- Sahibini Cennete Girdiren Ameller

Adsense kodları


Sahibini Cennete Girdiren Ameller

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
seymanur K
Tue 9 August 2011, 10:16 am GMT +0200
SAHIBINI CENNETE GIRDIREN AMELLER


Muaz bin Cebel (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi:“Ey Allah’ın rasulü beni Cennete girdirecek ve cehennemden uzaklaştıracak ameli bana haber ver dedim, buyurdu ki: Sen büyük bir şeyden sordun, o (şey)Allah’ın kendisine kolay kıldığı kimse için kolaydır. Hiçbir şeyi ortak koşmadan Allah’a ibadet edersin, namazı kılar, zekat verirsin, ramazan orucunu tutar ve haccedersin. Sonra buyurdu ki:Sana hayır kapılarını göstereyim mi?Oruç kalkandır, suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka hatayı giderir, geceleyin adamın kıldığı (teheccüt) namazı da (böyledir). Sonra şu ayeti okudu:(Korkuyla ve umutla rablerine yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için) vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar hazırlandığını hiç kimse bilemez) (Secde: 32/16-17), sonra buyurdu ki:

“Sana işin başını, onun direğini ve uç noktasını haber veryim mi?”

“Evet, ey Allah’ın Rasulü” dedim. Buyurdu ki:

“İşin başı İslam’dır, onun direği namazdır, zirvesi (ve noktası) cihaddır. Sonra buyurdu ki:Bütün bunların özünü haber vereyim mi?”

“Evet, ya Rasulullah” dedim. Dilini tuttu ve:

“Buna engel ol” buyurdu.

“Ey Allah’ın rasulü biz konuştuğumuz şeyden sorumlu tutulacak mıyız?” dedim. Buyurdu ki:

“Annen seni yitirsin ey Muaz, insanları yüzleri üstüne veya burunları üzerine cehenneme atan dillerinin kazandığından başka nedir?” Tirmizi rivayet etti ve hadis hasen, sahihtir dedi.2

 

(2)Hadis sahihtir, Ahmed, Tirmizi:(2619), Nesai, ibni Mace fitneler konusunda -fitnelerde dili korumak babında- Beyhaki, Abdurrazzek, ibni Ebi fieybe, Hennad bin Sirri Zühd’de, Tayalisi, Taberani Kebir’de ve Hakim ile ibniHibban tahric etti (Camiul usul: 10/326 ve sonrası.)

Bu hadisi imam Ahmed, Tirmizi, Nesai ve ibni Mace Mamer rivayetiyle taric etti, o da Asım’dan bin Ebi’n-Necud’den o da Ebu Vail’den, o da Muaz b. Cebel (r.a.)’den rivayet etti. Tirmizi hasen, sahihtir, dedi. Dediği şeyde iki vecihten nazar vardır. Birincisi her ne kadar yaşça ona yetişse de onu dinlediği sabit olmamıştır. Muaz fiam’da, Ebu Vail ise küfedeydi, Ahmed gibi imamlar bu gibilerin işitmediği hususunda delil getiriyorlardı. Ebu Hatim er-Razi Ebu Vail’in Ebud-Derda’dan hadis dinlemesi hususunda dedi ki:Yaşı onu görmeye uygunda kendisi Kufe’deydi, Ebu’d-Derda ise fiam’daydı. Yani ondan hadis dinlemedi.1

Ebu Zür’a Dimeşki bir topluluğun, Ebu Vail’in Ömer’i dinlediği hususunda durduklarını hikaye etti, Muaz’dan dinlemesi daha da akla uzaktır. İkincisi: Hammad bin Seleme Asım bin Necud’dan, o da fiehr bin Havşeb’den, o da Muaz’dan rivayet etti ve bunu imam Ahmed2 Muhtasar olarak tahric etti. Darekutni dedi ki: Doğruya en fazla benziyor, çünkü hadis farklılıkla beraber şehr rivayetiyle biliniyor. Derim ki: fiehrin Muaz’dan rivayeti kesinlikle mürseldir ve şehr (bir Havşeb) güvenilir ve zayıf olduğu konusunda ihtilaflıdır. İmam Ahmed fiehr rivayetiyle tahric etti o da Abdurrahman b. Ğamdan o da Muaz’dan rivayet etti, yine Ahmed Urve bin Nezzal bin Urve’den ve Meymun bin Ebi fiebib’ten tahric etti, her ikisi de  Muaz’dan rivayet etti, Urve de Meymun’da Muaz’dan hadis dinlememiştir. Muaz’dan başka tahriclerde var, hepsi de zayıftır.

“Beni cennete girdirip, cehennemden uzaklaştıracak bir ameli bana haber ver” yirmi ikinci hadisin şerhinde gemişti, Ebu Hureyre ve Ebu Eyyub’tan sabit çok vecihlerle Peygamber (s.a.v.) bu gibi bu gibi sorular sorulduğu bildirilmişti ve Muaz hadisindekine benzer cevap vermişti. İmam Ahmed’in Muaz’dan bir rivayetinde:

“Ey Allah’ın Rasulü beni hasta eden ve üzen bir şeyden sana sormak istiyorum” dedi.

“Dilediğini sor” buyurdu.

“Beni Cennete girdirecek ameli bana haber ver, sana başkasını sormuyorum” dedi.

 

(1) İbni Ebi Hatim’in mürsellerinde geldiği gibi mürseldi.

(2) Ahmed Müsned’inde tahric etti, mürseldir.

Bu Muaz (r.a.)’ın salih amellere verdiği önemi gösteriyor, amellerinde cennete girmeye sebep olduğunun delilidir. Allah Teala buyurdu ki:(İşte bu yaptıklarınız sebebiyle varis kılındığınız cennettir) (Zuhruf: 43/72) “Sizden biriniz ameliyle cennete giremeyecektir”2 hadisi ise -Allah en iyi bilir- bundan murad: Ancak Allah fazlı ve rahmetiyle sebep kılmasa kimse bizzat ameliyle cennete giremez, demektir. Amelin kendisi de Allah’ın kuluna rahmetinden ve ikramındandır. Cennet ve onun sebepleri de hepsi Allah’ın ihsan ve rahmetindendir. “Büyük şeyden sordun” sözü ise, işaret edilen hadisn şerhinde, kendisine bu şekilde soranadama Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu daha önce geçti:“Soruyu kısa tutmuşsan da büyük ve uzun sordun.”3 Çünkü cennete girmek, ateşten kurtulmak gerçekten büyük bir iştir, onun için Allah kitaplar indirdi, peygamberler gönderdi, Peygamber (s.a.v.) bir adama buyurdu ki:

“Namaz kıldığında ne söylüyorsun?”

Allah’tan cennet istiyorum, cehennemden dolayı ona sığınıyorum” dedi.

“Senin de Muaz’ın da dendenesi (dın dın etmesi, hafifçe sesle konuşup istemesi) güzel ol buyurdu.” Bununla dualarının çokluğuna istemedeki gayretlerine işaret ediyor. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:“Onun etrafında dönüyoruz.” Bir rivayette de:“Benim Muazın mırıldanması ancak Allah’tan cennet istemek, cehennemden sığınmaktan başka nedir.”4 “Bu Allah’ın kendisine kolay kıldığı kimseye kolaydır.”Başarının tamamının Allah’tan olduğuna işarettir. Allah kime hidayeti kolaylaştırırsa hidayet bulur, kime kolaylaştırmazsa ona da nasip olmaz, Allah Teala buyurdu ki:(Artık kim verir ve sakınısa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız. Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar, en güzeli de yalanlarsa, biz de onu zora hazırlarız) (Leyl: 92/5-10)

 

(2) Hadis sahihtir. Ahmed, Buhari, Müslim, Nesai, ibni Hibban tahric etti. Buhari’nin lafzı:

“Sizden birinizi ameli cennete girdirmeyecektir.”

“Seni de mi?” dediler.

“Beni de, buyurdu. Ancak Allah’ın beni rahmet ve fazlına boğması müstesnadır” buyrudu. (Camiul usul: 1/213).

(3) Tahrici önce geçti.

(4) Hadis sahihtir, Ahmed, Ebu Davud, ibni Mace Ebu Hureyre’den rivayetle tahric etti. Dendene:Adamın bir şey konuşması, sesinin duyulup anlaşılmamasıdır. (Nihaye: 2/137)

Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:“Amel ediniz, herkese yaratıldığı şey kolay kılınacaktır, saadet ehli ise saadet ehlinin ameli onlara kolaylaştırılacaktır, şekavet (cehennem) ehli ise onlara da şekavet ehlinin ameli kolaylaştırılacaktır, sonra ayeti okudu.”1 Peygamber (s.a.v.) duasında: “Beni hidayet et, hidayeti bana kolaylaştır.”2 diyordu. Allah peygamberi Musa (a.s.)’ın duasında şöyle dediğini haber verdi: (Rabbim yüreğime genişlik ver, işimi bana kolaylaştır) (Taha: 20/25-26) İbni Ömer şöyle dua ediyordu: Ey Allah’ım kolaya beni muvaffak eyle, zordan beni uzaklaştır. İşaret edilen hadisin şerhinde cennete girmenin İslamın beş rüknüyle yapmakla olduğu daha önce getir. Onlar da:Tevhid, namaz, zekat, oruç ve hactır.

“Hayır kapılarını sana göstereyim mi?” Cennete girmeyi İslam’ın farzlarına bağlayınca, daha sonra nafilelerden hayır  kapılarını gösterdi, muhakkak Allah velilerinin en üstünü farzları yerine getirdikten sonra nafilelerle Allah’a yaklaşanlardır. “Oruç kalkandır.” Bu söz Peygamber (s.a.v.)’de bir çok vecihlerle sabittir, imam Ahmed şu ziyadeyle tahric etti.”4 “Oruç kalkandır ve cehennemden koruyucu kaledir.”

 

(1) Hadis sahihtir. Ali b. Ebi Talib’ten, Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Davut, Tirmizi, ibni Mace, Taberani Kebir’de ibni Abbas ve İmran b. Husayn’dan tahric etti onun başka bir lafzı da var. Buhari, Müslim, Ebu Davud İmran bin Husayn’dan  tahric etti onun başka bir lafzı da var Buhari, Müslim, Ebu Davud İmran bin Husayn’dan tahric etti, şöyledir:“Herkes yaratıldığı şey için amel eder veya kolay kılınan şey için amel eder”(Camiul usul:10/514-516,Camius Sağir: 1/48).

(2) Hadis sahihtir ibni Abbas’tan Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, ibni Mace Nesai, Buhari Edebul Müfred’de:(664-665) ve Hakim tahriç etti, ibni Hibban doğruladı.

(4) İmam Ahmed Müsned’de güzel bir isnadla tahric etti ve yine Beyhaki’de tahric etti (Terğib ve terhib s: 83, s. 279).

Osman b. Ebil As’dan rivayetle yine tahric etti, Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Sizden birinizin savaşa karşı kalkanınız gibi oruç cehenneme kalkandır.”1 Cabir (r.a.) Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Rabbimiz azze ve celle buyurdu ki:Oruç kalkandır, kul onunla ateşe karşı korunur.”2 İmam Ahmed ve Nesai Ebu Ubeyde (r.a.)’nin Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti:“(Gıybet ve yalan gibi şeylerle) yaralamazsa oruç kalkandır”3 Sahihayn’da tahric edilmiş Ebu Hureyre hadisi şöyledir:“Oruç kalkandır, sizin birinizin günü oruç olursa, kötü laf konuşmasın, fasıklık yapmasın, cahillik etmesin, bir adam ona söverse, ben oruçluyum desin.”4

Selefin bazısı dedi ki: Gıybet orucu parçalar, tevbe istiğfar onu geri yamalar (parçalar yeri onarır), sizden biri parçalanmamış bir oruç tutabiliyorsa yapsın. İbnu’l Mükender dedi ki:Oruçlu gıybet ederse (orucu) parçalar, istiğfar ederse yamalar. Bunu Taberani5 nazarlı bir isnatla Ebu Hureyre’den merfu olarak tahric etti:

“Onu parçalamadıkça, oruç kalkandır. Onu ne ile parçalar?” denildi.

“Yalan ve gıybet ile” buyurdu. Kalkan:Kulun korunduğu şeydir, savaşta darbeden kendisini koruyan kalkan gibi, aynı şekilde oruçta sahibini dünyada günahlardan korur, Allah teala buyurdu ki:(Ey iman edenler!Sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılındı. Umulur ki korunursunuz) (Bakara: 2/173) günahlara kalkan olursa, ahirette de cehhennme kalkan olur.

 

(1) Hadis sahihtir. Ahmed, Nesai, ibni Mace ve ibni Huzeyme tahric etti. (Terğib ve tertib:2/83).

(2) Hadisi kudsidir. Beyhaki ve Ahmed güzel bir isnadla tahric etti. (Terğib ve terhib:2/83, Mecmau’z Zevaid: 3/180).

(3) Hadis hasendir. Ahmed, Nesai, Darimi ve Beyhaki tahric etti. (Camiul usul: 10/279).

(4) Tahrici önce geçti.

(5) Taberani Evsat’ta tahriç etti. Heysemi dedi ki: Senedinde Rabi bin Bedir var o zayıftır. (Mecmau’z Zevaid: 3/171).

Dünyada kimin günahlara kalkanı yoksa, ahirette de cehenneme karşı kalkanı yoktur. İbni Mirdeveyh Ali (r.a.)’den şöyle dediğini tahric etti: “Allah Zekeriyya oğlu Yahya’yı İsrailoğullarına beş kelime ile gönderdi” ve hadisi uzunca zikretti, içerisinde şu cümle de var:“Allah size oruç tutmanızı emrediyor, bunun misali, savaş için kalkan alıpta düşmanının üzerine yürüyen adam gibidir, ne taraftan kendisine saldırılırsa korkmaz.”

Başka bir vecihle bunu Ali (r.a.)’den mevkuf olarak tahric etti orada da şöyle dedi:“Orucun misali silahını kuşanmış (kılıcını keskinleştirmiş), düşmanın kurşununun kendisine ulaşmayacağını zanneden adamın misalidir, böylece oructa kalkandır.”1 “Suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka dahatayı giderir.” Bu söz Peygamber (s.a.v.)’den başka vecihlerle de rivayet edildi. İmam Ahmed ve Tirmizi tahric etti, Kab bin Ucra Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Oruç koruyucu kalkandır. Ateşin suyu söndürdüğü gibi sadaka hatayı giderir.”2 Taberani ve başkası mana ile Enes’den merfu olarak tahric etti, Tirmizi ve ibni Hibban sahihinde Enes’den tahric etti, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki:“Gizli sadaka Rabbin gadabını söndürür, kötü ölümü def eder.”3

Hüseyin oğlu Ali’nin geceleyin sırtında ekmek taşıyıp fakirleri aradığı ve şöyle dediği rivayet edilir:Muhakkak gecenin karanlığında sadaka Rab azze ve cellenin gadabını söndürür,4 Allah Telala buyurdu ki: (Eğer sadakaları açıktan verirseniz ne ala!Eğer, onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeble sizin günahlarınızı örter). (Bakara: 2/271) Sadaka ile mutlak olarak veya gizli sadaka ile günahların bağışlanacağına delil gösterdi.

 

(1) (Bezzar, Ebu Nuaym ve Askeri Mevaiz’de tahric etti (Suyuti’nin Camiul Kebiri, ve Kenzul Ummal).

(2) (Ahmed Cabirden, Tirmizi Kab b. Ucra’dan tahric etti ve: Hasen garibtir dedi. (Camiü’t Tirmizi: 614).

(3) Tirmizi Enes’den tanric etti. (Tergib ve Terhib: 2/30).

(4) Ebu fiuaym Hayda’den tahric etti: 3/135 ve sonrası).

“Gecenin içerisinde adamın kıldığı namaz.” Yani sadaka gibi aynı şekilde hatayı giderir, buna imam Ahmed’in1 Urve bin Nezzal’dan tahric ettiği şu hadis delildir, Muaz (r.a.) dedi ki: Peygamber (s.a.v.) ile Tebük savaşından geldim... ve hadisi zikretti, içerisinde şu cümle vardır: “Oruç kalkandır, sadaka ve gece kıyamı (gece ibadeti) hatayı giderir.”

Sahihi Müslim’de2 Ebu Hureyre (r.a.)’nin Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğuna rivayet ettiği tahric edildi: “Farz (namaz)dan sonra namazın en üstünü gece namazıdır.” Sahabeden bir topluluktan rivayet edildi ki: Günahlardan dolayı insanlar ateşte yakılırlar, farz namazlarına kalktıkça günahlarını giderirler. Bu nazarlı çok vecihlerle rivayet edildi. Aynı şekilde gece namazı hataları giderir, çünkü o nafile namazlarını en üstünüdür.

Tirmizi de Bilal (r.a) Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Sizin üzerinize gece namazı gerekmektirdir, çünkü o sizden önceki salihlerin adetidir, muhakkak gece namazı Allah azze ve celleye yaklaşmaya vesiledir, günahlardan men edicidir, kötülüklere kefarettir,” cesedden de hastalığı kavucudur.”

Yine Ebu Ümame’nin (r.a.) Peygamber (s.a.v.)’den buna benzer rivayetini tahric etti, mevkuf daha sahihtir.4

Daha önce geçti gizli sadaka hatayı giderir, rabbın gazabını  söndürür, gece namazı da böyledir.

(1) Ahmed Müsned’inde tahric etti.

(2) Hadis sahihtir, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud ve Nesai tahric etti. (Camiul usul 10/173).

(3) Hadis hasendir, Kütübü Sitte arasında Tirmizi yalnızca tahric etti. (3544) Hakim, Beyhaki ve Tirmizi Ebi Ümame’den tahric etti, Ahmed, Tirmizi, Hakim ve Beyhaki Bilal’den, ibni Asakir Ebu’d Derda’dan, Taberani Selman’dan, ibni Sünni Cabir’den tahric etti (Camiu’s Sağir 2/65).

(4) Ebu Nuaym Hilye’de: (4/167 ve 5/36) merfu olarak, ve mevkuf olarak: (7/238)’de tahric etti. Mevkuf olarak sahih bir isnatla Abdurrezzak ve Taberani tahric etti.)

Sonra Resulullah (s.a.v.) şu ayeti okudu: (Korkuyla ve umutla raslerine yalvarmak üzere (ibadet ettikleri için) vücutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan  Allah yolunda harcarlar. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığnı hiç kimse bilemez) (Secde: 32/16-17) Peygamber (s.a.v.) gece namazını faziletini açıklamak için bu iki ayeti okudu.

Enes (r.a.) den rivayet edildi ki: Bu ayet yatsı namazını beklemek hakkında nazil oldu, bunu Tirmizi tahric etti ve doğruladı2 yine bu ayet hakında şöyle dediği rivayet edilir: Akşam ile yarısı arasında nafile kılıyorlardı, bunu da Ebu Davud tahric etti.3

Bunun gibi Bilal’den rivayet edildi, Bezzar4 zayıf bir isnatla tahric etti. Bütün bunlar bu ayet lafzının geneline girer, Allah kendisine dua için vücutları yataklardan uzaklaşanı övdü, bu Allah zikretmek ve dua için uykuyu terkedenleri de kapsar, akşamla yatsı arasında nafile kılanları da, yatsı namazını uyumadan kılmak için bekleyenleri de kapsar, özellikle uyku ihtiyaç anında farzı yerine getirmek için nefisle mücadele etmek böyledir. Peygamber (s.a.v.) yatsı namazını bekleyen kimse için şöyle buyurdu: “Siz namazı beklediğiniz müddetçe namazdasınız”5 buna uyuyup ta teheccüt için uykudan kalkan da dahildir, bu mutlak olarak nafilelerin en faziletlisidir, buna fecrin doğuşunda uykuyu terkedipte sabah namazını kılmayan kalkan da belki dahildir, özellikle uykunun ağır bastığı bir zamanda böyledir bunun için sabah ezanında müezzinin namaz  uykudan hayırlıdır demesi meşru kılınmıştır.

“Gece içinde adamın namazı” gecede teheccüdün en faziletli vaktini hatırlatılmasıdır, o da: Gece yarısından  sonradır.

(2) Tirmizi tahric etti: “Akşamla yatsı arasında uyanıyorlar ve namaz kılıyorlardı.”

(3) Ebu Davud şu lafızla sahih bir isnatla tahric etti:“Akşamla yatsı arasında uyanıyorlar ve namaz kılıyorlardı.”

(4) Hadis zayıftır, Bezzar şeyhi Abdullah bin fiebib’ten rivayetle Bilal’den tahric etti Heysemi Mecma’da: (7/90) dedi ki: Zayıftır.

(5) Hadis sahihtir, Enes’ten rivayetle: Ahmet, Buhari, Müslim Ebu Davud, Tirmizi ve Nesai tahric etti. (Camiul usul (5/394-395).

Nesai ve Tirmizi Ebu Ümame’den şöyle dediğini tahric etti: Denildi ki:

“Hangi dua daha fazla işitilir (kabul görür)?”

“Gecenin sonuna doğru yapılan ve farz namazların arkasından yapılan (duadır)” buyurdu.

İbni Ebi’d Dünyada tahric etti lafzı şöyledir: Bir adam Peygamber (s.a.v.)’e geldi ve dedi ki:

“Namazın hangisi  daha faziletlidir?”

“Gece yarısındaki (namazdır)” buyurdu.

“Hangi dua daha fazla kabul edilir?” dedi.

“Farz namazların ardından yapılan” buyurdu.1

Nesai tahric etti Ebu Zer (r.a.) dedi ki: Peygamber (s.a.v.)’e:

“Gecenin hangi (bölümü) daha hayırlıdır” diye sordum.

“Gecenin hayırlısı ortasıdır” buyurdu.”2 İmam Ahmet tahric etti. Ebu Müslim dedi ki: Ebu Zer’re dedim ki:

“Gecenin hangi bölümünde kıyam etmek (gece namazı kılmak) daha hayırlıdır.” Dedi ki:

“Bana sorduğun gibi Peygamber (s.a.v.)’e sordum buyurdu ki: “Gecenin ortası veya gecenin yarısında, bunu yapan azdır.”3

Bezzar ve Taberani tahric  etti. İbni Ömer (r.a.) dedi ki: “Peygamber (s.a.v.)’e gecenin  hangi  bölümünde duaya  daha fazla icabet olur, diye soruldu. “Gecenin ortasındakine” buyurdu. Bezzar rivayetinde şunu  ekledi: “Son  kısmındakine.”(4)

Tirmizi tahric etti Amr bin Abse Peygamber (s.a.v.)’in şöyle  dediğini  işittim  dedi: “Rabbim kula en yakın  olduğu (zaman) gecenin son kısmıdır, bu  saatte  Allah’ı zikredenlerden  olmaya gücün yetiyorsa, böyle  ol”  buna  İmam Ahmet’te doğruladı ve tahric etti lafzı şudur:

“Ey Allah’ın Rasulü  saatlarin  hangisi  daha  faziletlidir?”  dedim;

“Gecenin son bölümüdür” buyurdu.” Yine bir rivayette: “Gecenin son bölümünde duaya daha fazla icabet olunur” onun bir rivayetinde:

“Ey Allah’ın Rasulü diğer saatlerden, Allah’a daha yolun olun saat var mıdır?” dedim,

“Gecenin son bölümüdür” buyurdu.

İbni Mace’de bunu tahric etti, lafzı şöyledir:

“Gecenin yarısıdır.”

(1) Hadis munkatı muanandır, Tirmizi, Nesai, Beyhaki ibni Adiy, Taberani Ebu Ümame’den tahric etti, o da Amr bin Abse’den rivayet etti, ibni Huzeyme ve ibni Hacer bunu doğruladı, Tirmizi hasendir dedi (Camiul Usul 6/178, Neylül evtar 3/56, Mecmau’z Zevaid: 2/264).

(2) Nesai Sünen’de, Buhari tarihinde tahric etti.

(3) (Hadis zayıftır, Ahmed tahric etti, senedinde Muhacir bin Mahled var, o zayıftır. Ebu Hatim dedi ki: Hadisi gevşektir. (Mizanus itidal: 4/394).

(4) Bezzar, Taberani (Kebir, Evsat ve Sağir’de) tahric etti. Heysemi Mecmau’z Zevaid’de dedi ki: (10/155). Bezzar ve Kebir’in adamları sahih rivayet adamlarıdır).

İmam Ahmed bir rivayetinde Amr bin Abse’nin şöyle dediği rivayet etti:

“Ey Allah’ın Rasulü, daha faziletti olan bir saat var mıdır” dedim.

“Allah’a (rahmeti) geceleyin iner, (Allah) şirk haricindekileri bağışlar” buyurdu.1 Denildi ki: Gecenin içi mutlak kullandığı zaman ortasıdır, eğer son kısmı denilirse: Murad ikinci yarının ortasıdır, o da altı bölümün beşinci bölümüdür, o vakit ilahi rahmetin iniş vaktidir.

“Sana işin başını, direğini ve zirvesini haber vereyim mi?”

“Evet ya Rasulullah” dedim. Buyurdu ki:

“İşin başı İslam, direği namaz, zirvesi cihaddır.” İmam’a Ahmed’in fiehr b. Havşeb’den, onun da ibni Ğanm’dan onun da Muaz (r.a.) bana dedi ki:

“Eğer dilersen sana bu işin başını, bu dini kıvamını ve zirvesini sana anlatırım.”

“Evet” dedim.

“Allah’ın Nebisi (s.a.v.)  bana buyurdu ki: “Bu işin başı şeriki olmayan tek olan Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet etmen, Muhammed’in onu kulu ve rasulü olduğuna şehadet etmendir, bu işin kıvamı namazı dosdoğru kılman ve zekat vermektir, onun zirvesi Allah yolunda cihaddır. Ben insanlarla namaz kılıncaya, zekat verinceye, Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah rasulü olduğuna şehadet edinceye kadar savaşmakla emrolundum. Eğer hak müstesna buna yaparlarsa kanlarını ve mallarını korumuşlardır ve hesapları Allah’a aittir.” Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Muhammed’in Allah rasulü olduğuna şehadet edinceye kadar savaşmakla emrolundum, eğer hak müstesna bunu yaparlarsa kanlarını ve mallarını korumuşlardır ve hesapları Allah’a aittir.” Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah yemin olsun ki: Farz namazdan sonra cennet dereceleri istenilen bir iş uğrunda bir yüz  yaralanır, bir ayak tozlanırsa Allah yolunda cihad gibidir, kulun mizanı Allah yolunda infak ettiği hayvanın veya üzerinde Allah yolunda yük taşınması için verdiği hayvanı (sevabının ağırlığı kadar) (hiç bir iyilik) ağır basmamıştır” ve; Peygamber (s.a.v.) üç şeyden haber verdi: İşin başı, direği ve zirvesinden.

İşin başı, işin başıyla İslamı kastediyor, bunu tefsiri başka rivayette iki şehadet olarak gelmiştir. O ikisi kabul etmeyen müslüman değildir. Dinin kıvamı, direği ise namazdır, diğer rivayette: “Namaz kılmak ve zekat vermektir”

Zirvesi ise -o en yücesi ve yükseğidir, cihaddır- bu farzlardan sonra en faziletli olduğuna delildir.

 

(1) Hadis sahihtir. Ahmed, Tirmizi, Nesai, İbni Mace, Taberani “Dua” bölümünde tahric etti. İbni Huzeyme doğruladı. (Camiul Usul: 6/178).

Bu alimlerden imam Ahmed ve başkasının sözüdür. İmam Ahmed’in bir rivayetinde: “Muhammed’in nefsi kudret elinde olana yemin olsun ki: Namazdan sonra, cennet derecelerinden istenilen bir iş uğrunda bir yüzün yaralanması, bir ayağın tozlanması, Allah azze ve celle yolunda cihad gibidir” rivayeti açıkça buna delildir.

Sahihayn’de Ebu Zer (r.a.)’in şöyle dediği rivayet edilir:

“Ey Allah’ın rasulü amelin hangisi daha faziletlidir?” dedim. Buyurdu ki:

“Allah iman sonra Allah yolunda cihaddır.”1 Ebu Hureyre (r.a.) Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet etti: “Amellerin en faziletlisi Allah’a iman, sonra Allah yolunda cihaddır.”2 Bu manada gerçekten çok hadis vardır.

“Bütün bunları toplayan şeyi sana bildireyim mi?”

“Evet ya Rasulullah” dedim. Bunun üzerine kendi dilini tuttu ve:

“Buna engel ol” buyurdu. Bu dili korumanın hayrın temeli olduğunun delildir.

“Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun”3 hadisinin şerhi esnasında bu mana üzerine kelam daha önce geçti. “Allah’a iman ettim, de sonra dosdoğru ol”4 hadisini şerhederkende daha önce geçti. Bezzar müsnedinde.”5 Ebi’l Yüsr’den tahric etti ki: Bir adam  dedi ki:

“Ey Allah’ın rasulü bana beni cennete gidirecek ameli bildir.” Buyurdu ki: Diline işaret ederek bunu tut, ve bunu tekrarladı ve buyurdu ki:

“Annen seni kaybetsin, insanları burunları üzerine cehenme atan dillerinin kazandığı değil midir?” isnadı hasendir, dedi.

Dillerin kazandığından muradi haram sözün cezasıdır, çünkü insan sözü ve işiyle iyilik ve kötülük diker. (S: 66) Sonra kıyamet günü diktiğine hasat eder, toplar, kim söz ve işiyle hayır dikerse iyilik toplar, kim söz ve fiile şer dikerse yarın pişmanlık toplar.

 

(1) Hadis sahih. Ahmed, Buhari, Müslim, Nesai, Ebu Zer’den tahric etti. (Camiu’l Usul: 10/338).

(2) Hadis sahihtir, Ahmed, Buhari, Müslim, Tirmizi ve Nesai Ebu Hureyre’den tahric etti. (Camiu’l Usul: 10/337)

(3) Hadis sahihtir, daha önce geçti on beşinci hadistir.

(4) Hadis sahihtir, 21. hadistir.

(5) O: “Bezzar’ın zevaidini keşfi” kitabındadır. (4/219-220) ve dedi ki: İsnadı güzel, metni garibtir.

Muaz hadisini zahiri, insanları cehenneme girdiren şeylerin çoğunun dilleriyle konuştukları şey olduğuna delildir. Çünkü masiyet olan konuşmaya şirkte girer, o Allah  katında en büyük günahtır, bilgisizce Allah adına söz söylemekte girer, bu da şirke yakındır, yalan şahitlikte girer, sihir, zina iftirası, yalancılık, gıybet koğuculuk (laf getirip götürme). Ve diğer sözden hali olmayan masiyet filleride girer.

Ebu Hureyre (r.a.) hadisinde Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “İnsanları cehenneme girdiren şeyin çoğu iki boşluktur: ağız  ve ferçtir.” Bunu İmam Ahmed ve Tirmizi tahric etti.1

Sahihayn’de Ebu Hureyre (r.a.)’ın Peygamber (s.a.v.)’de şöyle buyurduğuna rivayet ettiği tahric edildi: “Adam içerisinde bulunan şey açığa çıkmadan bir kelime konuşur, o sebepten doğu ve batı arası kadar cehenneme yuvarlanır.” Bunu Tirmizi’de tahric etti lafzı şöyledir: “Bir adam sakınca görmediği bir kelimeyi konuşurda, bu sebeble yetmiş son bahar cehennem yuvarlanır.”2

Malik Zeyd bin Eslem’den rivayet etti, o da babasında rivayet etti ki: Ömer Ebu Bekir (r.a.) dilimi çekersen huzuruna girdi. Ömer (r.a.) dedi ki:  Dur, Allah sana mağrifet etsin. Ebu Bekir dedi ki: Bu beni tehlikelere götürdü.3 İbni Büreyde dedi ki: İbni Abbas’ı dilini tutup şöyle derken gördüm: Sana yazıklar olsun, hayır şöyle ki ganimet bulasın, veya kötü şeyden dolayı sustu ki selamette kal, yoksa bil ki pişman olursun. Dedi ki:

 

(1) Hadis sahih, Buhari, Müslim, Nesai, Ahmed, Tirmizi (2005) ibni Mace ve Hakim tahric etti. Tirmizi dedi ki: Bu hadis sahih garibtir. (Tergib ve Terhib: 3/536).

(2) Hadis sahihtir. Malik Muvatta’da, Buhari, Müslim, Tirmizi Ebu Hureyre’den tahric etti. Bu ibni Mace ve Tirmizi’nin lafzıdır. (Camiu’l Usul: 12/337, 338). Tenvirul Havalik fierhu Muvatta Malik: 13/148-149).

(3) Hadisin isnadı sahihtir. Malik Muvatta’da, Ebu Ya’la ibnu’s Sünni, ibni Ebi Dünya tahric etti (Tenvirul Havalik: 3/151).

Ona Ey ibni Abbas niçin bunu söylüyorsun? denildi dedi ki: Kıyamet günü hayır söyleyip, hayır yazdığı müstesna, cesedinde dilinden daha fazla öfkeleneceği veya kin duyacağı şey yoktur.”1

İbni Mesud (r.a.) kendilinden başka (hak) ilah olmayan Allah’a yemin ediyor ve diyordu ki: Yeryüzünde dilimden daha uzun süre hapse ihtiyaç duyan başka bir şey yoktur.2 Hasan (Basri) dedi ki: Dil: Bedenin emridir, azalardan birine cinayet işlerse işler, affederse affeder.3

Yunus bin Ubeyd dedi ki: Diline önem veren kimsenin diğer amellerini de salih olduğunu gördüm4 Yahya bin Kesir dedi ki: Bir adamı konuşması salihse onu diğer amelinden de bilirim.5 Bir adamın konuşması bozuk oldu mu, onu diğer amelinden de bilirim.

Mübarek bin Fedale Yunus bin Ubeyd (r.a.)’dan rivayetle dedi ki: Dil dışında iyiliklerde başka bütün iyiliklerin kendisine tabi olduğu bir şeyi göremezsin çünkü sen bir adam gündüz oruç tutar görürsün haramla oruç açar, gece namaz kıldığını gündüz yalan şahitlik yaptığını görürsün, fakat ancak hak konuşupta diğer amelinin buna zıt olduğunu göremezsin.6

(1) Hadis zayıftır. Ahmed, Ebu Nuaym Hilye’de: (1/327-321) Abdul Vehhab’dan o da Saidi’l Cerir’i o da bir kısım adamlardan şöyle dediğini rivayet etti: İbni Abbas (r.a.)’ı gördüm...

(2) İbni Mesud’dan Ebu Nuaym Hilye’de: (1/134) tahric etti.

(3) Hasan’dan: İbni Ebi’d Dünya, “susma” konusunda tahric etti.

(4) İbni Ebi’d Dünya “susma”  konusunda tahric etti.

(5) Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: (3/68).

(6) Yunus bin Ubeyd’den Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: (3/20).