- Rasûlullah (S.A.V.)´ın Mina Gecelerinin Tamamında Beyti Ziyaret Edişi

Adsense kodları


Rasûlullah (S.A.V.)´ın Mina Gecelerinin Tamamında Beyti Ziyaret Edişi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
Esila
Tue 28 December 2010, 01:32 pm GMT +0200
Rasûlullah (S.A.V.)´ın Mina Gecelerinin Tamamında Beyti Ziyaret Edişi


Fasıl 1

Fasıl 2

Fasıl 4

Fasıl 4

Fasıl 5

Terviye Gününde Öğle Namazının Nerede Kılınacağı

Mina´dan Arefe´ye Giderken Telbiye Ve Tekbir.

Arefe´de Vakfe Halinde Peygamber Efendimizin Yaptığı Dualar.

Bu Şerefli Mevkide Rasûlullah (S.A.V.)´A Nazil Olan Yüksek Vahiy.

Peygamber (S.A.V.)´İn Arafat´tan Meş´ar-İ Haram´a Gidişi

Fasıl

Peygamber (S.A.V.)´İn Müzdelife´deki Telbiyesi

Peygamber (Ş.A.V.)´İn Meş´ar-İ Haram´daki Vakfesi Ve Güneş Doğmadan Önce Müzdelife´den Hareket Edip Muhassir Vadisinde Bineğini Hızlandırması

Kurban Bayramının Birinci Gününde Hz. Peygamber´in Akabe Cemresini Taşlaması

Fasıl

Peygamber (S.A.V.)´İn Mübarek Başını Traş Edişi

Fasıl

Peygamber (S.A.V.)´İn Mina´dan Beyt´e Gidişi

Fasıl

Fasıl

Fasıl

Fasıl

Fasıl

Rasûlullah (S.A.V.)´In Mina Gecelerinin Tamamında Beyti Ziyaret Edişi

Fasıl

Fasıl







Fasıl


Cabir, bir hadisinde şöyle der: "Peygamber (s.a.v.), Merve tepesi­nin yanında sa´yrm tamamladığında şöyle buyurdu:

"Bu işin size zor geldiğini baştan beri bilseydim, ben de kurbanlı­ğımı sevk etmezdim (sizin gibi ben de ihramdan çıkardım.)."

Bunu Müslim rivayet eder.

Bu hadiste, Safa ile Merve arasındaki sa´ym ondört şavt olduğu­na kail olanların lehinde bir delil vardır. Onlara göre iki tepe arasın­da bir gidiş ile bir geliş, tek şavt sayılmaktadır. Şafiîlerin büyüklerin­den bir grup da böyle demiştir. Ancak bu hadis, onların görüşünü reddetmektedir. Çünkü onların kavline göre sa´y, Merve yanında de­ğil, Safa yanında sona erer. Bu sebeple İmam Ahmed b. Hanbel, Ca-bir´in hadisi hakkındaki rivayetinde şöyle demiştir: «Eğer yedinci şavt Merve yamnda olsaydı, o zaman Rasûlullah insanlara şöyle der­di:

"Ey insanlar, eğer bu işin size zor geldiğini baştan beri bilseydim, kurbanlığımı sevk etmez ve bu nüsükümü umreye dönüştürürdüm. Beraberinde kurbanlığı bulunmayan kimse ihramdan çıksın ve bu nüsükünü umreye dönüştürsün." Rasûlullah´m böyle demesi üzerine oradakilerin tamamı ihramdan çıktı.»

Müslim dedi ki: İnsanların tamamı ihramdan çıkıp saçlarını kı­salttılar. Sadece Peygamber (s.a.v.) ile beraberinde kurbanlığı bulu­nan kimseler ihramda kaldılar. [1]



Fasıl


Kurbanlığım beraberinde getirmemiş olan kimselerin haclarını feshedip umreye dönüştürmelerine dair Hz. Peygamberin verdiği em­ri, sahabelerden bir topluluk rivayet etmişlerdir. Ancak onların adla­rını burada zikretmemiz fazlaca yer işgal edecektir. Bunu teferruatıy­la anlatacağımız yer, "el-Ahkâmu´1-Kebir" adlı kitaptır. İnşallah bunu orada serdedeceğiz.

Âlimler, bu konuda ihtilaf etmişlerdir. İmam Malik, Ebu Hanife ve Şafiî dediler ki: Bu, sahabelere mahsus bir hükümdür. Sonra baş­kaları için haca feshedip umreye dönüştürmenin cevazına dair hü­küm neshedilmiştir.

Bunlar bu görüşlerini ileri sürerlerken Ebıî*Zerr (r.a.)´in şu sözü­ne dayanmışlardır: "Muhammed (s.a.v.)´in ashabından başkasına, haccı feshedip umreye dönüştürme hakkı tanınmamıştır."

Bunu Müslim rivayet eder. İmam Ahmed b. Hanbel, bunu redde­derek şöyle demiştir: "Bunu on bir sahabe rivayet eder. On bir saha­benin görüşü karşısında Ebu Zerr´in görüşünü nakleden rivayetin ağırlığı ne kadar olabilir ki "

İmam Ahmed b. Hanbel, sahabelerden başkalarının da haclarını feshedip umreye dönüştürme hakkına sahip olacakları görüşüne var­mıştır.

İbn Abbas (r.a.), kurbanlığını beraberinde getirmemiş olan kimse­nin haccını feshetmesinin vacib olduğunu söylemiştir. Hatta ona göre bu kimse, Beyt´i tavaf ettiği zaman şer´an ihramdan çıkmış olur. Kur­banlığını beraberinde getirmemişse, sırf Beyt´i tavaf etmekle şer´an ihramdan çıkmış sayılır. Kurbanlığını beraberinde getirmiş olan kim­senin nüsükü ise ya kıran olur, ya da sevk etmemiş ise, temettü olur. Doğrusunu Allah bilir.

Buharî, Ebu Numan kanalı ile Tavus ile İbn Abbas´m şöyle dedik­lerini rivayet eder:

"Peygamber (s.a.v.) ile ashabı, zilhiccenin dördüncü gününün sa­bahında hac için ihrama girmiş olarak Mekke´ye geldiler. Buna başka birşey karışmamıştı. Mekke´ye geldiğimizde bize emir verdi. Biz de nüsükümüzü umreye dönüştürdük. Kadınlarımızın yanına kadar gi­debildik. Ve bu konudaki emir yayıldı."

Ata, Cabir´in şöyle dediğini rivayet eder:

"İçimizden biri Mina´ya gidiyordu. Giderken penisinden meni damlıyordu. İşte bu durum Peygamber (s.a.v.)´in kulağına gitti. Bu­nun üzerine o şöyle dedi:

- Bana gelen habere göre kavim, şöyle ve şöyle diyormuş. Allah´a yemin ederim ki, ben onlardan daha iyiyim. Onlardan daha çok Al­lah´tan korkarım. Eğer ben bu işin böyle olabileceğini daha Önceden bilseydim, kurbanımı beraberimde sevk etmezdim. Kurbanım berabe­rimde olmasaydı, ben de ihramdan çıkardım.

Bunun üzerine Süraka b. Cu´şum kalkıp şöyle dedi:

- Ya Rasûlallah, bu hüküm bize mi mahsustur, yoksa ebediyete kadar böyle mi olacaktır

- Ebediyete kadar böyle olacaktır."

Müslim, Kuteybe kanalı ile Cabir´in şöyle dediğini rivayet eder: "Rasûlullah (s.a.v.)´la birlikte ifrad haccı için telbiye getirerek Mekke´ye geldik. Aişe ise, umre için telbiye getirerek Mekke´ye geldi. Şerif mevkiine vardığımızda Aişe, âdet görmeye başladı. Mekke´ye geldiğimizde Ka´be´yi tavaf ettik, Safa ile Merve tepeleri arasında sa´y yaptık. Rasûlullah (£k.v.), beraberinde kurbanlığı bulunmayanları­mıza ihramdan çıkmalarını emretti. Bunun üzerine biz de:

- Ne kadarlığına ihramdan çıkacağız diye sorduk. O da şöyle cevap verdi:

- İhram yasaklarının tamamından kurtulmacasma ihramdan çı­kacaksınız.

Bunun üzerine biz gidip kadınlarımızla cinsî münasebette bulun­duk. Koku süründük. Dikişli elbiseler giydik. O esnada Arafe vakfesi­ne dört gece vardı."

Bu iki hadis, Peygamber Efendimiz´in Veda haccı senesinde zil­hiccenin dördüncü günü pazar sabahı kuşluk vakti Mekke´ye geldiği­ni açıkça ortaya koyuyor. Zira o sene zilhicce ayının ilk gününün per­şembeye rastlağı hususunda ihtilaf yoktur. Çünkü Sahih-i Buharî ile Sahih-i Müslim´de sabit olduğuna göre Ömer b. Hattab´m hadisinde, o sene arefe günü, cuma gününe rastlamıştır, denilmektedir. Nitekim bu konu ileriki sayfalarda da anlatılacaktır.

Peygamber (s.a.v.), zilhiccenin dördüncü günü pazar sabahı Mek­ke´ye geldiğinde, önceki sayfalarda da söylediğimiz gibi ilk iş olarak Beyt´i tavaf etti. Sonra Safa ile Merve arasında sa´y yaptı. Merve te­pesi yanında sa´yı sona erince, sahabelerden beraberinde kurbanlığı bulunmayanların ihramdan çıkmalarım kesin olarak emretti. Onlarda bunu vacib bir iş olarak telakki edip gereğince amel ettiler ve ih­ramdan çıktılar. Ancak bazıları, Hz, Peygamberin beraberinde kur­banlığının bulunmasından dolayı ihramdan çıkmayışma üzüldüler. Çünkü onlarda onun gibi yapmak ve ona uymak istiyorlardı. Pey­gamber Efendimiz, onların bu üzüntülerini görünce onlara şöyle dedi:

"Bunu ta baştan beri bilseydim, kurbanlığımı beraberimde getir­mez ve bu nüsükümü umreye dönüştürürdüm."

Yani bu işin size zor geleceğini baştan beri bilseydim, beraberim­de kurbanlığımı getirmez ve sizin gibi ben de ihramdan çıkardım.

Bu rivayetten de açıkça anlaşıldığı gibi temettü haccı, diğer hac çeşitlerine nisbetle daha faziletlidir. Nitekim İmam Ahmed b. Hanbel de buna dayanarak bu görüşe kail olmuş ve şöyle demiştir: "Rasûlul­lah (s.a.v.)´ın kıran haccı yapmış olduğu hususunda şüphe etmiyo­rum. Ama kendisinin kıran yapmış olduğuna üzüldüğü içindir ki, te­mettü haccı diğer hac çeşitlerinden daha faziletlidir."

Buna cevaben deriz ki: Peygamber (s.a.v.), kurbanlığını berabe­rinde getirmiş olan kimse açısından temettuun kırandan daha fazi­letli oluşuna üzülmemiş tir. Aksine o, ihramda kalmaları sebebiyle sa­habelerin zorlanmasına üzülmüş ve bu yüzden ihramdan çıkmalarını emretmiştir. Doğrusunu Allah bilir ya, bundan ötürüdür ki, İmam Ahmed b. Hanbel, bu sır üzerinde düşündüğü için başka bir rivaye­tinde; kurbanlığını beraberinde getirmemiş olan kimseye nisbetle te-mettunun daha faziletli olduğunu açıkça beyan etmiştir. Çünkü Pey­gamber (s.a.v.), kurbanlığını beraberinde getirmemiş olan sahabeleri­nin temettü yapmalarını emretmiştir, kıran haccı, kurbanlığını bera­berinde getirmiş olan kimse için, diğer hac çeşitlerine oranla daha fa­ziletlidir. Nitekim Aziz ve Celil olan Allah da, Veda haccındâ" peygam­berinin böyle yapmasını tercih etmiş ve kıran yapmasını emretmiştir. Bununla ilgili açıklama önceki sayfalarda da geçmişti. Doğrusunu Al­lah bilir. [2]



Fasıl


Peygamber (s.a.v.), Safa ile Merve arasındaki sa´yini tamamladık­tan, beraberinde kurbanlığını getirmemiş olanların nüsüklerini fes­hedip umreye dönüştürmelerini emrettikten sonra cemaatla birlikte Merve tepesinin yanından yürümeye başladı. Mekke doğusundaki Abtah semtine indi. Pazar gününün kalan kısmını, pazartesi, salı ve çarşamba günlerini orada geçirdi. Perşembe günü sabah namazını orada kıldı. Orada bütün vakit namazlarını ashabıyla birlikte kıldı ve o süre zarfında Ka´be´ye hiç uğramadı.

Buharî, arefe gününe kadar Ka´be´ye yaklaşmayan, Ka´be´yi tavaf etmeyen ve ilk tavaftan sonra dönen kimse babında şöyle der: Mu-hammed b. Ebu Bekir, Abdullah b. Abbas´m şöyle dediğini rivayet eder:

"Peygamber (s.a.v.), Mekke´ye geldi. Ka´be´yi yedi kez tavaf etti. Safa ile Merve arasında,sa´y yaptı. Bu tavaftan sonra artık Ka´be´ye yaklaşmadı. Arefe dönüşüne kadar Ka´be´ye uğramadı." [3]



Fasıl


.Rasûlullah (s.a.v.), Mekke dışındaki Batha´da ikamet halinde iken Hz. Ali Yemen´den geldi. Peygamber (s.a.v.) - önceki sayfalarda da anlattığımız gibi- Ali´yi, Halid b. Velid´den sonra Yemen´e emir olarak göndermişti.

Hz, Ali, Yemen´den geldiğinde karısı Fatıma binti Rasûlullah´m ihramdan çıktığını gördü. Nitekim o esnada Rasûlullah (s.a.v.)´m zev­celeri ve beraberinde kurbanlığını getirmeyen kimseler de ihramdan çıkmışlardı. Hz. Fatıma, ihramdan çıkmış, gözüne sürme sürmüş, bo­yalı elbiseler giymişti. Hz. Ali ona:

- Böyle yapmanı sana kim emretti diye sorunca Hz. Fatıma:

- Babam bana emretti, diye cevap vermişti. Hz. Ali ona kızarak Rasûlullah (s.a.v.)´a gitti.

Fatıma´nın ihramdan çıkıp boyalı elbiseler giyindiğini ve gözüne sürme sürdüğünü haber verdi. Sonra da: "Ya Rasûlallah, bunu senin kendisine emrettiğini iddia ediyor." dedi. Rasûlullah da ona şöyle ce­vap verdi:

- Fatıma doğru söyledi. Doğru söyledi. Doğru söyledi. Sen hacca niyet ettiğin zaman nasıl telbiye getirdin. Ve ne ihramına girdin

- Peygamber (s.a.v.)´inki gibi yaptım.

- Benim beraberimde kurbanlığım vardır. Sakın sen ihramdan *_ çıkma.

Hz. Ali´nin Yemen´den getirdiği kurbanlıklarla Rasûlullah (s.a.v)´-in Medine´den-getirdiği ve yolda gelirken satın aldığı kurbanlıklar, toplam 100 deve idi. Hz. Ali ile Hz. Peygamber, bütün kurbanlıklarda ortak oldular.

Bütün bunlar, Müslim´i