- Siyasi Nazariyenin ilk Usulü

Adsense kodları


Siyasi Nazariyenin ilk Usulü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Eslemnur
Fri 1 October 2010, 05:12 pm GMT +0200
Siyasi Nazariyenin ilk Usulü

Peygamberler (A.S.) Örnek ve ideal insan yaşayışı için öyle bir düzen tanzim etmişlerdir ki, bu nizamın mih­veri ve merkezi, bu nizamın cevheri ve ruhu, İslâmın si­yasî görüşünün temeline dayanır. Bu siyasî nazariyenin de esası ve temeli şudur: islâm'a göre, hüküm vermek ve kanun vazetmek hakkı ve selâhiyeti tamamen insanlar­dan alınmış ve insanların elinden çıkmıştır. Bütün insan­lar, ister toplu halde olsunlar, isterse tek başlarına ol­sunlar, kanun yapmak ve hüküm vermek İslâm'da yalnız Allah-u Taalâ'ya aittir. Bu selâhiyet (yetki) ancak ve kesin olarak Hak Taalâ'nın elindedir.

İşte, "Hüküm Allah'tan başkasının değildir. (Onun emri gereğince, sadece kendisine itaat edilecek), kendi­sinden başkasına (her ne şekilde olursa olsun) ibadet edilmiyecektir. İşte sağlam din de budur."

(Yûsuf: 40).

"Derler: Emrin hakkında bize de bir iş düşer mi? Söyle: Emr tamamen Allah'a mahsustur."

(Âl-i îmran: 154)

"Dilinizin vasf edip, yalan uydurduğu gibi, buna helâl, şuna haram demeyiniz."

(En Nahl: 116).

"Her kim Allah'ın nazil kılmış bulunduğuna göre hü­küm vermezse, işte o kâfirlerden olur."

(Maide: 44).

Bu nazariyeye göre, hâkimiyet: (Sovereignty) tek ba­şına ve yalnız Allah'a aittir. Kanun koyucu: (Law - giver) yalnız Hak Taalâ'dır.[34] Herhangi bir insan, bu insan pey­gamber bile olsa yine kendi indinden (yanından) hüküm vermekten yahut da bir hüküm kaldırmaktan menedilmiş­tir. Bütün peygamberler dahi Allah'ın hükmüne itaat et­mek mecburiyetindedir.

"Ben, ancak bana vahyolunmuş şeylere tabi olurum."

(En'âm: 50)

Tüm insanların da bütün peygamberlere (A.S.) taat etmelerinin sebebi O'nlar kendiliklerinden hüküm ver­mezler, kendileri kanun yapmadıkları gibi yalnız Hat Taalâ'nın hükümlerini ve kanunlarını beyan ettiklerinden­dir.

"Hiç bir peygamber göndermedik ki, ancak Allah'ın izni ile kendisine itaat edile." (En – Nisa: 64)

"İzin": (Sanction).

"İşte bunlar o kimselerdir ki, onlara kitap, lıükm
ve nübüvvet verdik." (En'am: 89)

Hüküm: (Authoritv)

Hiç bir beşerin haddi değildir ki, Allah'ın böyle bir ki­tabı, hükmü ve nübüvveti gönderilmiş olduğu halde, halka şunu söylesin; "Siz, Allah'a değil de bana kul ola­caksınız." Aksine böyle bir ihsan ve müjdeden sonra, insanlığa şöyle hitap edilir:

"Siz gelin de Allah'a kul olun."

(Al-i İmran: 79)

Buna göre İslam Devletinin aslî özellik ve prensipleri hakkında Kur'an-ı Kerim'deki (yukarıda anlatıldığı gibi) temel kaideleri açıklayalım:

1. Herhangi bir zümre, herhangi bir aiIe, silsile, sü­lâle, hanedan, herhangi bir sınıf veya devlet, hükûmet ve saltanat dahi, meşru ve gerçek hâkimiyet sahibi değildir. En yüksek hâkim: Hâkim-i A'lâ (sovereign) yalnız ve an­cak Allah Taalâ'dır. Diğerleri hep tebaa ve reayadırlar.

Kanun yapmak "Kanun vazetmek" de Allah'dan başka kimsenin hakkı değildir. Bütün müslümanlar topla­nıp bir
araya gelseler dahi, kendileri için bir kanun vaz' edemez­ler. Aynı zamanda, Hak Taalâ'nın koymuş olduğu kanunları da en ufak bir şekilde tevil ve tahrif edemezler ve değiş­tire­mez­ler.[35]

2.      İslâmî devlet de yalnız Allah tarafından pey­gam­beri vasıtasiyle gönderilmiş bulunan kanuna, - herne şekilde olursa olsun, her ne halde bulunursa bulunsun - istinat etmelidir. Bu devletin idarî eşlerini yürütecek olan hükümet de, ancak ve ancak bu kanunlara itaat etmek ve bu kanunları nazarı itibara almak şartıyla idarenin ba­şında bulunabilir. Bu hükümet, ancak Allah'ın kanunlarını icra etmekle mükelleftir; başka bir şey yapamaz