saniyenur
Wed 4 January 2012, 08:27 pm GMT +0200
Şerhu'l-Akâid'in Türkçe Tercümeleri
Uzun asırlar boyu milyonlarca insan tarafından okunan Şerhu'l-Akâid pek çok dile kısmen veya tamamen tercüme edilmiş, bu suretle de tesir alanını daha da genişletmiştir. Burada Şerhu'l-Akâid'in Türkçe tercümeleri üzerinde kısaca durmak gerekmektedir. Geniş bir muhitte uzun yıllar okunmuş olan Şerhu'l-Akâid'in Türkçe'ye bir kere değil, birkaç kere tercüme edilmesi oldukça normal bir şeydir. Ancak biz Şerhu'l-Akâid'in sadece üç tane tercümesini görebildik.
1. Tercüme-i Şerh-i Akâid (Süleymaniye Ktp. Fatih Kit. 29İ8Î. Tevkii San Abdullah b. Mehmed Efendi tarafından yapılan bu tercüme büyük boy 169 varak tutmaktadır. Bazan sayfaların arasına bazan da kenarlarına az miktarda haşiyeler ve notlar konulmuştur. Güzel bir nesih ve güzel bir ifade ile yazılan bu tercüme oldukça serbest bir tercümedir. Metne fazla bağlı kalınmamıştır.
2. Tercüme-i Şerh-i Akâid-i Nesefî (Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Efendi Kit. 1303). Müellif hatti ile olan bu tercümenin bir nüshası Süleymaniye'de mevcuttur. Şerhu'l-Akâîd'e Arapça haşiyeler yazmış olan Karabaş b. Ali Efendi'nin oğlu Mustafa Manevî-i Üsküdarî Lübbü'l-akâid ismi ile Şerhu'l-akâid'i serbest ve özet bir şekilde Türkçe'ye tercüme etmiştir. 58 varaktan ibarettir.
3. Şerh-i Akâid tercümesi (Rusçuk, 1292). Giritli Sırrı Paşa tarafından yapılan bu tercüme, 76 sayfa tutan bir giriş kısmı ile 4 cüzden meydana gelmiştir. 800 sayfa kadardır. Sırrı Paşa, giriş kısmında, “Harfi tercüme iltizam olunmuş, fakat bazan makâlat bi'1-icab telhis suretinde yazılmıştır”, (Önsöz, 4) demektedir.
Yegâne matbu tercüme olan Sırrı Paşa'nın tercümesi, Şerhu'l-Akâid'in ve diğer akâid, kelâm kitaplarının haşiye ve taliklerinden alman bol iktibaslarla doludur. Âdeta Şerhu'l-Akâid'in tercümesi bu noktalar arasında kaybolmuştur. Başlangıçta geniş notlar konulduğu halde tercümenin sonuna doğru açıklayıcı notların azaldığı iyice farkedilir.
Cevdet Paşa tercümenin ilk cüzünü gördükten sonra Sırrı Pasa'yı teşebbüsünden dolayı tebrik etmiş ve eserdeki bazı aksaklıklara ve yanlışlıklara dikkati çekmiştir. Çerkeşîzâde Mehmet Tevfik, Sırrı Paşa tercümesiyle ilgili olarak, Şerh-i Akâid-i Nesefî tercümesine bazı tashihat risalesi ismiyle 30 sayfalık bir tenkit yazmış ve bu tenkit de basılmıştır. Ahlâkî ve dinî ölçülere uygun olan bu tenkidin giriş kısmında şöyle denilmektedir: “Bir zat-ı gayret-simât, menfaati herkese şâmil olmak gibi bir halis niyetle Şerh-i Akâid-i Nesefî'nin lisan-i Türkî'ye tercümesine himmet ederek nail-i ecr ve mesûbât olmuştur. 'İnsan hata ile nisyandan mürekkebdir', fehvasınca mütercim-i müşarun ileyhin hasbe'l-beşeriyye bazı sehv ve nisyanı vukûbulmakla bu abd-i aciz dahi ecr-i mezkûrde mütercim-i müşarun ileyhe müşareket maksadiyle tercüme-i mezkûrede muttali olabildiğim sehv ve hatanın tayin ve ta'dadı için işbu varak-pârenin tesvidine ibtidar eyledim”.
Görüldüğü gibi tenkit ince ve kibarca kaleme alınmıştır. Fakat eserin muhtevası yeterince ciddî ve ilmî değildir. Herşeyden evvel tercüme baştan sona kadar dikkatle incelenmeden bazı konular tenkit edilmiş ve tenkit edilen hususlarda da çok lüzumsuz teferruata girilmiştir.
4. Nakdu'l-kelâm fî akâidi'l-İsIâm (İstanbul, 1310). Giritli Sırrı Paşa'nın olan bu eser, ŞerhuT-akâid kısaltılarak ve yeni birtakım ilaveler yapılarak meydana getirilmiştir. Sırrı Paşa eserini şöyle takdim ediyor: “Eser-i hâme-i acizânem olan Şerh-i Akâid tercümesi'nin bazı zevâidini tarh, gavâmızını şerh suretiyle telhis dahi saye-i muvaffakıyet-vâye-i Hazret-i padişahîde teyessür-nüma husul olarak Nakdu'l-kelâm fî akaidi'I-îslâm, namiyle tesmiye kılınmıştır.”
Ömer Nasuhi Bilmen'in Muvazzah ilm-i kelâm'ı da geniş ölçüde mevzuunu teşkil eden meseleleri ve muhtevasını Şerhu'I-Akâid'den almıştır.
Umumiyetle Şerhu'I-Akaid tercümelerinde serbest tercüme biçiminin benimsenmesi eserin özelliği ile ilgilidir. Eserin tamamı değilse bile bazı bölümlerinin anlaşılması oldukça zordur. Umumiyetle ya bu zor yerler atılmış veya haşiyelerle açıklanarak anlaşılır hale getirilmiştir. Bizim de yer yer bu mahiyette notlar koymamızın sebebi budur.[73]
[73] Sadreddin Taftazani, Kelâm İlmi ve İslâm Akaidi (Şerhu’l-Akaid, Hazırlayan Süleyman Uludağ), Dergâh Yayınları: 68-69.