- Savaşta kendisini vuran kimse

Adsense kodları


Savaşta kendisini vuran kimse

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 22 February 2011, 02:14 pm GMT +0200
 

Savaşta Kendisini Vuran Kimse

 

95- İmam Mekhûl'den rivayet edilir ki, Rasûiullah'ın asha­bından birisi, düşmana vurayım derken yanlışlıkla kendi aya­ğını yaraladı ve ölünceye kadar kanı durmadı. Rasûlullah (s.a.v.)> bu kişinin cenaze namazını kıldırdı. Sahabe (r.a.): "Şehid midir?" diye sordular. Rasûlullah (s.a.v.), "Evet şe­hiddir. Ben de buna şahidim" buyurdu.

Hadisin manası, ahirette sevaba nail olma yönüyle şehiddir, demektir. Dünyada ise, yıkanır, kefenlenir ve namazı kılınır. Çünkü cenazesi yıkanılma­yan şehid, düşmanın vurmasıyla öldürülen kişidir. Bu adam ise, kendi vurma-sıyla ölmüştür. Haliyle kendisi mazurdur. Çünkü kasdı düşmana vurmaktı. Bundan dolayı ahiret açısından şehiddir ama dünyada kendisine diğer ölülere davranıldığı gibi davramlır.

Bu, Rasûlullah (s.a.v.)'in §u sözüne benzer:

"İshaldan ölen şehiddir, doğum yaparken ölen kadın şehiddir. Hamile olarak ölen kadın yahut henüz bakire olup hayız kanı görmeden ölen kız şehid­dir." Bu durumda ölen kimseler şehiddirler. Ancak ahiret hükümleri açısından şehiddirler. Dünyada ise, diğer ölüler gibi muamele görürler.

Alimlerimiz, silahla bile büe kendisini öldüren (intihar eden)in namazının kılınıp kılınmaması hususunda ihtilaf etmişlerdir. Kimi, namazının kılınmaya­cağım söyler. Yanlışlıkla kendisini öldüren hakkında nakledilen hadis buna delildir. Özellikle Ebû Hüreyre'den nakledilen şu hadis bunu te'yid ediyor; Peygamber (s.a.v.) buyurmaktadır:

"Kim kendisini bir demir parçasıyla öldürürse, cehennem ateşinde o demir parçasıyla sonsuza kadar kendisini döğüp yaralar ve cezalandırır. Kim yüksek bir yerden atlayarak intihar ederse, cehennem ateşinde ebediyyen bu­nunla cezalandırılır. Kim de, zehir içerek intihar ederse, cehennem ateşinde ebediyyen zehir içmekle cezalandırılır."

tmam Serahsî der ki: Şeyhimiz İmam Hulvânî şöyle derdi: Bana göre doğrusu, namazının kılınacağı ve o zaman tevbe etmişse, tevbesinin kabul

edileceğidir. Çünkü Yüce Allah :

"...Bundan başkasını dilediğine bağışlar..."[62] buyuruyor.

Yukardaki hadis, kendi kendini öldürmesinin helal olduğuna inanan kişi ile ilgilidir, şeklinde te'vil edilir. Nitekim :"Müslümana sövmek fasıklık, onunla döğüşmek küfürdür" Hadisi de bunları helal sayan, bu durumdadır şeklinde te'vil edilmektedir.

Şemsü'l-Eimme şöyle devam etmektedir: Kadı İmam Ali es-Suğdî'nin şöyle dediğini duydum: Bana göre doğrusu, namazının kılınmayacağıdır. Bu hüküm, Tevbesi kabul edilmeyeceğinden değil, belki kendini Öldürmesinden dolayıdır. Zira baği kimse üzerine namaz kılınmaz.

 96- Seleme b. el-Ekvâ'dan şöyle dediği rivayet edilir: Amir

b. Sinan (r.a.) bir yahudiyi vurarak kılıcıyla ayağını kesti.

Ancak kılıç yahudinin ayağını kestikten sonra Âmir'in ayağını

da yaraladı ve Âmir bu yaradan öldü. Dedim ki: Ya Rasûlullah

Useyd b. Hudayr, Amir b. Sinan b. el-Ekva için : Ameli boşa

gitti, diyor. Ne dersiniz? Buyurdu ki:

"Ameli boşa gitti diyen, yalan söylemiştir. Aksine, onun için

iki kat sevap vardır. Çünkü hem sabretmiştir ve hem de müca-

hiddir, O, kurbağa yavrusunun suda yüzmesi gibi cennette

yüzecektir."

Biz de aynı görüşteyiz ve başına gelenden dolayı sevap alacağı kanaatın-dayız. Çünkü kafirlerle cihadda o kadar hızlıydı ki, kafirin ayağını kesen kılıç sıyrılarak kendi ayağını da yaralamıştır. Ölünceye kadar da sabırla buna taham­mül etmiştir. Böylece O, hem mücahid hem de sabırlı bir kişidir.

"...Allah'ın yarattığı yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere, ecirleri sonsuz olarak ödenecektir."[63] Rasulullah'ın (s.a.v.): "Onun için kat kat ecir vardır." sözünün manası işte budur.

97- Müslümanlardan iki müfreze gece karşılaşır ve her biri, diğerinin müşrik olduğunu sanarak döğüşür ve birbirlerinden adam öldürürlerse, her iki taraf üzerine ne diyet ne de keffaret gerekir.Çünkü müfrezelerden her biri, mubah olan bir savunmaya (meşru müda-faya) girişmiştir. Diğerinden adam öldürmüşse, kendisini savunmak için öldür­müştür. Şer'an bununla görevli olduğundan ona ne diyet ne de keffaret ödemek

gerekir.

98- Bu konuda delil, Câbir b. Abdullah'tan yapılan şu riva­yettir: Câbir der ki: Rasûlullah (s.a.v.)'in iki öncü birliği gece hendeğin dışına çıktılar. Karanlıkta bir birleriyle karşılaştıkla­rında taraflardan her biri, diğerinin düşman olduğunu sanarak döğüşe tutuştular. Aralarından ölen ve yaralananlar oldu. Bu arada biri parolayı söyleyince her iki tarafın müslüman olduğu anlaşıldı. O zaman her iki taraf da döğüşe son verdi. Durumu Rasûlullah (s-a.v.)'e duyurduklarında şöyle buyurdu:

"Yaralarınız Allah yolundadır, onlardan dolayı sevap kaza­nacaksınız. Öldürülenleriniz ise, şehiddir." .

99- Ama müslümanlardan bir gurup müşriklerle savaşırken bir müslümanm, müşrik olduğu zannıyla yahut müşriğe attığı bir okun isabet etmesiyle bir müslümanı öldürmesinden dolayı ona hem diyet ve hem de keffaret gerekir.

Çünkü bu, yanlışlıkla öldürmenin şekillerinden biridir ve yanlışlıkla öl­dürmekten dolayı diyet ve keffaretin gerekliliği ayetlerle sabittir.

100- Bunun delili, Huzeyfe'nin babası Yemân'ın, müşrikler­den olduğu zannıyla Uhud Savaşında müslümanların kılıç darbeleriyle öldürülüşünü söz konusu eden rivayettir. Bu riva­yete göre, Rasûlullah (s.a.v.) onu Öldürenlere diyet yüklemişti. Ebû Huzeyfe de bu diyeti onlara hibe etmişti.

Bu mesele ile önceki mesele arasındaki fark, burada öldürülen kişinin, kendisini öldüreni öldürme kasdı taşımamış olmasıdır. Bundan dolayı can doku­nulmazlığı hakkı devam etmektedir. Bu sebeble akıtılmış kanı için diyet vacip­tir. Birinci durumda ise, öldürülmüş olan kişi, meşru müdafa amacıyla kendisini öldüreni öldürmeye kendisi de niyet etmiştir. Bu sebeble de, can dokunulmaz­lığı hakkı ortadan kalkmış olmaktadır.[64]





[62] Nisa: 4/116

[63] Zümer: 39/10

[64] İmam Serahsî, İslam Devletler Hukuku, Şerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Eğitaş Yayınları: 1/119-121