sidretül münteha
Mon 14 March 2011, 06:13 pm GMT +0200
11- Tedavide Alkol
Soru:
1- Alkolün haricen kullanılması halinde durum ne olur? Gargarada, enjektabı olarak ve dezenfektede kullanılabilir mi?
2- İçinde alkol olduğu terkibinde belirtilen ve belirtilmeyen ilaçlara karşı tavrımız ne olmalıdır? Günümüzde kullanılan şurupların çoğunda çözücü olarak alkol bulunmaktadır.
3- İmalinde alkol kullanılan fakat sonra uçan ilaçların hükmü nedir (kapsül, tablet, draje).
4- Kullandığımız jelatin kapsüllerde domuz derisinden yararlanılıp yararlanılmadığı kesin değil. Bu durumda ne yapmalıyız?
5- Hazım kolaylaştırıcı ilaçlarda, enzim preperatlarında domuz, koyun ve sığırdan (pankreas ve midelerinden) faydalanılıyor. Kullanacağımız ilacın domuz kaynaklı olduğunu bilemememiz halinde durum ne olur? Bunların sentetikleri de mevcuttur. Mevcut olmadığı zaman durum değişir mi?
6- İçinde M.S.S.ni inhibe edici madde olan (codein, autihistaminik) şurup ve tabletlerin kullanımı caiz midir? Alışkanlık yapanlarının durumu nedir? Uyuşturucu, normal hareketi engelleyici codein, öksürük şuruplarında teskin edici özellik gösterir.
7- Bütün bu tür ilaçların alım-satımı caiz midir?
Cevap: Latince terimleri kullanmada yanlışlık yapmadı isem sorularınızı böylece özetledim. Aslında sırf bu sorulara bakmak bile müslümanların günümüzde hal-i pür-meiâlini anlamaya yeter. Tıbba ve eczacılığa ait yazdıkları kitaplar Batıda asırlarca ders kitabı olarak okutulan müslümanlar bu hallere düşmemeli ve sağlıklarını dahi onların formüllerine teslim etmemeli idiler. Olan olmuş noktasından hareket etme durumunda isek, mutlak olarak "ümit kesmemekle" emrolunan mü'minler bu mesafeyi kapatmanın ve hiç olmazsa geleceklerini bu zilletten kurtarmanın çabasında ve formül arayışında olmalı, ilacına da (adına) kendi damgasını vurmanın yolunu bulmalıdırlar. Yıkılan İslâm binasının yeniden inşasında tabiplere ve eczacılara düşen görev de bu olmalıdır. Yoksa türbanından ya da sakalından bil-İstifade, o kesimi müşteri edinip, paracıklarından yararlanma imkânı aramak değil.
Sorularınızın cevabına geçmeden şunu da ilave edeyim. Sözünü ettiğiniz ilaçlar, hangi hastalıklar için kullanılıyorsa o hastalık için yegane ilaç olduklarından değil, bize göre haram olan maddeleri kullanmada bir sakınca görmeyen kişi ve zihniyetlerce öne sürülüp, alternatifsiz sanıldıklarındandır.
İmdi Rasûlüllah Efendimiz;
"Tedavi olun, zira Allah hiç bir hastalık yaratmamıştır ki, çaresini de yaratmış olmasın" diye buyurlarken:
"Şüphesiz Allah şifanızı size haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır" [713] diye de buyurmuşlardır. Târik b. Süveyd adlı sahabî ona şarabı (hamr) sordu da o da yasakladı. Târik, "ama ilaç olarak kullanıyoruz" deyince de, "o deva değil derttir" [714] buyurdular. Buharî'nin naklettiğine göre İbn Mes'ûd, "Allah ilacınızı size haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır" [715] demiş ve Rasûlüllah (sav)'ın "kim şarapta (hamr) tedavi ararsa Allah ona şifa vermesin!" buyurduğunu zikretmiştir,
Bu hadis-i şerifler ışığında cumhur (fıkıhçılar çoğunluğu) pis ve haram şeylerle bu arada içki (hamr) ile (olağan durumlarda) tedavi olunamayacağı görüşüne varmışlardır. Olağan durumlar; alkol ya da başka pis maddeler ihtiva eden ilaçların yerine başkası bulunabildiği, ya da bulunamasa dahi hasta için hayatî bir durumun söz konusu olmadığı zamanlardır. Ama alkol ihtiva eden ilaçların yerini tutacak başka ilacın olmadığı, hastanın da böyle bir ilacı almadığı zaman hayatî tehlike geçireceği mütehassıs (nâzik) bir müslüman doktor tarafından söyleniyorsa böyle ilaçların zaruret mikdarı alınacağını hemen hemen bütün fıkıhçılar kabul ederler.
Alkollü içkiler konusunda Hanefi Mezhebinin görüşleri çok farklı ve detaylıdır:
Seki (sarhoş edici alkol) ihtiva eden içkiler dörde ayrılır:
1- Hamr: Yaş üzüm suyunun çiğ olarak bekletilip keskinleşmesi ve mayalanması (fermantasyon) ile köpük atması şeklinde elde edilir. Bu maddesiyle (li-aynihi) kaba pisliktir. Sirkeleştirilmeksizin, ne gaye ile olursa olsun yararlanılması haramdır, satışı caiz değildir. Dezenfekte ve saç bakımı gibi şeylerde kullanılamaz. Kaynatılması ile istihale (kimyasal reaksiyon ile bir başka maddeye dönüşme) oluşmuyorsa kaynatılarak da kullanılamaz. Mezhepte mutemet görüşe göre tedavi gayesiyle de yararlanılamaz. Bunun Türkçedeki karşılığı üzüm şarabıdır. Bu hükümlerde azı da, çoğu da eşittir.
2- Tılâ: Yaş üzüm suyundan içte ikisi ya da daha azı buharlaşıncaya kadar kaynatılıp, sonra da sarhoş edici hale gelen içkidir. Üçte ikisinden azı gidecek kadar kaynamışsa "bazik", yarısı gidecek kadar kaynamışsa "munassaf' adını alır. Bu ikisi ittifakla haramdır. Üçte ikisi gidecek kadar kaynarsa "müselles" adını alır kî, esas "tılâ"da budur. İmam Muhammed'e göre haramdır diğerlerine göre helâldir. Fetva İmam Muhammed'in görüşüne göredir. Dolayısı ile "Tıiâ"da "hamr" gibi pistir.
3- Seker: Yaş hurma suyundan çiğ olarak yapılan ve keskinleşip (mayalanıp) köpük atan içkidir.
4- Nakî: Kuru üzümden çiğ olarak elde edilen ve kabarıp köpük atan sudur. Bu son ikisi haram olmakla beraber, pis oluşları Serahsî'ye göre hafiftir. Ayrıca "hamr" dışında kalan üçü kabarıp keskinleşmedikçe ittifakla helâl ve temizdirler. [716]
Hanefî mezhebine (İmam Azam ve Ebu Yusuf a) göre bu dört çeşit mayiin dışında kalan meşrubat helâl ve temizdir, alım-satımı caizdir. Buna göre bu yöntemlerin dışında bir madde ve yolla elde edilen ispirto, kolonya, dezenfekte de ve çözücü olarak şurup ve esanslarda kullanılan alkol türleri temizdir, alınıp satılabilir. Ancak hangi maddeden olursa olsun, sarhoş edecek miktarı ittifakla haramdır ve cumhura (fiki ha çoğunluğuna) ve Hanefî mezhebinde fetva verilen İmam Muhammed'in görüşüne göre her çoğu sarhoş edenin azı da haramdır, pistir, alım-satımı caiz değildir. Bazı fıkıhçılara göre de içki (sarhoş ediciler) haram olmakla beraber pis değildirler, dezenfektede ve haricen kullanılabilirler. Dolayısı ile Hanefî Mezhebi bu konuda "orta yol" olmakla" özellikle günümüz için uygulanabilecek bir kurtarıcıdır. Ama cumhurun ve bu meyanda İmam Muhammed'in görüşünü gözardı edemeyeceğimize göre Hanefî mezhebi dediğimiz İmam Azam ve Ebu Yusuf görüşünü ihtiyatla karşılamak, sadece ve geçici olarak tedavide ve dezenfektede kullanmalıdır. Bu söylenenler sıvı meşrubat için geçerlidir. Banotu (bene) ve afyon gibi katı olanlar ise müstahzar ilaç olarak mubah sayıldığından tedavi gayesiyle ve sarhoş etmeyecek miktarda alınabilirler. Temiz olduklarından satılmaları da caizdir. [717] (Allah'u a'lem)
Haramlığında ve pis oluşunda ittifak edilen hamr (şarap)ın tedavi maksadıyla kullanılmasına gelince, bir grup Belhli İmamdan nakledildiğine göre, bakılır. Eğer fayda sağlayacağı kesin ise alması helâl olur. [718] Çünkü insanın zaruret halinde haram olan şeyleri, zaruret miktarınca yemesi, boğulmakta olanın, helâl sıvı bulamazsa boğazını açacak kadar içki (hamr) içmesi caizdir.
İmam Muhammed'e göre insan ve domuz dışındaki canlıların kemiklerinden herhalükarda ilaç olarak yararlanılabilir. Bazılarına göre de eti yenmeyen hayvanlar ancak şer’iusûlde boğazlanmaları, kemikleri de kuru olması halinde onlardan ilaç yapılabilir. [719]
Pis ve haram olduğunda ittifak edilen "hamr" (şarap) zaruret olmadıkça tedavide kullanılamayacağı gibi, saç parlatmada, gargarada ve şırınga olarak (enjektabl) da kullanılamaz. [720]
Domuzdan vb. haram şeylerden maddeler ihtiva eden ilaçların terkibini iyi bilmek gerekir. Eğer başkalaşım (istihale=kimyasal tepkime) varsa pisliği gitmiş olacağından kullanılması haram olmaz. İstihale yoksa zaruret bulunmadıkça ya da bazılarına göre kesin çare olduğu, alternatifi de bulunmadığı adil mütehassisi tarafından söylenmedikçe kullanılması haram olur. Fıkıh kitaplarımızda; hınzırın tuzda kalıp tuzlaşması, gübrenin toprağa karışıp topraklaşması, tezeğin yanıp kül olması, şarabın sirkeleşmesi, mis ahusunun kanının misk olması, pis olan zeytinyağının sabun yapılması gibi olgular istihaleye örnek olarak gösteriIir. [721] Ancak Ebu Yusuf istihaleyi bir temizlenme sebebi olarak görmez. Ama fetva onun görüşüne göre değildir.
Bu söylediklerimizle bütün sorularınızı bir ölçüde cevapladığımızı sanıyoruz. Ancak mes'elenin ne kadar kompleks ve hassas olduğu da ortada. Bu itibarla ilaç alanların mes'eleyi bilinçli olarak soruşturması, ilaç yazanların da, alternatifi olmayan haram maddeli ilaçlara alternatif bulma, olanların da alternatifini ve varsa sentetiğini kullanma konularında çok titiz davranması gerekir. Ne derece doğru ve tıbba uygun bilmiyorum ama Konyalı bir hocamız şöyle bir olay nakletmişti:
Arkadaşımın annesine bir doktor mübtela olduğu bir göğüs hastalığı için ısıtıcı olarak bira içmesini, bunun yerini alacak başka bir şeyin olmadığını söylemiş, mes'ele bir müslüman doktora (Dr. A. K. Belviranlı) aktarılınca o sulandırılmış pekmezin bu işi çok daha tesirli olarak göreceğini anlatmıştı. Sonuç da çok iyi oldu. [722]
[713] Ebu Davud, Tıb, 11; Muvatta, Ayn
[714] Müslim, eşribe, 12; Ebu Davud, tıb, II; Tirmizî, tıb, 8
[715] Buharî, eşribe, 15.
[716] Bu konuda daha geniş detay için bk, İbn Abidîn, VI/448 vd.
[717] bk, İbn Abidin, VI/455
[718] Fetâvây-ı Hindiyye, V/254-55; Kasanı de aynı şeyi söyler bk., 1/61.
[719] agy.
[720] İbn Abidin, VI/449.
[721] bk. Tahtavî: Aynca bk., Mahluf, 11/121, 140; Kâdıhan, 111/403; İbn Kudâme, el Muğnî, lll/605; Nemenkânî, el-Fethurrahmânî, 1/63; el-Hattâb, el-Mehel, ll/206; Zuhaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî.
[722] Doç. Dr. Faruk Beşer, Fetvalarla Çağdaş Hayat, Nün Yayıncılık, İstanbul 1997: 278-284.