sidretül münteha
Sun 12 June 2011, 04:59 pm GMT +0200
2- SAHÎH HADÎS
Sahîh hadîsi şöyle tarif etmişlerdir: "Şâz ve mu'allel olmayarak, isnadı Rasûl-i Ekrem'e veya sahabeden yahut daha sonrakilerden birine varıncaya kadar **** ve zabt sahibi kimselerin, yine kendileri gibi **** ve zabt sahibi kimselerden muttasıl senedlerle rivayet ettikleri hadîstir.[506]
Bu târîfe göre sahîh hadîste şu şartların bulunması lâzımdır:
1- Sahîh hadîs müsned olacaktır. [507] Yâni ilk râvîsinden son râvîsine varıncaya kadar isnadı muttasıl olacaktır. Bu sebeple sahîh hadîsin vasıflarını anlatırken muttasıl veya mevsûl sözleri de kullanılır. Şu hâle göre mürsel hadîsin senedinden bir sahâbî düştüğüne göre, senedde ittisal şartını kaybetmiştir. Makbul olan görüşe nazaran mürsel hadîs, sahîh değil zayıftır. Aynı şekilde munkatı' hadîs de sahîh değildir; zîrâ onun da isnadından bir kişi düşmüştür veya senedinde müphem olan bir kişi zikredilmiştir. Senedde müphem bir râvînin yer alması ise, ondan bir kişinin düşmesine benzemektedir. Mudal da bu durumdadır; zîrâ mu'dal hadîs, senedinden iki veya daha fazla râvîsi düşefi hadîstir.
2- Sahîh hadîs şâz da olmayacaktır. Şâz hadîs, sika bir râvînin yine kendisi gibi sika râvîlere muhalif olarak rivayet ettiği hadîs demektir. Şazlar bahsinde bunu göreceğiz.
3 - Sahîh hadis mu'allel de olmayacaktır. Mucallel,
zahiren illetten salim gibi görünse de sıhhatini zedeleyen gizli bir illeti ortaya çıkarılan hadîs demektir.
4 - Sahih hadisin senedinde bulunan râvîlerin hepsi de **** ve zabt sahibi kimseler olacaktır. Bu râvîlerden herhangi birinde adalet ve zabt sıfatlarından biri bulunmazsa, hadîs sahih olamaz; zayıf kabul edilir. "Rivayetin şartları" bahsinde adalet ve zabttan ne kasdedildiğini görmüştük.
Sahih hadîs de: li zâtihî sahîh ve li ğayrihî sahîh olmak üzere ikiye ayrılır.
Li zâtihî sahîh: Makbûliyet sıfatlarım tamamen ihtiva eden hadîstir.
Li ğayrihî sahîh: Makbûliyet sıfatlarını tamamen ihtiva etmeyince, dışarıdan herhangi bir destek yardirmyle sahîh olan hadîstir. Li ğayrihî sahîh hadîs, hasen hadîs gibidir. Birkaç türlü rivayet edildiği zaman kendini takviye eden sebepler dolayisıyle hascn derecesinden sahîh derecesine yükselir.[508]
Sahîh hadîse müsned ve muttasıl dendiği gibi, mütevâtir ve âhad da denir; ayrıca garîb ve meşhur demek de mümkündür. [509] Burada sahîh İle hasen arasında müşterek olan bâzı tâbirler olduğunu; sahîh, hasen ve zayıf hadîslere şâmil olan başka ıstılahlar da bulunduğunu göreceğiz.[510]
[506] îhtisâru 'ulûmi'l-hadîs, s. 21.
[507] Muhaddisler, bazan müsned ile muttasıl tâbirlerini ayrı mânâda kullanırlar. Şu sebeple ki müsnedde ref* mânâsı vardır. Buna göre müsned, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ulaşan hadîs demektir. Muttasıl ise, râvîlermin her birinin bir önceki râvıden işitmesi sebebiyle senedi ilk râvîye dayanan hadis demektir. Sened İster Rasûlullâh (s.a.v.)'a kadar çıksın, ister bir tâbi'îde kalsın farketmez (iik. Tedrîbu'r-ravi, s. 60) "Sahîh-hasen-zayıf hadisler arasında müşterek olan ıstılahlar" bahsinde, bu mevzu hakkında tafsilât vereceğiz.
[508] Kavâ'idu't-tahdîs, s. 56.
[509] lhtİ5âru 'ulûmi'l-hadisj s. 21,
[510] Dr. Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadîs Istılahları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 119-120.