- Savaştan kaçmak 2

Adsense kodları


Savaştan kaçmak 2

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 22 February 2011, 01:56 pm GMT +0200
Savaştan Kaçmak


114- İmam Muhammed dedi ki: Gücü yerinde bir müslü-manin iki müşrikten kaçmasını caiz görmem. Çünkü Yüce Al­lah şöyle buyuruyor: "Tekrar savaşmak için bir tarafa çekil­mek veya bir başka topluluğa katılmak maksadı dışında o gün arkasını düşmana dönen kimse Allah'tan bir gazaba uğramış olur. Onun varacağı yer cehennemdir. Ne kötü bir dönüş­tür."[6] O gün düşmana sırtını çevirip kaçan, muhakkak ki, Allah'ın gazabına uğramıştır. Onun varacağı yer cehennemdir. O, ne kötü dönüştür. Ancak tekrar savaşmak yahut başka bir alanda savaşmak gayesiyle başka bir müslüman müfrezeye katılmak için kaçanlar bundan hariçtir.

Müfessirler, bu ayeün tefsirinde ihtilafa düşmüşlerdir. Katâde ve Dahhâk, savaştan kaçmak, sadece Bedir savaşına hastır. Çünkü müslümanların, kendisi­ne sığınacakları kimse olarak sadece Rasulullah vardı. Ve bu savaşta o da onlar­la beraberdi, derler. Müfessirlerin çoğu ise, bu hükmün Bedir'le sınırlı olmayıp bütün savaşlar için geçerli olduğunu söylerler.

Savaştan kaçmak, büyük günahlardandır Rasulullah (s.a.v.) : "Beş şey kebairdendir" buyurmuş ve bunlar arasında savaştan kaçmayı da saymıştır. Rasulullah (s.a.v.): yine şöyle buyuruyor :

"Allah'a ortak koşmak, yetimin malını yemek, savaştan kaçmak ve iffetli kadınlara zina isnad etmek, günahların en büyüklerindendir."

Ayrıca müslümanların sayısı, müşriklerin sayısının yarısı kadar olunca, müslümanlar için kaçmak caiz değildir. Başlangıçta müslümanların sayısı düş­manın onda biri kadar iken kaçmak caiz değildi. Yüce Allah şöyle buyuruyor : "...Sizin sabırlı yirmi kişiniz onlardan ikiyüz kişiyi yener."[7] Allah'ın, yenileceğini haber verdiği sayıdan kaçmak caiz değildir. Daha sonra Yüce Allah müslümanlarabunu hafifleterek şöyle buyurdu : "Şimdi Allah yükünüzü hafifletti. Zira içinizde zayıflık bulunduğunu biliyordu. Sizin sabırlı yüz kişiniz onlardan ikiyüz kişiyi yener..."[8]

Ancak kaçmamak, silahlı olan kimse için sözkonusudur. Silahlan bulun­mayanların silahlı kimselerden kaçmalarında bir sakınca yoktur.

Görmüyor musun, düşmanların çıkış yolu olan kale kapısından kaçmak ve mancınığın hedef alanı olan yerden uzaklaşmak caizdir. Çünkü bu gibi yerlerde durmak mümkün değildir. Buna göre, bir kişinin üç kişiden kaçması caizdir. Ama İslam ordusunun sayısı onikibine ulaşır ve aralarında ittifak var ise, düşman ordusunun sayısı ne kadar çok olursa olsun kaçmalan caiz değildir. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Onikibin kişilik bir ordu, azlı­ğından dolayı yenilmez." Galip gelebilecek olanın kaçması, caiz değildir.

115- İbn Ömer (r.a.) in şöyle dediği rivayet edildi: Rasu­lullah (s.a.v.), Necd tarafına bir seriyye gönderdi. Ben de se-riyyede idim. Müslümanlar, düşman karşısında yenilgiye uğ­radı. Medineye vardığımızda: "Bizler savaştan kaçanlarız" dedik. Rasulullah (s.a.v.)   şöyle buyurdu: "Aksine, siz, tekrar Ailah yolunda savaşa gitmek için geri dönenlersiniz. Tekrar Allah yolunda savaşmaya gitmek için bana döndünüz. Ben size güç ve kuvvet vereceğim."

Hadiste geçen Akkâr Kelimesi, Allah yolunda savaşmak için geri dönen kimse manasınadır. Yani, sizin bu davranışınız, bana gelmek içindir. Çünkü ben sizin için kuvvet kaynağıyım. Sizi güçlendirdikten sonra tekrar savaşa döne­ceksiniz.

116- İmam Muhammed dedi ki: Ebû'I-Muhtar'ın babası olan Ebû Ubeyd es-Sekafî, Kussu'n-Nâtıf isimli yerde öldü­rüldü. Kendisi, kaçmayı reddetmiş ve ölünceye kadar düş­manla savaşarak sebat etmişti. Öldürülüşü üzerine Hz. Ömer (r.a.) şöyle dedi: "Allah Ebû Ubeyd'e rahmet etsin. Şayet bana geri dönseydi ona kuvvet olurdum."

Buradan anlıyoruz ki, düşman güç getirilemeyecek kadar güçlü ise müs-lümanların ondan geri çekilmesinde bir sakınca olmadığı gibi, "Sebat etmek ve döğüşe devam etmek kendini tehlikeye atmaktır" diyenlerin hilafına, sebat edip savaşa devam etmekte de bir sakınca yoktur. Aksine, bunda kendini Allah için feda etme vardır. Sahabeden bunu yapanlar olmuştur. Anların koruduğu Asım b. Sabit bunlardandı ve Rasulullah (s.a.v.) onlan övmüştür. Buradan da anlıyo­ruz ki, bundu bir sakınca yoktur.

Başarı Allah'tandır.[9]



[6] Enfâl: 8/16

[7] Enfâl: 8/65

[8] Enfâl: 8/65

[9] İmam Serahsî, İslam Devletler Hukuku, Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Eğitaş Yayınları: 1/139-140