- Ramazanda oruçluyken hanımıyla cinsel ilişkide bulunmak

Adsense kodları


Ramazanda oruçluyken hanımıyla cinsel ilişkide bulunmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Fri 25 March 2011, 04:08 pm GMT +0200
4. Ramazanda (Oruçlu İken) Hanımıyla Cinsel İlişkide Bulunan Kimse Ve Bunun Keffareti

 

130. Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

"Biz, Resulullah (s.a.v) ile birlikte otururken, bir adam gelip:

Ey Allah'ın resulü! Mahvoidum' dedi. Resulullah (sav):

Ne oldu?' diye sordu. Adam:

(Ramazanda gündüzleyin) oruçlu iken hanımımla cinsel ilişkide bulundum1 diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):

Azad edecek bir kölen var mı?' diye sordu. Adam:

Hayır!' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):

Arka arkaya iki ay oruç tutabilir misin?' diye sordu. Adam:

Hayır!' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):

Altmış fakire yemek yedirebilir misin?' diye sordu. Adama:

Hayır!' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):

(Öyleyse şurada) otur!' buyurdu.

Peygamber (s.a.v), bir müddet bekiedi. Bizler de, bu bekleyiş üzerinde iken Peygamber (s.a.v)'e, içerisinde hurma bulunan bir arak getirildi. Arak:

Büyükçe sepet'tir. Peygamber (s.a.v):

Soru soran kişi nerede?' diye sordu. Adam:

Ben (buradayım)' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):

Bu sepeti al, (yoksullara) sadaka (olarak) dağıt!' buyurdu. Adam:

Ey Allah'ın resulü! Bunu, benden daha fakir olana mı vereceğim? Allah'a yemin ederim ki, Medine'nin iki kara taşlığı arasında benim ev halkımdan daha bir fakir bir ev halkı daha yoktur!' diye cevap verdi.

(Ravi der ki:) iki lâbe ile, '(Medine'nin) iki kara taşlığı1 kast etmektedir.

Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), azı dişleri görürünüceye kadar güldü. Sonra da o adama:

(Öyleyse bu sepeti al) ailene yedir!' buyurdu. [255] Bir rivayette ise, şu ifade yer almaktadır:

"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Medine'nin (kara taşlarla kaplı) iki yakası arasında benden daha ihtiyaç sahibi bir kimse (daha) yoktur! (dedi).

Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), azı dişleri görününceye kadar güldü. Daha sonra da:

 (Öyleyse) bu sepeti al, (ailene yedir)' buyurdu.[256]

Buna benzer bir rivayet daha var. Bu rivayetin içerisinde, içerisinde hurma bulunan bir arak... Arak: Zenbil'dir" İfadesi yer almakta, fakat Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), azı dişleri görününceye kadar güldü" ifadesi yer

almamaktadır.[257]

Konu ile ilgili başka bir rivayet ise şu şekildedir:

"Peygamber (sav), Ramazanda orucunu bozan [258] bir adama, bir köle azad etmesini yada iki ay oruç tutmasını yada altmış fakiri doyurmasını emretti. [259]

Bu hadis(in bu şekildeki metinlerin)i, Buhârî ile Müslim rivayet ermiştir. Ebu Davud'un rivayetinde ise, Ebu Hureyre şöyle der:

Bir adam, [260] Peygamber (s.a.v)'e gelip:

Mahvoldum! [261] dedi. Resulullah (s.a.v):

Derdin nedir?1 diye sordu. Adam:

Ramazanda (gündüzleyin) [262] hanımımla cinsel ilişkide bulundum' diye cevap verdi. Resulullah {s.a.v):

Az ad edecek kölen var mı?' diye sordu. Adam:

Hayır!' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):

Arka arkaya iki ay oruç tutabilir misin?' diye sordu. Adam:

Hayır!' diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v):

Altmış fakire yemek yedirebilir misin? [263] diye sordu. Adam:

Hayır! diye cevap verdi. Resulullah (s.a.v): (Öyleyse şurada) otur' buyurdu.

Peygamber (s.a.v)'e, içerisinde hurma olan büyükçe bir sepet getirildi. Peygamber (s.a.v), adama:

Bu sepeti, (fakirlere) sadaka (olarak) dağıt!' buyurdu. Adam:

Medine'nin kara taşlarla kaplı iki yakası arasında bizden daha fakir bir aile yoktur!' dedi.

Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), iki ön dişi, görününceye kadar güldü. Daha sonra da:

(Öyleyse) bunu ailene yedir!' buyurdu."

(Hadisin ravisi) Müsedded başka bir rivayette: ("iki ön dişi" İfadesi yerine) Azı dişi" ifadesine yer vermektedir.[264]

Yine Ebu Dâvud'da, mana bakımından bu hadis ile ilgili bir rivayet daha var. Yalnız bu rivayette şu İlave var:

Zührî: 'Bu, (hurmayı kendi ailesine yedirmesi) sadece o şahsa özel bir ruhsattır. Eğer bugün bir adam böyle bir şey yapsa, onun için kefaretten (başka) bir kurtuluş (yolu) yoktur [265] dedi.[266] Başka bir rivayette ise, şu ilave var:

Evzâîderki: (Resululiah, adama:) 'Allah'tan af dile [267] (buyurdu).[268] Yine Ebu Davud'u diğer bir rivayetinde, Ebu Hureyre şöyle der:

Ramazanda orucunu bozan bir adam, Peygamber (s.a.u)'c geldi..."

Ebu Hureyre, (bir önceki) hadiste geçenleri haber verdi. Ancak bu ri yette, o, şunları söyledi:

Resululiah (s.a.v)'e, içerisinde on beş sa' kadar hurma olan bir pet getirildi."

(Hişâm'ın rivayetine göre; Ebu Hureyre devamla Peygamber'in) şu sözlerini de ekledi:

(Bu hurmayı,) hem kendin ye ve hem de ailene yedir. Bir gün oruç tut [269] ve Allah'tan af dile.[270]

Tirmizî'nin rivayeti ise, Ebu Davud'un (naklettiği) ilk rivayet gibi olup bu rivayetin içerisinde şu husus yer almaktadır:

Peygamber (s.a.v)'e, içerisinde hurma bulunan bir arak getirildi. Arak: 'Büyükçe sepet'tir... Bunun üzerine Peygamber (s.a.v), azı dişleri görünün-ceye kadar güldü. Daha sonra da:

Bunu ailene yedir' buyurdu.[271]


[255] Buharı, Savm 30, 31, Hibe 19; Müslim, Siyam 81-84 (1111); Ebu Dâvud, Siyam (2390, 2391, 2392, 2393); Tirmizî, Savm 28 (724); Nesâî (el-Kübrâ), Siyam 2/212 (3117), 2/213 (3118, 3119); İbn Mâce, Sıyâm 14 (1671); Ahmed b. Hanbel, 2/273 (ç)

[256] Buhârî, Edeb 95

[257] Müsİim, Sıyâm 81 {1111}

[258] Orucu bozup hem kazanın ve hem de kefareti gerektiren durumların başında, Ramazân günü oruçlu iken yapılan cinsel İlişki gelmektedir. Zaten Hz. Peygamber (s.a.v), oruç kefa­reti hükmünü, o zaman vuku bulan böyle bir cinsel ilişki olayı üzerine vermiştir. Oruç kefareti konusunda eldeki tek örnek ve delil, sadece budur.

Bu bakımdan bütün fıkıh mezhepleri, Ramazân günü oruçlu iken bilerek ve isteyerek normal cinsel ilişkide bulunmanın, hem kaza ve hem de kefareti gerektireceği konusunda görüş birliği etmişlerdir. Fakat bir şey yiyip içmenin kefareti gerektirip gerektirmediği konusu ise mezhepler arasında tartışmalıdır. Hanefıler, bilerek ve isteyerek bir gıda ve gıda özelliği taşıyan her türlü maddeyi almayı da bu hüklme kıyas ederek bu durumda da hem kaza ve hem de kefaret gerekeceğini söylemişlerdir.

Ramazân'da oruç bozmanın kefaretle cezalandırılmasının altında; Ramazân ayının saygınlığına karşı işlenmiş bir suç bulunması yatar. Ramazân'da oruç bozmak, Ramazân ayına ve Ramazân orucuna karşı yapılmış bir hürmetsizlik olduğu için böyle yapan kimseler için kefaret öngörülmüştür, (ç)

[259] Müslim, Sıyâm 84 (1111)

[260] Ramazân'da gündüz hanımiyla cinsel ilişkide bulunup Hz. Peygamber (s.a.v)'e gelen zatın kim olduğu kesin olarak belli değildir. İbn Ebi Şeybe (ö. 235/849) gibi bazı hadisçilerin ri­vayetine dayanarak bu şahsın, Selmân veya Seleme b. Sahr el-Beyâdî olduğunu söyleyenler varsa da, bu görüş pek tutulmamıştır. Çünkü İbn Hacer'in belirttiği üzere; İbn Ebi Şeybe'nin rivayetinde adı geçen zatın, Ramazân'da gündüzleyin hanımıyla cinsel ilişkide bulunduğu için değil, zıhar yaptığı halde, geceleyin cinsel ilişkide bulunduğu İçin kefaret vermekle emrolunduğu belirtilmektedir. Buna göre Seleme olayı ile üzerinde durduğumuz hadiste anlatılan olay, ayrı ayrıdır. Yine aynı bu kanaati, İbn Abdilberr (ö. 463/1071)'de belirtmiştir, (ç)

[261] Mahvoldum" ifadesi; helakime sebep olacak bir günah işledim manasmdadir. Adam, yaptığı suçun büyüklüğüne işaret için böyle bir ifade kullanmıştır.

Ayrıca bu İfadene; açıkça söylenmesi çirkin sayılan konuların kinaye yoluyla anlatılmasının caiz olduğu hususu ortaya çıkmaktadır. Yine günah işleyen kimsenin, pişmanlık duyması ve günahını affettirme çarelerini araması gerektiği de buradan anlaşılmaktadır, (ç)

[262] Konu ile ilgili rivayetlerde; gelen zatın Ramazân'da hanımıyla cinsel İlişkide bulunduğunu söylediği bildirildiği halde, bu cinsel ilişkinin "gündüz olduğu" kayde yer almamakta-dır.(ç)

[263] Orucu bozmanın kefareti, hadisin metninde belirtildiği üzere; köle zad etme, iki ay arka arkaya oruç tutma ve altmış fakir doyurmaktır. Bunlar, sırayla ödenir. Yani öncekine gücü yeten kişi, sonrakine geçemez. Herkes istediğiyle kefaretini ödeyemez. Ebu Hanîfe, Şafiî ve Mâlikilerden İbn Habîb bu görüştedir.

Hanefilere göre; Ramazân'da, kendi istekleriyle cinsel ilişkide bulunan kadına ve erkeğe kefaret gerekir. Fakat kocasının zorlamasıyla cinsel ilişkide bulunan kadına kefaret gerekmez, (ç)

[264] Ebu Dâvud, Sıyâm 37 (2390)

[265] Münzirî (ö. 656/1258), Zührî (ö. 124/742)'nİn bu sözü için: "Bu, delil olmayan bir iddiadır" demiştir.

Hattabî (ö. 388/998)'de bu konuda şöyle der; Bu, Zührînin, delil ve şahid getiremediği bir iddiadır. Başkaları da, Hz. Peygamber (s.a.vj'İn adama hurmayı ailesine yedirmesini emretmesi halinin mensuh olduğunu söylemişler. Fakat bunun neshedilmesine dair bir rivayet de nakletmem işlerdir.

Zührî'nin bu sözünün bir delili yoktur. O zat için bir ruhsat da söz konusu değildir. Hz. Peygamber (s.a.v)'e gelen şahıs, Hz. Peygamber {s.a.uj'in kendisine verdiği hurmadan önce, ihtiyaç içinde olan ailesinin o günlük yiyeceklerini vermiş, dolayısıyla hurma kefarete yetecek meblağdan düşmüştür. Böylece İmkan bulacağı zaman kadar kefaret ertelenmiştir, (ç)

[266] Ebu Dâvud, Sıyâm 37 (2391}

[267] Ebu Davud'un rivayetindeki bu fazlalık, kefaretler birer cezadır. İfsad sebebiyle meydana gelen günahlara bedel değildirler. Günahların bağışlanmasına vesile olacak şey, tevbe-dir.(ç)

[268] Ebu Dâvud, Sıyâm 37 (2391)

[269] Bu ifade; Ramazân'da bilerek orucunu bozan kimseye kefaretin yanı sıra o gününü de kaza etmesi gerektiğine delalet ermektedir. Dört mezhebin görüşü de bu doğrultudadır, (ç)

[270] Ebu Dâvud, Styâm 37 (2393)

[271] Tirmizî,Savm28(724)

Hafsa Nur 6.D
Tue 30 December 2014, 06:42 pm GMT +0200
Ramazan'da  oruçlu iken hanımıyla cinsel ilişkiye girmenin keffâreti bir köle azat etmektir.Eğer hanım Ramazan'da isteyerek seninle cinsel ilişkiye girmişse, ona da  keffâret gerekir. Eğer farklı günlerde cinsel ilişkiye girilmiş ise, bu kıymetli ayın günlerinin kutsallığını çiğnediğiniz her gün için ikinize de birer keffâret gerekir.
"Kifâyetu't-Tâlib" adlı kitabın yazarı şöyle demiştir:

"Keffâretin birden fazla olması için, cinsel ilişkinin farklı günlerde olması gerekir. Aynı günde birden fazla ilişkiye girilmesi, keffâreti vermeden önce olmuşsa ittifakla birden fazla keffâret gerektirmez."

Desûkî Hâşiyesi'nin yazarı şöyle demiştir:

"Aynı günde birden fazla yemek yemek veya cinsel ilişkiye girmekte, birden fazla  keffâret gerekmez."

Muğni'l-Muhtâc'ın yazarı şöyle demiştir:

"Her kim, hanımıyla iki gün üst üste cinsel ilişkiye girerse, kendisine iki keffâret gerekir. Çünkü her günün ibâdeti ayrıdır. İki günün keffâreti birbirine karışmaz. Eğer aynı günde birden fazla cinsel ilişkiye girmişse, birden fazla keffâret gerekmez."

 Allah Teâlâ, insana taşıyamayacağı bir yükü yüklemez. Sorunuzda işâret ettiğimiz hadis, Ebû Hureyre'den Allah ondan râzı olsun rivâyet olunmuştur.O şöyle demiştir:

(( بَيْنَمَا نَحْنُ جُلُوسٌ عِنْدَ النَّبِيِّ ع إِذْ جَاءَهُ رَجُلٌ فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللَّهِ! هَلَكْتُ. قَالَ: مَا لَكَ؟ قَالَ: وَقَعْتُ عَلَى امْرَأَتِي وَأَنَا صَائِمٌ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ع : هَلْ تَجِدُ رَقَبَةً تُعْتِقُهَا؟ قَالَ: لاَ. قَالَ: فَهَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تَصُومَ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ؟ قَالَ: لاَ. فَقَالَ: فَهَلْ تَجِدُ إِطْعَامَ سِتِّينَ مِسْكِينًا؟ قَالَ: لاَ. قَالَ: فَمَكَثَ النَّبِيُّ ع فَبَيْنَا نَحْنُ عَلَى ذَلِكَ أُتِيَ النَّبِيُّ ع بِعَرَقٍ فِيهَا تَمْرٌ -وَالْعَرَقُ الْمِكْتَلُ-. قَالَ: أَيْنَ السَّائِلُ؟ فَقَالَ: أَنَا. قَالَ: خُذْهَا فَتَصَدَّقْ بِهِ. فَقَالَ الرَّجُلُ: أَعَلَى أَفْقَرَ مِنِّي يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ فَوَاللَّهِ مَا بَيْنَ لاَبَتَيْهَا - يُرِيدُ الْحَرَّتَيْنِ- أَهْلُ بَيْتٍ أَفْقَرُ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي. فَضَحِكَ النَّبِيُّ ع حَتَّى بَدَتْ أَنْيَابُهُ، ثُمَّ قَالَ: أَطْعِمْهُ أَهْلَكَ )) [ رواه البخاري ]

"Bizler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında otururken ansızın bir adam çıka geldi ve: Ey Allah'ın elçisi! Helâk oldum! dedi. Peygamber Sallallahu Aleyhi Ve Sellem-: Seni helâk eden nedir? diye sordu. Adam: (Ramazan'da) oruçlu olduğum halde eşimle cinsel ilişkiye girdim, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem-: Bir köle azat edebilir (hürriyetine kavuşturabilir) misin? diye sordu. Adam: Hayır, köle azat edemem, diye cevap verdi. Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Ve Sellem-: Öyle ise aralıksız iki ay üst üste oruç tutabilir misin? diye sordu. Adam: Hayır, tutamam, diye cevap verdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem: Altmış yoksulu doyurabilir misin? diye sordu. Adam: Hayır, doyuramam, diye cevap verdi. Ebu Hureyre dedi ki: Peygamber Sallallahu Aleyhi Ve Sellem- bir süre öyle bekledi. Bizler bu hal üzereyken Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'e içerisinde (on beş sa' alabilen) hurma dolu bir zenbil getirildi. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-: Soruyu soran nerede? diye sordu. Adam: Benim, diye cevap verdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: Bunu al ve sadaka olarak dağıt, buyurdu. Adam: Benden daha fakir birisine mi sadakayı vereyim ey Allah'ın elçisi! Allah'a yemîn ederim ki, Medine'nin karataşlı bir ucundan diğer bir ucuna kadar âile halkı benden daha fakir hiç kimse yoktur, dedi. Bunun üzerine Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- azı dişleri görülünceye kadar güldü. Sonra o adama: (Öyleyse) kendi âile halkına yedir, buyurdu."

Sevgi.
Sun 10 July 2022, 11:04 am GMT +0200
Esselamü Aleyküm bu bilgileri bizlerle paylaşan kardeşlerimizden Allah razı olsun