hafiza aise
Sun 16 September 2012, 10:13 am GMT +0200
RAMAZANIN BEREKETİ EVLERİMİZİ SARSIN
Temmuz 2012 82.SAYI
Yaptığımız her hareket birer vesiledir. Kimileri hayra, kimileri de şerre götürür. Mümin bu şuurla yaşar ve niyetinden başlayarak her davranışını düşünüp tartar: “Bu yaptığım Allah Teala’nın rızasına uygun mudur?” Rabbimizin emrettiği oruç ibadeti de işte bu vesilelerden biridir ve oruç tutan mümin de yine -daha niyet aşamasındayken- “Bu yaptığım (ibadet) Allah Teala’nın rızasına uygun mudur?” diye sormalıdır kendine.
Açlık insan nefsini hayli zorladığından tutulan oruçlar bazen kula kazandırmak yerine kaybettirebilir. İnsan kendisini sürekli dizginlemezse, niyetini kontrol etmezse açlığın verdiği öfkeye yenilebilir. Dolayısıyla kalp kırmaktan, isyan etmeye kadar oruçlu bir mümine yakışmayacak pek çok hataya düşebilir. Halbuki açlık nefsi terbiye eden bir metot, oruç insanın kalbini yumuşatan bir ibadettir. Tabii başta söylediğimiz noktalara dikkat edilirse...
Allah Rasulü (s.a.v) “Nice oruç tutan var ki, orucun ona açlıktan başka bir faydası yoktur” ve “Kim kötü söz ve fiilleri bırakmazsa o kimsenin yemeyi ve içmeyi terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur” buyurmuştur.
RAMAZANLA BEREKETLENEN YUVALAR
Mübarek Ramazan ayı kalpleri şenlendirdiği gibi evlerimizi de şenlendirir. Ramazanın bu bereketinden istifade ederek yuvalarımızda huzur atmosferini yakalamaya gayret etmeliyiz. Şeytanların bağlandığı bu mübarek ay ailemizde dini bir şuur oluşturma açısından bulunmaz bir nimettir. Eşimizle birlikte yaptığımız ibadetlere çocuklarımızı da katarak ailece kulluk yolunda ilerlemeye gayret etmeliyiz.
Ramazanın tatlı telaşından olan iftar, sahur gibi saatlerde hep bir arada olmaya gayret etmeliyiz. Yaşları küçük dahi olsa çocuklarımızı sahur sofralarına davet etmeli, uykusuz kalırlar evhamına kapılmamalıyız. Uykuları günün başka bir saatinde de telafi edilebilir. Ayrıca neredeyse tüm çocuklar anlamını tam bilmese bile kendileri uyurken, gece gece yenen bu yemeklere (sahur) pek meraklı olurlar. İftardaki heyecan, oruç tutmasalar bile onları da sarar. Öğle vaktine kadar tuttukları tekne oruçlarıyla onlar da bu güzel ibadeti yerine getirmenin huzur ve mutluluğunu yaşar. Misafirlerin davetli olduğu kalabalık iftar soflarında olmaktan son derece memnun kalırlar.
RAMAZANDA AİLEYE DAHA ŞEFKATLİ OLUNMALI
Yukarıda saydığımız örnekleri bize bir başkasının söylemesine gerek dahi yoktur aslında. Hepimiz çocukken şahit olduğumuz ramazanlara dönüp baktığımızda kendi yaşadığımız heyecan ve mutluluktan az çok çocuklarımızın ne hissedeceğini tahmin ederiz. Çocuklar meşrepleri itibariyle temiz ve masum olduklarından anlamını tam bilmeseler bile bu güzellikleri büyüklerden daha iyi görebilirler. Ancak burada önemli bir nokta, anne babanın çocuklarına bu mübarek ayda daha şefkatli ve yumuşak davranmasıdır. Açlığın verdiği siniri çocuğundan çıkarmak başta da söylediğimiz gibi hem kişinin kendine hem de çocuğuna zarardır.
En güzeli hayır yolunda ailece birbirine destek olup incitici davranışlardan sakınmaktır. Anne yahut baba tahammül sınırının zorlandığını anladığı anda birbirine destek olmalıdır. Çocukların yaramazlıkları rahatsız ettiğinde baba yahut anne kim sinirleniyorsa o an daha sakin olan ebeveyn ortamı yumuşatmaya bakmalı, eşini sakinleşeceği şekilde yalnız bırakmaya çalışmalıdır. Bu anlayışlı tavrı eşler birbirlerine de göstermelidir tabii. Karı koca mümkün olduğunca tartışmamaya gayret etmeli, tartışma vuku bulduğunda ise alttan almaya çalışmalıdır. İnşallah böylece nefsin zaaflarından kurtulup Ramazanın bereketinden istifade edilecektir.
ORUÇLUNUN MÜKAFATI
Rasulullah Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde “Allah buyurdu ki: ‘Ademoğlunun işlediği her hayır iş kendisi içindir, fakat oruç böyle değildir. Oruç sırf benim için yapılan bir ibadettir. Onun mükafatını da ben veririm.’ Oruçlu ağzın kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoş, daha temizdir. Her kim inanarak ve karşılığını sırf Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, onun geçmiş günahları bağışlanır” buyurmuştur. (Buhari)
M. Saki EROL