Esila
Sat 5 February 2011, 06:48 pm GMT +0200
Evet Kur’ân’ın aleyhinde bin seneden beri müntakimâne hazırlanan dinsizlerin itirazlarını ve kâfir feylesofların terâküm edip şimdi yol bularak intişar eden şüphelerini ve Kur’ân’ın dehşetli darbelerinden intikam besleyen muannid Yahudilerin ve mağrur bir kısım Hıristiyanların hücumlarını def edip mukabele eden ve her asırda Kur’ân’ın pek çok kahramanları ve mânevî kal’aları vardı. Şimdi ihtiyaç bir-ikiden, yüze çıkmış. Ve müdafîler yüzden, iki-üçe inmiş.
Hem, hakaik-i imaniyeyi, ilm-i kelâmdan ve medreseden öğrenmek çok zamana muhtaç bulunduğundan, bu zamanda o kapı dahi kapandı. Hem çabuk, hem herkes anlayacak bir tarzda en derin hakikatleri talim eden Risale-i Nur, elbette İmam-ı Ali Radıyallahu Anhın bu iltifatına lâyıktır.
Hem İmam-ı Ali (r.a.) onuncu mertebe-i tâdâdında onuncu sûre olarak ve kıyamet ve Leyle-i Berâta bakan وَبِسُورَةِ الدُّخَانِ فِيهَا سِرّاً قَدْ اُحْكِمَتْ 1 deyip mânâ-yı işârîsiyle “Onuncu Söz” namında ve mertebesinde olan Haşir Risalesine işaretle beraber, o risalenin fevkalâde ehemmiyetini ve gayet muhkem olduğunu ve o zamanın dumanlı karanlıklarını izale eden bir Leyle-i Berâtın bir kandili hükmünde bulunmasına ve haşir ve kıyametin bir alâmeti olan duhan, hem Leyle-i Berâtın senevî olarak hikmetli tefrik ve taksim-i umûr noktalarıyla ve başka karineler ile îmaen ve remzen haber veriyor.
Evet, Onuncu Söz, çok ehemmiyetli bir belâyı def etti. Hürriyet-i efkâr serbestiyeti ve harb-i umumî sarsıntısı vaktinde haşri inkâr eden münafıklar, fırsat bulup çok yerlerde zehirli fikirlerini izhara başladıkları bir zamanda Onuncu Söz çıktı ve tab edildi. Bin nüshası etrafa yayıldı, onu gören herkes kemâl-i iştiyak ve merakla okudu. Zındıkların kâfirâne fikirlerini tam kırdı ve onları susturdu.
----------------------------------------------------
Dipnot-1
İçine muhkem (sağlam) bir şekilde sırların yerleştirildiği Duhan Sûresinin hakkı için.
----------------------------------------------------
Haşir Risalesi: öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip ALLAH’ın huzurunda toplanmayı delilleriyle ispat eden risale, Sözler’de yer alan Onuncu Söz Hıristiyan: (bk. bilgiler)
Leyle-i Berat: Berat Gecesi Radıyallahu Anh: “ALLAH ondan razı olsun.”
Yahudi: (bk. bilgiler) alâmet: belirti, işaret
asır: yüzyıl def etme: uzaklaştırma
duhan: toz halindeki yoğun duman ehemmiyet: değer, önem
fevkalâde: olağanüstü feylesof: filozof; felsefe ile uğraşan, felsefeci
hakaik-i imâniye: iman hakikatleri, esasları hakikat: doğru gerçekleri
harb-i umumî: Birinci Dünya Savaşı haşir: öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip ALLAH’ın huzurunda toplanma
hikmet: gaye, fayda hürriyet-i efkâr: düşünce özgürlüğü
ilm-i kelâm: iman hakikatlerini ispat eden ve açıklayan ilim dalı iltifat: gönül okşayıcı güzel söz
inkâr: inanmama, kabul etmeme intişar etme: yayılma
izale: giderme, ortadan kaldırma izhar: gösterme, açığa çıkarma
karine: karışık bir iş veya gizli bir meselenin anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan durum, ipucu kemâl-i iştiyak: tam bir istek ve arzu
kâfirâne: kâfirce, inkâr ederek medrese: İslâm tarihi boyunca günümüzdeki üniversite seviyesinde eğitim veren kurumlar
mertebe-i tâdâd: sayı saymadaki sıra muannid: inatçı, inanmamakta direnen
mukabele etme: karşılık verme mânâ-yı işârî: asıl anlamın dışında işaret yoluyla anlatılan mânâ
müdafi’: savunan münafık: iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
müntakimâne: intikam almak tarzına namında: adında
nüsha: kopya remzen: işaret yoluyla
risale: mektup; Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi senevî: yıllık
tab etme: matbaada bastırma taksim-i umûr: emirlerin ve işlerin taksimi
talim etme: öğretme tefrik: ayırma
terâküm etme: birikme, yığılma zındık: dinsiz
îmaen: bir mânânın dolaylı olarak ifade edilmesi İmam-ı Ali: [bk. bilgiler – Ali (r.a.)]
Hem, hakaik-i imaniyeyi, ilm-i kelâmdan ve medreseden öğrenmek çok zamana muhtaç bulunduğundan, bu zamanda o kapı dahi kapandı. Hem çabuk, hem herkes anlayacak bir tarzda en derin hakikatleri talim eden Risale-i Nur, elbette İmam-ı Ali Radıyallahu Anhın bu iltifatına lâyıktır.
Hem İmam-ı Ali (r.a.) onuncu mertebe-i tâdâdında onuncu sûre olarak ve kıyamet ve Leyle-i Berâta bakan وَبِسُورَةِ الدُّخَانِ فِيهَا سِرّاً قَدْ اُحْكِمَتْ 1 deyip mânâ-yı işârîsiyle “Onuncu Söz” namında ve mertebesinde olan Haşir Risalesine işaretle beraber, o risalenin fevkalâde ehemmiyetini ve gayet muhkem olduğunu ve o zamanın dumanlı karanlıklarını izale eden bir Leyle-i Berâtın bir kandili hükmünde bulunmasına ve haşir ve kıyametin bir alâmeti olan duhan, hem Leyle-i Berâtın senevî olarak hikmetli tefrik ve taksim-i umûr noktalarıyla ve başka karineler ile îmaen ve remzen haber veriyor.
Evet, Onuncu Söz, çok ehemmiyetli bir belâyı def etti. Hürriyet-i efkâr serbestiyeti ve harb-i umumî sarsıntısı vaktinde haşri inkâr eden münafıklar, fırsat bulup çok yerlerde zehirli fikirlerini izhara başladıkları bir zamanda Onuncu Söz çıktı ve tab edildi. Bin nüshası etrafa yayıldı, onu gören herkes kemâl-i iştiyak ve merakla okudu. Zındıkların kâfirâne fikirlerini tam kırdı ve onları susturdu.
----------------------------------------------------
Dipnot-1
İçine muhkem (sağlam) bir şekilde sırların yerleştirildiği Duhan Sûresinin hakkı için.
----------------------------------------------------
Haşir Risalesi: öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip ALLAH’ın huzurunda toplanmayı delilleriyle ispat eden risale, Sözler’de yer alan Onuncu Söz Hıristiyan: (bk. bilgiler)
Leyle-i Berat: Berat Gecesi Radıyallahu Anh: “ALLAH ondan razı olsun.”
Yahudi: (bk. bilgiler) alâmet: belirti, işaret
asır: yüzyıl def etme: uzaklaştırma
duhan: toz halindeki yoğun duman ehemmiyet: değer, önem
fevkalâde: olağanüstü feylesof: filozof; felsefe ile uğraşan, felsefeci
hakaik-i imâniye: iman hakikatleri, esasları hakikat: doğru gerçekleri
harb-i umumî: Birinci Dünya Savaşı haşir: öldükten sonra âhirette tekrar diriltilip ALLAH’ın huzurunda toplanma
hikmet: gaye, fayda hürriyet-i efkâr: düşünce özgürlüğü
ilm-i kelâm: iman hakikatlerini ispat eden ve açıklayan ilim dalı iltifat: gönül okşayıcı güzel söz
inkâr: inanmama, kabul etmeme intişar etme: yayılma
izale: giderme, ortadan kaldırma izhar: gösterme, açığa çıkarma
karine: karışık bir iş veya gizli bir meselenin anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan durum, ipucu kemâl-i iştiyak: tam bir istek ve arzu
kâfirâne: kâfirce, inkâr ederek medrese: İslâm tarihi boyunca günümüzdeki üniversite seviyesinde eğitim veren kurumlar
mertebe-i tâdâd: sayı saymadaki sıra muannid: inatçı, inanmamakta direnen
mukabele etme: karşılık verme mânâ-yı işârî: asıl anlamın dışında işaret yoluyla anlatılan mânâ
müdafi’: savunan münafık: iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
müntakimâne: intikam almak tarzına namında: adında
nüsha: kopya remzen: işaret yoluyla
risale: mektup; Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi senevî: yıllık
tab etme: matbaada bastırma taksim-i umûr: emirlerin ve işlerin taksimi
talim etme: öğretme tefrik: ayırma
terâküm etme: birikme, yığılma zındık: dinsiz
îmaen: bir mânânın dolaylı olarak ifade edilmesi İmam-ı Ali: [bk. bilgiler – Ali (r.a.)]