- Sofinin Bir Günü

Adsense kodları


Sofinin Bir Günü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
GizEmLi_yAzaR
Tue 11 December 2007, 03:59 am GMT +0200
Aslında bilinmiyor. Sadece islâmî bilgileri Kalkancı hikâyelerinden ibaret olanlar değil, islâmî duyarlılığa sahip olanların çoğu bile bilmiyor. Bir yerde "tatmayan bilmez" kuralı işliyor. Sufi'nin bir gününü yazmaya çalışacağım. Umarım yararlı olur.

Tasavvuf bir terbiye sistemi demek. İslâm içinde bir terbiye okulu.

Amaç, insana "Allah'ı görüyormuş gibi yaşama" disiplini kazandırmak. Ya da kişiliğe, "Siz O'nu görmeseniz de O'nun sizi gördüğü" bilincini yüklemek... Size "şah damarınızdan yakın" bir Kudret'le birliktesiniz. "Nerede olursanız olun, sizinle birlikte olan" bir Varlık var, işte O'nu hissetme, idrak etme, hayatını O'nunla birlikteliğin hassasiyeti içinde inşa etme bilinci edinmek tasavvuf terbiyesi...

Bir başka anlamda, ânların farkında olmak ve her ânı, Allah'ın huzuruna çıkabilecek bir güzellikle doyurabilme disiplini edinmek... Her ânı Allah için seçmek diğer bir ifadeyle...

Bir günü nasıl yaşar Sûfi böyle bir disiplini edinmek için?

Sufi, seher vakti uyanır. Gecenin o müstesna vaktinde Rabbin huzuruna durur ve "teheccüd" namazının çağlayanında O'na olan ahdini, O'nunla varolduğu bilincini yeniler. Kalbini ve dimağını başka tüm güç odaklarının etkisinden arındırır. Tevhid bilinciyle donanır. Her gece özgürlük bilincini bir kere daha yenileyendir Sufi.

Sonra içine yönelir, içini yeniden dokumaya başlar. İçi, kalb ve dimağı demektir. Kalbinini ve dimağını avucunun içine alır ve onların her dokusuna ulaşacak bir kişiliğini arındırma eylemine soyunur. Tevbeye-istiğfara sığınır. Bu, sırlarını Rabbi ile paylaşmak ve O'nun huzurunda temiz bir hayata söz vermek demektir.

Sonra ahiret bilgisini yeniler. Mahşer ortamına gider ve gelir. Hayat kitabına bir de Mahşer aydınlığında bakar. Ellerini, ayaklarını, gözlerini, kulaklarını, yani tüm duyu organlarını sorgular, acaba elleri temiz mi, acaba gözlerinde kirlenme var mı, paçalarına çamur sıçramış mı, bütün bunlar dünya karanlığında değil, mahşer aydınlığında net görülecek şeylerdir. "Ölüm gündemi" her gün Sufi'nin nefes alış verişlerinde hissettiği bir gerçekliktir.

Sonra Hazreti Peygamber'le birlikte olur kalben... Acaba, yanyana durduğunuda ya da karşı karşıya geldiğinde O'(s.a.)na yakışmakta mıdır kişiliği?

O'ndan bu yana geçen "Allah dostu" diye nitelenebilecek insanların yanında durur sonra... Acaba Mahşer ortamında yanyana geldiğinde Müslümanlığı, insanlığı onlarla benzerlik arzedecek midir? Onların Allah'a bağlılıktan kaynaklanan şefkati, muhabbeti, merhameti, insan sevgisi, canlı cansız her şeyin hukukuna sadakati kendisinde var mıdır? Bir Ebubekir güzelliği, bir Yunus adanmışlığı içinde midir? Cübbesinin kenarında uyuyan bir kedinin istirahatini bozmamak için cübbesini kesebilir miydi meselâ... Bu çerçevede, gönül terbiyesiyle ilgilenen ve kalbî kıvamından emin olduğu Allah dostunu hatırlar. Onunla yanyana durur, benzeşme ve ayrışmalarını denetler...

Bu seher donanımı, gündüz en az beş kere yenilenir.

Gündüz, evet iş hayatı demektir. Sufiler de iş yaparlar, dünyayı imar gibi bir sorumlulukla yüklü hissederler kendilerini. El etek çekmemişlerdir dünyadan. Nasıl el etek çekerler ki, onların kutlu önderi (s.a.), hayatı denge üzerine kurmuştur.

Sufi'nin günlük hayatında unutmayacağı şey, seher vakti donanımıdır. Yani belki "Allah'la birliktelik bilinci"nin asıl sınanacağı alan günlük hayattır. İnsan ne de olsa, gecenin tecrid edilmişliği içinde bilincini diri tutabilir. Ama günlük hayatın dağıtıcı karakteri sınar Sufi'yi... Gaflete, unutkanlığa sevkeder. Namazın rek'atini, dualarını, tekbirini, hatta niyetini unutturur günün dağınıklığı... İşte böyle bir dağıtıcı ortamda "El kârda gönül Yarda" disiplinini edinmeye çalışır Sufi... Dağdaki Sufi ile şehirdeki Sufi'ye ilişkin kıssalar sosyal hayat içindeki sınavın büyüklüğünü anlatır. Sufi, ellerinin farkında olan insandır, gözlerinin, kalbinin farkında olandır. Zaman öldürmek olmaz, çünkü ölü zamanın hesabı vardır. Hep diri yaşamak zorundadır Sufi. Her anı ve her davranışın kalitesini seçerek yaşamaktır Sufilik. İçinde hep "Allah dostu" olabilme ufku taşır ve o dostluğun Pegyamber izinde yürümekle eşdeğer olduğunu bilir Sufi.

Günü bitirip, ölümden izler taşıyan uyku için yastığa başını koyduğunda, bir ömrü bitirir gibidir ve o ölçüde hesaba hazır bir Hayat Kitabına sahip olmak ister. "İşte Rabbim bana verdiğin emanet, onu arı-duru sana getirdim" diyebilmek önemlidir.

Müslümanlık da bu değil midir?

Evet, Müslümanlık da budur. Hatta gerçek anlamda insanlık da budur. Zaten Sufilik, İslâm'la kişiliği yoğurma eylemidir. İslâm'sa insanı insan etme disiplinidir.

Öyleyse neden Sufilik?

Bana sorarsanız, adını Sufilik koymasanız da olur, ama bu disiplinden vazgeçemezsiniz. İslâm dairesine girmiş olmakla, onun içinde yol katetmek aynı değildir. İnsanın "öfkeyi dizginlemek" için bile bir fırın ekmek yemesi lâzım. Yani bir tek duygunun eğitimi için... Ya korkular, sevgiler, nefretler, kinler... Ya bütün hissi melekeler, ya zihnî disiplin, yani düşünce dünyasını sağlıklı değerlerle donatmak... İşte bunun için bir özel eğitime ihtiaç var.

İlk sufiler, yola "Sufi" olmak için çıkmış insanlar değil, güzel müslüman olma cehdiyle çıkmış insanlar. Sufilik zaman içinde gelen bir dış tanımlamadır.

Gerçeğin çağrısı şudur: İşte İslâm. İşte insanlık. İşte onun kutlu önderi-kutlu örneği. İşte İslâm'ı güzel yaşayan Allah dostları. "Allah'la birlikteliği idrak" bilinciyle donanmış bir insan, bir Müslüman olma sınavı herkesin önündedir. Sufi'nin çabası, Hazreti Muhammed'in çizgisini, insanlığını, ya da O'ndan sonra gelen Allah dostlarının çizgisini çağımıza taşıma gayretidir. Mevlânâ'yı, Yunus'u, Şah Nakşbend'i çoğaltma çabasıdır. Bir güzel Müslüman olma sevdasıdır. Ve o sevda ulaştığı her yüreği diriltir. Sufilik, dünya maceramızdaki yürek sınavının farkında olmaktır.

Peki bu disiplin, yukardaki çerçevede işleyebiliyor mu? O apayrı bir konu.

Ahmet TAŞGETİREN (Altınoluk Dergisi, Nisan, 2001)

selsebil
Sat 3 October 2009, 07:42 pm GMT +0200
Güzel müslümanlık her kişide olmalıdır ama er kişinin karıdır
Bu çabada olmak ve gayret etmek gerekir yoksa gerçek mutluluğa ulaşmak mümkün olmaz
Allah razı olsun sayın hocam ... +rep,
Ahmet Taşgetirene de selamlar olsun rabbimin razı olduğu kul olsun inş
 

akmina
Sun 13 December 2009, 10:29 pm GMT +0200
Hazırlamış olduğunuz bu bölüm çok faydalı ,bilgi verici,elinize emeğinize sağlık.Hayırlı geceler.

Batili
Mon 1 February 2010, 05:53 pm GMT +0200
Sufi bir günlüğü.

Çok güzel sürekli gözetildiğinin farkında olması kendini hesaba çekmesi hakeza...


rabia
Mon 29 March 2010, 11:03 pm GMT +0200
Allah razı olsun hocam çok güzel bir konuydu.
Rabbim bizlere bu güzel şeylerin feyzini her an yaşamayı nasip etsin.
Ve biz himmet dedikçe hizmet şuuruyla pişelim inşaallah...

sumeyye
Thu 6 May 2010, 12:58 pm GMT +0200
Esselamu aleykum yalnizca bir gün böyleyse bir ömür ne kadar güzel olur.Rabbim (c.c.) hepimize nasip eylesin insaAllah.Allah (c.c.) razi olsun.Selametle.

mebruka
Thu 6 May 2010, 01:47 pm GMT +0200
allah razı olsun.

yaşar25
Sat 3 July 2010, 01:31 pm GMT +0200
Hocam ALLAH yar ve yardımcınız olsun bana çok güzel ışık tuttunuz unuttuğum şeyleri hatırlattınız.İnşallah bundan sonra bende nefsimi devamlı sorgular olacağım.En azından gayret edeceğim.Şu an içimde garip bir pırıltı oluştu içim rahatladı.Allah tüm müslüman kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun....

manas
Fri 12 November 2010, 06:00 pm GMT +0200
Rabbim içimizdeki pırıltıları hiç söndürmesin inşaallah..Birgünümüz ve hergünümüz yukarıda anlatılanların müşahhas örneği olsun inşaallah..Rabbim bizi kendine dost ve karin eylesin inşaallah..AMİN.

saniyenur
Sat 23 April 2011, 04:38 pm GMT +0200
Allh razı olsun hocam...
Amaç, insana "ALLAH'ı görüyormuş gibi yaşama" disiplini kazandırmak. Ya da kişiliğe, "Siz O'nu görmeseniz de O'nun sizi gördüğü" bilincini yüklemek... Size "şah damarınızdan yakın" bir Kudret'le birliktesiniz. "Nerede olursanız olun, sizinle birlikte olan" bir Varlık var, işte O'nu hissetme, idrak etme, hayatını O'nunla birlikteliğin hassasiyeti içinde inşa etme bilinci edinmek tasavvuf terbiyesi...

O bize şah damarımızdan daha yakın..

mevlüde06
Mon 13 July 2015, 02:01 pm GMT +0200
Evet  yazıdada söylendiği gibi Gerçek bir Müslümanda da da olması gereken hal bu.acaba biz ne kadar yakınız buna?
şöyle bir düşününce gerçekten uzak diyebileceğimiz kadar mesafe var arada.inşallah gayret edip o mesafeleri aşanlardan oluruz.Allah razı olsun hocm.

ikranur 7d
Mon 13 July 2015, 02:29 pm GMT +0200
ve aleykumusselam ve rahmetullah ve berakatuh. Allahım bizleride kalbimizi yuregimizi her şeyimizle sana gerçekten yonelen senn yolunda aşkla şevkle yakınlaşmk nasip et. allahım bizleride ileride birer grçekten hakkıyla edepli birer sufi eyle. paylaşımdan dolayı allh razı olsun kardeşlerim.

Rüveyha
Mon 13 July 2015, 02:58 pm GMT +0200
Esselamu Aleykum ve rahmetullah.Sufilik İslam ve insanlığın temsili adeta..Rabbim İslam hakkıyla idrak,hakkıyla yaşayanlardan kılsın...Büyüklerin yolundan hakkıyla gidenlerden kılsın İnşaAllah.

ceren
Mon 13 July 2015, 04:09 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Sofinin bir günü Allahın rızasını kazanmak için,onu görüyormuş gibi yaşam için geçer.Rabbim hakkıyla eda edenlerden eylesin bizleri inşallah....

Bilal2009
Mon 13 July 2015, 05:26 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah , Sufi bir kimse İslam'la insan olan bir kimsedir. İnsan iman ile İslam'da olur. İmanda kalmak için ise edep lazımdır.

hacer 99
Mon 13 July 2015, 05:39 pm GMT +0200
Hakkiyla anlayanlardan herdaim yasan  guzel  kullarindan olmayi Rabbim nasip eylesin.muhtesem bir yazi.

Kevšer
Tue 14 July 2015, 07:06 pm GMT +0200
Bismillahirrahmanirrahim . İnşaEllah Rabbim (celle celalühü) her günümüzü bizim istediğimiz gibi diğil Rabbimizin bizlerde görmek istediği gibi yaşamayı nasip eyler...Paylaşımlar için Allah Razı olsun.Tüm merak ettiğimiz konulara değinilmiş.

Mevlüde
Wed 24 August 2016, 01:33 pm GMT +0200
, "Siz O'nu görmeseniz de O'nun sizi gördüğü" bilincini yüklemek... Size "şah damarınızdan yakın" bir Kudret'le birliktesiniz. "Nerede olursanız olun, sizinle birlikte olan" bir Varlık var, işte O'nu hissetme, idrak etme, hayatını O'nunla birlikteliğin hassasiyeti içinde inşa etme bilinci edinmek

Bunlar arasinda sadece bunu dahi hakkiyla anlayip yasayabilsek hayatimizda bir cok sey zaten degisecektie insallah.Rabbim yasamayi da nasip etsin.Allah raxi olaun

İsra Mirac (Esra)
Thu 25 October 2018, 09:13 am GMT +0200
Bu şekilde yaşamak gerçekten herkesin harcı olamaz. Peygamber zamanında bir dini otorite ile yaşarken insan dikkatli yaşar fakat yazının ilk bölümlerinde söylediği gibi onu görmediği halde peygamberim yanımda olsa ona layık olurmuydum düşüncesi insanın müslümanlık bilincini ayakta tutar