- Takriz

Adsense kodları


Takriz

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Eslemnur
Wed 20 October 2010, 09:24 am GMT +0200
Takriz I

Hadis ilimlerine gösterilen ilgi ve sünnetle alâkalı araştırmalar, çağdaş İslâmî hareketin en bariz özelliklerindendir. Bunun birkaç sebe­bi vardır.

1- Ümmetin, Peygamber'e (s.a.v.) gelen vahyin her iki çeşidine; (metlüv) tilavet olunan vahiy demek olan Kur'an'a ve (gayr-i metlüv) tilavet olunmayan vahiy demek sünnet'e yeniden sarılmasını sağlamak.

2- Eski şeref ve izzetini yitiren ve gerileyen Islâm ümmeti, bunu tekrar kazanabilmek için tüm modern ilerleme ve kalkınma yollarını denedi ama birşey göremeyince artık kesinlikle bu ümmetin ilkleri (olan sahabe nesli) nin düzeldiği şeyle düzeleceğini anladı. Önceki araplar ve müslümanlar, şüphesiz kitap ve sünnetle düzelmişler ve yücelmişlerdir.

3- Bu asırda sünnetle ilgili çalışmaları, peygamberlerinin sünneti konusunda insanları şüphe ve tereddüde sevkeden müsteşriklere (oryantalistlere) cevap nitelediğinde olmuştur. Müsteşrikler, en çok ha­dis rivayet eden sahabilere dil uzatarak, hadislerin metin ve senedlerini, kısmen veya tamamen zayıf rivayetler olduğu öne sürülerek sahih hadis kitaplarını tenkid ederek ve bazı hadislerde görülen ihtilafları gündeme getirerek bunları yapmışlardır. Tabii bütün bunlar, bazı güç ve yetki sahiplerini sünneti terketme ve Kur'an'la yetinme görüşünde olmaya cür'et kazandırmıştır.

Bundan dolayı mütehassıs hadis âlimleri, söz konusu zan ve şüpheleri iptal etmek ve sünnet etrafında oluşturulan asılsız şeyleri reddetmek için karşı koymuşlardır. Bu itibarla sünnetle meşgul olmak, bir nevi İslâm'a ve İslâm ilimlerine hizmet sayılmış, şeriatı ve şeriatın delillerini müdafaa etmek olmuştur. Ancak asrımızda sünnete gösterilen büyük ilgi -sünnete taraftar olanlara ve diğerlerine göre hiçbir zaman sünnetin, Kur'an-ı Kerîm'in önüne geçirilmesi manasına gelmemiştir. Nitekim bu hiçbir zaman -sünnetle yeni meşgul olmaya başlayanlar akıllarından geçirse de- İslam fıkhının göz ardı edilmesi ve Arap dili ve edebiyatının kenara itilmesi demek de değildir. Kur'an, müslümanlanın ilk kitabıdır. Hiçbir müslüman buna karşı çıkamaz. Önem bakımından sıralamada Sünnet, Kur'an'dan sonra gelir. Sünnet, Kur'an'ın genel ifade eden (âmm) nassını tahsis eder (özelleştirir), mut­lak olanını kayıtlar, kapalı (mücmel) olanını beyan eder, manasını açıklar, hedeflerini izah eder ve maksatlarını gerçekleştirir.

İslâm fıkhı, Kur'an ve sünnete dayanır, onlardan beslenir ve hükümleri onlardan çıkarılır. Bu, İslâm fıkhına canlılık, hareket ve süreklilik kazandıran güç ve şeriatın ruhu sayılan içtihatla gerçekleştirilir. Çünkü şeriat -eş-Şâtıbî'nin de dediği gibi- müstakil ola­rak her konuda detaylı açıklama yapmamış; sayısız meseleleri içine ala­cak şekilde küllî kaideler ve genel prensibler getirmiştir. Yeni ortaya çıkan ama hakkında Kur'an ve sünnetten bir delil olmayan hadise ve meselelerin çözümünde ictihad, sahabe, tabiîn ve etbâ-ı tabiîn neslinde selef ve halefin takibettikleri yol olmuştur. Peygamber (s.a.v.), ictihad etmek üzere sahabenin önünde Muâz'a izin vermiş, Kurayza oğullarıyla ilgili verdiği hükümde Sa'd b. Muâz'ın içtihadına mavâfakat etmiştir.

Bazı selef muhaddislerinin çeşitli yollarla/delillerle ictihad hareke­tini gerçekleştirdiklerini görmekteyiz: Ahmed b. Hanbel (r.a.), sünnete sıkı sarılmakla birlikte "masâlih-i mürsele" (bir kayda bağlı olmayan maslahatlar) ile amel etmiştir. Medinelilerin imamı olan Mâlik de "sedd-i zeria" (kötülüğe vasıta olan yolları kapama prensibi) ve örfle amel etmiş, kıyas ve maslahatı kabul etmiştir.

Hanefi'lerden sözedilirken onların, hadisi terkettikleri ve reyle/kıyasla amel ettikleri anlamında "ehl-i rey" olduklarını söylemek de doğru değildir. Ebû Hanife' nin (r.a.) şöyle dediği sabittir:

"Allah'ın kitabı ve Rasûlü’nün sünnetinde gelen şeylerin başımızın ve gözümüzün üstünde yeri vardır." Hatta onun şu sözleri de erbabınca malumdur:

"İçlerinde hadis tahsil edenler bulundukça insanlar salâh içinde devam ederler. Hadissiz ilim talep ettikleri zaman ise bozulur­lar." Onun şu sözü de meşhurdur:

"Allah'ın dininde rey ile hüküm ver­mekten sakınınız. Sünnete tâbi olunuz. Kim (sünnet çizgisinden dışarı) çıkarsa sapar."

Şüphesiz burada Ebu Hanife'nin "rey" ile kasdettiği şey, Kur'an, sünnet ve bunlardan kaynaklanan kıyâsa dayanmaksızın salt akıl ve hevâ mahsûlü verilen hükümdür. Hüküm çıkarmada yetenek mânasında kullanılan "rey" ise, hem Hanefiler için hem de diğer müctehid imamlar için geçerlidir; bu manada onlar için "ehl-i rey" denebilir. Bu sebeple el-Meârif adlı kitabında İbn Kuteybe, hadis otoritele­rinden olduğu halde el-Ezvâî ve Süfyân es-Sevrî'yi "ehl-i rey" arasında saymıştır. Hatta bazı yazarlar -el-Huşenî'nin "Kudâtü Kurtuba" adlı eserinde naklettiği gibi- Mâlikilerin de "ehl-i rey" olduklarını belirt­mişlerdir.

İslâm ümmeti içinde, kendi görüşünü Peygamber'in (s.a.v.) sünnetine tercih eden kimse -inşaallah- bulunmayacaktır. Bu konuda İmam Şafiî'nin (r.a.) er-Risâle’sindeki şu sözü yeterlidir:

"Kendisine Rasûlüllah'ın (s.a.v.) bir sünneti ulaşan hiçbir kimsenin, onu bir başkasının sözü için terketmesi olacak şey değildir."

Bu asırda ilmî kalkınmanın alâmeti, hadisle meşgul olmak ve sünnete hizmet etmektir. Bu da henüz basılmamış yazma eserlerin edisyon kritiğini yaparak neşretmek, hadis metinlerini şerhetmek, senedlerine özen göstermek, araştırmacılara kolaylık ve pratiklik sağlaması için hadislerle ilgili fihrist çalışması yapmak ve sahih olan­ları zayıf olanlarından ayıklamakla gerçekleştirilebilir, örnek ve model olması itibariyle Rasûlüllah'ın (s.a.v.) hayatıyla ilgili -mesela, savaş ve barış durumundaki hayatı, evindeki özel hayatı, sahabe arasındaki uygulamaları, münâfıklar ve zimmîler karşısındaki tutum ve davranışları gibi- müstâkil çalışmalar yapmak da bu kabildendir. Peygamber' in (s.a.v.) ibadet, muamele, fetva, muhakeme, had cezalarının tatbiki, in­sanlar arasında kardeşliğin tesisi, sözleşmelerin sağlam yapılması hasımların barıştırılması gibi âlimlerin müstakil eserler -ki, bunların en önemlilerinden birisi Ibnu'l-Kayyım'ın Zâdu'l-Meâd adlı eseridir- meydana getirdikleri konularda Peygamber'in (s.a.v.) takibettiği yolu araştırmak da buraya girmektedir.

Elinizdeki bu eser, Peygamber'in (s.a.v.) yol, sîret ve sünnetinin belli bir bölümünü özenle işlemiş olan değerli bir kitaptır. Genel mana­da din eğitimi veya nebevî eğitim konusunda eserler yazılmıştır ama -ilmî sınır ve ölçüler içinde- Hz. Peygamber'in çocuk eğitimi ile ilgili bir kitap telif edilmemiştir, işte bu nokta, neslin eğitimi hususunda nebevî yolun müstakil, canlı ve önemli bir bölümüdür.

Yazar, konuları bir mü'min akidesiyle, bir münevver düşüncesiyle, derin bir âlim tefekkürüyle ve estetik zevk sahibi bir mühendis düzeni ve planıyla işlemiş ve şu bölümlere ayırmıştır:

Ana babaya öğütler; süt çocuğunun hakları; sütten kesilmesinden ergenlik dönemine kadar çocuk şahsiyetinin yapısı -ki bu, kitabın en önemli bölümüdür-; çocuk eğitiminin mihveri (ekseni). Bu bölümde ya­zar, çocuğun itikâdî, amelî, içtimaî, ahlâkî, sıhhî, fikrî, duygusal, fizik­sel ve cinsel yapısını ele almıştır; çocuğun ana baba haklarını koruması ve onlara iyi davranması; çocuğu etkileyecek nebevî eğitim yolları, çocuğun disipline edilmesi ve cezalandırılması. Yazar, kırkı babalara kırkı da çocuklara yönelik olmak üzere iki kırk, yani seksen hadisle kit­abını tamamlamıştır. Araştırmasında yazar, eğitim, hadis, tefsir, fıkıh, davet, İslâm tarihi, kültür ve medeniyeti konusunda güvenilir kaynak­lara başvurmuş, kullandığı her kaynağı göstermiş ve söylediklerini belgelemiştir. Eğitimle ilgili gördüğü her fikri hadislerle, selefin uygulama­ları ve pedagogların tecrübeleriyle desteklemiş, çocuk eğitimine ilişkin nazariyelerini dinî hakikatlerle, tarihî vak'alarla ve müslüman eğitimcilerin gözünde kesinleşmiş tablolarla sağlamlaştırmış, birçok ilginç noktayı gözler önüne sermiştir. Bu yüzden kitabı gerçekten de bir dinî çocuk eğitimi ansiklopedisi, müslüman çocuğun eğitiminde söz konusu edilen hadislerin, selef-i sâlihîn sözlerinin ve pedagogların yol ve tecrübelerinin büyük bölümünün bir fihristi olacak niteliktedir. Ben bu değerli kitabın, İslâm toplumunu teori ve pratikte büyük çapta etkile­yeceği, eğitimci ana ve babaların, bulûğ çağına gelmemiş hatta gelmiş çocukların önemli ölçüde istifade edecekleri kanaatini taşımaktayım. Yazar eserini kolay ve anlaşılır bir dille yazmış, Kur'an ayetleriyle pekiştirmiş, sünnet, kıssa, hikmet ve güzel sözlerle süslemiştir. Mü'minlerin ruh ve gönül dünyası için, tüm müslüman cemaatler tarafından kabul görmüş olan söz konusu kaynak ve malzemelerden daha etkili bir şey olamaz.

Ben bu kitabın büyük bir bölümünü gözden geçirdim ve çok isti­fade ettim. Keşke bu kitabı (daha önce) elde etme ve gözden geçirme im­kanım olsaydı! O zaman belki çocukların eğitimindeki metodumu değiştirirdim. Böylece onları içinde bulundukları toplumun tesirinden kurtarır ve daha faydalı olurdum. Ki bu toplum, faydasız ve lüzumsuz şeylerle çocukların boş zamanını öldürmek için görülmemiş bir şekilde tahrik edici yol ve vasıtalarla kötü örnek olmaktadır. Çocuklara ilmi sevdirmemekte, onlara bir istikbal vermemekte, onlara azim ve yüksek himmet duygusu kazandırmamaktadır. Bu kitabı okuyacağım ve fayda­lanacağım. Birçok insanda okuyacak ve istifade edecektir. Yorucu bir çalışmadan sonra çocuk eğitimi sahasında büyük bir boşluğu dolduran ve ümmete önemli bir hizmet sunan yazara dünya ve ahirette tevfik, ecir ve sevaba nail olması için hep birlikte dua edeceğiz.

Allah'a karşı ben hiçbir kimseyi tezkiye etmiyorum. Sünnet, suyu çekilmeyen bir kaynak olarak devam edecektir. Her gelen -isterse yeryüzündeki tüm insanlar olsun- nübüvvet havuzundan (nasibini) çıkaracaktır. Önceki nesil sonraki nesle keşfetmek üzere çok şeyler bırakmıştır. Allah Peygamberimiz Efendimiz'i (s.a.v.) lâyık olduğu şekilde mükâfatlandırsın.



Prof. Dr. Muhammed Fevzî Feydullâh

KUVEYT -11 Zülka'de 1404/8 Ağustos 1984[26]

 

Takriz II
 

Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a, salât ü selâm, öğretmenlerin hayırlısı, eğitimcilerin efendisi Muhammed'e (s.a.v,), âl ü ashabına ol­sun.

Genç mühendis Muhammed Nûr Abdulhafîz Süveyd, "Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi" adıyla neşre hazırladığı kitabından beni haberdar etti. Hadis, İslâm ahlâk ve eğitimi ile ilgili kaynaklardan bilgi toplamak için senelerce çalışma yaptığını, eserini güzel ve sistemli bir şekilde bölümlere ayırdığını gördüm. Onu bu güzel çalışmaya sevkeden şey, teori ve pratiğiyle nesli sünnete göre eğitebilmek için müslüman aileleri uyarma ve yönlendirme arzusu olmuştur. Yazar konuyla alakalı birçok kaynak okumuş, eserini hazırlarken tedrici bir yol izlemiş, eşlerin nikah akdinden itibaren gebe­lik, doğum, çocukluk, temyiz, ergenlik öncesi ve ergenlik sonrası döneme kadar çocukla ilgili verilmesi gereken bilgileri vermiştir. Ka­naatimce yazar, elinden gelen bütün gayreti sarfetmiştir. İslâmî çocuk eğitimi konusunda merak ettiği yerlere bakmak isteyen kimse, bu ki­tapta hazır ve faydalı bilgiler görecek ve çok istifade edecektir.

Ben bu çalışmasından dolayı, Allah'ın, müellif kardeşimizi mükâfatlandırmasını, sünnete göre çocuklarını eğitmek isteyen müslüman aileler için faydalı kılmasını niyaz ediyorum.

Allah'ım! Adımlarımızı düzelt, bize doğruyu göster, rızana uygun amelleri bize ihsan eyle! Sen çok cömert ve çok ihsan edensin. Duamızın, sonu da şudur: "Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur."

 

Abdurrahmân Hasan Habenneke el-Meydânî

KUVEYT- 28 Ramazan 1405[27]

 

Takriz III
 

Sahasında böyle bir kitap yazılmamıştır. Nasıl olsun ki? Bu eser, yavruların gönüllerini kâinatın efendisine bağlamaktadır. Çocukların eğitimi hususunda kitabın ele aldığı her konu için, en büyük eğitimci -Peygamber (s.a.v.) nin irşadından bir temel görebilirsin. Allah şahit, kitabı okurken bende birkaç kez ürperti meydana geldi ve birçok yerde gözlerim yaşardı.

Allah, müellifi hayırla mükâfatlandırsın, müslümanları da eseri binlerce basmaya muvaffak kılsın. Eserin, özellikle ilkokullarda İslâm eğitimi ders kitabı olarak kabul edilmesi yerinde bir karar olur.

Ahmed el-KALLÂŞ[28]

 

Takriz IV
 

Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a, salât ü selâm eğitimcilerin önderi, efendimiz, Peygamberimiz Muhammed'e ve âlû ashabına olsun.

Kıymetli kardeşim Muhammed Nûr SÛVEYD, değerli kitabı "Peygamberimizin Sünnetinde Çocuk Eğitimi"nin bir nüshasını bana takdim ettikten sonra, kitap hakkında bir değerlendirme yazısı/rapor is­tedi. Kitabın sayfalarını karıştırdım ve içindekilerine vâkıf oldum. Gördüm ki eser, çocuğun eğitimi sahasında yararlı bilgilerle doludur. Bu kitabın orijinal tarafı, müslümanlara şu mesajı vermek olmuştur: "Artık çocuğun eğitimi konusunda Rasûlullah'ın (s.a.v.) sîret ve sünnetinden beslenmiş, ideal, pedagojik bir yöntem/program bulunmak­tadır. Müslümanların, eğitimle ilgili görüş ve teorileri İslâm'dan sapmış olanlardan veya gayr-i müslimlerden ithal etmelerine gerek yoktur. Hevâsından konuşmayan peygamberlerinin sünnetinde, bunlara ihtiyaç duyurmayan yeterli bilgi mevcuttur."

Kitap, okuyucuların da göreceği gibi hâlis bir niyet eseri, duygu dolu ve emek mahsulüdür. Yazar, konu hakkında kaynak ve delil olabi­lecek hadisleri başarılı bir şekilde toplamış ve her delili uygun yerde kullanmıştır. Kitap, şekil ve düzen itibariyle de çok mükemmeldir. Bu da yazarın kabiliyet, düşünce ve estetik zevkini göstermektedir.

Kısaca şunu söylemek istiyorum: Her müslüman ailenin okumak üzere bu kitabı alıp evinin kütüphanesine koyması ve içindekileri tatbik etmesi gerekir. Arap aleminde ve tüm müslüman ülkelerde eğitim bakanlıklarının okul ders kitabı olarak bu kitabı tamamen veya kısmen kabul etmesi çok yerinde bir karar olur.

Sözümü bitirirken, yüce Allah'tan yazarı mükafatlandırmasını ve hesap gününde –ki o gün, ne mal fayda verir ne de evlat. Ancak Allah’a kalb-i selîm ile gelenler (fayda bulur)- bunu onun amel defterine koymasını diliyorum. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah a mahsustur

Prof. Dr. Mahmûd et-TAHHÂN

Kuveyt Üniversitesi

Şeriat Fakültesi

Tefsir ve Hadis Bölüm Başkanı

Kuveyt 21 Cemâzîyelevvel 1408[29


ceren
Mon 25 May 2015, 08:00 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.