saniyenur
Sat 28 May 2011, 11:04 am GMT +0200
SAHABE ve TABİİN'İN EZBERLEME GÜÇLERİ DAHA FAZLADIR
Yukarıda zikrettiğimiz hâller, Arapların câhiliyye devrindeki durumlarıdır. Bir de ALLAH Teâlâ'nın, şeriatı muhafaza, onu kendilerinden sonrakilere tebliğ ve ta'lim etmek için halkettiği, kalblerini iman, takva ve ilâhî haşyetle doldurduğu Sahâbe-i Kirâm'ın hâlini ve hafızasını düşün. Onlann hafızası, elbette diğerlerinden daha güçlü ve emniyetlidir. Cenâb-ı Hakk, onları, sonraki nesillere dinin ahkâmını ve Rasûlullah'tan görüp işittiklerini sağlam bir şekilde nakletsinler diye bu özelliklerde yaratmıştır. Onlar, Hz. Peygamber (s.a.v)'in sohbetinin bereketine ermişler, önünde diz çöküp vahle-i saadetlerinde yetiştirilmişler, kalbleri Rasûlün (s.a.v) nuruyla aydınlanmış, O'nun edebiyle edeblenmişler, hidâyetine tâbi olup sünnetine yapışmışlardır. İbıı Abbas ve Ebû Hureyre (r.a) için olduğu gibi Efendimiz (s.a.v), onların ilmi, hıfzı ve dinde fakih olmaları için duâ ve niyazda bulunmuştur. Sahâbe'ye bu mertebede en yakın olanlar ise hiç şüphesiz, onlarla bir araya gelen, hâllerini müşahede edip peşlerinden giden Tabiîn cemaatıdır.
İşte bütün bunlar, Sahâbe'den hadis işiten birisinde, hata, unutkanlık, tebdil ve uydurma gibi endişeleri neredeyse ortadan kaldm-yor. Arapların hafıza güçlerine delâlet eden, avam-havas herkesin bildiği çok sayıda haber vardır.
Sahabe arasında, İbn Abbas (68/687) ve Tabiîn içinde eş-Şa'bî, ez-Zührî (124/742), en-Nehâî (96/714) ve Katâde (117/735) gibi pek çok kimse hafızaları ile temayüz etmişlerdir. İbn Abbas (r.h), Ömer b. Ebû Râbia'nın yetmişbeş beyitlik kasîdesini bir sefer dinlemekle ezberleyivermiştir. İmam Zührî'nin şu sözü de dikkate değer: "Ben, Bakî denen yerden geçerken etrafımda söylenen kötü sözlerin kulağıma takılıp hafızama girmesinden korkarak kulaklarımı tıkardım." Benzeri bir söz, eş-Şa'bî'den de nakledilmiştir.
Hülâsa, ezberleme ve kitabet, bir şeyi muhafazada birbirinin yerine kâim olan unsurlardır. Genellikle birisi geliştiği vakit, diğeri zayıflamaktadır. İşte buradan hareketle Sahâbe'nin, Öğrencilerini niçin ezberlemeye teşvik edip yazmaktan alıkoyduklarını anlayabiliriz. Çünkü onlar, yazıya itimad etmenin, ezberleme melekesini körelteceğini biliyorlardı. Ezberleme, onların tabiatlarında var olan kuvvetli bir melekeydi. Elbetteki nefis, tabiatında olan şeylere meyleder; ona ters düşen ve güç gelen şeyden de hoşlanmaz.