- Sistematik Kelam 1.Ünite

Adsense kodları


Sistematik Kelam 1.Ünite

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Tue 3 July 2012, 06:37 pm GMT +0200
  SİSTEMATİK KELAM-1
       


Þ    Dini hükümlerin kısımları 3 guruba ayrılır. İnanç ile ilgili olanlara “asli ve itikadi” ibadet ile ilgili olanlara “ameli ve fer´i” kalp ve vicdan ile olanlara ise “ ahlaki “ hükümler denir.
Þ    İtikadi hükümler İmanın teorik kısımlarını oluşturur ve 6 ana kısıma ayrılır.
Þ    Bu altı kısımdan Allaha, peygamberlere ve kitaplara iman konularında akli açıklamalar ve ispatlar yapılırken (çünkü aklen ispatlanmaya daha yakındır) , meleklere, ahrete iman gibi konularda sadece nakle başvurulur( çünkü daha muğlak konulardır).
    İtikadi hükümlerde aranan şartlar:   
 a.İtikadi hükümlerin kat´i ve kesin bilgi vermesi gerekir
b.itikadi hükümler zamana, mekana göre değişmez
         c. itikadi hükümler bir bütündür bölünme kabul etmez.
Þ    Ameli hükümler, mükellefin yerine getireceği pratik hükümlerdir. İbadat ve muamelat diye 2 kısıma ayrılır.
Þ    Dini terim olarak ibadet, insanın Allahın saygı ve hoşnutluğunu kazanmak için ortaya koyduğu davranış ve tutumlardır.
Þ    Ubudiyet, kulun Allahın yaptıklarından rahatsız olması iken; ibadet ise Allahın isteği doğrultusunda iş yapmasıdır.
Þ    Fahrettin er-Razi ibadeti “saygının en ileri derecesi” diye tanımlarken
Þ    İbn Kayyım el-Cevziyye “sevgi ve itaatin unsurlarının ikisi birden bulunmalı” diye tarif eder.
Þ    Rağıb el-İsfahani ibadeti “ alçak gönüllülüğün en ileri derecesi” olarak yorumlarken ubudiyeti ”alçak gönüllülüğün dışa vurulması” şeklinde tarif ederek, ibadeti ubudiyetten daha önemli görür.
Þ     Muamelat, insanlar arasındaki hukuki sosyal ilişkileri düzenleyen hükümlerdir. Muamelat ile ilgili konularda ictihad geçerlidir. Kuran ve sünnete aykırı olmamak kaydıyla zamanla değişebilirler.
Þ    Kuranla ve mütevatir hadislerle sabit olan  hükümler sübut(kesinlik) yönünden itikadi sayılırlar ve İslami bir hüküm olduğuna inanmak vaciptir.
Þ    Dini hükümlerin kaynağı, kitap, sünnet, icma ve kıyastır. Kitap kaynakların aslıdır(aslu´l-usul).
Þ    Akli hükümler şu 3 şeye göre hüküm verir. “vücub”, “imkan”, “imtina”. Buna göre bir şeyin varlığı zorunlu olursa ona “vacip”; Varlığı ile yokluğu eşit olursa “mümkün”(caiz) ; yokluğu zorunlu olursa ona da “mümteni” denir.
Þ    Vacib, yokluğu kabul edilemeyen varlığı zatı gereği olan demektir.  Yokluğu kabul etmeyişi zatından dolayı ise buna “ vacib li zatihi”, başka bir şeyden dolayı ise “vacib li ğayrihi” denir
Þ    Allahın varlığı vacib li zatihi, sıfatları ise vacib li ğayrihiye örnektir.
Þ    Mümkün(caiz), varlığı ile yokluğu zatının gereği olmayan, yokluğu ile varlığı eşit olan var olmak için sebebe muhtaç tuyandır.(canlıları, yaratılmışları anlatan delil).
Þ    Mümkünün iki özelliği vardır. Var olmak için bir sebebe muhtaçtır; sebebinden önce ve beraber olması düşünülemez.mümkün sebebinden sonra meydana gelmiştir(hadistir).
Þ    Mümteni(muhal-müstehil) , bir şeyin aklen imkansız olmasıdır. Müstahil olmanın hükmü hiç var olmamaktır. Çünkü yokluğu mahiyetinin gereğidir.
Þ    Doğrudan inanç esaslarını oluşturan temel konulara, kelamın ana meseleleri anlamında ‘mesail ve makâsıd’; doğrudan dini akide konusu olmadığı halde bu ana konuları açıklama ve ispat etmeye yarayan bilgilere de “”prensipler” ve “vesileler” anlamında ‘mebâdi ve vesâil’ denilmiştir.
Þ    Genel kabul gören anlayışa göre tarihi süreçte kelam ilmi konusu yönünden üç aşama kaydetmiştir:
1- İlk dönemlerde kelam’ın konusu uluhiyettir. Bunun nedeni İslâm’ın doğuşundan itibaren yayıldığı ortamlarda tevhid akidesine aykırı farklı uluhiyet tasavvurlarına karşı bu çerçevede mücadele edilmiş olmasıdır.
2- İkinci dönem kelam’ın konusunun genişlediği dönemdir. Bu dönemde kelamın konusu mevcud/varlık olmuştur.
Gazali’nin de benimsediği bu görüşe göre, artık kelamın konusu sadece uluhiyet olmaktan çıkmış ve mutlak var olması acısından ‘mevcud/varlık’ olmuştur. felsefeye ilave olarak vahyi ve nakli esas almış bu yönüyle felsefeden ayrılmıştır.
3- Gazzali’den itibaren muteahhirin kelamcıları döneminde kelam ile felsefe iç içe girmiş, kelamın konusu “malum” olmuştur.
   
 
Þ          Kelam ilminin konusuCelîlü’l-kelâm ve Dakîku’lkelâm olarak da tasnife tabi tutulmuştur.
Þ    Buna göre Celilu’l-kelam, ‘usul-i selase’ olarak özetlenen uluhiyet, nübüvvet ve âhiret konularını yani Allah Teala’nın varlık ve birliği, sıfat ve fiillerini, peygamberlikle ilgili konular ile öldükten sonra dirilmeden başlayarak tüm ahiretle alakalı konuları ihtiva etmektedir.
Þ    klasik kelamım konularını Matürüdi alimi Ebî Yusr Muhammed Pezdevî’nin (ö. 493/1099) Usulu’d-dîn (Ehl-i Sünnet Akaidi) eserini esas alarak şöyle belirleyebiliriz:
kelam ilmi, eşyanın hakikati, alem, Allah ve sıfatları, peygamberlik konuları, insan ve fiilleri, iman ve İslam, ahiret ve ilgili konular, hilafet ve imamet konuları, mezheblerin beyanı, ibn küllab ın görüşleri, hadis ehlinin ehli sünnete muhalif olduğu konular…
Þ          İnsan aklını yegane ölçüt kabul edendüşüncelere karşı aklı ve vahyi birlikte ele alan eserler ortayakonulmuştur. Buna örnek olarak son devrin din alimlerimizden Ömer Nasuhi Bilmen’in (ö. 1975)yazmış olduğu kelama dair eseri Muvazzah İlmi Kelâm’ında ortaya koyduğu tavrını örnek gösterebiliriz. OEser girişe dahil edilen üç başlıkla (Birinci, ikinci, üçüncü mebhas) başlamakta ve şukonulara yer vermektedir:
1. Kelam ilminin mahiyet, pozitif ilimler ve felsefeyle olan farklılıkları, konusu, gayesi ve mertebesi, bilgi edinme yolları, Abdullah İbni Küllâb’dan Kadı beyzavî’ye kelam ilminin tarihçesi, İslam fırkaları, başlıca felsefi akımlar, kısa başlıklarla İslami ilimlerin tedvini, fıkhi mezhepler ve içtihat,
2. İkinci mebhasda dinin mahiyetiyle başlamakta, dinlerin tarihi, dinin ahlakın kaynağı olduğu, dinin toplumsal fonksiyonelliği, dinin genel özellikleri
         3. Üçüncü mebhasda ise iman ve İslam konuları ve akli hükümlere yer verilmektedir.
Yukarıda dile getirilen giriş bölümde yer alan konuların ardından altı bab ve bir hatime
bölümünde kelam ilminin konuları ele alınmaktadır. Buna göre;
  a. birinci babda, ilahiyatla yani Allahın varlığı,birliği sıfatlar,sıfatların kısımları…
  b.ikinci babda nübüvvete bağlı konular,peygamberimiz ve peygamberliği, ashab,halifeler gibi
  c.üçüncü babda kitaplara iman ve kuranın üstünlüğü gibi..
  d.dördüncü babda melekler konusu, mahiyeti, konumları…
  e.beşinci babda, kaza ve kader konuları
  f. altıncı babda, ahiret günü başlığı altında ahrete iman konuları
  g. Hatime başlığı altındaki sonuç kısmında ise gök yüzü ve semalarla ilgili konular
 
Anormal ve hasta tipler üzerinde yapılan araştırmalara dayalı olarak sistemleştirilmeye çalışılan                    Sigmund Freud’un (ö. 1939) düşünceleri ve bu doğrultuda Freudizm temelli düşünce yığınının bir
 temel oluşturamayacağı dile getirilmiş, bu fikrin insan için bir inanç oluşturmasının sakıncaları
 ortaya konulmuştur.
 
İnancın bilimselleştirilmesi gerektiği tezinden hareket eden bazı düşünürler ise melek ve cin gibi gaybî varlıkları duyularla algılanan mikrop ve bedevî insan türünden maddî varlık olarak yorumladı.
 
Þ          Azerbaycan’da Hüseyinzade Ali Bey (1864 - ? ) “Bize hansı ilimler lazımlıdır/Bize hangi ilimler lazımdır” isimli makalesinde “Bize çağdaş ilimler lazımdır” demek suretiyle batı tarzında eğitim ve öğretimin gerekliliğine vurgu yapılmıştır. Benzeri bir yaklaşım Kazan’da Gaspralı İsmail’in (ö. 1914)   dile getirdiği “cedidcilik” fikriyle de dile getirilmeye çalışılmıştır.
 
Kazan’lı Musa Cârullah Bigiyef de (ö. 1945) kelam ilmine “iman talep edip ilm-i kelâmı okuyan    adamın imanının kelam ihtilaflarıyla ziyan olacağı ve bunun yerine öğrencilere imanlarını öğretici          ve inançlarını güçleştirici hayvanlar, bitkiler, madenler ve astronomi bilgilerinin öğretilmesinin gerekliliğini ileri sürerek eleştiriler yöneltmiştir.
 

Rüveyha
Tue 25 October 2016, 05:16 pm GMT +0200
Allah razı razı olsun neslihan kardeşim