- Salihle Birlikte Olmak

Adsense kodları


Salihle Birlikte Olmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
GizEmLi_yAzaR
Tue 11 December 2007, 03:34 am GMT +0200

Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya toplamışızdır." (Kehf; 99)


Bu ayet-i kerimeden anlaşılan mana şudur ki; olay kesinkes vuku bulacağı için, sanki olmuş bitmiş gibi anlatılmaktadır. Sur'a üflendiği zaman öyle pişman olacağız ki; o pişmanlığı ancak Allah-u Zülcelal bilir. Hatta amel işlemek için bir saati, bir saniyeyi arayacağız. Ama o zaman iş işten geçmiş olacaktır.
İnsanlar için yeryüzünde en büyük keramet doğru yol ve istikamettir. Onun için bu istikamette ilim okumak ve okunan ilimle amel yapmak lazımdır.
İlmin ne kadar mühim olduğunu hepimiz tecrübe etmişizdir. Fakat insan, ilmi ile amel etmediği sürece, hiç bir menfaat elde edemez. Onun için Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur.
"Ya Rabbi, faydasız ilimden sana sığınırm." (Tirmizi, Nesai)
İlim ile amel etmek, baçlangıçta zordur. Allah-u Zülcelal, yardım ettikten sonra çok kolay olur. Namaz kılmak, oruç tutmak ve Hacc'a gitmek zahirî amellerden olduğu için yapması kolaydır.
Bir de manevi ilimler vardır, manevi ilmi bilmek ve onunla amel etmek çok zordur. Mesela kıskançlık ve riya, Allah-u Zülcelal'in hiç sevmediği huylardandır. Fakat bu huylar, zahirî olarak görünmez. İşte bu, tasavvufu inkâr eden münkirlerin yüzüne vurulmuş bir tokattır.
İslam dininin manevi hükümlerini yerine getirmek, Allah-u Zülcelal'in yanında çok makbuldür. Bunlar, manevi olduğundan, gözle görünmez ve zahiren tam yapılamazlar, ancak tasavvuf kurallarıyla yerini bulurlar. Onun için tasavvuf, her müslümana lazımdır. Çünkü manevi olan ilimlerle amel yapılmadığı zaman, zahiri olan ameller de yerini bulmaz.
İmam-ı Şa'rani şöyle demiştir:
"Ben dua ederken, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i kendime rehber yaparım."
Dikkat edersek; insan hatme yaptığı zaman Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ve silsiledeki ismi okunan sadat-ı kiram'ın himmet ve bereketleriyle Allah-u Zülcelal, o hatmeyi kabul ediyor. Zahiri veya manevi bir zararla karşı karşıya kaldığımızda, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'ı ve sadat-ı kiram'ı kendimize rehber yaparak Allah-u Zülcelal'e yalvarmak en büyük çaredir.
Kim bir sevap işlerse, ona Allah katında on kat sevap yazılıyor. Kim de günah işlerse, ona da ancak bir günah yazılıyor.
Allah-u Zülcelal burada, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ümmetine, ne kadar çok kıymet vermiş ve ikramda bulunmuştur. Bunun kıymetini iyi bilmemiz ve bu fırsatı iyi değerlendirmemiz lazımdır.
Allah-u Zülcelal öyle merhamet sahibidir ki, bir sevaba on kat verirken, bir günaha on değil de bir günah yazıyor. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hürmetine bize bu ikram, bu fırsat verilmiştir. Diğer ümmetler ise böyle değildi.
Eğer bize de bir sevaba bir sevap yazılsaydı, kıyamet gününde Allah-u Zülcelal'in huzuruna çok fakir olarak çıkacaktık. Çünkü diğer ümmetlerin ömrü çok uzun idi. Bin sene yaşıyordu ve hep ibadet ediyordular.
Bizim ömrümüz ise ortalama 60-70 senedir. İnsan 60-70 senede ne yapabilir? İşte bu nedenle, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in hürmetine, Allah-u Zülcelal bu ümmete, içinde bin aydan hayırlı Kadir gecesi olan geceler vermiştir ki; kıyamet gününde diğer ümmetlerden daha fazla sevapları olsun.
Allah-u Zülcelal bize fırsat vermiştir. Artık bundan sonra insan, kendisine tehlikeli olan üç dört şeyi iyi bilmesi lazımdır. Birisi şeytan ve şeytanın istekleri, ikincisi nefs ve nefsin istekleri, üçüncüsü heva ve istekleri, dördüncüsü dünya ve dünyanın istekleri...
Düşmanımız olan şeytana, kıyamet gününde ateşten bir elbise giydirilecektir. Başında da ateşten bir taç olacaktır. Elleri ve ayakları; kulp ve zincirlerle bağlanmış bir şekilde getirilecektir. Şeytan için cehennemde bir mimber kurulcacaktır.
Şeytan o mimberin üzerine çıkar. Kafirler ve dünyada kendisine uyan kimseler şeytana şöyle derler:
"Ey Mel'un! Bizi doğru yoldan sen saptırdın!"
Şeytan da onlara şöyle cevap verir:
"Şüphesiz Allah! Gerçek bir vaadde bulunmuştu. Ben de size vaadde bulunmuştum. Fakat vaadimi bozdum. Benim sizin üzerinizde bir nüfuzum yoktur. Fakat sizi sapıklığa çağırdım. Siz de bana uydunuz.
O halde beni kınamayın, nefsinizi kınayın. Artık ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Daha önce beni Allah'a ortak koşmanızı reddediyorum. Elbette zalimlere can yakıcı bir azap vardır." (İbrahim; 22)
Buradan da anlaşıldığına göre, bizleri Allah-u Zülcelal'e âsi olmaya çağıran, daha sonrada insanı yarı yolda bırakan şeytanın peşinden gitmenin ne kadar yanlış olduğu apaçık ortadadır.
Şimdi bütün bunlara bakarak, bizleri cehenneme müstahak edecek hatalardan uzak durmalı ve cennete müstahak edecek salih amellere sımsıkı sarılmalıyız. Kıyamet gününde bizleri cehennem ateşinden kurtaracak yegane şey budur. Bu kısacık dünya hayatında nefs ve şeytana uymak çok büyük bir hatadır.
İnsan düşmanını tanımayıp ondan gafil kaldığı zaman, karşıdaki düşmanın ne yapacağı hepimizde malumdur. Kişi kendi düşmanına karşı uyanık olması lazımdır.
Bazı Evliyalara: "Şeytanla aranız nasıldır?" diye sormuşlar. Onlar: "Hayır, şeytandan hiç haberim yoktur." demişler. Tekrar:
"Peki siz ne ile meşgulsünüz, o sizin düşmanınız değil mi?" diye sormuşlar. Onlar:
"O bizim düşmanımızdır. Ama biz bütün kainatın yaratıcısıyla beraberiz. Biz şeytanı ne yapacağız!" diye cevap vermişlerdir.
Hakikaten bir kimse, tam olarak Allah-u Zülcelal'e sığınmışsa, hiçbir şey ona zarar vermez. Çünkü herşey Allah-u Zülcelal'in emrindedir. Bir gün şeytan, Hatem-i Esam'a:
"Eğer dünyalık olmaz ise, sen ne yiyeceksin ve ne giyeceksin?" demiş, Hatem-i Esam da şöyle cevap vermiştir:
"Benim yiyeceğim ölümdür. Giyeceğim ise kefendir."
İşte Allah Dostları, daima Allah ile beraber oldukları için, hemen Allah-u Zülcelal tarafından kuvvet gelir. Bunun için, insanın kalbindeki merakı, Allah-u Zülcelal'in rızası olmalıdır.
Bu merak insanda olmadığı zaman; el, ayak, bilhassa bütün vücut dünya ile meşgul olur. Böyle olunca da insanın sonu helaktır.
İnsanın bir başka düşmanı da nefistir. Yusuf aleyhisselam dahi, ayet-i kerimede geçtiği üzere:
"Ben yine de nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis şiddetle kötülüğü emreder." (Yusuf; 53) demiştir.
Allah-u Zülcelal'in Peygamberi dahi böyle buyurmuştur. Çünkü nefsin istekleri daima şehvani, zevk-ü sefa ve günahlara gitme arzusundadır. Ona uymak da, -Neuzubillah- insanı helaka götürüyor.
Ebu Musa el-Eş'ari radıyallahu anh'dan rivayetle Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"(İbadetlerini bırakıp) kalbini tamamen dünyaya kaptıran, ahiretini yıkmış olur. Kalbini ahirete bağlayıp kendini ibadete veren, dünyasına zarar vemiş olur. Artık siz baki olanı, fani olana tercih edin." (Ahmed bin Hanbel, Bezzar, İbn Hıbban, Hakim, Beyhaki)
Allah-u Zülcelal hepimize akıl vermiştir, düşünelim! Sadece dünyaya sarılan insan, dünyada da zararda değil mi? Evet öyle, bütün dünya insanın emrinde de olsa, ölünce ahiretten haberi olmazsa, dünya geçici olduğu için; dünyada da zarardadır, ahirette de...
Ahiret hazırlığımızı yapmak içinde dünyada iyi kimselerle beraber olalım. Dünyada iyi arkadaşlarla beraber olmak, insan için ahirette çok kârlıdır.
İyi kişilerle beraber olmanın getireceği faydaya örnek olarak ashab-ı kehf'in köpeğinin kıssasını gösterebiliriz. Ashab-ı kehf dinlerini korumak için zalim hükümdardan kaçtılar ve bir mağaraya sığındılar.
Bir çobanla Kıtmir ismindeki köpeği de onlara katıldı. Uyudular. Uyanınca birbirlerine ne kadar uyuduk diye sordular. Birisi bir gün, birisi üç gün, birisi bir hafta, birisi de sabah yattık işte akşam oluyor bir günün yarısı uyuduk dedi. O zaman Allah-u Zülcelal kudretiyle köpeği konuşturdu.
Köpek: "Ben size ne kadar uyuduğunuzu söyleyeyim mi?" dedi. Onlar da: "Söyle!" dediler. Köpek de: "Üçyüz küsür sene uyudunuz." dedi. Bunun üzerine Kıtmir'e (köpeğe): "Sen bunu nereden biliyorsun?" dediler. O da: "Ben hiç uyumadım ki!" diye cevap verdi. "Niye uyumadın?" dediler. O: "Eğer uyusaydım, uykudayken beni bırakıp gidersiniz, diye uyumadım." dedi.
Bu köpek, Allah'ın Evliyalarından, iyi kişilerden ayrılmadığı için cennetlik oldu. İşte bu hayvan Allah'ın Evliyalarından ayrılmak korkusundan üçyüz küsür sene uyumadı, onları uyanıncaya kadar bekledi. Çünkü uyursa, onu bırakacaklarından korkuyordu. İşte bizim de Allah'ın dostlarından ayrılmamak için elimizden gelen bütün fedakarlığı yapmamız lazımdır.
Allah o köpeği adi, bizi ise mükerrem olarak yaratmıştır. Öyleyse bizim o köpekten daha fazla gayret göstermemiz, Allah'ın dostlarından ayrılmamamız lazımdır.
Kötü kişilerle beraber olmanın getireceği zarara da örnek olarak Nuh aleyhisselam'ın oğlunu verebiliriz. Nuh aleyhisselam Ulu'l-azm Peygamberlerdendi. Oğlu, Peygamber oğlu olmasına rağmen babasına iman etmedi. Bunun sebebi ise kötü arkadaşlarla beraber olma-sıydı. Onun kötü kimselerle beraber olması imansız olarak ölmesine sebep oldu.
İyi kişilerle beraber olmanın misali, misk kokusu satan dükkanda bulunan adamın misali gibidir. O adam ya parayla misk alacak, ya dükkan sahibi ona misk verecek ya da dükkan içindeki kokuyu koklayacak, bu koku onun üzerine sinecektir. Sonuçta bu güzel kokudan mutlaka menfaatlenecektir.
Kötü kişilerle beraber olmanın misali de demirci dükkanında bulunan adamın misali gibidir. O kişiye demirin isi, kokusu bulaşacak ya da ocaktaki demirden çıkan ateşler onun elbisesini yakacaktır. İşte kötü kişilerle beraber olanlar manevi olarak, onların ahlaklarından etkilenirler.
Kötü kişilerin huyları kendileriyle beraber olanlara da geçer. Örneğin bir insan hiç hırsızlık yapmamış, bunu aklından bile geçirmemiş olsa bile, hırsızlarla arkadaşlık yaparsa günün birinde o da hırsızlık yapacaktır.
Hz. Ali radıyallahu anh şöyle demiştir:
"Allah-u Zülcelal katında insanların en hayırlısı ol, nefsine karşı ise insanların en kötüsü ol."
İşte insan böyle olduğu zaman, Allah'ın hakiki dostu olacaktır. Tabii ki insan, kendini adi görürken, Allah'ın rahmetinden umutsuz olmamalıdır. İnsan kendisini ne kadar adi görürse, Allah-u Zülcelal'in katında o kadar makbul olur. Kim kendini büyük görürse, Allah-u Zülcelal katında alçalmış olur.
Hakikaten iyi düşünmemiz lazımdır. Allah-u Zülcelal bizlere akıl vermiş ve onu kullanmamızı emretmiştir.
İbrahim bin Ethem'in ne kadar büyük bir Evliya olduğunu herkes bilir. o, daha Allah’a yönelmeden önce, birgün atına bindi ve avlanmak için sahranın yolunu tuttu. Sahrada şaşkın şaşkın dolaşıyor ve ne yapacağını bilemez bir halde bulunuyordu. Bu hal içinde, muhafızlarından ayrı düşüp uzaklaşmıştı. Bu sırada:
"Ey İbrahim! Sen bunun için yaratılmadın ve bununla emir olunmadın!" diye bir ses işitti, ama duymazlıktan geldi. Ardından, bu sesi ikinci defa işitti. Üçüncü seferinde ise oradan uzaklaştı ve duymazlıktan geldi. Dördüncü seferinde: "Ey İbrahim! Başkaları seni uyandırmadan evvel kendin uyan! Sen bunun için yaratılmadın ve bununla emir olunmadın!" diye bir ses duydu. Bu hitabı işitince, birden iradesi elden gitti. Aniden önüne bir ceylan çıktı. Hemen ona yönelince, ceylan dile gelerek:
"Bir biçareye ok atıp onu avlamak için mi seni yaratmışlardır? Bundan başka bir işin yok mu?" dedi. İbrahim bin Ethem:
"Bu ne hal böyle!" deyip, yüzünü ceylandan çevirdi ama, ceylandan işitmiş olduğu sözlerin aynısını, bu defa da eğerinin kaşından işitti. Bu nidalardan sonra padişahlığı bırakarak Allah-u Zülcelal'e yöneldi ve daha sonra Evliyanın büyüklerinden oldu.
Peki şimdi düşünelim! İbrahim bin Ethem mi kazandı, yoksa onun zamanında padişahlığa devam edenler mi kazandı? İşte her ikisi de öldü. Hangisinin kazandığı hepimizce malumdur. İşte o nida, yalnız İbrahim bin Ethem'e değildir. O nasihat, aynı zamanda bizleredir.
Allah-u Zülcelal kendi fazlı ve keremi ile bizlere muamele etsin ve hepimize razı olacağı şekilde salih amel nasip etsin...

selsebil
Sun 28 June 2009, 03:16 pm GMT +0200
Amin Amin Amin ...
Salih kişilerle beraber olmak çok önemlidir çünkü onlarla beraber olanlar onların ahlakından,hayat görüşünden,davranışlarından ve bir çok yönden olumlu etkilenir
Rabbim bizleri salih kişilerle beraber kılsın...

hafizvuslat
Sat 21 November 2009, 02:43 pm GMT +0200
Amiin amiin amiin
Rabbim salihlerin sohbetlerinden feyzlenmeyi nasip etsin.
´Kisi sevdigi ile beraberdir´
Rabbim kalplerimize sevdiklerinin sevgisini yerlestirsin.

Allah razi olsun Hocam,mukemmel konu icin.
+rep
Sevgi ve Dua ile...

Batili
Sun 31 January 2010, 11:03 pm GMT +0200
Amin Amin Amin ...
Salih kişilerle beraber olmak çok önemlidir çünkü onlarla beraber olanlar onların ahlakından,hayat görüşünden,davranışlarından ve bir çok yönden olumlu etkilenir
Rabbim bizleri salih kişilerle beraber kılsın...

Katılıyorum. güzel bir yazıdı. Alah razı olsun.
Amin. Amin. Amin.

derya
Sun 31 January 2010, 11:46 pm GMT +0200
Ya Rabbi bize hayırlı ilim nasip eyle ve o ilimle amel etmeyi nasip eyle...
Ya Rabbi senin huzuruna ibadet ve amel bakımından zengin çıkabilmeyi nasip eyle...
Ya Rabbi bize dost olarak senin dostlarını nasip eyle...
Amin amin amin.

sumeyye
Tue 2 February 2010, 09:39 pm GMT +0200
Esselamu aleykum amin Allah (c.c) razi olsun..Allah (c.c.) bizlere de nasip etsin insaAllah salih bir kul olabilmeyi..Selametle.

ceren
Sun 9 November 2014, 03:43 pm GMT +0200
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan hocam.Allah yolunda hizmet eden,Allah için yaşayan kullarınla ,salih kullarınla olmayı bizlere nasip eylesin inşallah....

Rüveyha
Sun 9 November 2014, 08:24 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetullah..Bugün salihlarle birlikte olursak, yarın inşaAllah onlarda bizimle olucak bizleri yanlız bırakmıyacaklar..Rabbim bizleri salihlerle haşr eylesin inşaAllah..Mevlam razı olsun.

Bilal2009
Mon 3 August 2015, 06:09 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah,  Salih yerlerde salih kişilerle beraber bulunmak insanın Allah'a ( celle celaluhu ) karşı muhabbetini artırır. Rabbim ( celle celaluhu ) bizleri salih kimselerle beraber olanlardan eylesin.

mevlüde06
Mon 3 August 2015, 12:44 pm GMT +0200
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.Dunya fani bir zevkten ibaret..ona aldanan helak olur.insallah ahiret icin gerekli hazirligi gorenlerden oluruz.Allah razi olsun hocm guzel paylasiminiz icin.