- Sizden gelenler

Adsense kodları


Sizden gelenler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Tue 4 October 2011, 01:28 pm GMT +0200
SİZDEN GELENLER

Temmuz 2009 46.SAYI

FİKRİMİZİ DİLE GETİREBİLMEMİZİ SAĞLADIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER

Merhaba, ben Ankara’dan yazıyorum. Son sınıf öğrencisiyim ve derginizi beğenerek okuyorum. Güncel sorunları, aile yaşamını, günümüzde kaybolan değerleri, manevi bir dille bütünleştirip sunmanız gerçekten çok fazla teşekkür gerektiriyor. Derginin en ilgiyle okuduğum kısımları ise Gençlere Sorduk, Psikoloğum, Pedagoğum, Dekorasyon ve Mizah.
Öncelikle yazma ihtiyacını hissetmeme sebep olan şey, “sizden gelenler” kısmında gözüme çarpan yeni kapağa ilişkin eleştiriler oldu. Birçok kişi derginin yeni kapağı hakkında olumsuz yorum yapmış, eski kapağın daha iyi olduğunu vurgulamış. Ancak şunu söylemek isterim ki, eski kapak pek de bana göre değildi açıkçası. Tabii ki bu şahsi fikrim. Kapağın değiştiğini gördüğümde sevindim, çünkü dergi kaliteli bir dergi görünümüne ve içeriğine yakışır bir kapağa sahip oldu. Ricam kapağın değişmemesi yönünde.
İkinci olarak aklıma gelen konu ise, “gençlere sorduk” bölümüyle ilgili. Yaşıtlarımın bir soruya bakış açısı, verdikleri cevaplar, düşünce tarzları hep ilgimi çekmiştir. Bunu bir eleştiri olarak algılamanızı istemem kesinlikle, ancak soruların daha kapsamlı olmasını isterdim. Özellikle güncel sorunlar hakkında ne düşündükleri sorulabilir. Bunun daha ilgi çekici olacağına inanıyorum. Belki de yetişkinlerin, gençlerin gözünden bakabilmesini sağlayabilir. Olumlu/olumsuz her türlü fikrimizi dile getirebilmemizi sağladığınız için gerçekten teşekkür ederim. Derginin hiçbir zaman elimizden düşmemesi dileğiyle.
BÜŞRA ÖZTÜRK / ANKARA

KAYBETTİĞİMİZ DEĞERLERİ GÜNDEME GETİRİN

Merhabalar sevgili ailem. Sizler bir kaç yıldır içimizde bulunduğunuza göre, biz artık bir aile olduk. Öyle sayılırız. Gönülden gönüle hislerinizle, ihtiyacımız olan bilgilerle bizlere yardımcı olduğunuz için, artık bir aile olduğumuzu kabul edip bir aile kavramıyla bağlı olmalıyız birbirimize ve hiç bırakmamalıyız. Aile nedir ki? “Dört duvarın korumasıyla değil, içinde yaşayanların karşılıklı sevgi, saygı, ilgi, hoşgörü ve gönül birlikteliği ile el ele, omuz omuza verip sürekli güçlenen ve bu gücü itinalı bir şekilde korumaya çalışan yapıya aile denir. ” El ele omuz omuza vererek, sizler yazıp bizler okuyup tavsiye ettikçe güzele doğru yol alacağız inşallah değil mi? Derginiz güzel, yalnız bir ricada bulunmak istiyoruz; kaybettiğimiz değerlerimizi daha çok ele alıp gündeme getirmenizi ve eksiklerimizin neler olabileceğini araştırıp o konulara daha çok yer vermenizi istiyoruz. Lütfen…
REHİME DEVECİ

TATİL KÖYÜ

Okullar kapanmak üzereydi. Arkadaşlarla tatilde ne yapacağımızı, nereye gideceğimizi konuşuyorduk. Ellerimde çıkan siğillerden kurtulamadan bir tatile girecektim. 6 aya yakın ilaç ve sprey tedavisi görmeme rağmen siğillerimden kurtulamamıştım. Tatilde bir köye gittim. Hem de ne köy dünyanın en kalabalık köyü. Sordum, bir tabip varmış köyde, daha çok insanları manen tedavi eden bir tabip. Ellerimde çıkan siğilleri bir de ona göstereyim dedim. Ne kaybedebilirdim ki?..
Doktorun yanına gittim diğer doktorlara hiç benzemiyordu. Sözlerime tam başlayacaktım ki “Tamam inşallah dua edeceğiz” dedi. Ben daha derdimi anlatmadan bana böyle söylemesi beni şaşırtmadı değil. Hem reçetem nerede idi? Şaşkın bir şekilde yanından ayrıldım.
Köyden ayrılma vakti gelmişti. Kimisi hıçkırıklarla ağlarken kimisi de sevinçliydi. Tamam sevinen insanların neden sevindiğine anlam verebiliyordum. Eşini, çoluğunu çocuğunu özlemişlerdir. Fakat şu ağlayanlar neden ve kimden sebep ağlıyorlardı?
Akşam olmuş otobüs Malatya’da mola vermişti ve benim aklım o doktordaydı. Namazı kıldıktan sonra oturdum düşünüyordum, böyle bir tedavi şekli olabilir miydi? Ve birden irkildim. Biri bana “kalk uyuma burada otobüsünü kaçıracaksın” dedi. Rize’ye yaklaşmıştık ki 2 sene beraber olduğum siğillerin döküldüğünü fark etmiştim. Artık sık sık gidiyordum o doktora. Artık onun hastasıydım…
ENES ALBAYRAK / RİZE

ALİYE HANIM’IN HAYATINDA İKİMİZİ BULDUM

Ben İzmir’den Yasemin Umaç. Elimden geldiğince bir şeyler yazmaya çalışıyorum dergimize. (Çok yazı yollayıp da meşgul etmek de istemiyorum açıkçası.) Dergimizin mayıs sayısını az önce okumak nasip oldu. Portre köşesindeki yazınızı okurken içimden acayip bir şeyler koptu gitti. “Dost kapısına eşik olmak gerek…” “Benim rızam için birbirlerini sevenler nerede?..” Benim de ahretliğim var. 21 yaşındayım. Aliye Hanım’ın hayatında ikimizi buldum. Onun o sevgisi, Allah için yaşaması ahretliğine bağlılığı… Acaba biz de ahretliğimle o güzel günleri yaşayabilecek miyiz? Ahret kardeşimi hiç görmedim. Görmeden kardeş oldum. Kendisi Avusturya’da yaşıyor. Aynı babanın evlatlarıyız elhamdülillah. İnternet ve telefon aracılığıyla görüşüyoruz. O kadar zor ki… Severken hem de cok fazla severken ayrı olmak. Gözüm yaşlı bitirdim yazıyı. Rabbim sizlerden razı olsun. Hakkınızı helal edin. İçimden geldi yazdım.
YASEMİN UMAÇ / İZMİR

HER AY VATANIMIZDAN GELEN BİR HEDİYESİNİZ

Ben Almanya’dan yazıyorum. 24 yaşında ve bir çocuk annesiyim. Dergimizi ilk çıkışından beri takip ediyorum. Şu an eşim Semerkand, ben de aile dergimizi çok beğenerek okuyoruz. Bir de canım kızım için ekiniz var; şu an okuyamasa bile onu da çok sevindiriyor. Yapmış olduğunuz değişiklik çok hoşuma gitti. Rabbim bizleri sizden ayrı bırakmasın. İnanın bizlere vatanımızdan her ay gelen bir hediyesiniz. Rabbim bu güzel hediyeyle tüm Müslüman kardeşlerimizin de tanışmasını nasip eylesin. Hani karanlıklar ardından bir güneş doğar ya; işte bu güneş sizinle doğuyor benim için Almanya’ya. İnanın bunlar çok samimi hislerim. Sizi çok seviyoruz.
BUHAYE YILDIRIM / ALMANYA

YAZMALIYIM AMA NİYE?!

“İçimdeki basıncın sebebi kelimelerdir belki” diyerek,
Umudu mürekkep yaptım kalemime.
Hamd edip hikmetleri kelimelerin kalbine indirene
Ve sığınarak sırları sırlarımı kuşatanın himmetine,
Değdirdim umut mürekkepli kalemimi, pürüzsüz beyaz deftere...
Bu dokunuş,
Bu kelimelerle gelen inşirah
Cevap oldu ruhumu çalkalayan sualime:
“Yazmalıyım ama niye?!”
Evet, yazmalıyım..
Çünkü yazmazsam kelimeler rahat vermeyecek
küçücük yüreğime.
Belkide için için
sevdiğim bu elemler,
Yüce Yaradan’dan,
“Ciğerimden kalemime kan çekebilmek” için hediye!
Belki bunun için sevincimi paylaşıyorum da herkesle,
Acımı kutsal bir hediye gibi saklıyorum derinlerde.
Sanıyorum ki O’na ulaşmak için çıktığım bu seferde,
Cümleler menzile
yönlendiren gösterge…
Bir ayna ki ruhuma yüklediklerimi
görmeme vesile…
Belki de sırları sırlarımı kuşatanın himmetiyle,
İrşadıma vesile!
Yazmak için,
sadece bu zan bile,
Başlı başına yeterli bir gerekçe...
İNTİZAR GÖLGE