sidretül münteha
Thu 23 September 2010, 02:30 pm GMT +0200
Samimiyetim İtibarımdır
Yaşadığımız, dayatmanın soykırımıdır. Referanslarımız ise acılarımız. Oysa düşler özgürlüğümüzdü, lekelediler. Hayat ham demire yürüyen pas gibidir şimdi. Binalar ölümün mezar taşları, şehirse kocaman bir boşluktur. Geceler yoksulluk, gündüze düşen hayhuydur. Kalbi ısıtacak söz kalmamıştır artık. Albenisi olmayan kuyudur dünya.
Cahilliktir bilmek şimdi. Zayi ilanlarındadır hayatımız. Her gün insanlık ölür bu çöplükte. Şarkılarımızın ibresi hep isyanı gösterir. Dostluk hainliğin sularında yıkanmaktadır. Her yol yoldur insana, “yol” yitip gidince. Çocuklarımız buldozerlerle gömülmektedir firavun arenalarına. Acı en ince yerimizden yaralar bizi. Ve susmaktadır medeniyet deccalleri. Cilalı kuramcılar miadı bitmiş manifestolar sayıklıyor elma şekeri tadında. Yüreğimiz gecenin ağıtlarıyla bitkin ve günah yüklüdür şehir.
Haydi kardeşlerim tetik durmalı, dağ başında yalçın bir kaya gibi görkemli. Kimse bilmese de biz bilelim, sarının hindistan cevizindeki sonbaharını; mevsimlerin kokusunu, ocaktan yeni çıkmış ekmeğin buğusunu. Varsın bilmesinler tomurcuklanan sevdamızın kaç kızılırmak ettiğini.
Onura yakıt olduğumuzu, hiç bir şeye özgürlüğümüzü satmayacağımızı. Ve sevabını, düşünceyi avuçlayıp günyüzüne çıkarmanın.
Biz biliriz, korku karanlığın dişleridir. Oysa kulak kesildiğimizde delişmen ırmakların dingin sözlerine, İbrahim serinliği düşer içimize. Yüreğini al yanına şeksiz ve şüphesiz.
Yok olmak batılın hakkıdır. Geceyi, yıldızı, güneşi, toprağı ve şafak vaktini biz biliriz. Çünkü her kuyu Yusuf’un özgürlüğe yükseldiği yerdir. Çünkü İbrahim’e güldür ateş.
Malcolm X