- Selmân El-Farisi´nin (ra) Zühdü

Adsense kodları


Selmân El-Farisi´nin (ra) Zühdü

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
derya
Thu 31 December 2009, 09:56 am GMT +0200
Selmân El-Farisi´nin (Ra) Zühdü İle İlgili Rivayetler

810. Cerîr, Selmân ´ın kendisine şöyle dediğini rivayet etmiş­tir: "Ey Cerîr! Allah için mütevazi ol. Zira kim Allah için dünyada mütevazı olursa, Allah kıyamet gününde onun kadrini yüceltir."

811. Selmân´ın (ra): "İnsanların en fazla günah işleyenleri Al­lah´a isyan olan şeyleri en fazla konuşanlarıdır" dediği rivayet edil­miştir.

812. Hasan´dan rivayet edildiğine göre, yaklaşık otuz bin müslümana emirlik yaparken Selmân´ın (ra) geliri beş bin dirhemmiş. İnsanlara da hitab ederken, yansını üzerine aldığı bir abayenin diğer yarısı üzerine oturur, öyle hitab edermiş. Geliri toplandı­ğında onu (alır dağıtır) yine elinin kazancını yermiş.

813. Nâfi b. Cübeyr´den rivayet edildiğine göre, bir gün Selmân bir merkep damına veya müşrike birisinin evine namaz kı­labilecek bir yer var mı diye bakmaya gelmiş de, o müşrike ona: "Sen kalb temizliğine bak, namazım dilediğin yerde kıl" demiştir. Bunun üzerine Selmân: "(Ne demek istediğini) anladım" demiştir.

814. Ebû Osman en-Nehdî´den rivayet edildiğine göre, Selmân şöyle demiştir: "Çarşıya ne ilk giren ol ve ne de en son çıkan. Çün­kü şeytanın kaleleri ve merkezleri oralardır." Yahya da diyor ki: "(Çarşılar) şeytanın harbinin cereyan ettiği yerlerdir."

815. Meymun´dan rivayet edildiğine göre, Huzeyfe ve Selmân Nebt´lı bir kadının evinde konaklamışlar ve namaz vakti gelince: "Şurada temiz bir yer var, orada namazı kılabiliriz" demişler. Ka­dın: "Sen kalbini temizlemeye bak" demiş. Bu söz üzerine biri öte­kine: "Al sana, kafir bir kalbden hikmetli bir söz" demiş.

816. Selmân´dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Yedi (sınıf) kimse, Allah´ın himayesinden başka hiçbir himayenin bulunmadığı kıyamet gününde O´nun himayesinde olacaklardır. Bunlardan biri­si, (mümin) kardeşi ile karşılaştığında ona: ´Seni Allah için seviyo­rum!´ diyen ve aynı karşılığı gören kimsedir. Bir diğeri, Allah´ı zik­redip te, Allah korkusundan gözleri dolup ağlayan kimsedir. Diğer biri, sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar verdiği sadakayı gizleyen kimsedir. Bir başkası son derece güzel bir hanım kendisi­ni davet ettiğinde: ´Ben Allah´tan korkarım´ diyerek, ona icabet et­meyen kimsedir. Başka biri, gönlündeki sevgisinden dolayı kalbi mescitlere bağlı olan kimsedir. Bir diğeri, namaz vakitleri için sü­rekli güneşi gözetleyen kimsedir. Sonuncusu ise, konuştuğu vakit ilimle konuşan ve ancak hilmi yüzünden susan kimsedir."[29]

817. Selmân´ın (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir: "İnsanlar, bir önceki nesil gitmeden, yetişen nesil, ilim elde etmeye devam et­tikçe hayır üzeredirler. Ancak, yeni nesil, gerekli ilmî donanıma sahip olmadan önceki neslin ölüp gitmesi halinde helake düşerler."

818. Selmân´dan rivayet edildiğine göre o: "Şayet insanlar, Al­lah´ın zayıf kimselere yardımım bilselerdi sırtlarını doğrultmazlardı. Allah Teâlâ, ellerini uzatıp ta kendisinden hayır isteyen bir ku­lunu boş çevirmekten haya eder" der. Ona denilir ki: "Bir insan

Kur´ân okuyarak gecelese, bir diğeri de Allah´ı zikrederek gecelese, bunlardan hangisi üstündür, dersin?" O da: "Güzelce abdest alıp ta yalnızca ibadet etmek için mescide gelen her kişi, Allah´ı ziyaret etmiş demektir ve Allah, ziyaretçiye yapılması gereken ikramı yapmayı kendisine bir ahd telakki etmiştir" demiştir.

819. Selmân diyor ki: "Bir zât, ´el-hamdüli´llahi kesiran´ dedi de, melek onu nasıl yazacağını bilemedi. Ve Rabbine dönerek ne yapacağını sordu, O da ´Aynen kulumun dediği gibi yaz´ dedi."

820. Osman b. Ebû´l-Âs´ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Eğer cuma ve cemaat olmasaydı, evimin tepesine bir yer yapar, mezara gidinceye kadar oradan çıkmazdım."

821. Bilâl´in hanımı Hind el-Havlâniye´nin, "Ben Bilâl´in ´Al­lah´ım! İyiliklerimi kabul buyur, günahlarımı affet ve evlatlarım konusunda da beni mazur gör´ dediğini duyardım" diye haber ver­diği rivayet edilmiştir.

822. Ebû Süfyân üstadlarmdan şunu rivayet etmiştir: "Sa´d, birgün hastalığından dolayı Selmân´ı ziyarete gelmişti. Selmân ağ­ladı. Sa´d ona: ´Ey Ebû Abdullah! Niye ağlıyorsun ki, Resûlullah (sav) senden hoşnud olarak vefat etti. Kıyamet gününde havzmda olacaksın ve arkadaşlarına da kavuşacaksın´ dedi. Bunun üzerine Selmân: ´Ben ne ölüm korkusundan ve ne de dünyaya olan hırsım­dan dolayı ağlıyorum. Fakat Resûlullah (sav) bize tavsiye etti ve dedi ki: ´Dünyadan nasibiniz ancak bir yolcunun azığı kadar ol­sun´ Halbuki şu benim etrafımdaki eşyalara bak´ dedi. Sa´d diyor ki: ´Etrafında bulunan da, bir leğen, bir çamaşır kabı ve bir de ça­naktı.´ Sa´d: ´Ey Ebû Abdullah! Bize bir nasihat et te, senden sonra ona yapışalım´ dedi. O da: ´Ey Sa´d, bir işe azmettiğinde, yemin et­tiğinde ve bir konuda hükmettiğinde Allah´ı mutlaka an´ dedi."

823. İsmail b. Âbid, Âiz b. Amr´ın şöyle dediğini rivayet etmiş­tir: "Tasımda bulunanı evimin içine dökmem, bana müslümanların gelip geçtikleri yola dökmemden daha sevimlidir." İsmail b. Âbid diyor ki: "O, evinden dışarıya asla su atmazdı. Birisi onun cennet ehlinden olduğunu rüyasında gördü."

824. Eş-Şeybân'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Mesleme[30] ile birlikte Konstantiniye´de (İstanbul´da) idik. Mancınıkların ya­nından yaralılar taşınıyordu. Mesleme´nin ise rengi kaçmıştı. Biri­sinin tercî yani, innâ li´llahi ve innâ ileyhi râciûn dediğini duy­dum: ´Neden öyle diyorsun?´ diye sordum. Bana ´Biz, Mâlik b. Ab­dullah el-Has´amî ile birlikteydik. Müslümanlardan birisi yaralan­dı. Mâlik b. Abdullah´a akşam yemeği getirildi, yemedi. Ertesi gün oruç tuttu. Ve üç gün üç gece (ona üzüntüsünden) ağzına lokma koymadı. Baktım ki; insanlar, bir adamın en yakın dostunu taziye ettiği gibi onu taziye ediyorlar."

825. Mâlik b. Abdullah´ın mevlâsı Hassân´ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Mâlik´in ayağında bir damar vardı ve üzerinde de ´Allah´ yazıyordu. Abdest alırken ona bakmaya başladım. Bana: ´Ne bakıyorsun? Onu hiçbir kâtip yazmamıştır´ dedi."

826. Muâviye b. Kurre, babasından naklen şöyle demiştir: "Yavrum! Allah´ı zikreden bir gurubun içerisinde olursun da, her­hangi bir işin çıkarsa, kalkacağın zaman onlara selam ver. Zira böylece sen oturdukları müddetçe onlara ortak olmaya devam edersin."

827. Ebû Ümâme, Resûlullah´ın (sav) şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Allah Teâlâ´nın yeryüzünde birtakım kapları vardır. Onların Allah´a sevimli olanları, ince ve pâk olanlarıdır. Allah´ın yeryüzündeki kapları, sâlih kullarının kalpleridir.[31]