- Sen kendi üstüne titreme

Adsense kodları


Sen kendi üstüne titreme

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Mon 25 October 2010, 12:02 pm GMT +0200
211. Sen kendi üstüne titreme de, başkaları senin üstüne titresin!

Mefa'îlün, Fe'ilatiin, Mefa'îlün, Fa'ilün
 (c.I, 479)

• İçinde sevgiliden başka hiçbir şey bulunmayan şu gönlüme yemin ederim senin sevmediklerini ben de sevmem.

• Canımı sana feda edemezsem, o can dertsiz kalmasın, gamdan kurtulmasın,başından bela eksik olmasın! Gözlerim senin için ağlamıyorsa, kararsın; hiç bir şey göremez olsun

• Senden başkasına ümit bağlarsam, umduğum gerçekleşmesin, olmasın ve ben hayal kırıklığından kurtulmayayım. Eğer senin için yaşamıyorsam, varlığım senin değilse, ben bu varlığı istemiyorum; yıkılsın, gitsin!

• Dünyada hangi güzel, hangi güzellik vardır ki, senin güzelliğinden onda bir parıltı bulunmasın. Senin ışığının vuruşundan ibaret olmasın. Hangi padişah, hangi emîr vardır ki, senin dilencin, yoksulun olmasın?

• Gönlümde düşmanlara karşı, düşmanlara ait bir dilek bulunmasın. Çünkü benim gönlümde senin rızanı kazanmaktan başka bir dilek yoktur.

• Sensiz geçen bir anı bile kaza edemem. Fakat ne çare ki başa gelen senin takdirinden başka birşey değildir.

• Ey gönül! Sevgili uğrunda canınla oyna, canını ver. Sen kendini çok seviyorsun. Onun üstüne titriyorsun. Titreme; feda et gitsin. Allah sana kafi değil mi?

• Sen kendi üstüne titreme de başkaları senin üstüne titresinler. Canının üstüne yemin ederim ki, sana senden başka bir düşman yoktur.

 

212. Senden başkasının elinden yediğim helva ağzımda mızrak olur, damağıma batar.

Mefa'îliin, Pe'ilatiin, Mefa'îliin, Fa'îlün
(c.I, 478 )

• İnat et, huysuzlan! Güzellerin inadı, huysuzluğu tatlıdır, hoştur. Bahaneler uydur! Güzellerin bahaneleri ayindir.

• Senden zaten vefa beklemiyordum. Çünkü vefasız olmak, cevr etmek güzellerin huyudur, adetidir, dinidir.

• Azizlerin tertemiz canlarına yemin ederim ki, senden başkasının elinden yediğim helva ağzımda mızrak olur, damağıma batar.

• Binlerce vaatlerde bulun, söz ver; hiç birinde durma! Sözünde durmasan da sen vadettiğin için bu öyle bir serapa benzer ki, bu serap, yüzlerce tatlı suya değer.

• Senin güzel yüzün bir hazine gibidir. Kötü huyun ise o hazineyi bekleyen yılandır. Hazinen var olsun. Yılan zaten dışarıdadır.

• Senin aklından geçirip de işlediğin her hilenin değeri binlerce incidir, binlerce la'ldir.

• Fıkıh dersi okunan medresede nasıl dışarı atılma, kovulma sebepleri nizamlara, törelere bağlanmış ise, bil ki aşk medresesinin de kanunları vardır.

213. Aşk bende meydana geldi, gelişti.

Müfte'ilün, Müfte'ilün, Fa'ilat
(c. I, 516)

• Ey mest bir halde vakitsiz kalkan kişi! Belli ki sen şarap içmişsin. Hem de ezel şarabı.

 • Aşk seni kadeh gibi elimizden aldı da bağrına bastı.

• Allah'ın hazinesinin malı olan her inci, her mücevher senin o la'l dudaklarında var mı? Var.

• İstemiyorduk ama, aşkın gönül bağını kopardı da sıçradı, aleme yayıldı.

• Gece yarısı dilimin ucu ile hafif hafif söylediğim o sır da her tarafa yayıldı.

• Nasıl ki küçük kurt, tahtayı kemirirse de tahta içinde kalır, yine tahta başını gösterir, meydana çıkarsa, aşk da bende meydana geldi, gelişti. Sonra tuttu beni yaraladı.

 

214. Eğer şu dünyada aklın aklı olsaydı bizim hayatımızı görür, şaşırır kalırdı.

Mefa'îliin, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îlün
 (c.I, 474)

•Aşık ay gibidir. Yıldızın arasırida panl parıl parlar, görünür. Şunu iyi bil ki, ılçıktan yaratıldığı halde tecellî ile mest olan Hakk aşığı "ay"a bile kılavuz  olur, yol gösterir.

•Aşığın etrafında yüz binlerce ham kişi olsa, benim iki gözümü de bağlasalar, yine de sana o kalabalık arasında aşığı bulur, gösteririm.

•Yanıma gel, kulağını bana ver de sana bazı şeyler söyleyeyim. Ama söyleyen ben değilim. Peri yüzlü bir güzel benim ağzımdan, dudaklanmdan sana seslenmededir.

•Benim ağzımdan konuşan güzel peri kızına gönül veren, aşık olan varlık da adem'in oğlu değildir, Havva'dan da doğmamıştır.

•Ay yüzlü güzelimi gören güneş gibi ateşler içinde kalırsa, gök gibi elsiz, aksız dolaşır durursa buna şaşma!

•Şu dünyada eğer aklın, aklı başında olsaydı, kalkar gelirdi. Dünya üzerinde ki acayip hayatı, boş yere birbirlerimizle didişip durmamızı görür de şaşırırdı; bu ne biçim hayat derdi?

•Akıllı, fikirli adam; gönlün yüzünü gören kişi, halkı çağırmaya layık olan canın kametini duyan kişidir.

•Aklın varsa sus, sır açma. Bizim sevdiğimiz peri bizim yanımızda bulunmadıkça bizde akıl, fıkir arama!

 

215. Senin cefan da şeker gibi tatlıdır. Onda yüzbinlerce vefa hazinesi vardır.

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'îliin
(c.I, 479)

• Bütün alemin haline gül! Çünkü gülmek senin hakkındır. Dünyada doğru görünen herşey, senin selvi boyunun; eğri olan da kaşlarının kulu kölesi.

• Devlet, zenginlik senin ayaklarına kapanır, önünde yere baş kor. Insanlar da, periler de senin aşkının yolunda başsızdır, ayaksızdır.

• Evvelki gün canım aşkının tesirine kapıldı da gül bahçesine gitti. Fakat seni orada göremedi. Birazcık oturdu, sonra kalktı.

• Akar su gibi secdeler ederek gül bahçesinden dışarıya çıktı. "Kendi aslı olan zevalsiz mutluluk ırmağı nerede?" diye aramaya koyuldu.

• Gönül ehli olan uyanık kişi! Gönlümden senin hikayeni duydular da hepsi birden: "Bu da bizim dilberimizin sarhoşu!" diye nara atmaya başladılar.

• Insanlar da, periler de başıma toplandılar; bana: "Senin nefesin seher rüzgarına benziyor, esip geldiğin doğudan bize bilgiler ver. dediler.

• Senin cefan, şeker gibi tatlıdır. 0 ne güzel cefadır ki, onda yüzbinlerce vefa hazinesi vardır.

 

216. Şu yorgun, şu tenbel bedeni canlandıracak, oynatacak sevgili nerede?

Müfte'iliin, Fa'ilat, Müfte'ilün,
(c.I, 471)

•Bedenimiz, tenbel, birşeyle meşgulmüş gibi yorgun argın olarak uykudan kalktı. Şu yorgun, şu bezgin, tenbel bedeni canlandıracak, oynatacak sevgili nerede?

•Bedeni oynatan o güzel varlık, gönül perdesini de yırtar atar. Fakat bütün bunları onun kokusu yayar, onun kendisini görmekse bambaşka, apayrı bir şey.

• İnsanların oynamaları, hareket etmeleri, koşup durmaları, çalışmaları hep aştandır. Bunlar aşkın oyunudur. Aşkın kendisini oynatan, hareket ettiren mevî zevk de ezelden gelmektedir. Onun bu fanî dünya ile ilgisi yoktur. hava göğün dönüşündendir. Ağaçlar da havanın, rüzgarın esmesinden oynar.

• Can sakîsi dün gece kadehimize tortu döktü. Bunun önemi yok! Çünkü elimizin elinde şarap, tortusunu kaybeder; saf, duru şarap olur.

• Oğlum, aşk şarabı üzümden yapılmadığı için ne helaldir, ne de haram! Sen kadehi doldur getir! Bak bakalım nöbet haramın mıdır? Helalin midir?

• Ey tertemiz gönül! Sana binlerce selam. Bütün güzeller, sana kul köle olmuş.

• Ben aşka gelir, heyecana kapılır, sevgilinin önünde secde ederim. 0 zaman gönül bana der ki: "Aklını başına al! Secdede iken can vermek bütün secdelerin canıdır. Bu mutluluk her kula nasip olmaz."

 

217. Dostun aşkının hevesi ile bağlar, bahçeler bülbüllerle dolmuştur.

Müfte'ilün, Pa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat
 (c.I, 465)

• Ey toplu halde bulunan dostlar! Meclisimize yine dost geldi. Dost sanki gelen dost değilmiş gibi bize yanlış görünmede. Gelen odur o!

• Sevgilinin şaşılacak işlerde bulunmak huyudur. Bazen hoşun hoşu olur, bizi sevindirir, neşelendirir. Bazen de, baştan başa ateş kesilir, bizi yakar, yandırır.

• Vefakardır, vefalı davranır. Nasıl olur da bizi düşünmez olur? Sırtını döner? Zaten onun sırtı yoktur ki, o mum gibi bütün yüzdür yüz!

• Yılan gibi gömleğini at da, gömlekten kurtul! Sevgiliye doğru yönel! Yoksa sende öz yok mu? Ne zamana kadar dış gösterişte kalacak, gömlekle yaşayacaksın.

• Bizi ciddiyetle candan dileyen biz demektir. Nitekim ırmağı dileyen, ırmağa doğru koşup duran sel de ırmak demektir.

• Dostun aşkının hevesi ile bağ bahçe bülbüllerle dolup taşmıştır. Onun gül yanağının kokusundan güller kokularla dolmuştur.

 

218. Gözün gördüğü şu alemin ötesinde muhakkak ki başka bir alem var.

Müfte'ilün, Fa'ilat, Müfte'ilün, Fa'ilat
(, 462)

• Ben Kenan diyarının Yusufuyum. Ay gibi olan güzel yüzüm buna şahittir.  Hiç kimse güneşten güneşliğini isbat etmek için bir nişan, bir belge istemez.

• Ey selvi boylum! Sana bir nişan, bir delil göstereyim. Selvinin uzun boylu olduğuna, kendi dosdoğru uzun boyundan daha çok gerçeği söyleyen bir şahidi yoktur.

• Ey güller, çiçekler! Ey bağlar, bahçeler! Sizin şahitleriniz kimlerdir? Kim olacak? Burunlara gelen güzel kokular, gözleri okşayan çeçit çeşit renkler...

• Aşk eğer mahremse, mahremliğinin şahidi nedir? Şudur: "Sevgilinin yüzünden başka hiç bir şey onun gözüne görünmez."

• Üzerinde yaşadığımız şu aşağılık dünya çaresiz kalarak kötü yerlere düşen ve para karşılığında kendilerini azgın erkeklere satan talihsiz, zavallı kadınlara benzer. Bunun delili şu ki, bir erkek belirli zaman o kadının yanındadır. Öbürü de arkada sıra beklemektedir.

• Görüştüğü erkeği yolcu eder, öbürünü bağrına basar. Öpüşünde ne sevgi vardır ne de vefa. 0 zavallı gönlünü vermeden, vücudunu verir, kendini satar.

• Muhakkak ki, bu dünyadan ötede başka bir dünya var. Onun da delili, nişanı şu ki; her gün dünyaya doğanlar ve yeni gelenler var, yine her gün bu dünyada yaşama nöbetini savmış, eskiyen, yıprananların da geçip gitmeleri var.

• Yeni bir gün, yeni bir gece yeniden yeniye bağlar, bahçeler, yeni yapılan evler insanları avlamak için yeni ağlar, tuzaklar her an yepyeni bir düşünce, yepyeni bir dogum, yepyeni bir ölüm.

• Gözün gördüğü şu alemin ötesinde sonsuz bir alem olmasaydı yeniler nereden gelir, eskiler nereye giderdi?

• Dünya ırmağın suyu gibidir. Hep aynı gibi görünür. Fakat yeniden yeniye akar gider. Gelir, akar; bu nereden geliyor?

 

219. Senin mahmur gözlerinin bakışı ile dirilmiş ne kadar şehit gördüm.

Mef'ilü, Mefa'ilün, Fe-ilün
 (c.I, 379)

• Ey gönlümüzü yağma eden, her şeyimizi alıp götüren aziz varlık! Bizim canımızda binlerce can da sana av olsun, sana feda olsun; al, al hepsini al!

• Zaten senin aşıkları öldürmekten başka ne işin var? Bilmiyorum ki sana gönül verenleri öldürmekten başka ne ile uğraşırsın?

• Öldür, durma öldür! Elin var olsun! Dünyadakilerin canları sana karşı saçılsın, dökülsün, yok olsun!

• Ben senin mahmur gözlerinin bakışı ile dirilmiş ne kadar çok şehit gördüm.

• Ben senin kararı olmayan, sönmeden daima yanıp duran aşkının ateşinde karar edemeyen ne kadar çok aşık gördüm.

• Tenezzül eder de aşk şehitlerinin mezarlarını ziyaret edersen, toprak içinde bir tek ölü bile kalmaz, hepsi dirilir.

• Senin kenarı olmayan, kıyısı bulunmayan varlığının kucağına ulaşma ümidi ile can her an senin ayağının bastığı toprağı öper durur.