- Sünnet Üzere Bulunan En Büyük Topluluk Anlamında Cemaat

Adsense kodları


Sünnet Üzere Bulunan En Büyük Topluluk Anlamında Cemaat

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Tue 5 July 2011, 10:28 pm GMT +0200
Cemaat, Müslümanlar Topluluğu Hakkında ve Bir İmam Yahut Şeriatte Asıl Dayanağı Bulunan Herhangi Bir Dini Mesele Yada Herhangi Bir Dünya Maslahatı Etrafında Birleşmeleri Halinde, Sünnet Üzere Bulunan En Büyük Toplulukları (es-Sevhâdu’l-A’zam) Hakkında Da Kullanılır


Cemaat kavramı, herhangi bir kayda bağlı olmaksızın mutlak olarak kullanıldığında, ilk anlaşılan budur. Burada cemaat imamet, cihad gibi herhangi bir iş yahut müslümanların büyük maslahatlarından, din ve dünya işlerinden birisi etrafında toplanmaları halinde sünnete sımsıkı sarılan müslümanların büyük çoğunluğu anlamındadır. Çünkü bu durumda müslümanlardan ayrılmak ve onlara muhalefet etmek helâk oluştur, ayrılıktır, cemaatin dışına çıkmaktır ve din bundan sakındırmıştır.

Buhari’nin, Sahih’inde Huzeyfe b. el-Yemân -Radıyallahu Anh-’dan kaydettiği şu hadis bunlardan birisidir: “İnsanlar Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem-’a hayra dair soru sorarlar ben de ona beni gelir bulur korkusuyla şerre dair soru sorardım...” Daha sonra bir takım şer ve fitneleri sözkonusu ettikten sonra Huzeyfe -Radıyallahu Anh- şunları söylemektedir: “Eğer bu beni yetişecek olursa, bana ne emredersin? (Peygamber) buyurdu ki: “Müslümanların cemaatine ve imamlarına bağlı kalınız.” Şâyet cemaatleri de, imamları da yoksa diye sordum, şöyle buyurdu: “Bütün bu fırkalardan uzaklaş, istersen sen bu halde ölüm gelip seni yetişinceye kadar sürecek olsun, bir ağacın gövdesini dişlerinle ısırmış ol.”[129]

Usâme b. Şerîk -Radıyallahu Anh- da Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-’dan şöyle buyurduğunu zikretmektedir:

“Allah’ın eli cemaatin üzerindedir.”[130]

İbn Abbas -Radıyallahu Anh-’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem- buyurdu ki:

“Allah’ın eli cemaat ile birliktedir.”[131]

İbn Abbas -Radıyallahu Anh- Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-’dan, şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:

“Her kim emirinden hoşuna gitmeyecek bir şey görürse, ona sabretsin. Çünkü hiç şüphesiz cemaatten bir karış ayrılıp da ölen bir kimse mutlaka cahiliye ölümü ile ölür.”[132]

Abdullah b. Mesud -Radıyallahu Anh- dedi ki: Rasûlullah -Sallallahü aleyhi vesellem- buyurdu ki:

“Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına ve benim Allah’ın Rasûlu olduğuma şehadet eden müslüman bir kimsenin kanı ancak şu üç husustan birisi ile helâl olabilir: Cana karşılık can, zinakâr evli ve dininden ayrılıp cemaati terkeden bir kimse.”[133]

Kimi ilim ehli şöyle demiştir: “Bundan maksat dinini terketmesi suretiyle müslümanların cemaati terketmiş olacağıdır.”[134]

Zeyd b. Sabit -Radıyallahu Anh-’ın rivayet ettiği hadiste Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın şu buyruğu da bu kabildendir:

“Üç haslet vardır ki hiçbir müslüman kalbi bunları yerine getirmekte kusur göstermez: Ameli Allah için ihlâsla yapmak, yöneticilere nasihat etmek ve cemaate bağlı kalmak. Çünkü onların davetleri (onları) arkalarından kuşatır.”[135]

İbn Hacer’in, Fethu’l-Bâri’de naklettiğine göre de Taberî şöyle demiştir: “Doğrusu şu ki bu haberden[136] maksat başlarına emir olarak getirmekte bir araya geldikleri kimseye itaat etmekte olan cemaate bağlı kalmaktır. Kim ona yapılan bey’ati bozarsa, cemaatin dışına çıkmış olur.”[137]

O halde sünnette varid olmuş “cemaat” ile ilgili lafızların çoğu bu anlamlara yönelik kabul edilir. Yani bir emir yahut din ya da dünya işlerinden herhangi bir iş etrafında çoğunlukları ya da -çoğunluğu teşkil etmeseler dahi- ilim adamları fazilet, salâh ve istikamet sahibi kimseler ile hal ve akd ehli kimselerin şahsında temsil edilmeleri halinde, din ya da dünya işlerinden herhangi bir iş yahutta bir emir etrafında toplanmaları halindeki müslüman cemaat anlamındadır. Ancak bütün bunlar(da itaat), sünnete ve ma’rufa uymak şartına bağlıdır.[138]


[129] Hadis Buhari ve Müslim tarafından rivayet edilmiştir. Bk. Buhari, Fiten, Babu Keyfe’l-Emru izâ lem tekun Cemaa, hadis: 7084; Fethu’l-Bâri, XIII, 35. Müslim, Hadis: 1847.

[130] Hadisi İbn Ebi Âsım, es-Sünne, I, 40’ta rivayet etmiş olup, el-Elbanî sahih olduğunu belirtmiştir.

[131] Tirmizi, Sünen, Fiten 7, Hadis no: 2166, Tirmizî: Bu hasen, garib bir hadistir demiştir. IV, 466.

[132] Buharî, Fiten 2, Hadis: 7054, Fethu’l-Bâri, XIII, 5; Müslim, 1849.

[133] Buharî, Diyat 6, Hadis: 2878, Fethu’l-Bâri, XII, 201; Müslim, Hadis: 1676.

[134] İbn Hacer’in hadise dair açıklaması için bk. Fethu’l-Bâri, XII, 201-202.

[135] İbn Ebi Âsım, es-Sünne, Hadis no: 94, I, 45. el-Elbanî isnadının sahih olduğunu belirtmiştir.

[136] Bununla Peygamber (s.a)’ın Huzeyfe (r.a)’a: “Müslümanların cemaatine ve imamlarına bağlı kalırsın.” buyruğunu kastetmektedir.

[137] Fethu’l-Bâri, XIII, 37.

[138] Burada “maruf” ile şer’î anlamını yani münkerin zıttı olan maruf’u kastediyorum.


 


ceren
Fri 9 September 2016, 07:36 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim bizleri sünnet üzere ehli imandan ,ehli sünnetden olan ve cemaat halinde olup allahın rahmetine kavuşan kullardan olalım inşallah...