüğünü kabul eder. İşte, ilk çocukluk yıllarında, sözle eylemi bir tutan; masalla gerçeği, hayalle olguyu birbirine karıştıran çocuğun, giderek hayal¬den gerçeğe ve mantıklı düşünceye doğru yöneltilmesi gerekmekte¬dir. (Yavuzer, 1999: 165)
BİLİYOR MUSUNUZ?
Televizyon ve sinema, çocuk gelişimine yeni imkânlar sunmuştur.
1 Televizyon her eve bir sınıf açmıştır. Her an ders veren bir öğretmen olmuştur.
2 Televizyon en önemli bilgi ve kültür taşıyıcısıdır.
3 Televizyon çocukların dünyasını renklendiren ve onlara ibret dersleri sunan bir alettir.
4 Teknolojiyi kullanmayı, bilgiye ulaşmayı ve dünya ile bütün¬leşmeyi sağlamıştır.
5 Görsel malzemeler sunduğu için, algılama ve idrak etmede çok önemlidir.
6 Dil gelişimini, sosyalleşmeyi, iletişim kurmayı ve yeni dünya¬lar keşfetmeyi hızlandırmıştır.
ÇOK ÖNEMLİ
ingiltere'de çocuklar üzerinde altı ay süren bir araştırma yap¬mışlar. Araştırmacılar çocukları iki gruba ayırmışlar. Gruplardan il¬kine şiddet unsurları olan insanların öldürüldüğü, çevrenin yakılıp yıkıldığı filmler, diğer gruba ise sevgiyi, yardımlaşmayı, iyiliği, dostluğu anlatan filmler seyrettirilmiş. Araştırma sonucuna göre;' birinci gruptaki çocuklar daha sonraki yaşantılarında saldırgan' paylaşmayan, sevmeyen, yardımlaşmayan, toplumdan kaçan kişiler olmuşlar; ikinci gruptaki çocuklar da zorda olanın yardımına ko¬şan, herkese sevgiyle bakan, başkalarına zarar vermekten kaçınan insanlar haline gelmişler. Bu da gösteriyor ki, kötü filmler çocuğu olumsuz etkiliyor, iyi filmler ise, eğitici rol oynuyor.
Amerika'da "Christian Science Moniter" tarafından yaptırılan bir araştırmada, en çok televizyon seyredilen semtlerde yayınlanan 85.5 saatlik bir programda 84 adam öldürme veya şiddet olayı gös¬terildiği tespit edilmiştir. Yine aynı araştırmaya göre 2-7 yaşları ara¬sında 26 milyon çocuğun izleyebileceği saatlerde yayınlanan prog¬ramlarda her 16,3 dakikada bir şiddet olayı yer almaktadır.
Amerika Psikoloji Cemiyeti tarafından yapılan bir araştırmada da çocuk, ilkokulu bitirinceye kadar TV'den ortalama olarak, 8000 cinayet, 100.000 diğer şiddet hareketleri seyretmektedir. Bu da ço¬cuklarda mütecaviz davranışlara sebep olmaktadır. (Gedik, 1996: 40)
Bugün ailenin en büyük düşmanı televizyondaki cinsî serbestlik ve aile dışı münasebetleri reklam eden, tabiileştiren, sanat büyüsüyle güzelleştiren programlardır.
İffete ve ismete istinat eden Türk ailesi için hayayı ve edebi yı¬kan bir televizyon kadar zararlı ne olabilir?
UYGULAYIN
Televizyon ve sinemanın zararlı etkilerine karşı:
1 Çocuklara zorla bir iş yaptıramazsınız. Televizyon konusun¬da da onları zorlamayın.
2 Evde televizyon izleme vakitleri oluşturun. Her çocuğa ait ve¬ya birlikte bir zaman tayin edin. Bu zamanı da kontrol edin. Eğer başlangıçta böyle bir kural koyarsanız, bu devam eder.
3 Çocuğunuzun televizyon ve sinema zevkine engel olmadan onlara alternatifler sunun. Mesela bir video alın, onların hoşla¬rına gidecek kasetler izletin. Eğer bilgisayar varsa eğitim düze¬yi iyi olan CD'ler alın, izletin. Hem çocuğun izleme zevki tat¬min olur, hem de çocuk izlerken müspet olarak eğitilmiş olur.
4 Televizyon karşısında geçirilen zaman artınca aile içinde de birtakım problemler ortaya çıkıyor. Çocuğun ana babayla olan münasebetleri kopuyor, anne baba, çocuğuyla konuşa¬mıyor, onun dertlerini paylaşamıyor. Bunun için, anne baba mutlaka dikkat etmelidir.
5 Bir başka problem de, kardeşler arasındaki yardımlaşmayı zayıflatmasıdır. Çocuklar televizyon seyredeyim derken, kardeşlerine yardım edemiyorlar, onların problemleriyle ilgi¬lenemiyorlar. Böyle olunca kardeşler arasındaki sevgi bağları da zayıflıyor. Ayrıca, televizyonu ölçüsüzce seyredince der¬slerine çalışamıyor, uykusuz kalıyorlar. Bu gibi problemler ana baba ve çocukların birlikte verecekleri çabayla çözülür. Ana baba kendi üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.
6 Düzensiz televizyon seyretmek çocuğun beden ve ruh sağlığı¬nı olumsuz bir şekilde etkiliyor. Televizyonu ölçüsüz seyre¬den çocuklarda şişmanlık ve bundan kaynaklanan başka has¬talıklar, duruş bozuklukları, göz hastalıkları, uykusuzluk ve uykusuzluğun meydana getirdiği hastalıklar görülmektedir. Ruhi bakımdan ise değişik etkileri var. Kardeşlerimiz çok te¬levizyon seyrederken paylaşma, yardımlaşma, sevme gibi duygulardan uzaklaşıyor; seyrettikleri filmlerin tesiriyle ger¬çek hayattan uzaklaşıyor, filmlerdeki dünyada yaşamaya baş¬lıyorlar. Anne baba bu ayrıntıyı zamanında görerek tedbir al¬malıdır.
7 Televizyonun bir başka olumsuz etkisi de reklamlarla ilgili... Çocuklar reklamların abartılı ve çoğu zaman anlatılanlardan çok uzak olduğunun farkına varamıyorlar. Bunlardan hoşla¬rına gidenleri almaları için ailelerine baskı yapmaya başlı¬yorlar. Bu yüzden de ailelerle çocuklar arasında sürtüşme ve kırgınlık oluşuyor. Bunun için çocuk, yalnızca belirlenen programları izlerse, reklamın kötü etkisinden kurtulmuş olur.
8 Televizyonun etkisine karşı evde alternatif programlar yapıl¬malıdır. "Kitap okuma gecesi", "şiir okuma saati", "hikâye veya günlük yazma vakti" gibi etkinlikler olabilir.
9 Çocukların yaşı ilerleyince, anne babalar çocuklarıyla ko¬nuşup, televizyon programları konusunda onları bilinçlen¬dirmelidir.
SON SÖZ
Anne babanın en önemli görevi, çocuklarını televizyona değil, televizyonu çocuklarına esir etmektir.
Bir işin yapılmasını istiyorsanız, onu önce siz yapın.
Evde dostluk havası oluşturmak için, hafif bir gülümseme yeterlidir. Asık surat ise, her şeyi alt üst eder.
Çocuk saf ve temiz bir dünyadır. Kendi yanlışlarımızla onları kirletmeye hakkımız yoktur.
Çocuğunuzu kötü bir alışkanlıktan kurtarmak için, ona güzel davranışlarla yeni örnekler sunun.
Çocuğa davranışlarla doğrular gösterilmezse, konuşmanın etkisi olmaz.
Çocuk Gelişimi Konusunu Öğrenin

Çocuğu çözme, onu tanıma ve isteklerini anlama işi; bir anne babanın en önemli görevidir.
• İLKSÖZ
İnsan küçük bir kâinat, kâinat da büyük bir insandır. Ey insan, kendini oku!
Bediüzzaman
BU MEKTUBU OKUYUN
Ertuğrul Bey,
Size telefonda da anlatmıştım. Problemim büyük. Ben en ideal bir baba olmak için yola çıkmıştım. Ama maalesef hayal kırıklığına uğradım. Yaptığı¬mız yanlışı sonra fark ettim.
Bizim kuşak, babalarından aldığı eğitimi, kendi çocuklarına uygula¬maya kalktı. Zamanın değiştiğini fark edemedi ve çocuklarıyla çatış¬maya başladı.
Bunu bugün biz en acı şekilde yaşıyoruz. Sizden öğrenmek istediğim konu şu:
Çocukların gelişim özellikleri ve bizim anne baba olarak bu özellikle¬re göre nasıl yaklaşım sergilememiz gerektiği. Galiba hatamız bura¬da düğümlenmektedir. Güzel kitaplarınız için yürekten teşekkürler.
Saygılarımla...
Fevzi Ûnlûkçü
NEREDEN BAŞLAYALIM?
Çocuğun gelişim özelliklerini, psikolojik durumunu ve kendine özgü davranış tiplerini bilmeden, onunla iyi bir iletişim kurulamaz ve ona sağlıklı bir eğitim de verilemez.
Çocuğun yaşı, seviyesi, algılama durumu ve kapasitesi belirle¬nip, ona göre bir program yapılmalıdır. Yoksa bu, iki ton kapasiteli bir araca, on ton yük atmaya benzer.
Gelişimde her dönem, kendine özgü ve belirli bedensel, zihin¬sel, duygusal ve toplumsal özellikleri taşır. Bireysel ayrılıklarla bir¬likte bu ortak özelliklerin bilinmesi, bireyin eğitiminde izlenecek yolu belirler. Zaten anne ve babalar bu durumu gözden kaçırdıkları için, sık sık sorunlarla karşılaşırlar.
BİR HİKÂYE
Küçük Sevim, evlerinin önündeki rengârenk çiçeklerle süslü bahçeye girdi. Yüreği sevinçten hopluyordu. İçinden "Annem çiçekleri sever; şimdi bir demet yapıp götürsem kim bilir ne kadar sevinir? 'Kızım be¬ni düşünmüş' diye yanağıma bir de teşekkür öpücüğü kondurur." di¬ye düşündü.
Bu mesut hayal içinde çiçekleri topladı. Onları küçücük elleriyle tek tek bir araya getirip demet yaptı. Anneciğini daha çok mutlu etmek için mutfağa koştu. Raftan bir bardak aldı. Çiçek demetini içine yer¬leştirdi. Biraz da su ilâve etti.
Sevinçten zıplayarak mutfaktan çıkarken elindeki bardak kaydı; yere düşüp paramparça oldu. Çiçekler etrafa saçıldı. Annesi, yandaki oda¬dan kırılan bardağın sesini duymuş, dışarı fırlamıştı. Küçük Sevim korkudan ne diyeceğini bilemedi. Anne yerdeki cam kırıklarını görün¬ce sinirinden deliye döndü. Ve küçük kızın niyetini sormadan dövme¬ye başladı. Kızcağız neye uğradığını şaşırmış, can havliyle, "Anneci¬ğim ne olursun vurma!" diye yalvarıyordu. Kızgınlığı hâlâ geçmemiş olan anne, hem bağırıyor hem de vuruyordu. "Seni eşek seni, o güze¬lim bardağı kırarsın ha! Bu dayak senin aklını başına getirir." Takdir ve öpücük beklerken, bir ton dayak yiyen küçük Sevim, anne¬sine içinden kin beslemeye başladı. Ona bir daha çiçek hediye etti¬ğini gören olmadı. (Salzman'ın hikâyesinden uyarlanmıştır.)
İNSAN GELİŞİMİNİN GENEL AŞAMALARI
Doğumdan ölüme kadar süren hayat yolculuğu, insan için ka¬deme kademe gerçekleşir. Yüce Yaratıcı, insanı öyle mükemmel bir mekanizma olarak yaratmıştır ki, insan beden, ruh ve zekâ açısın¬dan dengeli ve uyumlu bir gelişme gösterir.
işte anne babaların ve eğitimcilerin, insanın gelişim seyrini ve gelişim dönemlerini çok iyi bilmeleri lâzımdır ki, çocuğun eğitim planlamasını da buna göre yapabilsinler.
0-1 Yaş Grubu Çocukların Özellikleri
insan dünyaya geldikten sonra olağanüstü hızlı ve mükemmel bir gelişme gösterir.
Çocuk, birinci yaşın sonunda dış dünyayı tanıması için ona ha¬reket imkânı sağlayan yürümeyi gerçekleştirmeye çalışır, iki yaşın¬da buna eklenen konuşma, artık "iletişimi" yalnızca hareketlerle değil, sözler aracılığı ile de kurulabilmesini sağlar. Böylece yeni doğmuş bebeği diğer yetişkinlere olan bağımlılıktan kurtaran iki te¬mel beceri, yürüme ve konuşma çocuğun gelişmesiyle birlikte her gün biraz daha mükemmelleşir.
1-2 Yaş Grubu Çocukların Özellikleri
İkinci yaşın sonunda çocuk, önce iki yaşta, kazanmaya başladığı tüm becerilerini tekrarlayarak geliştirir ve her geçen gün daha iyi, daha başarılı olmaya başlar. Artık kendi kendine yemeğini yemeye, kendi kendine yürümeye ve arabasının içinde oturmaktansa, onu itmeye heveslidir. Duygusal yönden annesine bağımlı olan 2 yaş çocuğu, yalnız annesinin değil çevresindeki tüm yetişkinlerin de dikkatini çekmek için çaba sarf eder.
3 Yaş Grubu Çocukların Özellikleri
1 Kendi yemeğini kendisi yemekte ısrar eder ve artık kaşığı ol¬dukça iyi kullanır. Gündüzleri idrar kontrolünü yapabilir, sı¬kıştığını söyleyebilir. Fakat geceleri yatağını ıslatmayı sürdü¬rür. Her ne kadar kendi kendine giyinmeyi beceremezse de ayakkabı, çorap gibi şeyleri rahatlıkla çıkartabilir.
2 Kelime bilgisi elli kelimeyi aşmıştır, iki ya da daha çok kelimeyi yan yana getirerek basit cümle kurabilir. Ayrıca resimli bir kita¬ba bakmaktan, sayfaları kendi kendine çevirmekten hoşlanır.
3 Tahta küpleri üst üste koyarak bir kule yapar, sonra da bu kuleyi devirmekten hoşlanır. "Kapıyı aç", "Şunu getir", "Bu¬nu al" gibi basit emirleri de kolayca yerine getirebilir.
4 Resimli bir kitapta veya televizyonda gördüğü nesnelerin bir kısmını isimleriyle birlikte söyleyebilir.
Konuşma kadar dinlemekten de zevk alan 3 yaş çocuğu, çok ay¬rıntıya girmeyen küçük kısa hikâyelerden hoşlanır. Anne veya baba tarafından kendisine anlatılan hikâyenin resimlerini zevkle izlerken, kalem-kâğıt kullanarak resim yapma konusundaki ilk deneyimlerini de yaşamaya başlar. Resimleri henüz karalamadan öteye gitmemekle birlikte boyalarla, kalemle kâğıtla yaptığı çalışmalar, onun daha son¬raki yaş dönemlerinde geliştireceği yaratıcılık ve sanatsal etkinlikler¬le ilk tanışması olarak nitelenebilir. Ancak bu seviyenin altında ve üstünde 3 yaş grubu çocukların olacağı da unutulmamalıdır.
4 Yaş Grubu Çocukların Özellikleri
1 Hareket yönünden önemli gelişmeler gösteren 4 yaş çocuğu, artık rahatça koşmayı, zıplamayı, elini ve parmaklarını kul¬lanmayı başarır.
2 Kâğıt, kalem, fırça ve boyalar bir önceki yaşta olduğundan daha ustalıkla kullanılmaya başlanmıştır. Henüz resim ile gerçek nesne arasında büyük bir benzerlik bulunmasa da, çocuktan yaptığının ne olduğunu anlatması istendiğinde, çizdiği şekillere kendince bir anlam verir.
3 4 yaş çocuğu sürekli olarak çevresini tanıma çabası içindedir ve bu çabasını devamlı olarak sorduğu sorularla açıkça orta¬ya koyar. Ne, nerede, kim vb. sorular sorar. Sorulan ile ilgili olarak kendisine verilen açıklamaları dikkatle izler.
4 Toplumsal gelişim yönünden, yetişkinleri izleyerek onların davranışlarını taklit eden 4 yaş çocuğu, bir yandan yetişkinle olumlu ilişkilerini sürdürürken, diğer yandan kendi yaşıtı olan çocuklarla da daha uzun süre birlikte olmaya başlar.
5 4 yaş çocuğu son derece açık sözlüdür. Hoşlandıkları ve hoş¬lanmadıklarını rahatlıkla söyleyebilir. 4 yaş çocuğu, somut dü¬şünür. Kelimeleri öğrendiği basit anlamlara göre değerlendirir.
5-6 Yaş Grubu Çocukların Özellikleri:
1 Günlük işlerde sorumluluk almaya başlar. Başladığı işi bitirir ve oyunu kurallarına göre oynar. Kişileri ve eşyaları paylaşır. Büyükleri de memnun etmeye başlar.
2 Bu dönemde haksızlığa uğradığı zaman kendini savunur ve değişik arkadaşlar edinir.
3 Adil olan cezayı kabullenir. Meraklı, hevesli, affedici ve alçak gönüllüdür. Okul isteği ve hevesi oluşmuştur.
7-11 Yaş Grubu Çocukların Özellikleri:
1 7 yaşlarında okula başlamıştır. Mantıklı, yumuşak başlı ve hayalcidir. Arkadaşlarını sever, çabuk küser ve şikâyette bu¬lunur. Ayrıca ürkek ve çekingendir. Övünmeyi sever.
2 8-9 yaşlarında ise dost tavırlıdır. Karşı cinsin farkına varır. Kendine güvenir. Eli açıktır, kuralları sever.
3 10-11 yaşlarında, çocukluk döneminden kurtulmaya başlar. Düşmeden hareket eder. Duygusal ve öfkelidir. Kendisinden küçükleri eleştirir. Başarı peşindedir.
12-13 Yaş Grubu Çocukların Özellikleri:
1 Bu yaş grubunda ergenlik dönemi başlamıştır. Artık kafala¬rında bağımsızlık duygusu oluşur. Hayata daha anlamlı ve daha mantıklı bakarlar. Daha çok arkadaşlarıyla bulunmak ister ve anne babalarından uzaklaşırlar.
2 "Ben" duygusu gelişmiştir. Çok şey bilmeye adaydırlar. Bu yaş grubunda çocuk muhakeme yeteneğini çok defa aşırı de¬recede belli etmeye başlar. Her şeyi mesele yapabilir. Bu onun çevresinde yeni güçlüklerle karşılaşmasını sağlar. Ken¬dine yapılan hizmetleri, verilen sözleri eleştirir.
3 Bu dönemden itibaren çocuk psikolojisi, erkek ve kadın psikolojisiyle yer değiştirir. Birey artık çocukluktan çıkmakta, kendi cinsel özelliklerine adaptasyon sancıları çekmektedir.
4 Büyümenin kendisine sağladığı imkânlar karşısında yeni bir kişilik elde etme sorunu bu dönemin karakteristiğini oluşturur.
Çocukların gelişim dönemlerini ve bu dönemlerin özelliklerini iyi bilen anne ve babalar, çocuklarıyla iletişimlerinde asla zorluk çekmezler. Yoksa sürekli olarak birbirlerini suçlamaya ve hareketle¬rine anlam vermemeye devam ederler.
SON SÖZ
Çocuk yetiştirmek için, önce anne babaların kendilerini yetiştir¬meleri gerekir.
BİR ANI ")
Sevgili çocuğum, seni uyurken seyretmek, nefes alışını duymak için ses¬sizce odana girdim. Gözlerin kapalı, huzur içindesin. Sarı buklelerin melek yüzünü çerçeveliyor. Birkaç dakika önce çalışma odamda çalı¬şırken birdenbire içimin sıkıldığını fark ettim. Dikkatimi işime vereme¬dim ve bu yüzden sessizce seninle konuşmak üzere odana geldim.
Bu sabah, yavaş giyindiğin için sabırsızlanıp, sana söylendim. Ye¬mek fişini kaybettiğin için seni azarladım ve kahvaltı ederken göm¬leğine süt döktüğün için sana sert sert baktım. "Yine mi?" dedim içi¬mi çekerek ve başımı kızgınlıkla iki yana salladım. Sen ise bana ba¬kıp, tatlı tatlı gülümsedin ve bana "Hoşça kal anneciğim" dedin.
Öğleden sonra, sen odanda oynayıp, yatağına dizdiğin oyuncaklarına bağıra çağıra şarkı söylerken, ben telefon ettim, sonra yine bir saat ka¬dar telefonda konuştum. Daha sonra bir asker gibi sana emir verdim, "Oyalanıp durma, çabuk ödevini yap!" Bana "Peki, anneciğim" dedin ve hemen çalışmaya koyuldun. Sonra da odandan hiçbir ses gelmedi.
Akşam ben masamın başında çalışırken, korkarak yanıma geldin ve bana umutla, "Anneciğim, bu gece kitap okuyacak mıyız?" diye sor¬dun. Sana kesin bir dille, "Bu gece olmaz" dedim. "Odan hâlâ karma¬karışık! Sana kaç kez anımsatacağım odanı toplamanı!" Başın önün¬de, odana gittin. Çok geçmeden geri geldin ve kapının yanından bana bakınca, "Şimdi ne istiyorsun?" diye sordum aksi bir ses tonuyla.
Hiçbir şey söylemedin. Yanıma geldin, boynuma sarıldın ve beni öpüp, "İyi geceler anneciğim. Seni seviyorum" dedin. Sonra da aceleyle odana gittin.
Daha sonra, duyduğum vicdan azabı nedeniyle, boş boş masama bakarak uzun bir süre oturdum. Acaba neden böyle davrandım, diye düşündüm. Beni kızdıracak hiçbir şey yapmamıştın. Sadece büyü¬meye ve öğrenmeye çalışan bir çocuk gibi davranmıştın. Bugün ye¬tişkinlerin sorumluluklarla dolu dünyasında kendimi kaybettim ve sana harcayacak enerjim kalmadı. Bugün sen benim öğretmenim oldun, beni öpmeyi, bana iyi geceler dilemeyi unutmadın ve üstelik iyi olmadığımı fark edip, parmaklarının ucunda gezindin.
Şimdi seni uyurken seyrediyorum ve bugünü yeni baştan yaşamak istiyorum. Yarın ben de sana bugün senin bana gösterdiğin anlayışı göstereceğim, böylelikle belki gerçek bir anne olabilirim. Uyandığın¬da sana sıcacık gülümseyip, okuldan geldiğinde sana moral verece¬ğim ve yatmadan önce sana kitap okuyacağım. Sen gülünce gülüp, sen ağlayınca ağlayacağım. Kendime daha büyümediğini, bir çocuk olduğunu ve senin annen olmaktan mutluluk duyduğumu anımsata¬cağım. Bugün senin anlayışlı davranışın bana çok dokundu ve bu yüzden gecenin bu saatinde sana teşekkür etmeye geldim, çocu¬ğum, öğretmenim ve arkadaşım olduğun ve bana gösterdiğin sevgi için. (Diana Loomans)