- Sıcak bölge

Adsense kodları


Sıcak bölge

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 11 July 2012, 03:34 pm GMT +0200
Sıcak bölge
Mustafa Fuat ER • 72. Sayı / EDİTÖRÜN NOTU


Sıcak bölge Ortadoğu, geçtiğimiz ay gündeminin en öne çıkan maddelerinden biri oldu. ABD’nin işgalinin ardından kendini toparlayamayan Irak, bitmeyen çatışma ortamıyla yine haberlere konu olsa da dünyanın dikkatini Ortadoğu’ya yönelten bu kez Lübnan ve bölgeye yakın bir coğrafyada yer alan Tunus’ta yaşananlar oldu. Lübnan’daki ulusal birlik hükümetinden Hizbullah ve Emel gruplarının istifası bir hükümet krizi ortaya çıkardı. Tunus ise başlı başına bir halk ayaklanmasına sahne oldu. Ayaklanma sonucunda 23 yıldır iktidarda olan Tunus Devlet Başkanı Zeynel Abidin Bin Ali ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bugün Tunus’taki ayaklanmanın bölgedeki diğer ülkelere de sıçrayabileceği üzerinde duruluyor. Bu yersiz bir tartışma değil. Aksine özellikle Mısır’da böyle bir ihtimal öngörülüyor zira ülkede uzun süredir devam eden lider değişimi sorununa Kıptilerle hükümet arasındaki problemler de eklenmiş durumda.

Mostar’ın bu sayısında Ortadoğu’da yaşanan sözkonusu meseleler hakkında önemli değerlendirmelere yer veriyoruz. Yusuf Ergen, Ortadoğu’nun halihazırdaki konumunu ortaya sererken bir acaba kaydıyla Ortadoğu’daki dönüşüm hakkında genel bir çerçeve sunuyor. Mesut Özcan, Lübnan’daki hükümet krizine odaklanan yazısında Ortadoğu’nun ne kadar kırılgan bir denge içinde olduğunun altını çiziyor. Özcan, Lübnan’daki krizin ardından birçok bölge ülkesinin ve Fransa gibi bazı Avrupa ülkelerinin harekete geçmesini tam da bu kırılganlığa, “olayın Lübnan ile sınırlı kalamayabileceği korkusu”na bağlıyor. Yine aynı konuyla ilgili olarak, Ortadoğu’daki gelişmeleri yakinen takip eden önemli isimlerden Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Samir Salha kendisiyle yaptığımız söyleşide bölge hakkında dikkat çekici değerlendirmelerde bulunuyor. Salha’ya göre yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen kaosun sona ereceği, “toplumsal şartların barış yönünde ivme kazanacağı günler yakın”.

Geçtiğimiz yılın son ayında dünya gündemini sarsan Wikileaks depremi diplomasi tarihinde önemli dönemeçlerden biri olarak görülüyor. Hatta olayın etkileri Tunus’ta Bin Ali’nin devrilmesine kadar uzuyor. Bu tartışmalar bizi elçi yazışmalarının gizliliği ve elçilerin görev yaptıkları ülkelere bakışları konusunda düşünmeye sevk etti. Bu vesileyle Osmanlı sefaretnamelerini bir dosya olarak ele aldık. Dosyada yer alan yazılarda sefaretnameler sadece diplomatik nitelikleri bakımından değil, sosyo-kültürel özellikleri ve edebi kıymetleri bakımından da ele alınmaya çalışılıyor. Zira Osmanlı elçileri ile maiyetindekiler sadece Osmanlı dış politikasında ve hariciyesinde derin bir etki bırakmakla kalmamış, aynı zamanda Avrupa’daki yeniliklerin taşınmasına da vesile olmuşlardı. Daha da önemlisi elçilerin kaleme aldıkları sefaretnameler Osmanlı’nın Batı’ya bakışının da (diğer yönüyle Batılılaşmanın da) mühim misalleri.

Bu sayıda ayrıca Yusuf Kaplan’ın “Fütûhat-ı Medeniyye Yolculuğu” başlığı altındaki seri yazılarının ilkine de yer veriyoruz. Kaplan’ın yazısı, yazarın kendine has kavramsallaştırmalarıyla, kaybolan hakikatin peşinde, hem “izsürücü”nün hem yolun kendisinin güzergâhlarına dair yoğun bir okuma vaat ediyor.

Önümüzdeki sayıda görüşmek dileğiyle…