- Şiraze Hanım'ın Terazisi

Adsense kodları


Şiraze Hanım'ın Terazisi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sat 22 October 2011, 02:17 pm GMT +0200
Şiraze Hanım'ın Terazisi

Kasım 2008 38.SAYI

Umreye giden Afrikalı hanımlar cilt renkleriyle ve iri cüsseleriyle hemen fark edilirler. Bu hanımlarla dar alanlarda yan yana olunması talihsizliktir çünkü o cüsselerin yanında bir keklik gibi kalırsınız.

Sevgili okuyucularım mübarek ramazan ayında gitmiş olduğum umre ziyaretinden yeni döndüğümden, daha üzerimden gitmeyen Mekke ve Medine’nin tozuyla bu ay ki yazımı yazmaya başladım. Bu iki maneviyatı yüksek ve güzel şehirde hem sizler için dua ettim hem de yazımda oralardan esintiler sunmak istedim.

Malumunuz ramazan umresi kalabalık olur, dünyanın her tarafından Müslümanlar bu mübarek ayda umre yapabilmek için Mekke ve Medine’ye akın eder. Dolayısıyla bir yandan ibadet yaparken diğer taraftan değişik dünya kültürleriyle karşılaşır ve gözlemlersiniz. Umrede değişik ülkelerden kadınlar konusunda bir rehber niteliğindeki bu yazıyı okuyanlar arasında önceden gitmiş olanlar oraları hatırlayacak, henüz gitmemiş olanlar ise hazırlıklı olma şansına kavuşacak.

Birçok ülkeden hacılar olmasına rağmen kutsal topraklarda en çok ilgi çekenler Türkler, Pakistan-Hindistan-Afganistan grubu, Endonezya grubu ve ev sahibi Araplardır. Diğer ülkelerden de çok katılım olmasına rağmen bu grupların sayısında ciddi bir sivrilme vardır.

Endonezyalılar Türkleri sever

Öncelikle söylemek gerekir ki birçok ülkede umreci genç hanım çok azdır. Genelde yaş ortalaması yüksektir. Fakat Endonezya grubunda genç sayısı oldukça yüksektir. Yuvarlak yüzleri ve çekik gözleriyle dikkat çekerler, başörtüleri hemen hemen aynıdır, başlarından itibaren tüm vücutlarını pelerin şeklinde kapatır. Genelde gülümserler, Türklerle yakınlaşmayı severler, namaz kılmak için yer bulamadığınızda ilk onlar yer açmaya çalışır, zarif ve nazik hareket ederler, umrenin “aferin”lik katılımcılarındandır.

Afrikalı hanımlar cilt renkleriyle ve iri cüsseleriyle hemen fark edilirler. Bu hanımlarla dar alanlarda yan yana olunması talihsizliktir çünkü o cüsselerin yanında bir keklik gibi kalırsınız. Namaz kılma şekilleri farklıdır, ayaklarını çok açar ve ruküda neredeyse başları seccadeye değecek kadar eğilirler. Yemek yerken ellerini ustalıkla kullanırlar, çünkü başka bir alet kullanmazlar. Yoğurt dahil her şeyi elleriyle yerler; siz onların bu becerisine, onlar ise sizin bu yeteneksizliğinize şaşkınlıkla bakar ve bu şekilde her iki taraf birbirini anlamadan günler akıp gider.

Umre imtihan timi

Pakistan-Hindistan-Afganistan takımı genelde kıyafetleriyle birbirine çok benzediğinden ayırt edemezsiniz. Uzun tuniklerinin altında pijama gibi bir pantolonları vardır. Saç örtülerine pek dikkat etmediklerinden çoğunun kınalanmış saçlarını görmek mümkündür. Ne kadar fakir ülke olurlarsa olsunlar mutlaka burunlarında hızmaları vardır. Çiçek şekilli parlak taşlı hızmaları olmadan adım atmıyor gibidirler. Bir nevi “umre imtihan timi” diyebiliriz, çünkü sabredilmesi gereken çok özellikleri vardır. Mesela çoğunun hiç terlik giymemesi sebebiyle seccadenize bastığında önceden gitmiş olduğu yerleri düşünüp çıldırabilirsiniz. Bir enteresan özellikleri de camide uzanıp uzun uzun uyumaları sonrasında ezan sesiyle kalkıp abdest almadan namaz için saf tutmalarıdır. Bu duruma şahit olduklarında diğer hanımlar onların abdest almaları gerektiği konusunda kendilerini parçalamaya kalksalar da bir işe yaramaz. Zira yaptığım araştırmalar sonunda zemzem içmelerinin kendilerini temizlediğine inandıklarını öğrendim. Zemzem içtikleri müddetçe ayrıca abdest almadıkları konusunda son derece ilginç bilgiler edindim. Ne diyelim, Allah doğrudan ayırmasın!

Türk hanımlar temizliğiyle dikkat çeker

Türk hanımlar temizliğin imandan geldiğini bilip buna göre hareket ettiklerinden adeta parlarlar. Mutlaka yanlarında seccadeleri vardır. Eğer yanına gittiğinizde temizlik konusunda gözü sizi tutmuşsa nazik bir şekilde seccadeyi enlemesine serer ve aynı seccade üzerinde sizinle secdeye varır. Türkçe konuşmanız kurulacak dostluk için yeterlidir. Zaten gözlemlerime göre Mekke ve Medine’de oldukça fazla Türk hacı olduğundan bu iki kent Türkiye’nin uzakta kalan parçası gibidir. Türk hacıların her dönem çok sayıda olması esnafa da Türkçe’yi söktürmüş olduğundan dil sıkıntısı da çekmezsiniz. 

Misafir misafiri ev sahibi hiçbirini sevmez derler. Bir de ev sahibi Arap hanımları incelemeye alalım. Başka şehirlerde yaşayan Araplardan da ramazan ayında umre için bu iki beldeye akın olur. Özellikle Cidde ve Riyad’dan katılım fazladır. Mekke ve Medine’de çok fazla göç olduğundan asıl Araplar diğer illerdedir. Arap hanımların yüzleri peçe ile kapalı olduğundan görünen tek gözleri vardır, onlar da badem gibi çok güzeldir. Genelde çok çocukludurlar. Hanım büyük çocuklardan birkaçını babasına vermiş diğer küçük olanları kendi yanına almıştır. Namaz kılarlarken çocukları ağlamaktan patlasa da asla hiçbir şekilde müdahale etmezler, emekleyen çocuklar caminin diğer tarafına kadar bile gitseler onlar namazlarına konsantre olmuşlardır. Namaz bitince çocuklarını etraftan toplarlar. Bu namaza teslimiyet durumu Türk kadınları tarafından şaşkınlık ve gıpta ile izlenir.

Mekke ve Medine işte böyle her çeşit insanı her haliyle kabul eder. Oralara gidip de ilk etapta tepki verdiğiniz böylesi manzaralar mekânın bereketinden zamanla görünmez olur. Zira başta bu tür şeylere takılan nefsiniz zaman aktıkça adam olmaya başlar ve önce kendi halinizi düzeltmeye karar verirsiniz.  Bu aşamadan sonra kutsal topraklardan alacağınız nasibin farkna varırsınız. Her halde büyükler bunun için “Tekkeye gitmeden Mekke’ye gidilmez” demişlerdir.

Şiraze HANIM