hafiza aise
Wed 27 April 2011, 10:17 am GMT +0200
Sözünde Samimi Olanlar
Meclisteki kasvet havası artarak devam ediyordu; akla gelebilecek her türlü ihtimal mantık dışı bulunuyor ve bir türlü çıkış yolu bulunamıyordu. Derken Beni Kurayza ve Beni Nadir'e mensup olmayan ve onlardan daha yerleşik bulunan Hüzeyl kabilesinden Sa'ye'nin oğullan Üseyd ve Sa'lebe kardeşlerle bunların amcaoğlu Esed İbn Ubeyd ileri atılarak şunları söylemeye başladılar:
- Ey Beni Kurayza cemaati! Allah'a yemin olsun ki.O'nun Resülullah olduğunu sizler de biliyorsunuz; O'nun sıfatı elimizdeki kitaplarımızda vardır! O'ndan, hem bizim hem de Beni Nadir'in alimleri hep bahsedegelmişlerdir! (Huyeyy İbn Ahtab'ı göstererek) İşte bu da, Cübeyr İbn Heyyebô.n ile birlikte onların başında gelir! Bizim aramızdaki en doğru adamdır o ve vefat etmeden önce bize, O'nun sıfatlannı bütün açıklığıyla bahsedip anlatmıştı.
Bu sözler de hoşlarına gitmemişti:
- Biz, Tevrat'ı bırakamayız, diyorlardı. İş iyice inada binmişti; her şeye rağmen adamlar, göz göre göre ve iradi olarak ölümü tercih ediyor, sonuçlarını bilerek her şeyleri olarak gördükleri dünyaları adına son adımlarını atıyorlardı. 214
Bu sırada devreye Amr İbn Su'dd girdi; şöyle sesleniyordu onlara:
- Ey Yahudi topluluğu! Sizler, hiç yok yere Muhammed'le aranızdaki anlaşmayı feshettiniz ve böylelikle aranızda sözleşme adına bir şey kalmadı! Ancak ben, daha önce de buna katılmadığını gibi bundan sonra da sizin bu anlamsız zulmünüzde size ortak olmayacağım! Şayet siz, Muhammed'e tabi olmayacaksanız, en azından Yahudi olarak kalın ve O'na cizye vermeyi kabul edin; gerçi bunu O'nun kabul edip etmeyeceğinden de emin değilim!
- Bizler, Arapların kelle başı bizden cizye almalarına razı olamayız; bizim için ölüm bundan daha hayırlıdır, diyorlardı. Bu teklif de kabul görmemişti; Beni Kurayza üzerine öyle bir inat hakim olmuştu ki, önlerine cennete uzanan bir merdiven bile konulsa bu inatlarının tesiriyle o merdiveni bile kullanmaktan uzak duracak, merdiveni de onu oraya yerleştireni de istiskal edeceklerdi. Bunu gören ve Beni Kurayza' dan ümidini kesen Anır:
- Öyleyse ben sizlerden beriyim, diyecek ve meclisi terk ederek kendi yolunu kendi iradesine göre belirleyecek bir adım atacaktı. Sa'ye'nin iki oğlu ve Esed İbn Ubeyd ile birlikte kaleden dışarı çıkarken, orada nöbet bekleyen Muhammed İbn Mesleme:
- Kim o, diye seslenecek, o da:
- Anır İbn Su'da, diye cevap verecekti. Tanıdığı bir isimdi ve
faziletiyle düşüncelerindeki enginliği biliyordu. Aynı zamanda bu saatte aralarından çıkıp da gelebildiklerine göre bu adamlar, hayır istikametinde irade beyanında bulunmuş ve imana birer kapı ara-
214 O gece, muhataplannın her türlü teklife kapalı, katı tutumunu gören Üseyd ve Sa'lebe kardeşlerle Esed İbn Ubeyd, onlardan aynlacak ve Efendimiz'in huzunına gelerek Müslüman olduklannı ikrar edeceklerdi, Böylelikle onlar, Beni Kurayza'nın başına gelenlerden kendileriyle çoluk çocuklarını da korumuş olacaklardı. Bkz. İbn Abdilberr, İstiab, 1/96; İbn Hacer, el-İsabe, 1/52 (100)
lamışlardı. Bunu üzerine Muhammed İbn Mesleme, önce ona geç, dedi ve ardından da ellerini açarak şöyle dua etmeye başladı:
- Allah'ım! Kerem sahibi insanların yoluna çıkan engelleri ortadan kaldırma erdeminden beni mahrum etme!
İbn Su'da'nırı hedefinde Mescid-i Nebevi vardı; geldi oraya ve sabaha kadar burada kaldı. Ertesi sabah herkes onu, yine burada bulacağını düşünüyordu; ancak o, çoktan oradan çıkmış ve bir meçhule doğru yelken açmıştı. Durum gelip de Allah Resülü'ne anlatılınca:
- O öyle bir adam ki Allah (celle celaluhü), vefasından dolayı onu kurtardı, buyuracaktı.