saniyenur
Wed 25 January 2012, 11:45 am GMT +0200
SÜNNETULLAH VE ÖNEMİ
Sünnet kelimesinin anlamı; adet, usul, takip edilen yol, önceden kararlaştırılmış ve tekrarlanan fiil veya daha açık bir ifadeyle belirli durumlarda tekrarlanan belirli fiiller demektir. 'Sünnet-i seniye' Resulullah (s.a.v.)'in sözlerini, emirlerini, hallerini ve hareket düsturlarını içerdiği gibi 'Sünnetullah1 kavramı da alemlerin yegane Rabbi olan Allah (c.c.)'ın yaratılışla ve yaratılmışlarla ilgili değişmeyen kanunlarını içerir. Allah (c.c.)'ın gerek. beşeriyet ve mahlukat aleminde, gerekse kainatın diğer hadiselerinde devam eden adetine Sünnetullah denildiği gibi, Âdetullah da denilmektedir.
Şanı yüce Rabbimiz yarattığı herşey için bir yasa, bir kanun koymuştur. Yaratılmış herşey bu kanunlara, daha açık bir ifadeyle Sünnetullah'a mutlak bağımlıdır. Yaratılmışların bu kanunları değiştirmeleri veya Sünnetullah çerçevesinin dışına çıkmaları, çıkabilmeleri mümkün değildir. Çünkü bu sünnetin sahibi, gerçek güç ve kuvvet sahibi olan Allah (c.c.)'dır.
Bir beşerin sünneti ile Rabbimizin sünnetini birbirinden ayrı değerlendirmemiz gerekir. Mesela bir insan, sünnetinde olan bir davranışı bazı durumlarda gösteremeyebilir. Çünkü bir beşerdir ve beşer olduğu için bazı menfi durumlardan etkilenmesi, aciz kalması mümkündür.
Oysa ki Rabbimizin sünneti için böyle bir durum söz konusu değildir. Sünnetullahın önüne geçebilecek, Sünnetullah! değiştirebilecek ve erteleyebilecek hiçbir güç ve kuvvet yoktur. Nitekim Kur'an'ı Kerim'de bu gerçek açıkça beyan edilmektedir.
Allah'ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve Allah'm sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın. Fatir 43
Kainatta müşahade ettiğimiz bütün olaylar, Rabbimizin emri ve sünneti istikametinde vuku bulmaktadır. Bazı çevrelerin tabiat kanunları dedikleri ve tabiata malettikleri bu olaylar, Allah'ın emri ve sünnetiyle meydana gelmekledir.
Şimdi ekmekte olduğunuzu gördünüz mü? Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirmekte olan biz miyiz? Vakıa 63.64
Taneyi ve çekirdeği yaran kuşkusuz Allah'tır. O, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarıcıdır. Enam 95
Şimdi içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu sizler mi. buluttan indiriyorsunuz, yoksa indirmekte olan biz miyiz? Vakıa 68.69
Sizin için gökten su indiren O'dur.16-Nahl 10
Allah gece ve gündüzü evirip çevirir. Hiç şüphesiz, bunda basiret sahipleri için birer ibret vardır. 24-Nur 44
İnsanlar, yaratılışla ilgili bu kanunlara karşı acizdirler. Bu kanunları değiştirmeye güçlerinin yetmeyeceğini bildikleri için, isteyerek veyâ istemeyerek bu kanunlara uyum sağlarlar. Yapacakları herhangi bir işi, bu kanunlara uygun olarak yaparlar. Bu kanunlara uymazlarsa, bu kanunları dikkate almazlarsa, yaptıkları işten netice alamayacaklarını bilirler. Çiftçilikte uğraşan bir insan, bilerek veya bilmeyerek tohum ve toprakla ilgili kanunlara itaat eder. Her tohumun her toprağa ekilmeyeceğini, hangi tohumun ne zaman ve ne kadar derinliğe ekilmesi gerektiğini bilir ve bütün bunları dikkate alır. Bunları dikkate almadığı zaman çalışmalarının boşa gideceğini bilir. Yazın ekilmesi gereken bir tohumu 'Yazın havalar sıcak olur!" diyerek kışın ekemez. Çünkü karşı karşıya bulunduğu kanunlar, onun keyfine göre değişebilecek kanunlar değildir. Bu kanunlar ona uymayacağı için, kendisi bu kanunlara uyar.
Diğer işlerde de durum aynıdır. Mesela demir serttir ve ısıtılınca yumuşar. Bu olay demiri yaratan Rabbimizin, demirle ilgili bir sünnetidir. Elindeki demire şekil vermek isteyen demirci, demiri yumuşatabilmesi için bu sünneti dikkate alması ve demiri ısıtması gerekmektedir. Aksi halde soğuk demire ne kadar çekiş sallarsa sallasın, istediği neticeye ulaşamayacaktır.
Şanı yüce Rabbimizin insan ve toplumlarla ilgili sünneti de vardır. Herhangi bir insanın sapıklığı veya hidayeti, Sünnetullah istikametinde vuku bulmaktadır. Kim ne yaparsa nasıl davranırsa hidayete mazhar olur, bu Sünnetullah ile,.ilgili ayet-i kerimelerde beyan edilmektedir. Bunlardan birkaç tanesini zikredebiliriz.
Kim Allah'a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. Tegabün 11
Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve biz de onların hidayetlerini artırmıştık. Kehf 13
Allah dilediğini buna seçer ve içten kendisine yönelenleri hidayete eriştirir. Şura 13
Allah bir topluluğa hidayet verdikten sonra, onlara korkup-sakınacakları şeyleri açıklayıncaya kadar, onları sapıklığa sürükleyecek değildir. Tevbe 115
Allah'ın ayetlerine inanmayanları Allah hidayete ulaştırmaz ve onlar için acıklı bir azap vardır. Nahl 104
Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete eriştirmez. Zümer 3
İnsanların hidayetine veya sapıklığına ilişkin Sünnetullah olduğu gibi, toplumların durumu ve akibetiyle ilgili Sünnetullah hükümleri de bulunmaktadır. İçinde bulundukları topluma karşı duydukları sorumlulukla bazı çalışmalara yönelen kimselerin, toplumlarla ilgili Sünnetullah'ı mutlaka ve mutlaka bilmeleri ve dikkate almaları zorunludur.
Fakat ne yazık kİ, halkında müslüman olan birçok ülkede İslam adı altında ortaya çıkan çalışmalarda bu Sünnetullah'tan kaynaklanmayan ve bu Sünnetullah'a zıt olan eylem biçimleriyle karşılaşılmaktadır. Toplumlar
ilgili Sünnetullah'ı bilmiyen ve dikkate almayan bu insanlar, soğuk demire çekiç sallayan demirci gibidirler. Sünnetullah'ı dikkate almadıkları için çalışmaları neticesiz kalmakta ve neticesiz kalan bu çalışmalar ne yazık ki günümüzde de devam etmektedir. Bu kişi ve grupların, toplumlarla ilgili Sünnetullah'ı idrak etmeleri, çalışmalarına ve eylemlerine bu Sünnetullahın ışığında yön vermeleri gerekir. Çünkü tevhidi mücadelede bizlere örnek olan bütün peygamberler, toplumsal çalışmalarında bu Sünnetullah'a göre hareket ediyorlardı. Cahili bir toplumda tevhidi mücadeleyle görevlendirilen birçok peygamberin, cahiliye mensuplarına ilettikleri davet ve bu daveti iletirken gösterdikleri tavır, Sünnetullah gerçeğinden kaynaklanıyordu. Şüphesiz ki peygamberlerine yol gösteren şanı yüce Rabbimiz, bu peygamberlere sünnetine uygun bir yol gösteriyordu. Peygamberlerin yoluna talip olan günümüz müslümanlarının da bu sünneti bilmeleri ve bu sünnete göre hareket etmeleri gerekmektedir. Tevhidi yol, Sünnetullah'a uygun olan bir yoldur. Sünnetullah'a uygun olan bu yolda bulunabilmek için elbetteki Sünnetullah'a uymak zorunludur. Netice olarak Sünnetullah bizim arzu ve isteklerimize göre değişmeyeceği için, bizim Sünnetullah'a göre değişmemiz ve Sünnetullah'a göre hareket etmemiz gerekmektedir.