- Süt Emme

Adsense kodları


Süt Emme

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ecenur
Tue 1 June 2010, 08:36 pm GMT +0200
Fetavay-i Hindiyye Süt Emme

KİTÂBÜ’R-REDÂ..
( Süt Emme Kitabı)
Redâ Süt Emme.
Redâ´ın Sübûtu :


KİTÂBÜ’R-REDÂ

( Süt Emme Kitabı)


Redâ [1] Süt Emme



Emzirenin sütünün, emenin midesine; az veya çok olarak varması hâlinde; }bu sebeple, nikahlanma haremliği meydana gelir. Hi-dâye´de de böyledir.

Burada, az´dan maksat, sütün mideye, ulaştığının bilinmesi­dir.

Süt Emme Vakti: İmâm-ı A´zam Ebû Hanîfe (R.A.)´ye göre, otuz aydır. Bu, O´nun takdiridir.

İiTîâmeyn´e göre, süt emme vakti, iki yıldır. Fetâvâyi Kadîhân´da da böyledir.

Süt emme müddeti içinde ´bulunan ve süt emmekte olan bir

bir çocuk; süt emmeyi bırakır da, ona, bir kadının sütü Içirillrşe; bu durumda, bu çocuk, o sütü emmiş gibidir. !Bu açıktır. Fetvada, buna göredir.

Süt emme müddeti, geçtikten sonra; süt emmekten dolayı, nikahlanma haramlığı, meydana gelmez. Hidâye´de de böyledir.

Ftedâ´ ücretine hak kazanma hususunda, redâ´ müddetinin, iki — kamerî — sene, olduğunda icmâ vardır.

Meselâ : Boşanmış bir kadın, iki sene geçtikten sonra; emzirme ücreti istsse; baba da, bunu Vermekten kaçınsa; bu durumda, babaya cebredilmez. Ancak, iki yıl içinde, cebredilefailir. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.

Redâ´ do´layrsi ile haramlık, snne tarafından sabit olduğu gibi, baba tarafından da, sabit olur,

Cimâ´ı sebebi ile, kadından süt inmesine, sebep olan koca, emen çocuğun süt babası olur. Zahîriyye´de de böyledir,

Süt emen çocuğa; süt yönünden anası ve ´babası ile bunların nesep ve süt cihetinden usûl ve fürû´ları, tamamen haram olur.

Bir kadından süt emen çocuk; o kadının, sütünü emzirdiği kocasın­dan veya başka bir kocasından olan, bütün çocukların, süt kardeşidir. Bu çocukların, emen çocuğun, emmesinden önce veya sonra, doğmuş olmaları da, müsavidir.

Kocası olmayan bir kadının, emzirmesinden dolayı da, süt akra­balığı meydana gelir.

Sut babanın, emziren kadından önceki veya sonraki hanımlarından doğan çocuklar da, emen çocukla, süt kardeş olurlar.

Bunların çocukları da, emen çocuğun, süt´bakımından, yeğeni olur­lar.

Süt babanın eTkek kardeşi; emen çocuğun, süt amcası olur.

Süt babanın kız kardeşi; emen çocuğun, süt amesi, {= süt halası} olur.

Süt annenin, erkek kardeşi; emen çocuğun, süt dayısı olur.

Süt annenin, kız kardeşi; emen çocuğun, süt teyzesi olur.

Büyük ´baba ve büyük annelerle ilgili hükümler de, böyledir.

Redâ´ [= süt emme) ile, sıhriyet ´haramlığı da, sabit olur. Meselâ : Süt babaya; süt oğlunun karısı, haram olur. Süt oğluna da, süt baba­nın karısı haram olur.

Diğer yakınları da, bu kıyas üzeredir.

Sadece, iki mes´ele müstesnadır. Tezhîb´de de böyledir.

İstisna olan, iki mes´ele şunlardır :

1-
Bir kimsenin, neseben oğlu olan ´birinin, nesep bakımından kız kardeşini alması caiz olmadığı halde; süt oğlunun, nesep yönün­den kız kardeşini, alması caizdir.

Çünkü : Bir kimsenin, nesep bakımından, oğlunun, nesep bakımından, kız kardeşi; eğer, bu kimseden olmuşsa: onun öz kızı. bu kimseden olmamış3a ,üvey kızı, olur. —Her iki halde de, bu kızla evlenmesi, asla caiz olmaz.

Fakat, redâ £= süt emme) hususunda, durum böyle değildir.

Nesep hususunda da, bu iki manânın bulunmaması hâlinde istisnai bir durum vardır. Meselâ : İki kişinin; müştereken bir cariyeleri olsa ve bu câriye, bir oğlan doğursa; her iki şahıs da, bu çocuğun, ken­disine ait olduğunu iddia etseler de bu çocuğun nesebi, ikisi adına da, sabit olsa; bu iki şahsın da, başka kanlarından kızları bulunsa; bu efendilerden her birinin, diğerinin, müşterek cariyelerinden olmayan, kızını alması caiz olur.

Bu durumda, her efendi, nesep ´bakımından oğlunun kız kardeşini almış gibi oluyorsa da, —söylediğimiz grbi — istisnaî bir haldir.

2-
Bir kimsenin; nesep bakımından bacısının, nesep bakımın­dan anasını nikahlaması caiz olmaz. Fakat, redâ´ bakımından, bacısı­nın; redâ´bakımından anasını nikahlaması caizdir.

Bunlar; nesep bakımından, ana bir kardeşseler; kardeşinin anası, kendisinin da öz anası olur.

Eğer, baba bir kardeş iseler; kardeşinin anası; babasının karısı olur. Bu hallerde de, evlenmeleri, kesinlikle haramdır.

Redâ´ konusunda ise, böyle bir durum yoktur. Muhıytte de böyledir.

Bir kimsenin; kardeşinin redâ´ (= süt emme) bakımından, kar­deşi olan, bir kızla evlenmesi helâldir.

Nitekim, nesep yönünden baba bîr kardeşin, ana bir bacısı ile ev­lenmesi de helâldir. Kâfî´de deböyledir.

Bir kimsenin, kardeşinin süt annesi ile evlenmesi de, haram değildir.

Keza, bir kimsenin; amcasının, halasının, dayısının ve teyzesinin süt anası ile, evlenmesi de helâldir. Vikaye Şarhi´nde de böyledir.

Keza, bir kimse; torununun süt annesi veya oğlunun süt bü­yük annesi ile de, evlenebilir. Bunların arasındaki yakınlık; süt itiba­rîyle değil de, nesep bakımından olsaydı; bu evlilik, helâl olmazdı. Tebyîn´de de böyledir.

Keza, bir kimsenin, çocuğunun süt annesini, alması da caiz­dir. Sirâcü´I - Vehhâc´da da böyledir.

Keza, bir kimsenin; oğlunun, süt kız kardeşinin annesini veya kızını yahut oğlunun süt halasının kızını, nikahlaması da helâldir. Nehru´l - Fâik´ta da ´böyledir.

Keza, bir kadının; kız kardeşinin süt babasına nikâhlanmasi caizdir.

Bir kadının,-oğlunun süt kardeşine; torununun süt babasına; oğlu­nun süt dedesine; oğlunun süt dayısına, nikâhlanmasi da caiz olur. Nesep yönünden, bunların hiç biri İle evlenmesi, caiz olmaz. Tebyîn´de de böyledir.

Sütlü bir kadın; kacasmdan boşanıp, iddetini tamamladıktan sonra, bir başkası ile evlenip, cimâ´ı mükeakip ondan bir çocuk do-ğursa; bu durumda, südün, ikinci kocasından olduğu hususunda icmâ´ vardır. Bu durumda, önceki kocanın südü kesilmiş olur.

Bu kadın, ikinci kocasından, hâmile kalmadıkça, süt, bil - icmâ, bi­rinci kocasından olur. Binâenaleyh, feu durumda, bir çocuk, bu ka­dını emse; kadının, önceki kocasının, süt çocuğu olur.

İmâm-! A´zEm Ebû Henîfe (R.A.)´ye göre, bu kadın, ikinci koca­sından hâmile kalsa bile; doğum yapmadıkça, süt, önceki kocaya aittir. Muhiyt´te de böyledir.

Bir kimoenin, evlenmiş bulunduğu, karısından, doğum yap­madan süt gelmiş ve kadın bu sütle bir çocuğu emzirmiş olsa; bu çocuk, kadının süt.çocuğu olur; erkesin ise, süt çocuğu olmaz.

Bu durumda, bu çocuğun; bu adamın, diğer kanlarından olan ço­cukları ile, evlenmesi haram olmaz.

Bir kimse ile zina ederek, bunun neticesinde bir çocuk doğuran kadın; bu sütle, başka bir çocuğu emzirse; emen bu çocuk, zina eden adamın, kendisine, usul ve fürûuna haram olur. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.

Zina eden bu kadının, emzirmiş bulunduğu kızı; zina eden kimsenin, amcası ve dayısı nikâhlıyabilir. Nitekim, bunlar; bu kadının, zinadan doğurduğunu da nikâhlıysbilirler. Tebyîn´de de böyledir.

Bir kimsenin, şüphe ile cımâ´ etmiş bulunduğu bir kadın, bu şahıstan hamile kalsa ve küçük bir çocuğu emzirmiş olsa; bu çocuk, zinâ eden şahsın, süt çocuğu olur.

Buna göre : Cima´ sebebi ile, nesebi sabit olanlar hakkında; redâ´ hükümleri de sabit olur.

Cima´ sebebi ile, nesöhin, sabit olmaması hallerinde ise; an? tarafı için, redâ´ ´hükümeri sabit olur. Muzmarât´ta da böyledir.

Bir şahısla evlenip, ondan çocuk doğuran ve bu çocuğu bir müddet emzirdikten sonra, südü kesilip, ´bilâbere, tekrar südü gelen bir kadın; bu sütle, küçük bir çocuğu emzirse; ´bu kadını emen çocu­ğu, bu adamın, diğer karılarından olan çocukları, nikâhiryabilirler. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.

Evlenmediği halde, südü gelen, bâkir-s !bir kız; bu sütle, küçük bir çocuğu emzirmiş olsa; o kız, bu çocuğun süt annesi olur. Bunların aralarında da, reâa ile ilgili, bütün hükümler sabit olur.

Bu, bakire kızı .nikahlayıp; cima1 etmeden fopşayan, bir şahıs; bu kızın, emzirmiş bulunduğu, süt kızı ile evlenebilir.

Ancak, cima1 etmiş ´bulunursa; bu kad´.nın, süt kızı ile -evienemez. Hızânetü´l - Müftîn´de de böyledir.

Dokuz yaşına girmeden südü gelen, bir kızın emzirmesinden dolayı; emzirme haramlığt te&lluk etmez.

Süt hususunda, haramiiğm meydana gelmesi için, emziren kızın, dokuz yaşında veya daha ´büyük olması lâzımdır. Cevheretü´n - Neyyî-re´de de böyledir.

Keza, yaşlı bir kadının memesinden gelen, san su —süt de­ğil — ile de, redâ´ haramlığı sabit olmaz. Fethu´l - Kadîr´de de iböySedîr.

Memesini, bir küçük çocuğun ağzına koymuş bulunan bir ka­dın; bu durumda, onun emip emmediğini bilmese; ´hüküm bakımından, şek (= şüphe) ile haramlık sabit olmaz; İhtiyat bakımından ise, sabit olur.

Memeden, çocuğun ağzına, sarı renkli ´bir su gitse ´bile; bu durum­da, redâ´ haramlığı sabit olur. Çünkü, südün rengi, değişebilir. Hızâne-tü´l - Müftîn´de de böyledir.

Bir erkekten, sut gelse de; bü erkek, bu sütle, küçük bir çocuğu emzirse; ´bu emme ve emzirmeden dolayı, redâ´ tıaramliğr. mey­dana gelmez. FetâvâyI Kâdîhân´da da´böyledir.

Südü olan ve bir çocuğu emziren, bir hünsânın, kadın olduğu bilinirse; redâ´ tıaramliğı tahakkuk eder. 8u hünsânın. erkek olduğu biliniyorsa; redâ´haramhği meydana gelmez.

8u hünsânın, erkek mi kadın mı olduğu biMnmez;. fakat, kadınlar r «Bu kadar süt, ancak kadınlarda olur-.» derlerse; bu durumda, ihtiyaten, redâ´ haraırrJjğı meydana gelir. Kadınlar, böyle söyiemezierse; bir şey usrekmez. Cevheretü´n - Neyyire´de de böyledir.

Küçük bir çocuğun; sütü oian; diri veya ölü kadım, emmesi halinde, redâ1 ´haramiığı meydana gelir, Zahîriyye´de de böyledir.

Sir kaç, küçük çocuğun; bir hayvanın südünü emmeleri jleF redâ´ haramhği meydana gelmez. Fetâvâyî Kâdıhân´da da ´böyledir.

Emişmenin, dâr-f harbte veya dâr-i islâmda meydana gefmîs olması, müsâvîdir.

Hatta, ;bir çocuk; kâfir diyarında, bir kadını emdikten sonra; emen de. emziren de: müslüman olup, dâr-i İslama gelse; bunların arasında, redâ1 hükmü sabit olur. Kerrdeî-δnin Vecîzi´nde de böyledir.

Redâ´, memeden emmekle sabit olduğu gibi, sütü, sabinin bo­ğazına dökmekle veya burun yoluyla, ağzına akıtmakla da sabit olur. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.

Süt, ´boğazın dışında, ön ve arka vsya kulak gı´bi bir menfez­den veya şırınga ile çocuğun, karnına veya dimağına uiaşss bile; redâ haramhği sabit oimaz.

imâm Muhammed [R.AJ : «Hunke [— şırınga) fl-e olursa, redâ haramhği, sâ^it olur.» buyurmuşsa da, zahir olan kavii, önceki kavildir, Fetâvâyİ Kâdîhân´da da böyledir

Bir kadının sütü, yemeğe karıştığı zaman, bu süte ateş doku­nur veya yemek pişerse; süt az oisa da, çok olsa da; bu durumda; re­dâ´ haramhği sabit olmaz.

Süte, ateş dokunmadığı halde; yemek, sütten çok olursa, yine re­dâ´haramhği sabit olmaz.

İmâm-ı A´zam Ebû Hanîfe [R.AJye göre; bu durumda; süt, çok oi­sa ´bile, yine redâ´ haramhği sabit olmaz. Çünkü, mâî {= akıcı olan) ´bir şey, mâî olmayan bir şeye karışınca; akıcı olan şey, diğerine tabi olmuş olur. Böylece de, içilefoilen şey olmaktan, çıkar. Bu sebeple: «Yemek az olur ve süt, içiiebiiecek şeküde bulunursa; ´bu durumda. redâ1 haramhği sabit olur.» demişlerdir

Keza, bu durumda : «Lokma taşındığı zaman, süt, yemekten dam­larsa, redâ´ ´haramlığı sabit olur; bu durumda, süt damlamazsa; redâ´ haramhği sabit olmaz.» da denilmiştir. Çünkü, damlayan bu süt, küçük çocuğun boğazına gittiği zaman, redâ´nın ´haram olmasına kâfîdir.

Esahh olan kavle göre; bu ´hallerin hiç birinde, İmâm Ebû Hanîfs (R.A.) indinde; redâ´nın haramlığı sabit olmaz. KâfPde de böyledir.

Sahih olan, budur. Çünkü, bu durumda, çocuk; yediği bu ye­mekle vidalanmaktadır.

Şayet, kadının sütü, koyun sütüne karışmışsa; bu karışımda, kadı­nın sütü, koyun sütünden fazla ise, redâ´ haramhği sabit olur.

Keza, bir çocuğun; bir kadının, içine ekmek doğranmış veya sevik [= kavut, kavrulmuş un) katılmış bir ´miktar sütünü içmesi veya ye-mesi halinde; eğer bu şeyde, süt tadı varsa; redâ´ haramhği sabit olur. Âlimlerimize göre, bu şeyin; lokma lokma yenmesi veya içilmesi ara­sında, bir fark yoktur. Fetâvâyi Kâdîhân´da da böyledir.

Kadının sütü, suya, ilaca veya bir hayvanın sütüne kanştırıl-mışsa; hangisi fazla ise, orra itibar edilir. Zahîriyye´de de böyledir.

Bu şeylere karıştığı zaman, sütün fazla olduğu; bu karışımda, ta­dının, renginin ve kokusunun —kaybolmadan— görünmesi ile anla­şılır. «Bunlardan birinin görünmesi de, sütün fazlalığının alâmeti sayı­labilir.» denilmiştir.

İmâm Ebü Yûsuf

Sütle, karışmış bulunduğu şey; birbirine eşit ise; redâ1 haram-!ığı sabit olur. Çünkü, bu karışımda: süt, diğerinden fazla değildir, Bahru´r - Râık´ta da böyle-dir.

İmâm Ebü Hcnîfe (R.A.) ile İmâm Vûsuî (R.A.)´a göre; Jkl kadının 3üdü, birbirine karıştığı saman; hangi kadının, sütü çoksa, redâ´ haramlığı ona teallukeder.

İmâm Muhammed (R.A.)´e göre ise; az veya çok olması arasında bir fark yoktur; her durumda, bu iki kadın için de, redâ´ haramlığı mey­dana gelir. İmâm Muhsmmsc! (R.A.), bu kavli de; İmâm Ebû Hanîfe (R.A.)´den rivayet etmiştir. Zahir ve ihtiyata uygun oian kavil de, bu­dur. Tebyîn´de de böyledir.

«Esslih olan, imârn Muhomrnsd (R.AJ´dsn gelen, bu kavildir.» denilmiştir. İbn-î Melik´in Mecmsu´I.-Bahreyn Şe^hi´nde de´böyledir.