- Suriye’deki yangının “gör” dedikleri

Adsense kodları


Suriye’deki yangının “gör” dedikleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Sun 30 September 2012, 08:15 pm GMT +0200
Suriye’deki yangının “gör” dedikleri

İbrahim BARAN • 91. Sayı / EDİTÖRÜN NOTU


Ortadoğu coğrafyası tarihin birçok döneminde kana, gözyaşına ve zulme şahitlik etti. Adalet kavramının Ortadoğu halklarının hafızalarından silindiğini iddia etsek yanılmış olmayız. Adaleti şiar edinmiş, politikalarını adalet düsturu üzerine belirleyen Osmanlı tecrübesiyle birlikte kısa süreliğine de olsa nefes alan Ortadoğu halkları, imparatorluğun bu bölgeden çekilmesiyle birlikte eski günlerini aratacak bir duruma geldi. Bu satırlarda birkaç aydır İslam coğrafyasında yaşanan zulümlerden bahsediyoruz maalesef. Filistin’de yarım yüzyılı aşkın bir süredir devam eden zulüm bitmiyor, Ortadoğu’nun diğer Müslüman toplulukları diktatörlük çağında zulüm altında kaldılar. Ve bugün Uzak Doğu’nun uç noktasında bulunan Arakan’da zulüm soğuk yüzünü gösteriyor.


Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Zulmü her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur” sözü Ortadoğu’da yaşanan ve en şiddetli şeklini bugün Suriye’de gördüğümüz Arap Baharı hareketini özetler nitelikte. On binlerce insan durup dururken sokaklara dökülmüyor elbette. Bu insanları isyan ettiren, çileden çıkaran sabırlarını sonlandıran şey, yıllardır babadan oğla geçen diktatörlük rejimleri. Onlar kendilerini diktatör olarak adlandırmasalar da, yaşananlar, mevcut rejimlerin diktatörlükten başka bir şey olmadığını gösteriyor. 1982’de Hama’da on binlerce insanı katleden zihniyet, katliamı gerçekleştirirken “insan hakkı” kavramını lügatlerinden çıkarmış olmalı. Baba Esed’in 2000’deki ölümünün ardından yerine geçen Oğul Esed’in iktidarında da bir şey değişmedi. Dolayısıyla Suriye’de bugün yaşananları değerlendirirken geçmişi göz ardı etmeden konuşmak, yazmak durumundayız. Şunu da ifade edelim: Zulüm ne kadar şiddetli olursa olsun, haksızlığın boyutu ne kadar büyük olursa olsun İslam’da savaşmanın da, mücadele etmenin de bir hukuku var. İntikam alınırken mazlum insanların hunharca öldürülmesi de kesinlikle kabul edilebilir değil.

Mostar’ın geçmiş sayılarında Suriye hep tartışıldı, gündeme getirildi. Ancak süreç her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. Mücadele bitmiyor, zulüm bitmiyor. Suriye’de başlayan yangın henüz sönmedi. Bu ay dergimizde konuyu son yaşanan gelişmelerin ardından detaylı bir şekilde ele aldık. Dosyada yer alan yazılar Suriye’de yaşananların tarihçesine, bugününe ve sürecin gelecekte nasıl şekilleneceğine ilişkin ipuçlarını ihtiva ediyor. Taha Kılınç, Doç. Dr. Mehmet Akif Okur ve Nuh Yılmaz konu ile ilgili sahici bir çerçeve çiziyorlar. İlhan Tanır’ın yazısı ise Suriye’ye giderek olaylara yakinen şahitlik etmiş bir gazetecinin izlenimlerini aktarması bakımından ayrıca önemli. Tanır’ın yazısında göreceğiniz fotoğraflar kendi objektifinden. Bu yazı ve fotoğraflar, Suriye’de bildiklerimizden çok daha fazlasının yaşandığını anlatıyor bize. Temennimiz bu yangının bir an önce sona ermesi ve bölgede barışın hâkim olması.

Ayrıca bu sayıda geçen ay dergimizi hazırlama evresinde yaşanan ve kısa birkaç anekdotla değindiğimiz Arakan zulmü ile ilgili Ali Şahin imzalı kritik bir yazı okuyacaksınız. Ali Şahin’in samimi ifadeleri, yalnızca kendini düşünerek yaşayan dünyaya çok şey söylüyor. En çarpıcı ifade de bence şu: “Müslüman coğrafyaların umurundan uzak Arakanlılar…”

Mostar’da bu ay yine ilginç bir söyleşi yer alıyor. Gazeteci Atılgan Bayar tarafından son dönemde yeniden gündeme getirilen ve yine kendisi tarafından kitaplaştırılan “Müslüman Roma” kavramıyla ilgili çarpıcı cümleler okuyacaksınız.

Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle…

7/C
Mon 6 January 2014, 07:51 pm GMT +0200
ALLAH İNŞALLAH yardımcıları olur.:(İNŞALLAH bir insan böyle kötü bir yerde kalmaları çok kötü. :'( :'( :( :(