hafiza aise
Thu 7 April 2011, 11:08 am GMT +0200
9. Takva Ve Kemâl Eğitimi Vermek:
Eşsiz bir eğitimci olan Peygamberimiz'in bu sıfatla vâki davranışları daha çok ashaba yönelik olmuştur. Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadislerde ashâb öğülmüş, İslâm'ın bu ilk ve büyük neslinin müstesna özellikleri dile getirilmiştir.
Peygamberimiz nasıl en kâmil örnek insan ve peygamber ise, ashabı da öyle kâmil ve örnek bir nesildir. Peygamberimiz bu nesli yetiştirirken, eğitirken onlann bu ö/elliklerini dikkate almış, onlara mahsus yükümlülükler getirmiş, vazifeler vermiştir. Bunların parlak bir örneği hicreti takip eden günlerde yaşanmış, Peygamberimiz tarafından herbiri bir muhacire kardeş kılınan Ensâr (Medineli müslümanlar) onlarla herşeylerini paylaşmışlardır.
Sahabeden Berâ b. Azib rivayet ediyor: "Resûlullah (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı: Hasta ziyaretini, cenazeyi kabre kadar götürmeyi, aksırana 'Allah sana rahmet etsin' demeyi, yemin edenin yeminine riâyet etmeyi, haksızlığa uğrayanın elinden tutmayı, herkese selâm vermeyi ve davete katılmayı emretti. Altın yüzük takmayı, gümüş kap kullanmayı, kırmızı eyer yastığı kullanmayı,.kabartma çizgili ipek, kalın ipek, ince ipek ve genellikle ipek kullanmamızı yasakladı.[86]
Bu ondört maddenin bazılan farz, bazılan haram olmakla beraber, meselâ aksırana dua etmek farz değildir, kırmızı eyer yastığı kullanmak da haram değildir. Buna rağmen hepsinin bir arada zikredilmesi ashabı dünya ile fazla içli dışlı olmaktan alıkoymak, lüks ve refaha dalarak asıl maksattan uzaklaşmalarını önlemek içindi.
Sahabeden Râfi b. Hadîc'e amcası Zuhayr: "Resûlullah bizim için faydalı olan bir şeyi yasakladı" deyince Râfi: "Resûlullah ne demij ise o haktır, yerindedir" demiş ve ne olduğunu sormuştu, amcası anlattı: "Belli yerlerinden çıkan mahsul, yahut belli ölçekte ürün karşılığı kiraya veriyoruz" dedim. Efendimiz: "Öyle yapmayın, yi kendiniz ekin, ya ektirin, yahut da olduğu gibi tutun" buyurdu. Râfi amcasından bunu duyunca "emri başımın üstüne!" dedi. Müctehidlerin çoğu, Peygamberimiz'in bir sahâbi aileye yönelik bu emrini ümmetin tamamı için bağlayıcı saymamışlardır. Buharı de bu sebeple hadisi zikrettiği bölümün başlığında şöyle demiştir: "Ashabın aralarındaki yardımlaşmalar bölümü.[87]
Resûl-i Ekrem'in eşlerine, çocuk ve torunlarına karşı tutumunda, emir ve tavsiyelerinde bu "kemâl, takva ve örneklik" eğitiminin müstesna örnekleri vardır.
Canı gibi sevdiği kızı Fâtıma'nın kolunda gümüş bilezik gördüğü için evine girmemesi; yine Fâtıma'nın bir hizmetçi istemesi üzerine evine gelerek hem hizmetçi vermeyeceğini bildirmesi, hem de Allah'ı zikir şeklinde ek vazifeler vermesi; hanımları, diğer kadınlar gibi giyinip kuşanmak, takıp takıştırmak isteyince "Ey peygamber! Eşlerine şöyle de: 'Eğer siz dünya hayatını, zînet ve refahını istiyorsanız gelin -istediklerinizi- size verip güzellikle sizi boşayayım. (Yok) eğer Allah'ı, Resulü nü ve âhiret yurdunu istiyorsanız, şüphesiz Allah, içinizden iyi amel sahibi olanlarınıza büyük bir mükâfat hazırlamıştır [88] mealindeki âyetin gelmesi bu örneklerden yalnız birkaçıdır.
[86] Buhârî, Libâs 28, 36, 45; Müslim, Libâs 2, 28, 31, 64
[87] Buhârî, Hars 18
[88] Ahzâb: 33/28-29
Eşsiz bir eğitimci olan Peygamberimiz'in bu sıfatla vâki davranışları daha çok ashaba yönelik olmuştur. Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadislerde ashâb öğülmüş, İslâm'ın bu ilk ve büyük neslinin müstesna özellikleri dile getirilmiştir.
Peygamberimiz nasıl en kâmil örnek insan ve peygamber ise, ashabı da öyle kâmil ve örnek bir nesildir. Peygamberimiz bu nesli yetiştirirken, eğitirken onlann bu ö/elliklerini dikkate almış, onlara mahsus yükümlülükler getirmiş, vazifeler vermiştir. Bunların parlak bir örneği hicreti takip eden günlerde yaşanmış, Peygamberimiz tarafından herbiri bir muhacire kardeş kılınan Ensâr (Medineli müslümanlar) onlarla herşeylerini paylaşmışlardır.
Sahabeden Berâ b. Azib rivayet ediyor: "Resûlullah (sav) bize yedi şeyi emretti, yedi şeyi de yasakladı: Hasta ziyaretini, cenazeyi kabre kadar götürmeyi, aksırana 'Allah sana rahmet etsin' demeyi, yemin edenin yeminine riâyet etmeyi, haksızlığa uğrayanın elinden tutmayı, herkese selâm vermeyi ve davete katılmayı emretti. Altın yüzük takmayı, gümüş kap kullanmayı, kırmızı eyer yastığı kullanmayı,.kabartma çizgili ipek, kalın ipek, ince ipek ve genellikle ipek kullanmamızı yasakladı.[86]
Bu ondört maddenin bazılan farz, bazılan haram olmakla beraber, meselâ aksırana dua etmek farz değildir, kırmızı eyer yastığı kullanmak da haram değildir. Buna rağmen hepsinin bir arada zikredilmesi ashabı dünya ile fazla içli dışlı olmaktan alıkoymak, lüks ve refaha dalarak asıl maksattan uzaklaşmalarını önlemek içindi.
Sahabeden Râfi b. Hadîc'e amcası Zuhayr: "Resûlullah bizim için faydalı olan bir şeyi yasakladı" deyince Râfi: "Resûlullah ne demij ise o haktır, yerindedir" demiş ve ne olduğunu sormuştu, amcası anlattı: "Belli yerlerinden çıkan mahsul, yahut belli ölçekte ürün karşılığı kiraya veriyoruz" dedim. Efendimiz: "Öyle yapmayın, yi kendiniz ekin, ya ektirin, yahut da olduğu gibi tutun" buyurdu. Râfi amcasından bunu duyunca "emri başımın üstüne!" dedi. Müctehidlerin çoğu, Peygamberimiz'in bir sahâbi aileye yönelik bu emrini ümmetin tamamı için bağlayıcı saymamışlardır. Buharı de bu sebeple hadisi zikrettiği bölümün başlığında şöyle demiştir: "Ashabın aralarındaki yardımlaşmalar bölümü.[87]
Resûl-i Ekrem'in eşlerine, çocuk ve torunlarına karşı tutumunda, emir ve tavsiyelerinde bu "kemâl, takva ve örneklik" eğitiminin müstesna örnekleri vardır.
Canı gibi sevdiği kızı Fâtıma'nın kolunda gümüş bilezik gördüğü için evine girmemesi; yine Fâtıma'nın bir hizmetçi istemesi üzerine evine gelerek hem hizmetçi vermeyeceğini bildirmesi, hem de Allah'ı zikir şeklinde ek vazifeler vermesi; hanımları, diğer kadınlar gibi giyinip kuşanmak, takıp takıştırmak isteyince "Ey peygamber! Eşlerine şöyle de: 'Eğer siz dünya hayatını, zînet ve refahını istiyorsanız gelin -istediklerinizi- size verip güzellikle sizi boşayayım. (Yok) eğer Allah'ı, Resulü nü ve âhiret yurdunu istiyorsanız, şüphesiz Allah, içinizden iyi amel sahibi olanlarınıza büyük bir mükâfat hazırlamıştır [88] mealindeki âyetin gelmesi bu örneklerden yalnız birkaçıdır.
[86] Buhârî, Libâs 28, 36, 45; Müslim, Libâs 2, 28, 31, 64
[87] Buhârî, Hars 18
[88] Ahzâb: 33/28-29