saniyenur
Tue 5 July 2011, 10:40 pm GMT +0200
Sözlük Anlamıyla Cemaat
Sözlükte cemaat çeşitli anlamları ihtiva eden şekillerden türemiş olabilir:
1- Tefrikanın ve ayrılmanın zıttı olan “ictimâ”dan türemiş olabilir. Nitekim bir topluluk şuradan, buradan toplanıp (ictimâ’) ettikleri vakit “kavim tecemmu etti” denilir.[104] Yine “cemea’l-müteferrik” ifadesi dağınık olan kısımları, parçaları birbirine kattı demek olur. “Cemaa ileyhi’l-kulûb” de kalbleri ona ısındırdı, bağladı anlamındadır. [105]
2- İnsanlar topluluğunun adı olan “el-cem”den türemiş olabilir. “el-Cem” ise “cemaatu’ş-şey’e” ifadesinin mastarıdır. [106]
O halde sözlükte “cemaat” lafzı ile insanlar cemaati kastedilecek olursa, bunlar herhangi bir mesele hakkında toplanıp, bir araya gelen topluluk demek olur.
el-Ferrâ dedi ki: Dağınık olanları bir araya getirip,” topladığın takdirde “cema’tu’l-kavme; topluluğu, kavmi bir araya getirdim dersin. Bu durumda bir araya gelen kimseler “mecmû’ûn” diye ifade edilirler. [107]
3- İttifak ve sağlamlaştırmak demek olan “icmâ”den gelmiş olabilir. Mesela “ecmaa’l-emra” ifadesi onu sağlam ve muhkem kıldı demektir.[108] Mesela, ilim ehli icma etti denilirken, ittifak ettiler demektir.
Cemaat çok sayıda insan[109] ve aynı maksat etrafında birleşen insanlar topluluğu demektir.
“Cemaat”e bu ismin veriliş sebebi cemaatin ictimâ ile aynı anlamı taşımasındandır, zıttı tefrikadır. Her ne kadar cemaat lafzı toplanan bir topluluğun bizatihi adı olsa bile bu böyledir.[110]
[104] Bk. Lisanu’l-Arab, “cemea” maddesi, VIII, 53-57; el-Mûcemu’l-Vasît, “cemea” maddesi, I, 135-136; Muhtaru’s-Sıhâh, “cemea” maddesi, 110-111.
[105] Bk. Lisanu’l-Arab, “cemea” maddesi, VIII, 53-57; el-Mûcemu’l-Vasît, “cemea” maddesi, I, 135-136; Muhtaru’s-Sıhâh, “cemea” maddesi, 110-111.
[106] Bk. Lisanu’l-Arab, “cemea” maddesi, VIII, 53-57; el-Mûcemu’l-Vasît, “cemea” maddesi, I, 135-136; Muhtaru’s-Sıhâh, “cemea” maddesi, 110-111.
[107] Bk. Lisanu’l-Arab, “cemea” maddesi, VIII, 53-57; el-Mûcemu’l-Vasît, “cemea” maddesi, I, 135-136; Muhtaru’s-Sıhâh, “cemea” maddesi, 110-111.
[108] Lisanu’l-Arab, el-Mûcemu’l-Vasît, Muhtaru’s-Sıhâh, aynı yerler.
[109] el-Mûcemu’l-Vasît, I, 136.
[110] İbn Teymiye, Mecmuu’l-Fetâvâ, III, 157.