- Semavi Kitaplara İman

Adsense kodları


Semavi Kitaplara İman

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
ezelinur
Thu 8 April 2010, 01:56 pm GMT +0200
Semavi Kitaplara İman


İlâhî Kitaplar Ve Semavi Kitaplara Îmân.
İlâhî Kitap Ne Demektir ve Niçin Gönderil miştir ?



Hak Teâlâ´nın insanlar arasından seçtiği «Peygamber» dediği­miz mümtaz ve seçkin şahsiyetlere, yalnız kendi milletlerine [1] veya bütün insanlığa tebliğ etmek üzere [2] vahyettiği kitaplara, «İlâhî Kitaplar» veya «Semavî Kitaplar» veya «İnzal olunan Ki­taplar», (Kütüb-i Münzele) adı verilir.

Bu kitaplar, lâfız ve mânâ bakımlarından Allah Kelâmı olup, herşeyden önce insanları her türlü dalâlet ve sapıklıktan, kötü ve karanlık yollardan çıkararak, onları doğru ve güzel yollara sev-ketmek suretiyle Hak ve hidâyet nuruna kavuşturmak için gönde­rilmiştir. Gerçi insan, bütün yaratıklar arasında en kuvvetli ve en şerefli mahlûk olarak yaratılmış, kâinattaki her çeşit varlık ve ya­ratık onun emrine ve hizmetine verilmiş [3] ona bu dünyayı îmâr ve ıslâh etme kuvvet ve kabiliyeti bahşedilmiştir. Fakat insan, nef­sine ve tabiatta bulunan bazı şer kuvvetlere karşı daima başarı sağlayamaz. Hattâ çok defa onlara yenilir. Zira insanın, bilhassa nefsine karşı, buyuk zaafı vardır. Onun en buyuk düşmanı, şer kuv­vetlerinin başı sayılan Şeytan´dır [4] Nitekim, insanoğlunun ve beşeriyetin ceddi Âdem (a.s.)´in nefsine ve Şeytana nasıl aldana-rak uyduğu, Cennet´ten nasıl çıkarıldığı, sonra hatasını anlayarak Allah´tan nasıl af ve mağfiret dilediği ve Cenab-i Hakk´m affına mazhar olduğu Kur´an-ı Kerîm´dc beyân edilmiştir. [5]

Evet, insan herşey karşısında kuvvetli ise de, nefsi karşısında zayıftır. însan, ilâhî bir nur ve ihsan olan aklı ile, sahip olduğu beşerî kuvvetler ve eşya hakkındaki bilgisi sayesinde tabiatı ye­nebilir, bazı hakikatlara erebilir, birçok keşifler yaparak yüksele­bilir. Fakat başarıların en büyüğü kendi nefsini yenmektir. Kemâ­lin en yükseği ise, bu başarıya ulaşmaktır. îşte bu başarı ve bu kemâl ancak ve ancak Hak Teâlâ ile yakın bir alâka kurmak, yâni ilâhî vahyin yardımına ermekle kaabildir.

Nitekim Kur´an´da, insana, nefsinin arzu ve ihtiraslarına kar­şı koyamadığı zamanlarda, ona Yüce Allah´dan «ilâhî bir sös» şek­linde yardım geldiği haber verilmektedir [6] İnsanların ilk babası Âdem (a.s.)´a gönderilen ilâhî yardım ve vahiy, Âdem oğullarına da, ilâhî irşad ve rehber olarak gönderilmiştir. Nitekim Kur´an-ı Kerîm´de meâlen :

Benden size bir hidâyet gelecektir. O´na tâbi olanlara ar­tık hiç bir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.» [7]buyurulmaktadır.

Bu ve daha birçok âyetler, insanın ilâhî vahye muhtaç oldu­ğuna, vahye tabî olursa Şeytan´m tahriklerinden ve birçok kötü­lüklerden korunacağına, her türlü şer kuvvetleri yenerek huzur ve güven içinde kemâle doğru yükseleceğine delâlet etmektedir.[8]

İlâhî Kitapların Hepsine Îmân, Îmân Esaslarım) Andır

İşte bu sebeple Hak Teâlâ, beşeriyeti hidâyete, yani doğru yola sevketmek için, ilâhî nizam, esas ve hükümlerini ihüva eden, «Mu­kaddes Kitaplar» indirmiş, bu kitapları insanlara tebliğ ederek on­lara öğretmek için de, kendi aralarından seçtiği b´ir kısım insanları Peygamber ve İlâhî Elçi olarak göndermiştir. Peygamberler, bifij yüce vazifeyi noksansız olarak yapabilecek ve kendilerine vahyolu-nan ilâhî hükümleri insanlara aynen tebliğ edebilecek kudret ve: kabiliyette yaratılan mümtaz ve sâdık kullar, ilâhî elçilerdir.

O halde; Mukaddes Kitapları beşeriyete tebliğ etmek ve ilâhî hükümleri bildirmek için Peygamberlere, herhangi bir zâtı Pey­gamber olarak kabul edebilmek için de, kendisine vahyedilen ilâhî bir kitaba ihtiyaç vardır. Bu sebebledir ki, müslüman olabilmek için, Allah´a ve Meleklerine îmândan sonra, İlâhî Kitaplara ve Pey­gamberlere îmân etmek şart koşulmuştur.

Çünkü insanlar, nefislerini ve şeytanı yenebilmek için daima Yüce Allah´ın yardımına, yani, vahye dayanan İlâhî Kitaplara, do-´ layısiyle, bu kitapları kendilerine tebliğ edip, öğretecek Peygam­berlere muhtaçtırlar. İlâhî Kitapların ve Peygamberlerin lüzumu­na inandıktan sonra da, insanlık tarihinin her devrinde yaşayan milletlerin bir. Peygambere ve mukaddes bir Kitaba sahib olabile­ceğini kabul etmek ve bunlara da inanmak, akl-ı selimin ve sağ duyunun icâbıdır.

Nitekim Kur´an-ı Kerîm, vahyin ve Peygamberliğin muayyen bir şahsa veya millete mahsus olmadığını ve her millete bir Pey­gamber gönderildiğini şu âyetlerde açıkça bildirmiştir :

«Hiçbir millet yoktur ki, kendi içinde (onları Allah azabıyhı) korkutan biri (yani bir Peygamber) gelip geçmiş olmasın.» [9]

«Her milletin bir Peygamberi vardır.» [10] Yani, her millete mutlaka bir Peygamber gönderilmiştir.

Her Peygambere de, gönderildiği insanlar arasındaki ihtilâfı halletmek için bir kitap verildiği şu âyeti kerîmede bildirilmekte­dir :

«Bütün insanlar bir tek ümmet idi. (Aralarında ihtilâfa düş­tüklerinden) Allah, (rahjnetiyle) müjdeleyici, (azabı ile) korkutu­cu Peygamberler gönderdi. İnsanların ihtilafa düştükleri şeyler hakkında hükmetmek için Peygamberle beraber hak (ve gerçek) kitaplar da inzal etti.»[11]

Kendisine müstakil bir kitap verilmeyen Peygamberler ise, daha önce indirilen ilâhî bir kitaba tabî olmuşlar ve onu gönderil­dikleri milletlere talim ve telkin etmekle, hükümlerini öğretmek ve anlatmakla emredilmişlerdir.

Bu sebeple İslâm dînî, yalnız Kur´an´a değil, daha önce dünya milletlerine gönderilen Mukaddes Kitapların hepsine îmân etmeyi emretmekte, bütün İlâhî Kitaplara inanmayı, îmân esaslarından saymaktadır.[12]

Her millete bir Peygamber ve her Peygambere de bir «Kitap* veya «Suhuf» verildiği Kur´an´da bildirilmiş ise de, bütün Peygam­berlere indirilen kitapların isimleri ayrı ayrı, zikredilmemiştir. Bu bakımdan;

İcmali olarak : «Bütün İlâhî Kitaplara»,

Tafsili olarak da : Kur´an´da isimleri zikredilen Mukaddes Ki­taplara ayrı ayrı inanmak, herbirinin Allah Kelâmı olduğunu kalb ile tasdik etmek lâzımdır.

Tevrat, Zebur ve İncil ile, en son ve en mükemmel İlâhî Kitap olan Kur´anri Kerîm´dİr. Ayrıca yüz adet «Suhuf» (sabiteler) in­dirilmiş, bunların 10 adedi Hz. Âdem´e, 10 adedi Hz. İbrahim´e, 50 adedi Hz. Şît´e ve 30 adedi de Hz. İdris (Aleyhimesselâm)´a veril­miştir.

O halde, geçmiş milletlere gönderilen bütün Peygamberlere in­dirilen «İlâhî Kitaplar» m ve «Suhuf» un hepsine inanmak, her müslümana farzdır.

îmân edilmesi İslâm´a göre farz olan bu kitapların, mukaddes ve ilâhî vasfını kazanabilmesi için, iki şarta sahio olması lâzımdır :

1- Ilahî Vahye istinad etmelidir.

Yani, Allahu Teâlâ tarafından Peygamber olarak seçilen şa­hıslara indirilen vahyin, aynen yazılarak toplanmasından meydana gelen bir kitap olmalıdır. Böyle olmayan ve insanlar tarafından daha sonraları yazılan şeyler Allah Kelâmı olmadığından, ilâhî bir kitap olarak kabul edilemez.

2-
ilâhî vahye istinad eden ve ona dayanan Allah Kelâmı olduğu tevatür yoluyla bilinmeli, bu husus sabit görülmeli, ait ol­duğu Peygambere indirildiği hususu yine tevatür yoluyla zamanı­mıza kadar gelmelidir.

Bu iki şarta sahip olmayan kitaplar, aslında ilâhî de olsa, bu yüce vasfını ve ilâhî hüviyetini kaybeder. Mukaddes kitap olmak­tan çıkar.

Müslümanlarca inanılması farz olan Mukaddes Kitaplar, işte bu ilâhî vasfa sahip olan Semavî Kitaplardır. Halen ilâhî olduğu iddia edilen kitaplar arasında bu vasfı haiz olduğu tarihen sabit olan yegâne Mukaddes Kitap ise, yalnız Kur´an-ı Kerîm´dİr.

Tevrat, Zebur ve încil´in de, aslında vahye dayanan İlâhî ve Mukaddes kitaplar olduğuna her müslüman inanmakla mükellef­tir. Fakat, halen mevcut olan Tevrat ve Incillerin nasıl tahrif ve tebdil edilerek değiştirildiğini ve ilâhî hüviyetlerini kaybettiğini [13] bir Tevrat ve bir İncil yerine, birbirine uymayan birçok Tevrat ve İncil nüshaları haline nasıl geldiğini biraz sonra özetleyeceğiz. Bu; bakımdan, halen Yahudi ve Hıristiyanların elinde bulunan ve bir­birine uymayan Tevrat ve İndileri ilâhî ve mukaddes kitaülar ola­rak kabul edemeyiz.[14]

ceren
Mon 27 June 2016, 05:35 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Allah elcileri olan peygamberlere kutsal kitapalarini gibderms ve bzielre rehber kilmistir.Kutsal kitaplara inanan ve kur ani kerimi okuyup hayatina rehber edinen kullardan olalim inşallah...

Lal-i Hal
Mon 27 June 2016, 06:30 pm GMT +0200
Amentünün esaslarindandir zaten kitaplara iman.o yuzden cok onemli hassas bir konu.Allah razi oslun payalsm icin

Bilal2009
Mon 27 June 2016, 08:47 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Semavi kitaplara ayrı ayrı iman şarttır. Ancak Kur'an ın dışında olanlarına ilk indirildikleri andakine iman etmeliyiz. Çünkü şuan olanlar değiştirilmiş tahribe uğramıştır. Rabbim paylaşım için razı olsun.

HALACAHAN
Mon 27 June 2016, 09:08 pm GMT +0200
Selamu  Aleykum ..Semavi kitaplara inanmak imanı  şartlarından birtanesidir..Rabbim imanimizi kamil eylesin ..

ceren
Fri 7 December 2018, 02:07 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm. Allahın bizlere rehber olarak gönderdiği tüm kitaplara inanan kur anın rehberliğinde yaşayan kullardan olalım insallah. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...

ceren
Fri 2 August 2019, 09:05 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...

Sevgi.
Sat 3 August 2019, 04:26 am GMT +0200
Semavi kitaplara inanmak imanın şartlarından birtanesidir Rabbim bilgiler için razı olsun kardeşim

gulsahkilicaslan
Sat 3 August 2019, 10:46 am GMT +0200
Ne kadar önemli bilgiler Allah razı olsun paylaşandan ve sebep olandan inşallah selam ve dua ile...

Melek Nur Çelik koü
Sat 3 August 2019, 03:14 pm GMT +0200
Paylaşım için Allah razı olsun..

gulsahkilicaslan
Sun 4 August 2019, 01:13 am GMT +0200
Rabbim yazandan ulaştıran ve sebep olanlardan razı olsun inşallah selam ve dua ile...