- Psikolojide değişik yaklaşımlar

Adsense kodları


Psikolojide değişik yaklaşımlar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Fri 12 November 2010, 12:35 pm GMT +0200
3- Psikolojide Değişik Yaklaşımlar
 

İnsan davranışının çok boyutluluğu ve bu alan­daki çalışmaların henüz kesin sonuçlara ulaşama­ması, birbirinden farklı psikoloji görüşlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır.. Bunlar arasında çok farklı bakış açıları olduğu gibi, biri diğeriyle kesişen ortak noktalar da vardır. Ya da en azından bu farklı yak­laşımlardan herbiri davranışın belli bir yönüyle ilgi­lenmektedir. Bu bakımdan, insanı anlamada bu de­ğişik  görüşlerin  herbirinden  yararlanma  imkânı vardır. [7]

 
a) Nörobiyolojik Yaklaşım:
 

Her davranışın be­dendeki sistem ve fonksiyonlarla ilişkisi vardır. Be­yinde oluşan sinirsel süreçler belirli bir düzen izle­yerek  kaslara  geçer ve   gözlenebilen  davranışlar halinde dışa yansır. İnsan beyni 13 milyarı aşkın sinir hücresi ve bağlantılarından oluşur. Bazı psiko­loglar, beynin işleyişi ile kişinin davranışı arasında araştırmaların açığa çıkardığı ilişkiyi, bütün psiko­lojik sistem için temel açıklayıcı model olarak kabul ederler. Bunlara göre iç salgı bezlerinin çalışması, kanın kimyasal yapısı ve kişinin beslenme düzeni, davranışları etkileyen önemli etkenlerdir. [8]

 
b) Davranışçılık :
 

Kişinin gözlenebilen ve ölçüle­bilen davranışlarını incelemeyi psikolojinin tek bi­limsel yöntemi  olarak  savunur.   Bu  görüşe  göre şuur hallerinin, onu yaşayan kimse dışında gözlem­lenmesi imkânsız, bu bakımdan da bilimsel incele­meye   uygun  değildir.   Bilimsel  yöntem,   herkesin gözleyebildiği olayları içine alır. Psikolojideki olayla­rın da aynı tarzda ele alınması ye görünen davranı­şın incelenmesi en geçerli yoldur. Bu yüzden davra­nışçılık, organizmanın içinde olup biten biyolojik ve zihinsel süreçlerle ilgilenmez. Bunun yerine, çevre­deki uyarıcı durumlarla, buna bağlı olarak ortaya çıkan davranış arasındaki ilişkiyi inceler. [9]

 
c) Zihinsel Yaklaşım :
 

İnsanı, özellikle zihnî olu­şumlar yönünden incelemeyi amaç edinen bir psi­koloji görüşüdür. Algılama,  hafıza,  düşünme gibi bilgi işlem süreçlerinin tipi ve yapısıyla, gözlenebi­len davranışların türü ve özellikleri arasındaki iliş­kiyi araştırır. Bu görüşü benimseyen psikologlar in­sanı,   edilgen   değil   algılayan,   uyarıcıları   işleyen, anlamlandıran etken (aktif) bir sistem olarak kabul ederler. Bu psikoloji görüşü zihinsel süreçleri ince­lerken deney metodunu kullanmaya özen gösterir. Çeşitli deneylerle, kişinin zihninde olup biten olay­ları inceler. İnsanın dış dünyayı nasıl içselleştirip, “İç dünya” olarak temsil ettiğini anlamaya çalışır. [10]

 
d)  Psikoanalitik Yaklaşım :
 

Freud tarafından kurulan bu psikoloji ekolü, kişinin çoğu zaman farkında olmadığı şuuraltı güdülerinin rolünü vurgu­lar. Daha önce incelediğimiz yaklaşımlar deneysel bir yöntem kullandıkları halde, psikoanalitik yakla­şım her ferdin kendi geçmişini inceleyen “Vaka çalışmaları” yöntemini kullanır. Freudcu psikologlar davranışı, kişinin geçmişteki hayat tarihçesine baş­vurarak açıklama yoluna gitmişlerdir. [11]

 
e) Fenomenolojik Yaklaşım :
 

Fenomen, kendini ve dış dünyayı kendine özgü bir biçimde algılayan kişinin “içsel yaşantısı”na verilen isimdir. Fenome­nolojik yaklaşım, ferdin davranışlarını anlayabilmek için, onun kendine özgü algılayışını ve yaşantısını bilmemiz gerektiğini savunur. Kişinin davranışını ne çevre şartları ne de organizmadaki biyolojik dür­tüler, istekler, ihtiyaçlar belirler. Kişinin davranışını biçimlendiren en önemli etken,  onun kendini ve çevreyi o andaki anlamlandırış biçimi, başka bir de­yişle o andaki fenomenidir. Bu yaklaşımı benimse­yen    psikologlar,    kişinin    bütününü    görebilme imkânından uzak ve son derece sınırlı olduğu için, deney metoduna hiç önem vermezler. İnsanı anla­yabilmek için, onun hayatında neyin anlamlı oldu­ğunu, neyi gerçekleştirmeye çalıştığını, bir başka deyişle onun fenomenini anlamamız gerekir. İnsan tabiatım anlamada edebiyat ve güzel sanatların, de­neysel çalışmalardan  çok daha yararlı  olduğuna inanılır. [12]