Esila
Sat 5 February 2011, 07:37 pm GMT +0200
بِحَقِّ تَبَارَكَ ثُمَّ نُونٍ وَسَاۤئِلٍ وَبِسُورَةِ التَّهْمِيزِ وَالشَّمْسُ كُوِّرَتْ
وَبِالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا وَالنَّجْمِ اِذَا هَوَى وَبِاِقْتَرَبَتْ لِىَ اْلاُمُورُ تَقَرَّبَتْ
وَبِسُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَاٰيَةً عَدَدَ مَاقَرَأَ الْقَارِى وَمَا قَدْ تَنَزَّلَتْ
فَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلاَىَ بِفَضْلِكَ الَّذِى عَلٰى كُلِّ مَا اَنْزَلْتَ كُتْبًا تَفَضَّلَتْ 1
İşte bu fıkralarda Eskişehir Ağırceza Mahkemesini hayrette bırakan ve üstünde gözle görünen bir kerametiyle ve kıyamet ve haşri ispat eden harika hüccetleriyle iştihar eden Yirmi Dokuzuncu Söze Hazret-i İmam-ı Ali (radıyallahu anh), zikir ve tâdâd ettiği sûrelerin yirmi dokuzuncu mertebesinde
وَالشَّمْسُ كُوِّرَتْ ile ona işaret eder. Çünkü, kıyamet kopmasından gayet dehşetli haber veren 2 اِذاَ الشَّمْسُ كُوِّرَتْ sûresine tam mutabık bir surette, o Yirmi Dokuzuncu Söz, kıyametin ve harab-ı âlemin ve mevt-i dünyanın ve hayat-ı âhiretin ve ihyâ-yı emvâtın kat’î hüccetlerini beyan ederken, bu sûrenin dehşetli tasvirini zikretmesi, hem mânâda, hem yirmi dokuzuncu mertebede tetabukları o işareti ispat eder.
Hem, tahavvülât-ı zerratta boğulan maddiyyunları susturan ve zerrâtın tahavvülâtı ve harekâtını, vazife ve intizamlarını emsalsiz bir tarzda ispat eden “Otuzuncu Söz” nâmındaki Zerrat Risalesine Hazret-i İmam-ı Ali (radıyallahu anh), otuzuncu mertebede وَبِالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا kasemiyle ona işaret eder. Evet, bu işarette lâfzan ve sureten sûre-i 3 وَالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا ve Risale-i Zerrat, birbirine müşabehetle
Dipnot-1
Tebareke, Nûn, Mearic, Hümeze, Tekvir, Zariyat ve Necm Sûrelerinin hakkı için ve Ikterabet (Kamer) Sûresinin hakkı için, bütün işler bana yaklaşmış oldu. Hizb hizb, âyet âyet Kur’ân sûrelerinin hakkı için, bunları okuyanın okumaları adedince ve nazil olan âyet ve sûreler sayısınca, indirdiğin bütün faziletli kitapların faziletleri hakkı için ey Rabbim, Senden yardım diliyorum.
Dipnot-2
“Güneş dürülüp toplandığında.” Tekvir Sûresi, 81:1.
Dipnot-3
“Yemin olsun esip savuran rüzgâra.” Zâriyât Sûresi, 51:1.
Eskişehir: (bk. bilgiler) Hazret-i İmam-ı Ali: [bk. bilgiler – Ali (r.a.)]
Radıyallahu Anh: “ALLAH ondan razı olsun.” Risale-i Zerrat: Zerre Risalesi; Otuzuncu Söz
beyan etme: açıklama, anlatım harab-ı âlem: âlemin yıkılıp bozulması
harekât: hareketler, davranışlar hayat-ı âhiret: âhiret hayatı, öldükten sonraki hayat
haşr: insanların öldükten sonra tekrar diriltilip ALLAH’ın huzurunda toplanması hüccet: kesin kanıt, delil
ihyâ-yı emvât: ölülerin ALLAH tarafından tekrar diriltilmesi intizam: düzen
iştihar etme: şöhret bulma kasem: yemin
keramet: ALLAH’ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görünen olağanüstü hal ve fiiller kıyamet: dünyanın sonu, varlığın bozulup dağılması
lâfzan: ifade olarak maddiyyun: materyalistler, her şeyi madde ile açıklamaya çalışanlar
mevt-i dünya: dünyanın ölümü mutabık: uygun
nâmındaki: adındaki suret: biçim, görünüş
sureten: görünüş itibarıyle tahavvülât: başkalaşma ve bir halden diğerine dönüşme
tahavvülât-ı zerrât: atomların değişim, dönüşüm ve hareketleri tasvir: canlandırarak anlatma, ifade etme
tetabuk: iki şeyin birbirine uygunluğu tâdâd etme: sayma, sayıp dökme
zerrât: atomlar, en küçük parçalar zikir: anma
zikretme: anma, belirtme