GizEmLi_yAzaR
Tue 11 December 2007, 03:38 am GMT +0200
Kur’an’a göre şeytan, ilk insan olan Adem aleyhisselam’dan bu yana insan neslini Allah yolundan saptırmak için çaba harcayan ve kıyamete kadar da harcayacak olan varlıkların genel adıdır. Tüm şeytan-ların atası ve en büyüğü ise, Adem aleyhisselam’ın yaratılmasıyla birlikte Allah’a isyan eden İblis’tir.
Kur’an’dan öğrendiğimize göre, Allah-u Zülcelal Adem aleyhisselam’ı yaratmış ve meleklerden ona secde etmelerini istemişti. Melekler Allah-u Zülcelal’in emrini yerine getirirken, cinlerden olan İblis, Adem aleyhisselam’a secde etmedi. Kendisinin insandan daha üstün bir yaratık olduğunu önesürdü. Bu itaatsizliği ve küstahlığı yüzünden Allah’ın huzurundan kovuldu.
Allah-u Zülcelal’in huzurundan ayrılmadan önce, bu duruma düşmesine neden olan insanları kendisi gibi saptırmak için Allah-u Zülcelal’den süre istedi. Allah-u Zülcelal de ona kıyamet gününe kadar süre tanıdı. Böylece İblis’in insana karşı verdiği mücadele başladı. Allah-u Zülcelal İblis’i ve ona uyanları cehenneme dolduracağına hükmetti. Allah-u Zülcelal, Kur’an-ı Kerimde bu olayı şöyle haber vermiştir:
“Andolsun, sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: “Adem’e secde edin” dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı.
(Allah) buyurdu: “Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?” (İblis): “Ben, dedi, ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.”
(Allah) buyurdu: “Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın.”
(İblis) dedi: (Bari) bana (in
sanların) tek
rar diriltilecekleri güne kadar süre ver.”
(Allah) buyurdu: “Haydi sen süre verilmişlerdensin.”
Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.”
Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın.”
(Allah) buyurdu: “Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki, onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi dolduracağım.” (A’raf; 11-18)
İblis böylece Allah’ın huzurundan kovulduktan sonra, kıyamete kadar sürecek olan mücadelesine başladı. İnsanları aldatarak saptırmak için onlara sokuldu. İlk büyük tuzağı, cennette yaşamakta olan Adem aleyhisselam’ı ve eşini kandırarak onları Allah’ın emrine isyana sürüklemesiydi. İnsanlık tarihinin başlangıcındaki bu olay Kur’an-ı Kerimde şöyle anlatılır:
“(Sonra Allah, Adem’e hitab etti): “Ey Adem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”
Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: “Rabbiniz, başka bir sebebten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti.” dedi.
Ve onlara: “Elbette ben size öğüt verenlerdenim.” diye de yemin etti.
Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı (önceki mevkilerinden indirdi). Ağacı(n meyvesini) tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: “Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?”
Dediler ki: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak zi
yana uğraya-caklardan oluruz!”
(Allah) buyurdu: “Birbirinize düşman olarak inin, sizin yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinmeniz gerekmektedir.
Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (dirilip) çıkarılacaksınız!” (A’raf; 19-25)
İşte insanlığın dünyadaki yaşamının başlangıcı, Adem aleyhisselam’ın üstteki ayetlerde anlatılan hatasıydı. Ancak Adem aleyhisselam Allah’a tevbe etti ve Allah onu bağışladı. Ancak İblis’in insanların aleyhine yürüttüğü mücadelesi son bulmadı. Kur’an’ın Maide Suresi’nde bildirildiği gibi, Hz. Adem’in iki oğlundan birini ayarttı ve onu kardeşini öldürmeye sürükledi. (Maide; 27)
O tarihten sonra da İblis insan neslinden pek çok kişiyi kandırdı ve kendi safına çekti. Öte yandan diğer cinlerden de pek çok yandaşı oldu. İblis’in yolunu izleyen bu cinler, aynı onun gibi insanları saptırmak için onlara sokulmaya, onların: “Kalplerine gizlice vesvese vermeye” (Nas; 4) başladılar. İblis’in yandaşı olan bu cinler ve insanlarda onun sahip olduğu “şeytan” sıfatını kazandılar.
Dolayısıyla insanoğlunun karşı karşıya olduğu en büyük tehlike olan şeytan, liderliğini İblis’in yaptığı bir grup cin ve insandır. Bu cin ve insanlar, İblis’in yolunu izlerler, kendileri saptıkları gibi diğer insanları da saptırmaya çalışırlar. “Cinnî” (cinlerden olan) şeytanlar, insanlar tarafından görülmedikleri için onlar fark edilmeden yanaşır, zihinlerine saptırıcı düşünceler sokarlar. “İnsî” (insanlardan olan) şeytanlar ise diğer insanlara açıkça sokulur, onları Allah’ın yolundan alıkoymak için telkinde bulunurlar. Kur’an-ı Kerimde, bu tehlikeye karşı mü’minlere şu dua öğretilmektedir:
“De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.” (Nas; 1-6)
Kur’an’dan öğrendiğimize göre, Allah-u Zülcelal Adem aleyhisselam’ı yaratmış ve meleklerden ona secde etmelerini istemişti. Melekler Allah-u Zülcelal’in emrini yerine getirirken, cinlerden olan İblis, Adem aleyhisselam’a secde etmedi. Kendisinin insandan daha üstün bir yaratık olduğunu önesürdü. Bu itaatsizliği ve küstahlığı yüzünden Allah’ın huzurundan kovuldu.
Allah-u Zülcelal’in huzurundan ayrılmadan önce, bu duruma düşmesine neden olan insanları kendisi gibi saptırmak için Allah-u Zülcelal’den süre istedi. Allah-u Zülcelal de ona kıyamet gününe kadar süre tanıdı. Böylece İblis’in insana karşı verdiği mücadele başladı. Allah-u Zülcelal İblis’i ve ona uyanları cehenneme dolduracağına hükmetti. Allah-u Zülcelal, Kur’an-ı Kerimde bu olayı şöyle haber vermiştir:
“Andolsun, sizi yarattık, sonra size biçim verdik, sonra da meleklere: “Adem’e secde edin” dedik; hepsi secde ettiler, yalnız İblis, secde edenlerden olmadı.
(Allah) buyurdu: “Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?” (İblis): “Ben, dedi, ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.”
(Allah) buyurdu: “Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın.”
(İblis) dedi: (Bari) bana (in
sanların) tek
rar diriltilecekleri güne kadar süre ver.”
(Allah) buyurdu: “Haydi sen süre verilmişlerdensin.”
Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.”
Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın.”
(Allah) buyurdu: “Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki, onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi dolduracağım.” (A’raf; 11-18)
İblis böylece Allah’ın huzurundan kovulduktan sonra, kıyamete kadar sürecek olan mücadelesine başladı. İnsanları aldatarak saptırmak için onlara sokuldu. İlk büyük tuzağı, cennette yaşamakta olan Adem aleyhisselam’ı ve eşini kandırarak onları Allah’ın emrine isyana sürüklemesiydi. İnsanlık tarihinin başlangıcındaki bu olay Kur’an-ı Kerimde şöyle anlatılır:
“(Sonra Allah, Adem’e hitab etti): “Ey Adem! Sen ve eşin cennette durun, dilediğiniz yerden yeyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”
Derken onların, kendilerinden gizli kalan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: “Rabbiniz, başka bir sebebten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek ya da ebedî kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men etti.” dedi.
Ve onlara: “Elbette ben size öğüt verenlerdenim.” diye de yemin etti.
Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı (önceki mevkilerinden indirdi). Ağacı(n meyvesini) tadınca, çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerini örtmeğe başladılar. Rableri onlara seslendi: “Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?”
Dediler ki: “Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak zi
yana uğraya-caklardan oluruz!”
(Allah) buyurdu: “Birbirinize düşman olarak inin, sizin yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinmeniz gerekmektedir.
Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan (dirilip) çıkarılacaksınız!” (A’raf; 19-25)
İşte insanlığın dünyadaki yaşamının başlangıcı, Adem aleyhisselam’ın üstteki ayetlerde anlatılan hatasıydı. Ancak Adem aleyhisselam Allah’a tevbe etti ve Allah onu bağışladı. Ancak İblis’in insanların aleyhine yürüttüğü mücadelesi son bulmadı. Kur’an’ın Maide Suresi’nde bildirildiği gibi, Hz. Adem’in iki oğlundan birini ayarttı ve onu kardeşini öldürmeye sürükledi. (Maide; 27)
O tarihten sonra da İblis insan neslinden pek çok kişiyi kandırdı ve kendi safına çekti. Öte yandan diğer cinlerden de pek çok yandaşı oldu. İblis’in yolunu izleyen bu cinler, aynı onun gibi insanları saptırmak için onlara sokulmaya, onların: “Kalplerine gizlice vesvese vermeye” (Nas; 4) başladılar. İblis’in yandaşı olan bu cinler ve insanlarda onun sahip olduğu “şeytan” sıfatını kazandılar.
Dolayısıyla insanoğlunun karşı karşıya olduğu en büyük tehlike olan şeytan, liderliğini İblis’in yaptığı bir grup cin ve insandır. Bu cin ve insanlar, İblis’in yolunu izlerler, kendileri saptıkları gibi diğer insanları da saptırmaya çalışırlar. “Cinnî” (cinlerden olan) şeytanlar, insanlar tarafından görülmedikleri için onlar fark edilmeden yanaşır, zihinlerine saptırıcı düşünceler sokarlar. “İnsî” (insanlardan olan) şeytanlar ise diğer insanlara açıkça sokulur, onları Allah’ın yolundan alıkoymak için telkinde bulunurlar. Kur’an-ı Kerimde, bu tehlikeye karşı mü’minlere şu dua öğretilmektedir:
“De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.” (Nas; 1-6)