- Sünnetin Hüccet Olması

Adsense kodları


Sünnetin Hüccet Olması

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ayten
Mon 18 October 2010, 12:02 am GMT +0200
Sünnetin Hüccet Olması

a- Mutlak Mânâda Sünnetin Hüccet Olması

Geçmişte sünneti delil kabul etmeyenler olmuştur. Bunlardan söz eden eş-Şâfiî, onların isimlerini açıklamamıştır. Şeyh el-Hudârî' de, eş-Şâfiî'nin bahsettiği inkarcıların Mutezile'nin olabileceğini anlatmıştır. Hakikaten İbn Kuteybe'nin, sünnetin hüccet oluşunu Mutezile'nin inkar ettiğini anlatmakta olduğunu görürüz55.

Diğer taraftan Şia ve Haricilerin de sünnete karşı tutumları menfidir. Biz burada Ehl-i Sünnet'in mensubu olmadıklarını iddia edenlerin yanıldıklarını kısaca açıklayacağız.

Târih ve ilmî değeri olan bir konuşmayı buraya kaydediyoruz. İmrân b. Hüsayn, bir adama şefaattan bahsediyordu.

Orada bulunan bir adam, "Ey Eba'n-Necd, bize bir çok hadis rivayet ediyorsun ki, biz onların aslını Kur'ân'da bulamıyoruz," dedi.

İmrân kızdı ve o adama, "Kur'ân okuyor musun?" dedi. Âdâm, "evet" dedi. İmrân, "Kur'ân'da yatsı namazının dört, akşamın üç, sabahın iki, öğlenin dört, ikindinin dört rekat olduğunu bulabildiniz mi?" dedi. Adam "hayır!" dedi. İmrân "bu bilgileri nereden aldınız? Bu bilgileri bizden almadınız mı? Biz de onları, Rasûlullâh'tan almadık mı? Kırk koyunda bir koyunun verileceğini Kur'ân'ı Kerîm'de bulabiliyor musunuz?..." dedi56. İşte bütün bunların cevabını sünnetten öğreniyoruz.

"O, kitab-ı ve hikmeti öğretiyor..." (Âl-imrân, 164) âyetinde-ki hikmetten maksat da sünnettir57.

Târihte, sünnetin delil olmayacağını söyleyenler olduğu gibi, günümüzde de bu düşünceye sâhib olanlar vardır. Bunların ileri sürdükleri dört şüphenin cevabını burada kısaca zikredelim:

1- "Biz Kitabda bir şey eksik bırakmadık" (el-Enam, 38) âyeti, ayrıntılı olarak her şeyin Kur'ân'da anlatıldığını ifâde etmez. Her şey özet olarak Kur'ân'da yer almıştır. Ancak tafsilâtı hadislere bırakılmıştır.

2-"Kur'ân'ı biz indirdik Yine O'nu biz koruyacağız" (el-Hicr 9) âyeti de sadece Kur'ân'ın korunmayacağım belki de Kur'ân'ın bir şerhi ve tefsiri durumunda olan hadislerin de korunacağını göstermektedir.

3- Hadisin, bi'setin ilk yıllarında yazılmaması, Kur'ân-ı Kerîmle karışabileceği ihtimalinden dolayıdır. Daha sonra bu ihtimâl kalkıp Kur'ân'ın tanınması sebebiyle, hadisleri yazmaya izin verilmiş ve Asr-ı Saadet'te birçok sahife meydana gelmiştir.

4- "Benden size hadisler gelecektir. Kur'ân'a uyanlar benimdir. Uymayanlar ise benim değildir" rivayeti zayıf bir hadistir58. Evet Kur'ân'la çelişen hadisle amel edilmez. Ancak Kur'ân'ın, hüküm belirtmediği konularda zayıf hadisin delil olması caizdir59.

Özet olarak şunu belirtelim ki, sünnetin hüccet olmasını inkâr edip İslâmiyet'in Kur'ân'dan ibaret olduğunu -Allah'ın dinini ve seri'at ahkâmının tümünü kavrayan- hiç bir müslüman ileri süremez. Zira bu iddia gerçeğe aykırı düşer. Çünkü şeriat'ın ahkâmının çoğu sünnetle sabittir. Kur'ân'da zikredilen ahkâmın çoğu mücmel ve genel kaidelerdir. Bunun için meselâ beş vakit farz namazını, daha bir çok ahkâmı Kur'ân'da bulamadığımız zaman sünnete bakıyor ve aradığımızı orda buluyoruz60.

b- Sünnetin Haber-i Ahâd Olarak Delil Oluşu

Haberler; râvilerin azlığı, çokluğu itibariyle başlıca iki kısma ayrılır:

Mütevâtir haber: "Bir grubtan sonra, diğer bur zümrenin nakletmesi suretiyle Hz. Peygamber'e kadar ulaşan, onda nihayet bulan şeydir"61. Çok çeşitli tariflere sahib olan mütevâtir haberler, Hanefilere göre, elle tutmuşcasına kesin ilim ifade eder62. Bu hususta daha değişik bilgiler verilmiştir. Ancak genellikle ilim ifade ettiğinde şüphe yoktur.

Ahâd haber ise : Aslında tek kişinin rivayet ettiği haberdir. Burada, mütevâtir olmamakla beraber bir, iki veya daha çok kişinin rivayet ettiği hadislerdir63 şeklinde tarif edilmiştir.

Sünnetin Kur'ân-ı Kerîmle münasebeti anlatılırken onun Kur'ân-ı Kerîm'i tahsis, tafsil, beyân, takyid ettiği beyan edilir. Artık şöyle denir: Sünnet olmadan Kur'ân-ı Kerîm'i anlama durumu düşünülemez. Nitekim eş-Şâtibî (5.790/1388), sadece Kur'ân'a bağlanmayı kabul etmemektedir64.

Ahâd haberler zan ifade eder. Bu sebeble cüzî itikadı meseleler hariç kesin ilimle sabit olan itikâdî konularda kullanılmaz. Ancak zannî galip ifade etmesi kafî olan konularda ahâd hadislerle amel etmek vacibtir. Hatta sahabe asrından günümüze kadar, vâhid haberlerle amel edilmesi sebebiyle, icmâ hasıl olmuş, dolayısıyla vâhid haberlerin kesinlik ifâde ettiği kabul edilmiştir65.

Vâhid haberlerle, sahabeden günümüze kadar amel edildiğine bir misal verelim: Kıble, Mescidi'l-Aksâ'dan, Mescidi'l-Haram'a döndüğü sırada, bir kişi sabah namazında Küba mescidine gelmiş ve kıblenin değiştiğini haber vermiştir. Bunu duyan sahabe bu bir kişinin haberine uyarak yüzlerini hemen Mescidi'l-Haram'a doğru döndürmüşlerdir. Yine Enes b. Mâlik ve arkadaşlarının nakline göre bir kişinin içkilerin haram edildiğini haber vermesiyle içki içenler içkilerini dökmüşlerdir. Haber-i vâhid'le amel edildiğini isbat eden daha birçok misal verilebilir. Zira o, fıkıh ilminde delil olarak çok kere kullanılmıştır66.

Haber-i vâhidler, itikadda da Ahmed b. Hanbel, el-Eş'arî (ö. 324/934) ve İbn Hazm (ö.456/1063) gibi alimler tarafından delil olarak kullanılmıştır67. (Daha fazla bilgi için "Kelâm İlminde Kullanılan Hadîsler" isimli eserimize bakınız).

Şarkiyatçıların Sünnete Bakışları

Kör taassubla hareket eden ve müslümanların zenginliklerini almak isteyen haçlılar, iki yüz yıla varan kanlı savaşların sonunda mağlup olmuşlardır. Bu mağlubiyetlerinden sonra, kültür ve düşünce emperyalizmine yönelmişler. Bu sebeble İslâmî gerçekleri yozlaştırmak, bulandırmak istemişler ve şu çalışmalara girmişlerdir. Şimdi bunları kısaca kaydedelim:

1-İslâmla ilgili her şeye çirkin tahmin ve yaklaşımlarda bulunmuşlar.

2- Müslüman bilgin, devlet ve din adamlarına karşı suizan yapmışlar. Özellikle birinci yüzyılda zayıf yöneticileri de kibirli insanlar olarak değerlendirmişlerdir.

3- Çoğunlukla İslâm medeniyetini küçümsemiş ve ciddiye almamışlardır.

4- Bilmedikleri İslâm ahlâkının özelliklerini, kendi toplumlarının ahlâkı ile kıyaslıyarak bir yargıya varmak istemişlerdir.

5- Kendi düşüncelerine uyum sağlayacak biçimde kaynaklan değiştirmek üzere çalışmışlardır.

6- İslâm kaynaklarını çoğu yerde kasıtlı ve belli bir amaca bağlı olarak tahrif etmişlerdir.

7- Alıntı yaptıkları kaynaklan değiştirip, karıştırmak için gayret sarfetmişlerdir.

İşte sözünü etmeye çalıştığımız bu ruhla tarih, fıkıh, tefsir, hadis, edebiyat gibi İslâmî ilimler üzerinde çalışma ve araştırmalarda bulunmuşlardır68.

Bu sahadaki oryantalistlerin en tehlikelisi, en saptırıcı görüşlerde bulunanı Macar Yahudisi Goldziher'dir69. Batılılar onun eserlerinden alıntılarda bulunduğu gibi, Ahmet Emin, "Fecru'î-İslâm" adlı eserinde, doktor Hasan Abdulkadir, "İslâm Tarihine Genel Bakış" adlı eserinde bir kısım yanlış iktibaslarda bulunduğuna dair bir misal verelim.

Goldziher, ez-Zührî hakkında şu iftirada bulunur. Emevî halifesi Abdu'l-Melik b. Mervân, halkı Ka'be'yi Hac etmekten menetti. Zira o zaman Abdullah b. Zübeyr ile savaş yapılmakta idi. Abdu'l-Melik, Mescid-i Aksa'da, Kubbetü's-Sahra'yı, Ka'be'ye karşılık, tavaf ve hac etmeleri için yaptırdı. Sonra da, halkın dînî bir inanç olarak haccetmesi için ez-Zührî'yi buldu. ez-Zührî de bu konuda bir çok hadis uydurdu. Bunlardan biri de, "Bineklerinizi ancak üç mescid için hazırlayın. Bunlar da benim şu mescidim, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksâ'dır"70. ez-Zührî'nin Halife Abdu'l-Melik'in dostu olması, uydurma işini ez-Zührî'nin yapmasına imkan verdi.

ez-Zührî'nin bu hadisi uydurduğu hususunda kesin bir delil yoktur. Goldziher, ez-Zührî'ye iftira etmekle yetinmedi. Medinede bulunan Ata, Tavus, Mücahid, İbn Cüeyc, İbn Uyeyne ve bir çok ulemaya iftirada bulunmuştur.

ez-Zührî'nin uydurduğu ileri sürülen hadisin durumu incelendiği zaman Goldziher'in iftira ettiği ortaya çıkmaktadır. Zira Goldziher'e göre büyük kubbeyi, Mescid-i Aksa'da Abdu'l-Melik yaptırdı71. Tarihçilerden, İbn Asâkir, Taberî, İbn Esir, İbn Kesir ve benzerlerine göre, Hâlid b. Abdi'l-Melik yaptırmıştır72.

Bineklerin hazırlanmasını ifade eden hadis sadece ez-Zührî tarafından değil daha başkaları tarafından da rivayet edilmiştir. Gerçekleri araştıranlar Goldziher'in tam bir müfteri olduğunu ortaya koymuşlardır73.

Goldziher'den sonra, Avrupalı ve diğer yerlerdeki bir çok müsteşrikler onun yolundan gitmiştir. Ayrıca, bazı konularda "Fecru'l-İslâm" isimli kitabın yazan Ahmed Emin, "Advâ âlâ's-Sünneti'l-Muhammediyye", Türkçesi, "Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması" adlı eserin sahibi Mahmud Ebu Reyye'de yine onun yolundan gitmişlerdir74.

Buraya kadar sünnetin önemini anlatmaya çalıştık. Sünnetin yüce mertebesini, kıymetini ancak Hz. Peygamber'e sevgi besleyen ve her işinde O'nu örnek alan kişi bilir. Aslında Rasûlullah'a olan imân da ancak O'nun sevgisi ile kemale erer.


--------------------------------------------------------------------------------

55 es-Sibâî, es-Sünne, s.148-150 Beyrut 1978.
56 es-Suyûtî, Miftâhu'l-Cenne fi'l-İhticâci bi's-Sünne. s. 21, Beyrut 1987; el-Hatib el-Bağdâdî, el-Kifâye s. 48-49 Mısır 1972.
57 es-Suyutî, Miftâhu'l-Cenne, s. 17.
58 es-Suyutî, Miftâhu'l-Cenne, s.36.
59 es-Sibâ'î, es-Sünne s. 163.
60 es-Sibâ'î, a.g.e. s. 165.
61 Koçkuzu Ali Osman, Rivayet ilimlerinde Haber-i Vahitler s. 56.
62 Koçkuzu Ali Osman a.g.e. s.71.
63 Koçkuzu Ali Osman a.g.e. s.78-79
64 Koçkuzu Ali Osman a.g.e. s. 101.
65 es-Sibâî a.g.e. s. 169.
66 es-Sibâi a.g.e. s. 173-186.
67 Koçkuzu, A. Osman, a.g.e s. 141.
68 es-Sibâ'i a.g.e. s. 188.
69 es-Sibâ'i a.g.e. s. 189.
70 es-Sibâ'i a.g.e. s. 191.
71 es-Sibâ'ia.g.e. s.217.
72 es-Sibâ'i aynı yer.
73 es-Sibâ'i a.g.e. s.218.
74 es-Sibâ'i a.g.e. s.236-240,320.

Canani
Thu 14 July 2011, 07:53 pm GMT +0200
Rabbim razı olsun...Rabbim öğrendiklerimizi ilmimize dönüştürsün aminnnnn...